Ankara’da kurulan ve Türkiye’de bir ilk olan, çok kişinin yerini bilmediği hatta adını duymadığı, duyduğu zaman şaşırdığı bir müzeye gidiyoruz. Kelime Müzesi. Ankara’da belki de en çok ziyaret edilen yerlerden Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne kadar gelip bu müzeden haberdar olunmadığı için pas geçilen bir müze Kelime Müzesi. Yani Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ne komşu ama bilinmediği için önünden geçip gidilen bir müze Kelime Müzesi.

Düşündüğümüz zaman hayatımız kelimeler üzerine kurulmuş. Kelimeler olmadan kendimizi ifade edemeyiz. Düşüncelerimizi açığa vurup derdimizi, sevinçlerimizi, hissettiklerimizi kelimelerle anlatırız. Kelimeler duygularımızın sihirli anahtarları değil midir?.

Kelimeler ile açarız kendimizi, içimizdeki duyguların dışa aktarımıdır kelimeler. Ağzımızdan çıkan her kelime iç dünyamızın aynası değil midir? Kelimelerin gücünün sergilendiği müzede, geçmişten günümüze kelimelerin nasıl değiştiği, kullanım farklılıkları ve unutulan deyimler, atasözleri, gündelik hayatta kullanılan kelimelerin yanı sıra, artık birçoğu unutulmuş, ya da bilinen ama kullanılmayan kelimelerde gözler önüne serilmekte. 

Müze daha ilk girişte şaşırtmaya başlıyor. Hepimizin birbirimize karşılaşma anında söylediğimiz “Hoş geldiniz”, “Sefalar getirdiniz” yanı sıra, tüm karşılama ifadeleri burada. Müze misafirlerini “Ne iyi ettiniz de geldiniz”, “Aman efendim gözümüz yollarda kaldı”, “Hangi rüzgar attı sizi buraya?”, “Nerelerdeydiniz?”, “Buyursunlar efendim”, “Şeref verdiniz”, “Müzemizi şenlendirdiniz” cümleleri karşılıyor. Hangi müzede böyle sıcak bir karşılama olabilir ki. Eeeeee tabi burası Kelime Müzesi.

Müze, Yazar Şermin Yaşar tarafından Türkçe kelimelerin, atasözlerinin ve deyimlerin anlamını  çocuklara ve gençlere öğretmek amacıyla kurulmuş ve  26 Eylül Dil Bayramı’nda kapılarını ziyaretçilere açmıştır. Müze olarak kullanılan bina 30 yıl boyunca atıl kaldıktan sonra müzeye dönüştürülmüş bir tahıl ambarı.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Müze üç katlı olup, en alt katta atasözleri ve deyimlerin yolculukları, giriş katında kelimeler, en üst katta da cümlelerle ilgili sergi alanları yer alıyor. Müzenin giriş ve birinci katını birbirine bağlayan merdiven arasında, Türkçe, Uygur, Göktürk ve Arap harflerinin olduğu cam ve pirinç avize çok dikkat çekici.

Bir müzeye gittiğimiz zaman “görülecek” şeyler vardır ya bu müzede “okunacak” şeyler de var. Her harf için ayrı bölümlerin bulunduğu kelime duvarlarını, kelimelerden oluşan elbiseleri okumak ayrı keyifli.

Her bir kelime, görsellerle desteklenmiş. Mesela “kerevet” kelimesinin oturmakla ilgili olduğu ne güzel anlatılmış. Yine “yerin kulağı var” deyimi için yerde bir kulak; “nato mermer nato kafa” deyimi için mermer bir yapı görebilirsiniz.

Türk Dilinin ilk sözlüğü olan Divan-u Lugati’t Türk’ün “aynı basımı” pardon “tıpkı basımı” bu müzede yer almakta.  

Bir “fırça” kelimesinin neler anlattığını görmek şaşırtıcı. Sıradan her zaman kullandığımız bu kelime aslında neler ifade ediyormuş.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Günümüzde hala köylerde kullanılan “yunmak” ya da “çimmek” sözcüğünün ne kadar çok eş anlamlısı varmış.

Ya her yağmur yağdıktan sonra görünen “gök kuşağı”nın anlamları.

Müzede deyimlere de yer verilmekte. “yangına körükle gitmek”, mekik dokumak” gibi

Hani herhangi bir müzeye gittiğimiz zaman her yerde “lütfen dokunmayınız” yazar ya bu müzede her yere dokunabilirsiniz. En dikkatimizi çeken “kelime çekmecesi” oldu.

Alfabedeki harflerin yer aldığı çekmeceler içerisinde her harfle başlayan kelimeler var. Türkçede en çok kelime “K” harfiyle, en az  kelime de “J” harfiyle başlıyormuş.

Müzede gördüğümüz saat çok ilginç. Saat üzerinde alışagelmiş rakamlar yok. Saatte zamanlar, rakamlar yerine Anadolu’da sık kullanılan kelimelerle anlatılıyor. Hani özellikle büyüklerimizin bize söylediği “şafak sökmeden, gün dikimi, ay karanlığı, kaba kuşluk, gurup, kızıl ikinci, ilk horoz, yarı gece, dün buçuğu” gibi kelimeler ile anlatılmış.

Müzede sadece kelimelerin değil, “kös kös oturmak”, “telli duvaklı gelin olmak”, “kesenin ağzını açmak”, “karga tulumba” gibi deyimlerin nereden geldiğini anlatmakta.

Çocuklarımız büyürken hangimiz boyunu ölçmek ve ne kadar uzadığını görmek için duvara cetvel yapmamışızdır. Bunları evde cetvelin santimleri ile yaparken bu müzede kelimeler ile görmek çok hoş.

Gündelik hayatta sıkça ve gelişigüzel kullandığımız kelimelerin birbirleri ile akrabalıklarının olması, sadece insanların değil kelimelerin de ruhunun olduğunu gösteriyor. Örnek: Yumurta, yumruk, yumak

Müzeyi dolaşırken değişik kelimelerin anlamları çok ilgi çekici ve bazen şaşırtıcı.

Müzeyi gezerken kelimelerin sadece ağızdan değil bazen ellerden de döküldüğü vurgulanmış

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Müzeyi dolaşırken Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün olduğu köşe en dikkat çekici yer. Pek çok sanatçının resim, seramik gibi eserlerinin sergilendiği müzede, İranlı sanatçı Hari Karimi’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğraflarından yaptığı üç boyutlu dijital heykel gerçekten çok hoşumuza gitti. Ata’mızın yanında durmak, sanki onu gelecekmiş gibi hissetmek çok gurur verici. Saygı, özlem, minnetle anıyoruz ve onu çok özlüyoruz.

Ziyaret saatleri: Kelime Müzesi, Pazartesi hariç her gün 10.00–17.00 arasında gezilebiliyor. Giriş ücretli; 9 yaş altı ve engelli vatandaşlar için giriş ücretsiz. Müze kart geçerli değil.