Merhaba, Bizler çalışma yorgunluğunu bir kenara bırakmış iki emekli kardeş olarak hayatımıza devam ediyoruz. Hayata merhaba dediğimiz günden bugüne kadar verdiğimiz mücadelede kah gülerek çoğu zamanda ağlayarak inişli çıkışlı bir yol izledik. Zamanın içinde yoğrulurken, ailemizden çok kayıplara ağlarken (anne, baba, ağabey, hayat arkadaşı) hayatın acımasız dişlilerine kendimizi kaptırmak üzereyken bile daima hayal kurarak, unutmayalım diye bir deftere yazarak ve bir gün gerçekleşecek umuduyla ileriye baktık. Bazen bir filmde izlediğimiz bir yeri, bazen de coğrafya derslerinde gördüğümüz yerleri görebilmeyi hayal ederek. Kendimizi bazen Çin Seddi’nde gezerken, bazen Mısır Piramitlerinin içinde gizemi ararken, bazen de bir uzay dizisinin içinde düşündük. Veee 50 yaşını aşmış (nüfus kağıtlarımızda öyle yazıyor) ama hala içindeki çocuğu kaybetmemiş, arkadaşlarımızın deyimiyle çılgın ikiliyiz. Çılgınlıklarımızı yazılarımızda göreceksiniz.
Biz yaşamımız boyunca hayallerimizi yazdık. Hayaller sizi hedefe götürür. Hayallerinizi ne olursa olsun yazın, hiç birinin gerçekleşmeyeceğini düşünmeyin. Hepsi günü ve sırası gelince gerçekleşiyor. Biz her hayalimizi gerçekleştirip eve döndüğümüzde ki sloganımız:
“Bunu da geçmişimizin derinliklerine gönderdik” der ve yeni hayalimiz için hedefi oluşturmaya başlarız. Sağlığımız elverdiği sürece de daha çok gezmeyi, yeni kültürlerle tanışmayı, hayal defterimizde yazdığımız yerlerin üzerini birer birer çizmeyi hedef haline getirdik.
Neslihan UĞUZ, ben bu ikilinin büyük kardeşiyim. 1958 yılında hayata memur bir ailenin üç çocuğunun ortancası olarak merhaba dedim. Herkes gibi bir değil iki üniversite bitirdim ve Ziraat Mühendisi olarak 28,5 yıl çalıştıktan sonra yeter deyip emekli oldum. Okula başladığım 7 yaşından bu yana okul, dersler, sınavlar, çalışma hayatı derken yaklaşık 50 yıl doludizgin çalışma mücadelesi vermişim. Geriye bakınca kendi kendime dedim ki “yeter artık bu kadar çalışmak biraz da gezeyim, yeni kültürler göreyim”. Maalesef bazı iş gezileri ve kısa mesafeli bayram tatillerindeki gezileri saymazsak fazla bir yerler görmemiştim. Bu arada anne, baba, ağabey ve hayat arkadaşımı da kaybetmenin acıları da eklenince. Ne diyeyim kendime fazla bir şey kalmamış.
Perihan GÜLER, ben küçük kardeşim. 1961 yılında ailenin en küçük çocuğu olarak doğdum. Ailede küçüklüğün verdiği şımarıklık ile büyüdüm. Ama bu şımarıklık asla derslerimi etkilemedi. Çok iyi bir okul hayatı geçirdikten sonra; önce 5 yıl öğretmenlik ve sonra biyoloji dalında üniversitelerde akademisyen olarak yoluma devam ettim. Tam 32 yıl çalıştıktan sonra Biyoloji Profesörü olarak emekli oldum. Akademik hayat herkesin sandığı kadar kolay bir yol değil. Bunlara hiç girmeyeceğim. Ama en zoruma giden herkesin istediği zaman istediği kadar süreyle tatil yapmasıydı. Ben ise ancak 2 aylık yaz tatili, bayram tatillerinde gezebiliyordum. Bu kısıtlı zamanlarda ve kongreler için gittiğim yurt dışı gezileri dışında pek fazla da yer gezememiştim. Hele ki ablam emekli olup ondaki rahatlığı görünce tamam dedim ve emekli oldum.
Bizler 50 yaşından sonra gezmeyi ön plana alan ve bu güne kadar yaklaşık 40 ülke dolaşan iki gezginiz. Çoğu zaman turlar ile bazen arkadaşlarımız ile birlikte gezdik. Ancak özellikle turların koşturmacası, istediğin yerde istediğin sürece ve gönlünce kalamamak, rahatça bir kahve keyfi yapamamak, rehberin her dediğine maalesef uymak zorunda kalmak bizi gezmekten daha çok yoruyordu. Veee düşünüp bir karar aldık, acaba biz kendimiz gezemez miydik. Eveeeet gezebilirdik.
Bunu ilk gerçekleştirdiğimiz ülke Amerika oldu. Hafif şaşkınlık geçirdiğinizi görür gibiyiz. İki kişi gideceksiniz, kendi kendinize gideceksiniz. Bari biraz yakın bir ülke seçseydiniz der gibi geldi kulağımıza. Amerika yazımızda farklı eyaletleri nasıl gezdiğimizi göreceksiniz. Pek çok ülke ve ülkemin bir çok il ve ilçesi de yazılmak için sırada.
BLOG AÇMA FİKRİ NASIL OLUŞTU
Pekiiii blog açma fikri nereden geldi derseniz. Aklımızda hiç yoktu ve blog hazırlamayı da bilmiyorduk. (Okurken hatalarımız olursa bizi affedin ve olumlu ya da olumsuz fikirlerinizi bize lütfen yazın) Gittiğimiz her yerden arkadaşlarımıza çektiğimiz resimleri gösterip yaşadıklarımızı anlattıkça fikri arkadaşlarımız verdi. Bir blog hazırlayın biz de sizleri oradan takip edelim dediler. Blog adımızın ne olacağı ise yine arkadaşlarımızın bize yakıştırdığı kelimelerden geldi.
Bize sürekli olarak pasaportları cebinde, bunlar gezgin, gezenti, çılgın gezginler, seyahat severler derken adımız SEYAHAT TUTKUNU GEZGİNLER oldu. Hayalinizin yanına hedefleri, gezmeye olan tutkunuzu ve cesareti de (hepinizin korktuğu nasıl yaparım yaban diyarlarda, İngilizcem yeterli olur mu düşüncelerini bırakmak) ekleyince işte bavulları toplayıp seyahat için gerekli kare as tamamlanmış oluyor. Amerika’yı ilk sırada almamızın sebebi korkmadan bu kadar uzak bir ülkeye gidilip gezilebileceği cesaretini vermek için.
HAYATIMIZIN ANAHTAR KELİMELERİ
- HAYAL
- HEDEF
- TUTKU
- CESARET
Bu dört kelimede gizli her şey. Önce her şeyi ama her şeyi hayal eder, bir yerlere not alırız. Hayal defteri oluştururuz. Sonra hayalimizi hedefe dönüştürmek için ciddi araştırmalar yaparız. Tutku zaten bizim ikiz kardeşimiz. Hayallerimize tutku ile bağlanırız. Eeeee geriye ne kaldı cesaretle bir adım atmak. İnanın bize hayallerinize ulaşmak için bir adım atmak yeterli, sonrası nasıl geliyor göreceksiniz.
Bizim blogumuzun adı da burada oluştu. Biz seyahat tutkunu iki gezginiz. Keşfetmeyi seven, yeni yerler, yeni kültürler gördükçe mutlu olan, her yeni günde başka bir yerde uyanmak heyecanını yaşayan ve bunu hedef haline getirip tutku ile bağlanan iki gezginiz. İnanın bize bir kez bunu yaptığınızda neden daha önce başlamamışım diyeceksiniz. Haydi fazla düşünmeyi bırakıp biraz cesaret gerisi kolay. Son pişmanlık fayda etmez. Haydiiiiiii.
Tabi ki bizim gezdiğimiz ülkeler pek çok gezmeyi seven kişiler tarafından gezilmiş, görülmüş ve bir çok gezi bloglarında yer verilmiş olabilir. Ama herkesin yaşadığı anılar ve gördüğü yerlerdeki tecrübeler farklıdır. Biz de sizlere kendi yaşadıklarımızı dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışacağız. Haydi o zaman yolculuk başlıyoooooooor.
ayşe özyılmaz
Tanıdığım en tatlı idealist iki kardeş.Sizi tanımak bir ayrıcalık.Çıktığınız yolculuklar sizi hedefinize amacınızıa ulaştırması dileğiyle…..