Gemi seyahatimize Güney Afrika Cumhuriyeti’nin başkenti Cape Town’da 1 gece konakladıktan sonra Norwegian Sky ile başladık. Cape Town yazımız burada. Rotamızda ilk durağımız Mossel Bay. Mossel Bay 15. yy’da Avrupalıların Güney Afrika’ya ilk ayak bastığı yer olma ayrıcalığına sahiptir. Ancak, bölgenin 200.000 yıl önceki sakinlerinin bugün yaşayan herkesin ataları olduğuna inanıldığı için tarihi bundan çok daha öteye uzanır. Haritada gemimizin rotası ve duraklayacağımız limanlar gösterilmiştir.

Mossel Bay’a sabah saat 09.00 da gelen gemimiz limana yanaşmadı. Limana tenderler ile çıkacağız. Sabah erkenden gemiden tender için biletlerimizi alıyoruz. Tenderlere gruplar halinde binileceği için ilk seferlerde olmak istiyoruz. Gemiden saat 09.00’da öncelikle geminin hazırladığı turlara katılan misafirler çıkıyor. Biz geminin ve rehberimizin düzenlediği kara turlarına gerçekten çok çok pahalı olduğu için katılmıyoruz.

https://www.youtube.com/shorts/GCv-1JomgPQ?feature=share

Peki biz ne yapıyoruz? Biz oluşturduğumuz grubumuz ile karaya çıktığımızda hemen limanın dışında bekleyen tur satan kişilerle sıkı ama gerçekten çok sıkı bir pazarlığa başlıyoruz. Gideceğimiz yerleri gösterip dönüş saatimizi söyleyerek tur ücretini belirliyoruz. İnanın o kadar ucuza geliyor ki şaşırırdınız. Bu arada merak edenler için söyleyelim. Kıyıda birçok kişi çok güzel İngilizce konuşuyor. Rahatlıkla anlaşabilirsiniz.

Gemiye dönüş saatimiz yani son tender saati öğleden sonra 05.00 olarak belirtildi. Burada gezebileceğimiz süre oldukça kısıtlı. Haydi geziye başlayalım……

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Bartholomeu Dias Müze Kompleksi

İlk gideceğimiz yer Bartholomeu Dias Müze Kompleksi. Komplekste görülecek çok fazla yer var. Bu komplekste ilgimizi çeken en özel yer ise Güney Afrika’nın en eski ya da ilk postanesi olan Postane Ağacı. Bartholomeu Dias Müze Kompleksi’ne geldik. Müze, Denizcilik Müzesi, Deniz Kabukları Müzesi ve Tahıl Ambarı olmak üzere üç binadan oluştuğu için “kompleks” olarak adlandırılır. 

Komplekse giriş ücretli. Kompleksin ziyaret saatleri Pazartesi-Cuma 09:00 ile 16:45. Müzede sadece Güney Afrika parası olan Rand geçerli. Euro ya da dolar kabul etmiyorlar. Kart kullanabilirsiniz.

Granary ya da ambar denilen bölümde bilgilendirme amaçlı Mossel Bay bölgesinde bulunan bitki ve çiçek örneklerinin yer aldığı canlı örnekler tablosu sergileniyor.

https://www.youtube.com/shorts/iEGkh6skuII?feature=share

Denizcilik Müzesi Müze binası başlangıçta 1901’de tahıl ve kereste fabrikası olarak hizmet vermek üzere inşa edilmiş. Denizcilik Müzesi’nin teması, 1488’den günümüze Portekiz denizcilik tarihi ve İngiliz ve Hollandalı kaşiflerle olan bağlantılarıdır.

Müzenin en ilgi çekici yönü ise Bartolomeu Dias’ın karavelinin gerçek boyutlu bir kopyasının olması. Bartolomeu Dias ve mürettebatının 1488’de Mossel Körfezi’ne çıktıklarında kullandıkları geminin gerçek boyutlu kopyası Portekiz’de inşa edilmiş ve 1988’de Mossel Körfezi’ne getirilmiştir.

Müzede, deniz yollarını keşfeden erken dönem Avrupalı ​​deniz yolcularının tarihini anlatan sergiler bulunmaktadır. 

Deniz Kabukları Müzesi (Shell Müzesi) 1902 yılında eski değirmenin uzantısı olarak Postane Ağacının yanına inşa edildi ve esas olarak bir mağaza olarak kullanıldı.

Kabuk Müzesi ve Akvaryumunun teması kabuklar ve yumuşakçalar (salyangozlar) – ekolojileri, yumuşakçaların ve kabukların insanlık tarafından nasıl kullanıldığıdır. Deniz Kabukları Müzesi, Afrika’nın en büyük kabuk müzesidir.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Postane Ağacı Bartholomeu Dias Müze Kompleksi’nde bizim en çok ilgimizi çeken yer oldu.  Güney Afrika’nın en eski postanesi olan 500 yıllık Postane Ağacı’ndan söz ediyoruz.

Hikayeye göre, Portekizli denizci Pero de Ataide 1500 yılında bir fırtınada filosunun çoğunu kaybettikten sonra Mossel Körfezi’ne sığınmış. Felaketin raporunu, kaşif Bartolomeu Dias’ın su çektiği kaynağın yakınındaki bir süt ağacına astığı eski bir ayakkabının (ya da bazılarının iddia ettiğine göre bir kabın) içinde saklı bıraktı.

Mektup Joao da Nova’ya hitaben yazılmış ve filonun talihsizliği ve kötü yolculuğundan bahsediyormuş. Mektup bırakıldıktan tam 1 yıl sonra, 1501 yılında Hindistan’a giderken Üçüncü Doğu Hindistan Filosu komutanı Joao de Nova yani mektubun hedeflenen alıcısı tarafından bulunmuş. Böylece ağaç bir posta kutusuna dönüştürülmüş ve böylece Güney Afrika posta sistemi doğmuş. Çizme şeklindeki taş ve çimentodan yapılmış bir posta kutusu hala duruyor ve gönderilen her karta özel bir anma frankı veriliyor.

Kompleksin bahçesi ve manzarası da oldukça şahane.

Kompleksten sonra ikinci durağımız Cape St. Blaize Deniz Feneri ve hemen altında yer alan Cape St. Blaize Mağarası olacak. Kompleksten Fenere araba ile gideceğiz. Yaklaşık 15-20 dakikalık yolumuz var. Haydi bu sürede size Mossel Bay adının nereden geldiğini anlatalım.

Mossel Bay, Afrikaans ve Felemenkçede “midye koyu” anlamına gelir, ancak kasabanın adı tarih boyunca birkaç kez değişmiştir.

Bartolomeu Dias 1488’de buraya ayak basan ilk Avrupalı olarak, bölgeye ‘Agra dos Vagueiros’ veya ‘Çobanlar Körfezi’ adını verdi. Neden derseniz? Portekizli kaşifin uzaktan görebildiği ilk şey Çobanlardı.

Vasco da Gama 1497’de geldiğinde bölgenin adını ‘Aquada Sao Bras‘ olarak değiştirdi, bu da ‘Aziz Blaize’nin Sulama Yeri’ anlamına geliyor. Kasaba bu ismi 100 yıldan fazla taşıdı.

Paulus van Caerden 1601’de kasabaya geldiğinde Mossel Bay adını verme sebebini açıkladı. “Çok fazla ağacı olmayan, geyik ve fillerin olduğu güzel bir yer bulduk. Suyun dışında midyeden farklı pek bir şey yemiyorduk ve bu nedenle buraya Mossel Bay adını verdik”.

Cape St. Blaize Deniz Feneri Fenere geldiğimizde arabamızı otoparka bırakıyoruz.

Karşıdan gördüğümüz fenere taksi şoförümüzün yönlendirmesi ile tırmanmaya başlıyoruz ve önce fenere geleceğimizi sanırken mağaraya geliyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Cape St. Blaize Mağarası

Mağara, Cape St. Blaize Deniz Feneri’nin hemen altındaki uçurumda yer alan, denize hakim bir manzaraya sahip doğal bir mağaradır.

Arkeolojik kanıtlara göre, denize yakın olması, ilk sakinleri için zengin bir kabuklu deniz ürünleri beslenmesi sağlamıştır.

Mağara 10 m yüksekliğinde ve 72 m genişliğindedir. Arkeolojik kanıtlara göre, denize yakın olması, ilk sakinleri için zengin bir kabuklu deniz ürünleri beslenmesi sağlamıştır.

İnsanlar gün gelip mağarayı boşaltsa da, yarasalar için bir sığınak haline geldi ve “Yarasa Mağarası” lakabını kazandı. Günümüzde, fillerle akraba olan meraklı dassie’lere, küçük tüylü hayvanlara ev sahipliği yapmaktadır.

Bugün yaşayan tüm insanlar, 160.000 yıldan fazla bir süre önce Güney Afrika’ya sığınarak bir buzul çağını atlatmış, belki de sadece birkaç yüz kişiden oluşan küçük bir çekirdek nüfusun torunlarıdır.

Güney Afrika’nın en eski arkeolojik kazılarından biri olup balina ve yunus izleme için popüler bir noktadır.

Cape St Blaize Mossel Koyu’ndan Danabaai’ye kadar uzanan 13 km’lik patikanın başlangıç ​​noktasıdır. Bu patika uçurumlar boyunca uzanır.

https://www.youtube.com/shorts/j6lM58rhKS0?feature=share

Mağarayı her zaman ziyaret edebilirsiniz.  Giriş ücretsizdir.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Cape St. Blaize Deniz Feneri

Mağaradan Cape St. Blaize Deniz Feneri’ne doğru çok güzel manzara eşliğinde yapılan tırmanışın belli bir süre sonra yanlış olduğunu anlıyoruz.

Rehberlik yapan taksi şoförümüze bu yol ne kadar doğru dediğimizde buradan getirmesinin sebebini söyledi. Buradan tırmanırsak fenere hiçbir ücret ödemeden ulaşabiliyormuşuz. Diğer taraftan yani restoranın bulunduğu tarafından girilirse 100 Rand ücret ödeniyormuş.

Doğrusu daha fazla tırmanmayı  gözümüz yemedi. Daha tırmanacak çok yol vardı, oldukça dik bir yokuştu ve yerler ıslak olduğundan kaygandı Hemen geri dönüp normal yoldan gitmeye karar verdik.

Taksi ile fenerin restoran tarafındaki girişin kapısına kadar geldik.

Cape St. Blaize Deniz Feneri 1864 yılında Sömürge mühendisi R. Robinson’ın tasarımlarına göre inşa edildi. Orijinal ışık (20,5 m yüksekliğinde bir duvar kulesi üzerinde) sabitti, ancak 1897’de her üç saatte bir kurulması gereken dönen, saat mekanizmasına sahip bir ışık takıldı. Bu, 1970’lerin sonuna kadar kullanıldı. Işık artık tamamen otomatiktir.

Giriş ücretimizi ödeyip restoranda dinlenmeye çıktık. Restoranda giriş ücretine istediğiniz bir içeceğin dahil olduğunu öğrendik. Biraz nefes alıp bir şeyler içelim sonra deniz fenerinin balkonuna çıkacağız. İsterseniz restoranda deniz ürünleri yiyebilir ya da kahvaltı yapabilirsiniz. Restoran personeli çok güler yüzlü.

Dinlenme sonrası fenerin tepesine çıkan merdivenlere geliyoruz. Merdivenler öyle sandığınız gibi değil. Tahtadan yapılmış yanlarında tutunma yerleri olmayan ahşap basamaklar.

Buraya kadar geldik fenerin tepesine çıkan 60 ahşap basamak bizi durduramaz dedik ve tırmanmaya başladık. Üç kez bu merdivenlerden dolanarak çıkıyoruz.

Tırmanman ardından kapıdan (ama o kadar küçük ki) dışarıya çömelerek çıktık ve dev ampulün yanında durup Mossel Koyu’ndaki muhteşem manzarayı seyrettik.

https://www.youtube.com/shorts/55hhdV0T78I?feature=share

Mossel Bay’da vakti olanlara önerimiz Garden Route yolunu görmeniz.  Mossel Bay, Garden Route’un başlangıcı olarak kabul edilir. Mossel Bay’dan başlayıp doğuya doğru Storms River’e kadar uzanan 200 km’lik yol Garden Route dünya üzerindeki en etkileyici yollardan biri. Okyanus kıyılarına bakan yemyeşil dağların, nehirlerin ve beyaz kumsallarının arasında her biri birbirinden en fazla 45 dakikalık uzaklıktaki kasabalardan geçen rotayı takip etmenin en güzel yolu tabi ki araba kiralayıp gezmek. Keşke vaktimiz olsaydı.

https://www.thetimes.com/static/south-africa-holiday-cape-town-johannesburg-trailfinders-3/

Artık yavaş yavaş gemiye dönme vakti geldi. Şehre gidiyoruz. Biraz dinleniyoruz.

Son tenderlere yetişip Güney Afrika’da ki ikinci limanımız Port Elizabeth’e doğru yola çıkıyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.