Biz Almanya gezimizi Münih’ten başlayıp tekrar Münih’te bitirecek şekilde ayarladık. (Almanya’da gezilecek yerler-Rotamız) Gezimize başlarken 3 gece; bitirirken de 1 gece konakladık. Münih gezimizi size iki yazıyla sunacağız. (Başlarken ve Gezi Biterken). Başlarken üç gün konakladık ve dolaştığımız yerler.

  • Olympipark&Olympiatrum
  • Nymhenburg Sarayı (Nymphenburg Schloss)
  • İngiliz Bahçesi (Englische Garten)
  • Masal şatoları
  • Prien Am Chiemsee Gölü (Herreninsel Adası ve Frauneninsel Adası)
  • BMW Müzesi
  • Königsplatz
  • Mariensaule (Bakire Meryem Sütunu)
  • Walking Man (Yürüyen adam)

Gezimiz biterken son 1 gün ve uçağa gidene kadar gezdiğimiz yerler:

  • Mathilden Hamam (Bir Osmanlı Hamamı)
  • Jüdisches Museum (Yahudi Müzesi)
  • Michael Jackson Köşesi
  • Maximilian Montgelas Sculpture (Montgelas Heykeli)
  • MVG Museum
  • Deutsches Museum (Bilim ve Teknoloji Müzesi)
  • Sweet Brown Snail (Salyangoz)
  • Schloos Linderhof (Linderhof Kalesi)
  • Ditib Mimar Sinan Camii
  • Zugspitze Mountain ve Seilbahn (Zugspitze Dağı ve Teleferik)

Münih havalimanından kiraladığımız arabamızı aldık ve şehir turuna başladık. Ünlü Maximilian caddesinden geçip ilk olarak Olympiapark& Olympiatrum‘a gittik.

Olympiapark&Olympiatrum

İlk olarak 1972 Münih Olimpiyatlarının düzenlendiği alana yani Olimpiyat Köyüne gittik. O kadar tarihi yer varken neden buradan başladınız diyebilirsiniz. Ben olimpiyatları seyretmeyi seven birisiyim. Her 4 yılda bir düzenlenen yaz olimpiyatlarında ben ilk Münih Olimpiyatlarını seyrederek başladım. Düşünün daha 11 yaşındayım ve olimpiyat seyrediyorum. Öyle böyle değil ciddi bir olimpiyat meraklısıyım. Mark Spitz’in yüzmede 7 altın madalya alışını hala unutmam. Ülkemiz bu Olimpiyat da 1 Gümüş Madalya (Vehbi Akdağ Serbest Güreş 62 kg) kazandı. (Münih Olimpiyatlarında yaşanan acı olayları hatırlamak istemiyorum) Aradan yıllar yıllar geçti ve ben oradayım. Yani bir hayalime daha ulaşıyorum.

Olimpiyat köyünde ki tren ile parkı rahatlıkla dolaşabiliyorsunuz. Olympiatrum adındaki 291 metre yüksekliğindeki televizyon kulesinin 190.metresindeki gözlem kulesine çıkabilir Münih’i seyredebilirsiniz. Seyir terasında Rock Museum var. Ayrı bir ücret ödeyerek gezebilirsiniz.

Nymhenburg Sarayı (Nymhenburg Schloss)

Olimpiyat Köyünden çıkıp Kral Ludwig II’in sarayına yani Nymphenburg Sarayına (Scholss Nymphenburg) gittik. Merkezden 5 km uzaklıkta olan saraya ulaşım kolay. Her şekilde tren, otobüs ve taksi ile ulaşabilirsiniz. Hatta City Sightseeing bileti alıp hem buraya hem de diğer gezilecek yerlere indi-bindi ile rahatlıkla gidebilirsiniz. Ama biz saraya ulaştığımızda saray kapanmıştı. Biz de dışarıdan gördük. Tüm sarayı gezmek için bilet alabileceğiniz gibi sadece Marstall Museum veya Porselen Müzesi için  bilet alabilirsiniz.

Kral Ludwig II, 1845 yılında bu sarayda doğmuş ve ülkesini 1864-1886 yılları arasında bu saraydan yönetmiş. Saray yaklaşık 400 yıl Wittelsbach Hanedanlığı tarafından kullanılmış

İngiliz Bahçesi (Englische Garten)

Günün yorgunluğunu atmak için Dünyanın en büyük şehir parklarından olan Englische Garten yani İngiliz Çay Bahçesine gittik. Hem dinleneceğiz hem de Bahçe içinde yer alan Chinese Tower, Monopteros tapınağını göreceğiz.

Parka Englische Garten denmesinin sebebi parkın İngiliz köyü tarzında tasarlanmış olması. Herhangi bir ücret ödemeden girebildiğiniz ve rahatlıkla arabanızı park edebileceğiniz kocaman yeşil bir alan.

Parkın içinde Monopteros adı verilen bir tapınak bulunmakta.
19. yüzyılın ilk yarısında Kral Ludwig’in emriyle, Yunan tarzındaki yuvarlak tapınak inşa edildi. Duvarları olmayan sadece çatısı olan bir tapınak.

Çin Bahçesi ve yanında bira bahçeleri yer almakta. Ayrıca Japanese Tea adı verilen çay bahçesi parkın güney tarafında açılmış ve Japon çay törenleri düzenlenmekte.  

Masal Şatoları

Başlığı masal şatoları olarak koyduk. Nedenini şimdi anlayacaksınız ve doğru başlık diyeceğinizi tahmin ediyoruz. Bugün Almanya’da ikinci günümüz ve biz Almanya’nın masal şatoları olarak tasvir edilen ve gerçekten muhteşem resim ve fotoğraf veren iki şatosunu görmek üzere Füssen‘e doğru yola çıkıyoruz. Füssen’e Münih’ten trenle 1.5 saatte ulaşabilirsiniz. Sonra otobüsle Schwangu’ya gidiliyor.

Kahvaltıdan sonra yola çıktık. Bu yol aynı zamanda Almanya’nın ünlü Romantik Yolunun bir bölümünün de güzergahı üzerinde. (Romantik yolla daha sonra Rothenburg’ta da karşılaşacağız).

Yol manzaraları gerçekten güzeldi. Böyle muhteşem bir masal şatosu (Nueschwanstein) doğal olarak gelin-damat fotoğraf albümü oluşturur.

Şatoyu gezmek için şato tur saatlerinden birisi için bilet almanız gerekiyor. Sonra bilet aldığınız yerden Neuschwanstein şatosuna ulaşmak için yürüyerek yaklaşık 15-20 dk’ya ihtiyaç var. (Yürüme temposuna göre değişkenlik gösterebilir). Ya da atlı faytonlara küçük bir ücret ödeyerek de çıkabilirsiniz. Tercih sizin

Daha sonra da Hohenschwangu şatosunu gezebilirsiniz. Yalnız aynı gün iki şatoyu birden gezmek bira zor oluyor. Vakti iyi ayarlamak lazım. Şato gezmelerinde en sıkıcı durum şatolarda içeride fotoğraf çekmenin yasak olması. Burada da durum böyleymiş. Bu iki şato turistlerin en fazla ilgi gösterdikleri yer konumunda.

Bütün bunlardan sonra Forggensee Gölüne doğru şehri gezerek gidebilirsiniz.

Prien Am Chiemsee (Herreninsel Adası ve
Frauneninsel Adası)

Bugün Prien Am Chiemsee ve bu göl üzerinde bulunan iki adaya (Herreninsel ve Frauninsel) gideceğiz. Aslında göl üzerinde üçüncü bir ada daha var. Krautinsel. Ama burası tamamen ıssız bir ada. Chiemsee, Bavyera’nın en geniş gölü ve Münih’in 60 km güney doğusunda yer alıyor. Chimsee’ye ulaştığımızda çevre incelemesi yapıp nereden teknelere binileceğini araştırdık ve bu sırada gölün çevresinde yer alan çok güzel evler ve otellerle karşılaştık. Sadece resimlerini çektik, çünkü biz burada konaklamayacağız, Münih’e geri döneceğiz.

Adalardan Herreninsel biraz daha popüler. Çünkü Herrenchiemsee Sarayı Herreninsel adasında bulunuyor. Frauneninsel adası Herreninsel’e göre daha küçük ve badem ezmesiyle ünlü. Vakti olmayanlar Herreninsel’i, tercih edebilirler. Ama biz gelmişken hazır vaktimiz de varken ikisine de gitmeye karar verdik.

Adalara gitmek için teknelere iki yerden binebilirsiniz. Prien ve Gstadt. Biz Gstadt’dan bindik. Arabayı park ettikten sonra biletlerimizi aldık. İster adalara tek tek ister her ikisi için bilet alabiliyorsunuz.

Tekneden inince saraya kadar çok güzel ağaçlıklı yoldan yürüyerek ulaşmanız gerek yada atlı faytonlara binerek gidebilirsiniz. Biz yürümeyi tercih ettik.

Önce sarayın muhteşem bahçesini gezdik. Eğer vaktiniz var beklerseniz havuzda su gösterisini izleyebilirsiniz. Suları belli zamanlarda açıyorlar.

Sarayın içini gezmeye gidiyoruz. Sarayda rehberli turlar 40 dakika sürüyor. İngilizce, Fransızca ve İspanyolca rehberlik hizmeti veriliyor. Muhteşem sarayı gezerken fotoğraf çekmek kesinlikle yasak ama size çekebildiğimiz birkaç fotoğrafı vereceğiz. Sarayda neler yok ki, mermer, bronz, altın yada adını bilmediğimiz bir sürü kıymetli taştan yapılmış heykelcikler, porselenler, kristaller. Yağlı boya tablolar. Kullanılan kumaşların güzelliği anlatmakla bitmez. Amaaa özellikle Hall of Mirrors yani Aynalar Salonu görülmeye değer. Versailles (Versay) sarayını görenler bilir, sanki kopyası.

Sarayı gezdikten sonra  Kral Ludwig’in eşyalarının olduğu müzeyi gezebilirsiniz. Hatta bunu biletinizin tur saati gelene kadar önce de gezebilirsiniz. Vakitten kazanmak için. Biz öyle yaptık.

Tüm gezme işlemlerini bitirdikten sonra Sarayın kafesinde bir kahve içip dinlenebilirsiniz. Ama biz öbür adaya Frauninsel’e gideceğimiz için fazla oyalanmadık.  Dondurmalarımızı alıp yine sarayın muhteşem bahçesinden geçip temiz havayı içimize derin derin çekip tekneye doğru ilerledik.  İsterseniz yine yürümeyip faytonlara binebilirsiniz. Ama güzelliği yürüyerek yaşamak lazım bizce.

Frauninsel adasına gitmek için tekneye bindik ve adaya geldik. Bu ada Herreninsel adasına göre oldukça küçük. Adada bulunan manastırın çevresini dolaştınız mı neredeyse tur bitmiş oluyor. Adada güneşlenen insanlar doğanın tadını çıkarıyor. Görülecek çok fazla bir şey yok.

Adadan ayrılmak üzere tekneye bindik. Bindiğimiz yere Gstadt’a geri dönüyoruz. Göl manzaraları ve Chiemsee’ye geride bırakıyoruz.

BMW Müzesi

BMW Müzesi Olympiapark’ın hemen yakınında bulunuyor. 1972 Münih Yaz Olimpiyatlarından hemen önce açılmış. Dış görüntüsü de oldukça modern tarzda yapılmış. BMW Müzesi BMW Welt olarak adlandırılan alanın içinde bulunuyor.

Müzede BMW’nin tarihi görsel olarak çok güzel anlatılmış. Siz bilet alırken sesli rehber cihazınızı alıp müzeyi kendi başınıza gezebilirsiniz. BMW’nin eski otomobilleri müzede yer alıyor. BMW Müzesinde, arabanızı alabilir, tarihini öğrenebilir, eski, yeni otomobil ve motorları keyifle gezebilirsiniz. BMW Müzesinde belki yüz tane fotoğraf çektik. Nereye baksanız ayrı güzel. Sadece bir kaç tanesini veriyoruz.

Königsplatz

Königsplatz, Münih’in ortasında üniversiteler yakınındaki mimarisi ile hemen göze çarpan bir yer. Özellikle akşamları merdivenlerde oturup son güneş ışınlarının keyfini sürebilirsiniz. Yazın konserler düzenleniyor

Mariensaule (Bakire Meryem Sütunu)

Gerhard tarafından yapılan Bakire Meryem Sütunu adlı yaldızlı bronz heykel. Heykel 11,6 m yüksekliğinde kırmızı mermer bir sütun üzerinde duruyor 

Walking Man (Yürüyen adam)

Yaklaşık 1995 yılında Amerikalı sanatçı Jonathan Borofsky tarafından dikilen Walking Man heykeli kesinlikle yüksekliği nedeniyle muhteşem görünüyor. 17 metre yüksekliğinde ki heykelin dışı fiberglas.