Costa Magica Cruise gemisi ile yaptığımız turumuzun 6. gününde durağımız Kanarya Adaları. Kanarya Adaları herkesin gelmek istediği merak uyandıran bir yer. Ancak buraya gelmenin zor olduğu düşünüldüğünden midir bilinmez gezi listesinde ilk sıralarda yer almaz. Biz özellikle bu gemi turunu Kanarya Adaları, Gibraltar ve Madeira-Funchal için istedik.

Peki Kanarya Adaları nerede????  

Kanarya Adaları Fas’ın batısında İspanya’ya bağlı, Atlas Okyanusu’nda yer alan takımadalar topluluğudur. İspanya’ya bağlı olmasına rağmen Kanarya Adaları yerel idare bakımından “Kanarya Adaları Özerk Topluluğu” olarak kabul edilmişlerdir. Yani İspanya’nın Atlas Okyanus’undaki toprakları. Tıpkı İngiltere’nin Akdeniz’deki özerk bölgesi Gibraltar-Cebelitarık gibi. Ancak haritaya bakıldığında Afrika  Kıtasının  100  km batısında yer alan Kanarya Adaları coğrafi bakımdan da Afrika Kıtasının bir parçası olarak kabul edilmektedirler.

Kanarya Adaları Tenerife, FuerteventuraGran CanariaLanzaroteLa PalmaLa Gomera  ve El Hierro olmak üzere başlıca 7 ada ile birkaç küçük adacıktan oluşur.

Kanarya Adalarının başkentleri evet yanlış duymadınız bir değil iki başkenti var. Kanarya Adaları Özerk Topluluğu’nun başkentleri; Santa Cruz de Tenerife’da “Parlamento de Canarias (Kanarya Adaları Parlamentosu)” ve Las Palmas de Gran Canaria’da “Delegación del Gobierno” (Ana hükûmet ve idare daire merkezleri)’dur.

Gelelim Kanarya Adaları’nın adı nereden geliyor? sorusuna. Sanki ilk duyduğumuzda adada kanarya kuşlarının çokluğundan cevabı gelebilir. Ama öyle değil.

Kanarya Adaları’nın adı köpekten gelmektedir. Hadi canım mı dediniz….. Kanarya Adaları’nın bayrağına bakılınca köpeklerin olduğunu görürsünüz. İsmi en büyük adasında bulunan oldukça fazla köpekten dolayı çok eski yıllarda Romalılar “Köpek Adası” (Insula Canana) demişlerdir.

Gemimiz Kanarya Adaları’nın en büyüğü ve en fazla yerleşim alanı olan Tenerife ya da uzun söylenişi ile St. Cruz de Tenerife limanına demir attı.

Gün boyunca buradayız. Limanda bekleyen otobüsümüz ile ilk olarak Teide Ulusal Parkına doğru yola çıktık.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki parkta Teide Yanardağı’nı göreceğiz.

Otobüsümüzle Teide Yanardağına doğru ilerlerken Dağ hakkındaki efsaneyi anlatıyor rehberimiz.

Yanardağın adını adanın yerlileri Guançe’ler vermiş. Guançelerin dilinde Echeide ya da Echeyde kelimesinin el Teide olarak biçimlenmiş. Guançe efsanelerine göre şeytan olarak tanımladıkları Guayota, ışık ve güneş tanrısı Magec‘i kaçırır ve yanardağın içine hapsederek dünyayı karanlığa sürükler. Efsaneye göre, Teide’nin zaman zaman faaliyete geçip patlaması da bundandır.

El Teide Yanardağı 3.718 m yüksekliğe sahip. Bu özelliği ile hem Kanarya Adaları’nın hem İspanya’nın hem de yeryüzünün (Hawaii’de bulunan Mauna Loa ve Mauna Kea yanardağlarından sonra) en yüksek 3. ada volkanı unvanını elinde tutuyor.

Eğer dağı gezmek isterseniz teleferik ile 2400m’ye kadar çıkabilirsiniz. Dağın zirvesine ulaşmak için özel izin almak gerekiyor. Önceden rezervasyon yapmanız gerekiyor. İşte karşımızda El Teide Yanardağı.

Maalesef buradan sonra Puerto de la Cruz kasabasında bulunan Playa Jardin volkanik plajını göreceğimiz için ve tur programında sadece dağın eteklerinde dolaşmak olduğu için zaman kısıtlamasından dolayı ancak aşağılarda dolaşabileceğiz. 

Teide yanardağı’nın son faaliyeti 1909 yılında olmuş. Aklınıza şöyle gelebilir, yakın zamanda patlamış bir yanardağın etrafında bitki örtüsü de yok olmuştur.

Teide 2015’ten beri UNESCO “Biyoküre Rezervi”‘dir. Verimli ve zengin volkanik toprak sayesinde dağ yamaçlarında 168’e yakın bitki türü varmış.

Tenerife, Avrupa’da siyah kumlu plaja sahip sayılı noktalardan bir tanesi. Böyle plajların en önemlilerinden birine sahip olan Puerto de la Cruz Kasabası’na gidiyoruz.

Merak uyandıran siyah kumlu plajları görmek istediğimizde gerçekten alışık olduğumuz masmavi bir deniz ve beyaz kumların yerini simsiyah volkanik sahiller bizi karşıladı.

Playa Jardin volkanik siyah kumlu plajı ile gerçekten ilgi çekici ama sanki biraz da ürkütücü. Sevgili ablam Nesli durur mu hemen incelemelere başladı bile.

Puerto de la Cruz, ılıman iklimi nedeniyle kış aylarında bile (hava sıcaklığı yıl boyunca 20 derecenin üstünde)  turistlerin uğrak yeridir ve özellikle Noel ve Yeni Yıl dönemlerinde popülerdir.

Eğer vaktiniz varsa ve volkanik plajlara gitmek isterseniz adanın güneyinde bulunan Playa de Las Americas’a ya da volkanik havuzlar için Garachico kasabasına uğrayın diyoruz. Kasabada volkanik enkazlar sonucu oluşmuş kaya havuzları bulunuyor.

Yavaş yavaş gemiye dönme vakti geldi. Şehir turu yapıyoruz. Tenerife’nin simgelerinden oditoryum binası Auditorio de Tenerife’nin yanından geçiyoruz.

Ve ekzotik bir ağaç olan El Drago (Ejder kanı) ağacının yanından geçiyoruz.  Ejder Ağacı denilmesinin nedeni, öz sularının kırmızı renkte olmasıdır.

Son yıllarda yapılan araştırmalar, ağacın öz suyundaki kırmızı rengi veren bileşimin hemoglobinin olduğu ve birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığını göstermiştir. Ancak Dünyada yaşayan en büyük Ejder Ağacının (El Drago Milenario-1000 yıl Ejder Ağacı), Tenerife Adasında, Icod kasabasında bulunduğunu öğrenip görememenin üzüntüsünü yaşadık.

Çok güzel vakit geçirdiğimiz bu yerde bazı yerleri gezememek, diğer Kanarya Adalarına gidememek yani doyasıya gönlümüzce özgür davranamayıp turların programına bağlı kalmak kısacası aklımızın burada kaldığı için buraya bir daha gelmeli diye düşündük.

Gemi turu ile gelinmezse Kanarya Adalarına nasıl gidilir?

Tenerife iki uluslaraarası havaalanına (Tenerife Kuzey Limanı ve Tenerife Güney Limanı) sahip. Ancak Kanarya Adaları’na Türkiye’den direkt uçuş yok. Türk Havayolları ya da Pegasus havayolları ile İspanya’ya inip buradan yerel havayollarından aktarma yapmanız gerekiyor.

Kanarya Adaları için vize gerekli mi? Pasaportunuz Yeşil ise hayır. Pasaportunuz Umumi ise  Schengen vizesi gerekli. Çünkü Kanarya Adaları İspanya’ya, dolayısıyla Avrupa Birliğine bağlı.