Hacıbektaş, Nevşehir ilinin bir ilçesi olup Kapadokya’nın önemli merkezlerindendir. Türk düşünürü Hacı Bektaş-i Veli’nin 13. yy’da Horasan’ın  Nişabur  kentinden  Anadolu’ya gelmesi ve Suluca Karahöyük’e yerleşmesinden sonra yedi hanelik Hacım Köyü’nün çehresi değişti. Hacı Bektaş-i Veli, burada bir ilim yuvası kurarak düşüncelerini yaymış; ölümünden sonra da köyün adı, adına ve anısına saygı için Hacıbektaş olarak değiştirilmiştir. Buraya gelince görülecek ilk yer Hacı Bektaş Veli Müzesidir.

Hacı Bektaş Veli Müzesi

Müzeye girmeden Hacı Bektaş Veli ziyaretçilerine hoş geldin diyor. Hacı Bektaş Veli kimdir? Hacı Bektaş 1248 yılında Türkistan’da Horasan’ın Nişabur şehrinde doğmuştur. Eğitimini ve manevi terbiyesini Horasan’da tamamlayan Hacı Bektaş Veli kardeşi Menteş’le Anadolu’ya, Babai isyanının önderi Baba İlyas” ile görüşmek için gelen Horasan erenlerindendir. Eski adı Sulucakarahöyük olan bugünkü Hacıbektaş’ta 1337 yılında Hakk’a yürüdüğü kabul edilen mübarek zat. Hacı Bektaş Veli, Sulucakarahöyük’te hoşgörü, insan sevgisi ve toplumsal eşitliği temel alan felsefesini yaymış ve bu felsefenin tüm insanlığa ulaştırılmasının sağlandığı bir ana merkez olarak Hacı Bektaş Veli Dergahı’nı oluşturmuştur. Hacı Bektaş Veli, Bektaşiliğin olduğu gibi Yeniçeri Ocağı’nın da Piridir. Hacı Bektaş Veli Dergahı, aynı zamanda Yeniçerilerin kutsal dergahıdır.

Çatal Kapı (Cümle Kapısı): Hacı Bektaş Veli Müzesi’ne giriş kapısı. Hacı Bektaş Veli’nin “4 Kapı 40 Makam” öğretisinde Kamil İnsan olma yolunda ilk kapı olan “Şeriat Kapısı”nı simgeler. İnsan şeriat kapısında “el oğlu”dur ve bu mertebede yalnız kendini düşünür. Şeriat kapısındaki ana fikir: “Seninki senin, benimki benim” dir.

Hacı Bektaş Veli Türbesi, Bektaşilik öğretilerinin tüm dünyaya yayıldığı merkez olarak kabul görmesi, bu inanç sistemiyle doğrudan ilgili olması, türbe mimarisi nedeniyle 2012 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday olarak gösterilmiştir. Müzeyi dolaşırken müze planı yardımcı olabilir.

Üçler Çeşmesi (Feyzi Baba Çeşmesi):  Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın Cümle kapısından girildiğinde Nadar avlusunda (1.Avlu) sağ tarafta yer alır. Üçler Çeşmesi, “Üç Çeşme” ve “Fevzi Baba Çeşmesi” isimleriyle de bilinir.  Üçler Çeşmesi, Feyzullah (Feyzi) Baba zamanında yaptırılmıştır. Üçler çeşmesi adından da anlaşılacağı üzere üç kurnalıdır. Üç sayısı, “Allah-Muhammed-Ali”yi simgelemektedir. Ayrıca “Muhammed-Ali-Fatma”yı da simgeleyen üç sayısı; “Ali-Hasan-Hüseyin”i, Bektaşi öğretisindeki  “Mürşit-Rehber-Mürit” üçlemesini de simgelemektedir.

İçteki kemerin ortasında üstte çeşmenin Osmanlıca yazılmış kitabesi yer alır. Mühr-i Süleyman ya da “Davut Yıldızı” olarak bilinen altı köşeli yıldız motifi Üçler Çeşmesi’nde göze çarpmaktadır.  Süleyman Peygamber’in yüzüğüne verilen isim olup aynı zamanda onun mührüdür.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Üçler Kapısı ve Meydan Havuzu:  Nadar Avlusu’ndan ikinci avlu olan Dergah Avlusu (Meydan Avlusu)’na Üçler Kapısından geçerek giriyoruz. Bu kapının ardında Meydan Havuzu yer almaktadır. Üçler Kapısı, Hacı Bektaş Veli’nin 4 Kapı 40 Makam öğretisinde Kamil İnsan olma yolundaki “Tarikat Kapısı”nı simgelemektedir.  İnsan, Tarikat kapısında “yol oğlu”dur ve kendi benliğinden fedakarlıkta bulunarak bir yola bağlanır.  Tarikat seviyesindeki ana fikir “seninki senin, benimki de senin” dir. Alevi-Bektaşiliğin yol kuralları, ilkeleri, töreleri bu kapıda öğrenilir.  Dergah’ın ikinci avlusunun girişinde yer alan ve Meydan Havuzu olarak anılan havuz 1908 yılında Beyrut Valisi Halil Paşa’nın eşi Nazlı Hanım tarafından yaptırılmıştır. Meydan havuzu, Üçler Kapısı’ndan girildiğinde hemen önümüze çıkar. Kare planlı bir mimariye sahip olan havuzun ortasında bir sütun parçası fıskiye işlevini görmektedir.

Dergah Avlusu: Dergah Avlusu, Bektaşilikte asıl hizmetin görüldüğü avludur. Meydan Evi, Aş Evi, Kiler Evi, Mihman Evi, Ekmek Evi, Dedebaba Köşkü, Aş Evi Baba Köşkü, Aslanlı Çeşme, Meydan Havuzu ve Tekke Cami bu avluda yer alır.

Tekke Cami (Nakşibendi mescidi): Dergahın en önemli evi olan Meydan Evi kapatıldıktan sonra II. Mahmut tarafından yaptırılan ve 1834 yılında ibadete açılan “Tekke Cami” ya da bilinen ismiyle Nakşibendi mescidi, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasından sonraki süreçte yapılmıştır. Cami, Dergahın 2. avlusunda Aş Evi’nin bitişiğinde yer alır. Caminin herhangi bir kitabesi bulunmamasına rağmen Osmanlı belgelerinden anlaşıldığı üzere yapımının tamamlanıp, ibadete açıldığı tarih 1834 yılıdır.

Aslanlı Çeşme: Meydan havuzunun sağ tarafında biraz içerde yer alır. İç içe altı sıra kemerli yapılmış çeşmede kahverengi taşlar kullanılmıştır. Nişin merkezinde 1270 yılında Kara Fatma Hatun’un Mısır’dan getirttiği söylenen İskenderiye mermerinden yapılmış Aslan heykeli yer alır. Bu aslan heykeli, “Allah’ın aslanı” Hz. Ali’yi temsil eder. Çeşme üç kurnalıdır, ortadaki kurna aslan heykelinin ağzındadır. Çeşmenin önünde, mermerden yapılmış küçük bir teknesi vardır. Mermer, Mucur yakınlarındaki Kırlangıç dağlarındaki mermer ocağından getirilmiştir. Aslanlı Çeşme’nin Kerbela’da susuz bırakılıp şehit edilenler anısına yaptırıldığı “İç şehid-i Kerbela’nın aşkına” sözünün de geçtiği kitabesinden anlaşılmaktadır. Dergaha gelen canlar, zemzem suyu niyetine aslanın ağzından akan sudan içmekte, yakınlarına buradan akan sudan götürmektedirler.

Çeşmenin sağ tarafında yer alan kemerin dış cephesinde küçük bir kitabe daha yer almaktadır. Kitabeye göre Aslanlı Çeşme’nin varlığı daha eskilere kadar gitmektedir. Çünkü, kitabeden anlaşıldığı üzere aslan heykelinin getirilmesinden önce burada bir çeşme yapısının var olduğu bilinmektedir. Kitabesinden çeşmenin Malkoç Bali Bey tarafından ya da onun anısına 1554 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır.

Aşevi: Yapımı kitabesinden de anlaşıldığı üzere 1560 yılında Gazi Malkoç Bali Bey anısına yaptırılmış olan Aş Evi, Üçler Kapısı’ndan Dergah avlusuna (2. Avlu) girildiğinde sağ tarafta revakların altında Tekke Camisi’nin hemen bitişiğinde yer alır. Aş Evi’ne girdiğimizde hemen sağ tarafta ‘Aşçı Baba Türbesi’ni görüyoruz.

Kapının üzerinde iki adet teslim taşı yer almaktadır.

Yemeklerin yapıldığı, kazanların ve mutfak araç-gereçlerinin bulunduğu bölümden geçiyoruz.

Kapıdan asıl mekana girildiğinde tam ortada kutsal kabul edilen Kara kazan yer alır. Alevi-Bektaşilerce Hünkar Hacı Bektaş Veli’nin nefesi ve himmetinin Kara Kazanın üzerinde kıyamete kadar bereket ve bolluk sağlayacağına inanılmaktadır. Kara Kazan, sadece Muharrem ayında (Muharrem 10) aşure pişirmede kullanılmıştır. Kara Kazanda pişirilen aşure, Muharrem ayının onuncu günü, Aş Evi’nin önünde dergahın Babalarına, dervişlerine ve dergaha gelen canlara ikram edilirdi.

Kara kazanın yanında tutamak kısmı aslan figürü olan uzunca bir maşa ve kazanın hemen üzerinde duvarda asılı duran on iki boynuzlu bir geyik başı yer almaktadır. Geyik kutsal kabul edilen bir hayvandır ve Evliyaların bineği olarak bilinir. Aynı zamanda Aş Evi’nde lokmalar piştiği zaman geyik başı, asılı durduğu yerden alınır ve Aş Evi’nin ana kapısının üzerine takılırmış. Bu şekilde diğer evlerin dervişleri lokmaların hazır olduğunu anlarmış. Kara kazanın sağ ve sol tarafta ocaklar üzerinde küçüklü büyüklü kazanlar ile ‘Halife kazanları’ ve odanın tam ortasında etlerin doğrandığı mermer bir masa yer almaktadır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Meydan Evi: Meydan Evi, Dergah Avlusu’nda (II. Avlu) Aş Evi’nin tam karşısında Mihman Evi ile Kiler Evi’nin orta kısmında yer almaktadır. Tarikat sırlarının verildiği, Cem ayinlerinin yapıldığı, On İki Hizmeti ve On İki Erkan’ın yerine getirildiği Meydan Evi, sahip olduğu manevi kimliğinden ötürü ‘Serçeşmenin kalbi’ dir.

Ocağın her iki yanında kapıdan giriş yönüne göre ocağın sağında, Çerağ Tahtı yer alır. Çerağ Tahtı; Bektaşi Tahtı, Peygamber Tahtı ve Kürsi-i Gadir-i Hum Taht-ı Muhammed gibi isimlerle de bilinir.  Çerağ Tahtı, ahşaptan yapılmış,  hafifçe yüksek bir tahttır ve üzerine kesinlikle oturulmaz. Hz. Muhammed’in makamını simgeleyen ve üzerindeki çerağların yakılmasıyla simgesel olarak  “Peygamberimizin Nuru”nun alemi aydınlattığına inanıldığından Çerağ tahtı, Aleviler Bektaşilerce inanç yönünden büyük öneme sahiptir.

Mihman Evi: Dergaha gelen misafirlerin kabul edildiği evdir. Mihman, Farsça bir kelime olup, “misafir, konuk, yolcu” anlamlarına gelmektedir. Misafirlerin ağırlandığı evlere “Mihman Evi”; misafirleri, konukları ağırlayan onlara yardımcı olan kişiye de ‘mihmandar’ denilir. Aleviler- Bektaşiler evine gelen her konuğunu ‘Ali’ gelmiş gibi ağırlar, ona saygı gösterir. Mihman, o kadar kutsal kabul edilmiştir ki Alevilik-Bektaşilik Erkanı’nın yürütüldüğü Meydan Evi’nde On iki post içerisinde de yer almıştır. Hacıbektaş Dergahı 1925 yılında kapatılmadan önceki son Mihman Evi Babası Muhtar Baba’dır. Muhtar Baba, aynı zamanda Atatürk’ün Hacı Bektaş Veli Dergahı’nı ziyaretlerinde (22 Aralık 1919) kendisini karşılayan babalardan biridir.

Kiler Evi:  Kiler Evi, dergahın yönetim, levazım (araç-gereçleri sağlayan) muhasebe (ayrıca kıymetli eşyalar, para vb.) ve ambar (tahıl vb. gıdaların depolanması) işlerinin yanında “Türbe-i Şerif’in anahtarının muhafaza edildiği ve türbenin açılıp kapanmasından sorumlu evdi. Bölümün solunda yer alan mekan dergah zamanında ambar (tahıl deposu) olarak kullanılmış, günümüzde ise burası sancak,  ipek seccade vb. eserler ile hat eserlerin sergilendiği bir bölüm olarak yeniden düzenlenmiş.

Altılar Kapısı: Dergah Avlusu’ndan, Hazret Avlusu’na geçişi sağlayan kapı “Altılar Kapısı”dır. Hacı Bektaş Veli’ye ulaşmada varılan üçüncü kapıdır ve “Allah-Muhammed-Ali-Fatıma-Hüseyin-Hasan”ı ifade etmektedir. Altılar Kapısı, Hacı Bektaş Veli’nin 4 Kapı 40 Makam öğretisinde Kamil İnsan olma yolundaki “Marifet Kapısı”nı simgelemektedir. “Muhip insanlar” bu kapıdadır. Erenlerin sohbetlerinden faydalanan can, marifet kapısında Artık “Atam gök, anam yerdir”, der. Benliğinden büsbütün sıyrılır çıkar. Gönül gözü bu kapıda açılır.

Atatürk Rölyefi: Altılar Kapısı’ndan Hazret Avlusu’na giriyoruz. Kapının hemen sağ tarafında hafif içe doğru bir bölümde “Atatürk Rölyefi” yer almaktadır. Burası, “Atatürk’ün Kahve İçtiği” yer olarak bilinmektedir. Mustafa Kemal Atatürk ve Temsilciler Heyeti 22 Aralık 1919 tarihinde Hacıbektaş’a gelmişler ve bir gece günümüzde Atatürk Evi Müzesi olarak düzenlenmiş olan Cemalettin Çelebi Efendi’nin evinde misafir edilmişlerdir. Atatürk ve heyeti, 23 Aralık 1919 tarihinde Hacı Bektaş Veli Dergahı’nı ziyaret etmişler, Salih Niyazi Dedebaba ve diğer babalar ile görüşmüşlerdir.

Günümüzde Atatürk rölyefinin olduğu yerde Mustafa Kemal Atatürk’e dergahın kahvesi ikram edildiği için bu bölüm, Atatürk’ün hatırasına Atatürk Köşesi olarak düzenlenmiş ve bu bölüme 10 Ağustos 2009 tarihinde Atatürk rölyefi konulmuştur.

Müzede Hazret Avlusu’ndayız. Avluda Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin türbesinin yer aldığı “Pir Evi”, “Balım Sultan Türbesi”, derviş, baba ve halife babaların kabirlerinin bulunduğu “Hazire” ile “Has Bahçe” yer almaktadır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Pir Evi, üçgen alınlıklı ve çadır formundaki yapısı ile tam bir ev mimarisi özelliğindedir. Pir Evi’ne girişin üzerinde tepe noktada çarkıfelek (güneş)-gül-ay motifleri ile Bektaşiliğin simgesi teslim taşı motifi işlenmiştir.  

Pir Evi Hacı Bektaş Veli öğretisinin temelini oluşturan 4 Kapı 40 Makam olgusunda son kapı olan “Hakikat Kapısı”dır. “Arif insanlar” bu kapıdadır. Bu makama ulaşanın gündüzü bayramdır. Can, hakikat kapısında “il oğlu” olur, yani cemiyete devredilir. Bundan sonra ailenin de, zümrenin de malı değildir. Cemiyet için düşünür, onun için yaşar, çalışır. İnsan, bu kapıda artık; Tanrı’dan gelen her şeyi gönül hoşluğuyla karşılar.

Pir Evi’nin girişi üç kemerli olup, sağ ve sol tarafta yer alan kemerler içinde Dedebabalara ait kabirler yer almaktadır.

Kızılca Halvet (Çilehane) Ak Kapı’dan girildiğinde sağ tarafta “Kızılca Halvet” yer alır.

Kızılca Halvet, Çilehane olarak da bilinmektedir ve Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın en eski yapısıdır. Hacı Bektaş Veli’nin yaşadığı dönemden günümüze kalan tek kutsal mekan Kızılca Halvet’tir ve burası Hacı Bektaş Veli’nin 40 gün 40 gece inzivaya çekildiği yer olarak bilinmektedir.

Kırklar Meydanı: Kızılca Halvetin biraz ilerisinde ki kapıdan Kırklar Meydanı’na geçiyoruz. Kırklar Meydanı, Dergahın en geniş meydanına sahip olan yerdir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan üç kemerli meydanın doğu-batı yönünde kabirler bulunmaktadır. Doğu yönde yer alan kabirler Horasanlar Erenleri ile Resul Bali, Mürsel Çelebi ve Hasan Çelebi’ye aittir. Batı yönünde yer alan kabirler de Çelebi ailesine ait kabirlerdir.

Çelebi ailesine ait mezarların olduğu koridorun güney yönünde “Güvenç Abdal Türbesi” yer almaktadır.

Güvenç Abdal, Hacı Bektaş Veli zamanında yaşamış bir derviştir.  “Atkaya” ile ilgili gravürlerde bir kaya ya da duvar üzerinde Hacı Bektaş Veli ile birlikte gösterilmektedir

Hacı Bektaş Veli Hazretleri’nin Türbesi: Doğu ve batı yönünde yer alan kabirlerin dışında kalan orta meydan ise Alevi-Bektaşi öğretisinin verildiği, Cem ayinlerinin yapıldığı meydandır. Kırklar Meydanı’nın güney duvarında Hacı Bektaş Veli Hazretleri’nin Türbesi yer almaktadır.

Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin Türbesi’nin taç kapısı, Pir Evi’nin üçüncü taç kapısıdır. Kapının kilit taşı üstünde stilize edilmiş çift başlı kartal motifi yer almaktadır.

Kırkbudak şamdan: Kırklar Meydanı’nın en önemli eseri Aleviler-Bektaşilerce kutsal kabul edilen “Kırkbudak şamdan”dır. Eskiden Kırklar Meydanı’nda da  yapılan “ayn-ül cem” törenlerinde, Halife olanların ve Dedebaba seçilenlerin törenleri burada yapılırdı.  Bu ayinde Kırkbudak’ın kullanıldığı hatta diğer çerağların bundan alınan ateşle uyandırıldığı bilinir. Pirinçten döküm tekniği ile yapılmış Kırkbudak şamdan, 2.62 cm yüksekliğindedir. Kaide üzerinde yükselen ve taç biçiminde tepeliklerle sonlanan çeşitli sayılarda kolların yer aldığı üç bölümlü gövdeye sahiptir. Oldukça büyük boyutlu ve çok kollu oluşları ile dikkat çeken şamdan Bektaşilik tarikatı için çok önemlidir ve tarikatın belli ayinlerinde “uyandırıldığı/uyarıldığı (yakıldığı)” bilinmektedir.

Balım Sultan Türbesi: Bektaşi tarikatının kurucusu Balım Sultan Hazretlerinin türbesi de Pir Evi’nin doğu tarafında yer almaktadır. Balım Sultan, Aleviler-Bektaşilerce “İkinci Pir” olarak kabul edilmektedir ve “Pir-i Sani” olarak bilinmektedir. Kümbet koyu sarı renkte kesme taşlarla inşa edilmiştir.

“Mücerred ikrarı” yani evlenmeme sözü veren dervişlerin kulaklarının delindiği yer Balım Sultan Türbesi’nin kapısıdır. Babagan kolundan derviş Bektaşiler, Hacı Bektaş Veli’nin öz yaşamına getirdikleri yorumu, kendi yaşamlarına da uygularlar ve bekar yani mücerret yaşarlardı. Mücerret ikrarı veren dervişlerin sağ kulakları, Balım Sultan Türbesi’nin eşiğinde delinir ve “teslim halkası” olarak bilinen menguş (küpe) takılırdı; “Pir’in kulağı küpeli dervişi” olan bu Bektaşiler, artık evlenemezlerdi. 

Hazire: Hazret Avlusu’nda, derviş ve babaların kabirlerinin olduğu Hazire bölümü de yer almaktadır. Hazirede, derviş ve babalara ait kabirlerin yanı sıra kadınlara ait kabirler de yer almaktadır. Hazîrede tesbit edilen mezarlar içinde dört tanesi (Seyyid Mehmed Baba, Seyyid Hacı Ali Baba, Hâkî Ali Baba ve Hasan Dede’ye aittir.

Hacı Bektaş Veli Dergahı, 16 Ağustos 1964 tarihinden itibaren Müze statüsünde ziyarete açık olup, “Ülkemizin en çok ziyaret edilen 2. Müzesidir ve 2012 yılından itibaren “UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi”nde yer almaktadır. 

Müzeden ayrılırken Hacı Bektaş Veli Hazretlerinin şu sözü kulaklarımıza yer ediyor. “İncinsen de incitme”. Bu sözün özünü ne kadar uygulayabiliriz işte bundan çok emin değiliz. Haydi canlar hoş çakalın.

Müze ziyaret saatleri: Müze her gün açık. Giriş ücretsiz.

Hacı Bektaş Veli Müzesinden ayrılırken hediyelik eşya satan dükkanlara mutlaka uğrayın. Hoşunuza gidebilecek, kendinize, eş-dosta alabilecek çok güzel hediyelikler var.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Uğur Mumcu Parkı

2000 yılından itibaren hizmet vermeye başlayan Uğur Mumcu Parkı, Hacıbektaş Müzesi’ne 100 m uzaklıktadır ve Hacıbektaş Kültür Merkezi’nin üst tarafında yer almaktadır. Uğur Mumcu Parkı; 16 Ağustos Hacı Bektaş Veli’yi Anma Törenleri ve Kültür-Sanat Etkinlikleri çerçevesinde zaman zaman panellere, sunumlara ve küçük çaplı konserlere ev sahipliği yapmıştır.

Delikli taş (Çilehane)

Hacı Bektaş Veli Türbesi ve Müzesi’nden sonra en çok ziyaret edilen yer; Çilehane&Delikli Taş’tır. Aleviler-Bektaşilerce kutsal kabul edilen Çilehane, Hacı Bektaş Veli Dergahı’nın doğusunda 3 km kadar uzaklıkta tepelik bir alanda yer almaktadır. Çilehane ismi halk arasında ‘Delikli Taş’  olarak bilinen büyük bir kaya parçasından almaktadır. Çilehane tepesine ‘Arafat Dağı’da denilmektedir. Çilehane tepesinde; ‘Delikli Taş’,  ‘Zemzem Pınarı’,  ‘Minder Kaya’‘Kulunç Kaya’‘Kadıncık Ana Mevkisi’  ve ‘Cevher Deresi’ bulunmaktadır. Hacıbektaş Halk Mezarlığı da Çilehane’de yer almaktadır.

Delikli taş, Çilehane’nin tepe noktasına yakın bir yerde yer almaktadır. Büyükçe bir kaya parçasının içi oyuk vaziyettedir. Bu oyuğa giren insanlar, küçük bir delikten dışarı çıkmaya çalışmaktadırlar.

Giriş yeri

Delikten çıkmayı başaranlar, günahsız olduklarına inandıklarından kozmik alemde bir nevi yeniden doğmaktadırlar. Delikten çıkmak isteyip de bunu başaramayanlar ise bir adakta bulunarak günahlarından arınacaklarına inanmaktadırlar.

Çıkış yeri

Çilehaneden aşağı doğru inerken üst üste yığılmış irili taşlar görüyoruz. İnanışa göre bu taş yığınlarını yaparken dilek tutuluyormuş. Eğer taşlar 1 yıl süreyle yıkılmadan durur ise dileğiniz kabul oluyormuş.

Günümüzde Çilehane tepesine topluma mal olmuş ozanların ve aydınların kabirleri defnedilmeye başlanmıştır. Deliktaş’a varmadan sol tarafta Halk Ozanı Aşık Mahsuni Şerif’in kabri yer almaktadır. Kabrinin yanında Aşık Mahsuni Şerif’in heykeli de bulunur.

Çilehanede ozanlara ait heykeller bulunmaktadır. Pir Sultan Abdal, Nesimi, Fuzuli, Virani, Şah Hatayi, Kul Himmet ve Yemini’nin büstleri ile Yunus Emre, Aşık Veysel, Davut Sulari, Feyzullah Çınar, Aşık İbrahim, Aşık Daimi ve Nazım Hikmet’in heykelleri yer almaktadır.

Ozanlar Yolu: Çilehane girişinde oluşturulan “Ozanlar Yolunda”, Alevi-Bektaşi anlayışında “Yedi Ulu Ozan” olarak anılan Nesimi, Yemini, Fuzuli, Şah İsmail Hatai, Kul Himmet, Virani ve Pir Sultan Abdal’ın heykelleri yer alıyor. Yolun devamında ise Aşık Veysel,  Davut Sulari, Yunus Emre, 18.yüzyıl ozanlarından Aşık İbrahim ve Feyzullah Çınar’ın heykelleri yer alıyor. 

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Tarihi Değirmen

Ülkemizde kerpiçten yapılmış ve ayakta kalan tek yel değirmeni; Hacıbektaş Yel Değirmenidir. Hacıbektaş Yel Değirmeni, Çilehane yolu üzerinde, Hacı Bektaş Veli Tekkesine yaklaşık 700 metre mesafede bulunmaktadır. Değirmenin ne zaman yapıldığına dair herhangi bir yazılı belge veya kitabe yoktur. Değirmenin yapım tarihi hakkında herhangi bir kayıt yok ama 1920-1930 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Bir görüşe göre de değirmen, 17. yüzyılda yaptırılmış ve 1954 yılına kadar hizmet vermiştir. “Değirmenin günde yirmi çuval un yapma kapasitesi vardı ve Hacı Bektaş Veli Dergâhı’nın un ihtiyacını karşılamak için yaptırılmıştır”

Değirmenin üst katına dıştan bitişik vaziyette moloz taş dolgu ile yapılmış 8-10 basamaklı merdiven yardımı ile çıkılırdı. Hacıbektaş Yel Değirmeninin pervanesi dört kanatlıdır ve kanatların uç kısmında kelebek kanat olarak da tabir edilen hafif çıkıntılı küçük birer kanat daha bulunmaktadır. sağlamaktadır.

Hacıbektaş Yel Değirmeni; zemin kat (giriş), üst kat (1. kat) ve çatı katı olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Zemin kat, unluk bölümü yani depo olarak kullanılmış olup, burada buğdayın öğütülmesi sonucu elde edilen un çuvallara, torbalara konulurdu.

Saat Kulesi

Saat kulesi üzerinde Aleviliğin-Bektaşiliğin temel öğretisinde yer alan kutsal semboller görülmektedir. Hacı Bektaş Veli’nin Kamil İnsan olma yolundaki aşamaları anlattığı “4 Kapı 40 Makam” öğretisini anlatmak için saat kulesi dört yönlü ve kırk pencereli olarak yapılmıştır.

Saat Kulesinin tepe noktasında Hacı Bektaş Veli ile bütünleşmiş güvercin motifi yer almaktadır. Hacı Bektaş Veli’yi konu alan Vilayetname eserlerde, Hacı Bektaş Veli’nin güvercin donunda Sulucakarahöyük’e (bugünkü Hacıbektaş) geldiği ve barışı, dostluğu getirdiği anlatıldığından, güvercin Alevi-Bektaşi öğretisinde kutsal kabul edilmektedir. Hacı Bektaş Veli’nin, Anadolu’ya gelişi rivayeti üzerinden güvercinin yönü de Sulucakarahöyük’e bakar şekilde gösterilmiştir.

İlk katta dört kapı ve bütün katların her bir yönünde de pencere şeklinde 10 makam gösterilerek; Tanrıya ulaşmak için sırasıyla Şeriat, Tarikat, Marifet ve Sırr-ı Hakikat olan dört kapıdan ve içerisinde oluşan toplam kırk makamdan geçilerek ruhu ve benliği oluşturan “İnsan-ı Kamil olmak” vurgulanmaktadır. Saat kulesinin ikinci katından itibaren her katında dört adet ve her yönünde de üç adet olmak üzere toplam on iki adet “Teslim taşı” yer almaktadır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.