Balkan Ülkelerini (Arnavutluk, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Hırvatistan, Karadağ, Kuzey Makedonya, Romanya) gezdiğimiz 2 farklı tur programında da Kosova nedense yoktu. Hayal defterimizde Kosova’yı gezmek bir hedef olarak yer aldı. Bu sene (2025) Ramazan Bayramında Kosova’ya gitmeye karar verdik. Kosova gezimizi 1 hafta olarak belirledik ve öncelikle uçak biletlerimizi Pegasus Havayollarından aldık. Hazırlıklar tamamlandı. Seyahat günü geldi ve Ankara Esenboğa’dan Kosova’nın başkenti Priştine’ye gitmek üzere yola çıktık. Yolculuk yaklaşık 1 saat 15 dakika sürecek.

Priştine Hava alanına geldik. Bizim yazılarımızı takip edenler bilir, kendimiz seyahat edeceğimiz zaman mutlaka gideceğimiz ülkede hava alanında araç kiralar ve gezimize başlarız.

Aracımızı almak üzere gidiyoruz. Gerekli işlemleri tamamladık, aracımızı aldık ve konaklayacağımız Hotel Vera Villa’ya gidiyoruz.

Hotel Vera Villa hava alanına daha yakın, Priştine merkeze de çok uzak değil. Burada 1 hafta konaklayacağız. Otel hem standart otel hem de villa tipi odalara sahip. Otel ile ilgili bilgileri konaklama bölümünde detaylı anlatacağız.

Bavulları bırakıp şehri gezmeye gidiyoruz. En azından bugün şehri panoramik dolaşalım ön keşifleri yapalım, yarın detaylı gezmeye başlarız. Şehre geldiğimizde hemen dikkatimizi çekenler. Şehirde camiler, ekmek, börek türü şeyler alabileceğiniz “furra” denilen yerler, tanıdık restoranlar ve araba kiralama şirketlerinin çokluğu hemen göze çarpıyor.

Bir de şehirdeki elektrik tellerinin çokluğu. Aslında biz bu tellerin oldukça aşırı şeklini Hindistan ve Nepal’de görmüştük ama bir Avrupa ülkesinde görmek biraz fazla geldi. Yollar çok kalabalık olmasa da park bulmak biraz sorun olduğu için arabalar kaldırımlarda park edebiliyor. Otelimize dönüyoruz. Ertesi sabah kahvaltı sonrası Rahibe Teresa Caddesinden geziye başlayacağız.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Rahibe Teresa Caddesi, Priştine’nin merkezidir. Burası araç trafiğine kapalı bir yürüyüş caddesi. Birçok kafe, bar, restoran, otel, kitapçı vardır. Gece gündüz çok hareketlidir.

Priştine’ye gelince gezmeye başlamak için en iyi yerdir. Gezilecek yerlerin birçoğu bu caddeye yürüme mesafesinde, gezilecek diğer yerlere yürüyerek kolayca ulaşabilirsiniz.

Bulvarda yürürken Rahibe Teresa’nın heykelini görüyoruz.

Heykel yürüyüş yolunun yanında küçük bir bahçenin içindedir. Küçük ve ağaçların arasında olduğundan dikkatli olun görmeden geçebilirsiniz. Bronz heykel üç heykeltıraş Vasiljev Nini, Sadik Spahiu ve Vasil Raka tarafından oluşturuldu ve 2002 yılında sergilendi. Rahibe Teresa’ya Üsküp doğumlu neden Priştine’de heykeli var diye merak ettik. Öğrendik ki Rahibe Teresa’nın babası Priştine’liymiş. Heykelin kaidesinde de yazılı olan asıl ismi “Gonxhe Bojaxhiu”. Bu ismin “Gonca Boyacı” olarak telaffuz edilmesi ilginç.

Rahibe Teresa Bulvarında, Arnavutluk’un ulusal lideri olan İskender Bey’in (Skenderbeg) dev bir heykeli bulunuyor.

Sırp yönetiminin bittiği 1999 yılında Kosovalı Arnavutlar Priştine’nin merkezine İskender Bey’in heykelini diktiler. Priştine’de Rahibe Teresa Caddesinin sonunda Skanderbeg meydanında yer alan heykelde İskender Bey, sağ bacağı yukarıda şekilde bir atın üzerinde tasvir edilmiştir. Kılıcı kınından çıkarılmış ve yere doğrultulmuştur. İskender Bey Anıtı’nı daha önce Arnavutluk’un başkenti Tiran’da görmüştük. Asıl adı Gjergj Kastrioti olan İskender Bey Arnavutların ulusal kahramanı ve Edirne’de II. Murad’ın hizmetinde bir iç oğlanı eğitimi gören, daha sonra Müslüman olan devşirme bir asker. Arnavutluk’un Kastriyota Hanedanı’ndan olup babası Gjergj’yi Osmanlı sarayına gönderdi. Edirne’de II. Murad’ın hizmetinde eğitim gören Gjergj Müslüman oldu ve İskender adını aldı. Osmanlı sarayına alındığı zaman 18-19 yaşlarındaydı. Osmanlı’da önemli askeri hizmetlerde bulundu, Anadolu ve Rumeli seferlerine katıldı. Morava Muharebesi sırasında 1443 yılında kaçıp sancak beyi olduğunu ilan eden sahte bir fermanla Kroya kalesini ele geçirdi, Hristiyan oldu ve 1468’de ölene kadar Osmanlı Devleti’nin Arnavutluk’ta yerleşmesine karşı mücadele etti.

Heykelin hemen arkasında, kapısında nöbet tutan polislerden de anlayacağınız üzere parlamento binası yer alıyor.

Fatih Sultan Mehmed Camii, Fatih Camii veya Hünkâr Camii 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından inşa edilmiştir.

Parlamento binasına yaklaşık 200 m uzaklıkta ki cami, 1834 yılında Üsküp Mutasarrıfı olan Yaşar Mehmed Paşa tarafından inşa edilmiş. Yapı en son yapılan cami olup 9,60 m’lik kubbe yarıçapı ile en küçüğüdür.

Bulvar üzerinde son Kosova Savaşı’nda kaybolanlara adanmış bir anıt bulunuyor. Kosova Savaşı’nda kaybolan 1600’den fazla kişi için bulvar üzerinde ki anıtta Arnavutça, Boşnakça, Türkçe, Rumence ve İngilizce bilgilendirme tabelası bulunmakta.

Priştine Belediyesi’nin eski binası ile Kosova Meclisi binası arasında bulunan anıt Arnavutlar, Sırplar ve diğer uluslar (Karadağlar) arasındaki kardeşliği ve birliği sembolize etmek amacıyla Sırp heykeltıraş Miodrag Zivkovic tarafından yapıldı. Anıt 22 m uzunluğundaki üç kollu dikilitaşın yanı sıra partizan savaşçıları sembolize eden heykellerden oluşur. Bu yapı, bir “Kardeşlik-Birlik” anıtından daha öte bilinerek nesiller boyu “üçgen” olarak anılmıştır.

Kosova’nın ilk cumhurbaşkanı ve ülkenin bağımsızlık mücadelesinin kilit figürlerinden biri olan Ibrahim Rugova’yı onurlandıran görkemli bir anıt. Rugova, Kosova’nın kurtuluşu için barışçıl hareketin mimarı. Batı’da, Kosovalı Arnavutların mücadelesinin ve Kosova’nın bağımsızlığının sembolü olarak kabul edilmektedir.

Bulvar üzerinde Kosova’da görev yaparken hayatını kaybeden KFOR üyelerine adanan anıtı görüyoruz. Kısaca KFOR olarak anılan Kosovo Force (KFOR) Kosova’da güvenliği sağlamakla görevli  NATO önderliğinde çok uluslu bir barış gücü. Anıtın açılışını Kosova Başbakanı Ramush Haradinaj ve NATO Genel Sekreter Yardımcısı John Manza yaptı.

Fatih Camii’nin hemen karşısında ki bu kule, 19. yy’da dönemin Üsküp Valisi Yaşar Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Osmanlı İmparatorluğu  yönetimi sırasında şehre bilgi verme, insanlara namaz saatlerini bildirme ve esnafın dükkanlarını kapatma zamanlarını bildirme aracı olarak hizmet etmiştir. Saat kulesi 26 m yüksekliğinde, altıgen yapıda, kumtaşı ve tuğladan yapılmış olup yapıldığı dönemde şehrin en yüksek yapısı konumundaymış, Orijinal kule yangında yanmış ve tuğlaları yeniden inşada kullanılmıştır. Orijinal çan Moldova’dan getirilmiş ve üzerinde “Bu çan 1764 yılında, Moldova’da, Jon Moldova Rumen adına yaptırılmıştır.” ibaresi bulunuyormuş. Saat kulesini sadece dışarıdan görebilirsiniz, halka açık değil.

Priştine’nin Skanderbeg Meydanı’nda bulunan ve eskiden “Germia” Mağazası olarak bilinen binada yer alan benzersiz “Muhabir Evi”, Kosova Kurtuluş Günü’nün 25. yıl dönümü olan 10 Haziran 2024’te açıldı. Müzenin misyonu, 1989’dan 1999 sonuna kadar barışçıl direnişten silahlı mücadeleye ve Kosova’nın kurtuluşuyla sonuçlanan olayları ele alarak ülkenin çağdaş tarihini anlatmaktır. Müze, 1990’lar boyunca Kosova’daki insan hakları ihlallerini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Ziyaret saatleri Salı-Cumartesi’ye 10:00-18:00 Pazar ve Pazartesi kapalı. Giriş ücretsizdir.

Rahibe Teresa bulvarından Rahibe Teresa Katedraline gidiyoruz.

Rahibe Teresa Bulvarı’nın sonunda, Bill Clinton Bulvarı’nın ise başında yer alan devasa bir katedral. Roma Katolik Katedrali Kalküta’lı Aziz Teresa’ya adanmıştır. İnşaatı, 2007 yılında eski cumhurbaşkanı İbrahim Rugova tarafından temelinin atılmasıyla başlamış, Rahibe Teresa’nın ölüm yıldönümü olan 2010’da tamamlanmadan açılmış ve ölümünden yirmi yıl sonra 2017’de resmen kutsanmıştır.

İtalyan tarzında tasarlanan katedral, 70 m yüksekliğindeki çan kulesiyle Kosova’nın en yüksek binalarından biridir. Priştine’nin önemli bir simgesidir ve kolayca ulaşılabilir konumdadır. Katedralde küçük bir ücret karşılığında asansör ile saat kulesine çıkabilir ve manzarayı seyredebilirsiniz. Maalesef biz gittiğimizde katedral kapalıydı. İçerisini bile göremedik.  

Kosova ulusal müzesi 1949 yılında kurulmuş olup Kosova’nın en büyük müzesidir. Eskiden yüksek askeri komuta merkezi olarak kullanılan binada yer almaktadır. Tadilat dolayısıyla geçici olarak kapalıdır (2025).

Şadırvan Çarşı Cami ile Kosova Müzesi arasında bulunan mermer bir çeşmedir.   Şehirde bir zamanlar var olan elliden fazla çeşmeden geriye kalan tek çeşmedir. İçilebilir su kaynağı sağlamanın yanı sıra, Şadırvan geleneksel olarak abdest almak için de kullanılmıştır.

Dış görünüşü ile çok ilgi çeken kütüphane Meclis tarafından kurulmuştur. Kosova’daki en kapsamlı kütüphanenin misyonu, Kosova’nın belgesel ve entelektüel mirasını toplamak, korumak, tanıtmak ve erişilebilir kılmaktır.

Kütüphanenin kubbeleri, kendine özgü bir mimari üsluba sahip metal bir balık ağı ile tamamen kaplanmıştır.

Toplam 99 tane olan bu kubbeler, birbirlerinden farklı boyutlardadır. Kütüphanenin pencereleri ise zenit tipidir.

Kütüphanede ulusal gazetelerin arşivi bulunmakta ve sergiler düzenlenmektedir.  Hırvat mimar Andrija Mutnjakovic tarafından 1944 yılında inşa edilen kütüphane eşsiz tarihi, bina stili ve sonrasında süregelen dış görünüşü ile ilgili tartışmalar ile biliniyor.

Kütüphanenin lobisi çeşitli kültürel etkinlikler için kullanılır. Salonun zemini, çeşitli mozaik mermer taşlarla benzenmiş eşsiz bir eserdir.

Kütüphanenin en büyük kubbesi, salonun yüksek tavanının ana süsüdür; böylece bol doğal aydınlatma sağlar.

Mimarın Milli Kütüphanesi’nin tarzı hakkında Bizans ve İslami mimari formları harmanlayan bir stili temsil ediyor demesine rağmen, binanın görünümü ve anlamı konusunda birçok tartışma vardır. Bunlardan en ünlüsü binanın kubbelerinin ulusal Arnavut şapkası “plisi”den ilham alınarak oluşturulmasıdır. Diğer düşünce ise, bu projenin Sırplar ve Arnavutlar arasındaki ilişkileri geliştirilmek istenmesi. Kubbeler,  Prizren ve Pec Patrikhanesi’ndeki mevcut Türk hamamlarının bir kombinasyonu olarak yorumlandı.

Kütüphanenin yan tarafında kaderine terk edilmiş inşaatı tamamlanmamış bir katedral var. Kilisenin inşasına 1992 yılında başlanmış, dış yapısı 1998 yılında tamamlanmış ancak fon yetersizliği ve Kosova’daki kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle birkaç kez durdurulmuş. O zamandan beri hala bitmemiş.

Gençlik ve Spor Sarayı’nın önünde bulunan Yenidoğan Anıtı  Kosova’nın Sırbistan’dan bağımsızlığını resmen ilan ettiği gün olan 17 Şubat 2008’de açıldı. Newborn anıtı  3 m yüksekliğinde, 24 m uzunluğunda olup Kosovalı tasarımcı Fisnik Ismaili ve kreatif ajans Ogilvy Kosova’nın iş birliğiyle 10 günde tamamlandı. ” Yenidoğan”, yeni bir ülkenin doğuşunu tanımlama gücü, olumlu çağrışımları, ana dili İngilizce olmayanlar tarafından kolayca anlaşılması ve Kosova’yı yeni, çağdaş ve modaya uygun bir ülke olarak sunma potansiyeli nedeniyle tek bir İngilizce kelime olarak seçildi.

Sarı renk, hem Kosova’nın yeni bayrak renklerini hem de AB renklerini temsil etmek üzere mavi pankartlar ve destekleyici sloganlarla birlikte seçildi. Anıtın açılışında Kosova Cumhurbaşkanı ve Başbakanı tarafından imzalandı ve ardından 150.000 vatandaş bağımsızlıklarını kutladı.

Anıt 5 yıl sonra 2013 yılında Kosova’yı tanıyan devletlerin bayraklarıyla yeniden boyandı.  

Anıtın açılışında, her yıl Kosova Bağımsızlık Hareketi Günü’nde farklı şekilde boyanacağı duyuruldu. Bizim gittiğimizde (2025) anıt çiçeklerle boyanmıştı.

Gençlik ve Spor Merkezi  çok amaçlı bir salondur ve 8.000 seyirci kapasiteli (kullanılmayan) büyük bir salon ile 2.800 seyirci kapasiteli, (kullanımda olan) daha küçük bir salon olmak üzere iki kapalı arenadan oluşur. Ayrıca bir alışveriş merkezi, kapalı otopark, iki kongre salonu ve bir kütüphane içerir.

Anıt, Yenidoğan Anıtı’nın karşısında bir parkta yer almaktadır. Kosova Kurtuluş Günü olarak kutlanan 12 Haziran 2015’te yapılmıştır.

Anıt, Kosovalı kadınların temsili bir yüzünü yaratmaya odaklanmıştır. Heroinat anıtı 20.000 iğne kullanarak yapılmıştır.

Her iğne, 1998-1999 yılları arasında Kosova Savaşı sırasında tecavüze uğrayan kadınları temsil ediyor. Anıtın yüksekliği: 5,50m, genişliği: 4,5m’dir.

Fadıl Vokrri Stadyumu daha önce Priştine Şehir Stadyumu olarak bilinen,  çoğunlukla futbol maçları için kullanılan ve FCPriştine ile Kosova milli futbol takımının ana sahası olan çok amaçlı stadyumudur. Newborn anıtına birkaç dakika uzaklıkta, güzel ve bakımlı bir stadyum.

Burası şehrin, hatta ülkenin en önemli ve en işlek caddesi. Yol boyunca birçok dükkân, kafe, restoran, mağaza vs. bulunuyor.

Priştine’de bir Amerikan başkanı olan Bill Clinton’un bulvarı ve heykeli neden var diye düşünebilirsiniz? Kosova’daki Arnavutlar 1998-1999 yılları arasında yapılan Kosova Savaşı’nın ardından, Yugoslavya hükümetiyle mücadelelerinde kendilerine verdiği yardım için eski ABD Başkanı Bill Clinton’a teşekkür etmek istediler. Clinton’ın 3,4 m yüksekliğindeki heykeli, 1 Kasım 2009’da eski başkanın konuşma yaptığı bir törenle bulvara dikildi.

Priştine Pazarı şehirdeki atmosferi yaşamak ve günlük yaşamı anlamak için muhtemelen en iyi yerlerden biri. Eski kentte Fatih Cami’nin arka tarafında kurulan bu büyük Pazar yerinde sadece meyve ve sebze satılmıyor. Çeşit çeşit baharatlar, bir sürü mutfak ve banyo eşyaları, ünlü markaların taklit tekstil ürünleri, el aletleri yani ne ararsanız var. Hatta sigara ne kadar zararlı denirse densin burada öyle büyük standlar var ki şaşırırsınız.

Anıt, Kosova Ovası olarak bilinen ve Kosova Savaşını (1389) anan gerçek savaş alanının yaklaşık 6-7 km güneydoğusunda yer alır. Gazimestan’a Priştine-Mitroviçe karayolundan giderek ovanın üzerinde 50 m yüksekliğinde bir tepede ulaşılabilir. Gazimestan Anıtı, Aleksandar Deroko tarafından tasarlanmış ve 1953 yılında Sırp komunist hükümetinin emriyle inşa edilmiştir. Anıt, Sırp halkının “savaş geleneğini” komünist devrimin günümüzdeki zaferiyle ilişkilendirmektedir. Bir ortaçağ kulesi biçiminde tasarlanmıştır.

İç kısmında Kosova Savaşı hakkında halk şiirinden alıntılar içeren yazıtlar bulunmaktadır. Adı, Arapça “müslüman savaşçı” anlamına gelen “gazi” kelimesi ile Farsça “yer” anlamına gelen “stan” kelimesinden türetilmiştir. Kosova’da savaşmayan tüm Sırpları lanetleyen Kosova laneti  19. yy folklorcusu Vuk Karadzic tarafından kaydedilmiş ve anıta Kiril harfleriyle eklenmiştir.  Günümüzde anıt, polis tarafından sürekli olarak korunmakta ve yüksek bir çitle çevrilidir. Gittiğimizde arabayı park ettikten sonra polis kontrolünde pasaportlarımızı kapıda teslim ettik. Burayı gezerken girmeden kimlik bırakmak zorundasınız. Anıtı gezdikten sonra çıkışta geri aldık.  

Şehrin kuzeydoğusunda bulunan ve 62 km2’lik alanı kaplayan bir parktır. Bu dağ masifi, Üsküp’ün Kara Dağı’ndan Kopaonik dağlarına kadar uzanan Rodop Dağları’nın bir parçasıdır.

Germia masifi Priştine’nin en önemli biyoçeşitlilik alanıdır ve 82 familyaya ait 610 tip vasküler floraya sahiptir, bunlardan 5’i endemik ve 12’si tıbbi türdür. Porçini,  chanterelle, Sezar mantarı, fomes dahil olmak üzere 83 tür mantar tanımlanmış.  Fauna ve flora yönünden çok zengindir. Germia’nın bir kısmı “piknik ormanı” ilan edilmiştir.

Bu alan, Germia havuzundan başlayıp telesiyejin başlangıcına kadar uzanmakta olup çayırlar, çocuk oyun alanları, spor sahaları ve hanlar içermektedir. Alanın girişinden başlayan çayır, meşe ve kayın ormanlarıyla çevrilidir ve piknik alanı olarak düzenlenmiştir.

Otopark düzenlemesinin ardından alanı daraltılmıştır. Oraya toplu taşıma yok, yürümek çok zor. Taksi kiralayarak gelebilirsiniz. Biz araba ile gittik, giriş ücreti 1 €. Tepeye kadar yaklaşık 15 dakika sürdük. Havalar henüz ısınmadığı için havuzlar kullanımda değildi.

Priştine gezimizi panoramik olarak tamamlıyoruz. Gördüğümüz Route 66 tabelaları bize Amarika gezimizdeki Route 66 rotasını hatırlattı. Route 66 ile ilgili yazımız burada.