Havaalanında pasaport ve bagaj alma işlemlerimizi tamamladık ve bizi bekleyen otobüsümüzle şehir turuna başlıyoruz. İlk gideceğimiz yer Devrim Meydanı.

Devrim Meydanı 12 km2 lik alanı ile dünyanın en büyük 31. meydanı. Orijinal adı Plaza de La Revolucion olan meydan Havana’ya gelenlerin mutlaka uğradığı, Küba gezisinin olmazsa olmazlarından bir yerdir. Havana’nın tam merkezinde yer alır. Fulgencio Batista tarafından Plaza de Civica (Sivil Meydanı) adıyla inşa edilen meydan adı 1959 Küba Devriminden sonra Devrim Meydanı olarak değiştirilmiştir.

Havana şehrinin merkezine kurulmuş meydanda dikkat çeken üç eser vardır.

Jose Marti Anıtı (Memorial Jose Marti)

Tam adı Jose Julian Marti Perez olan ülkesinin İspanya’dan kurtuluşundaki rolü nedeniyle Küba’nın ulusal kahramanı kabul edilen Kübalı milliyetçi, şair, filozof, deneme yazarı, gazeteci, çevirmen, profesör  ve yayıncı.

Dünyada bir yazara ait en büyük anıt olan yapı yıldız şeklinde, 109 m yüksekliğinde bir kule, altı sütunla çevrili 18 m yüksekliğinde beyaz mermerden yapılmış Marti heykeli ve bahçelerden oluşur. Kulenin zemin katında bulunan anıt, Jose Marti’nin hayatından yazışmalar, yazılar ve eşyaların bulunduğu iki oda ve hayat hikayesiyle ilgili sergiler içeriyor. Üçüncü oda Devrim Meydanının tarihini gösteriyor ve dördüncü oda çağdaş sanat sergileri için kullanılıyor.

Kulenin merkezinde asansör bulunuyor. Asansörle anıtın en tepesine ulaşabilir ve tüm şehrin muhteşem manzarasını seyredebilirsiniz. Ziyaret saatleri: Pazartesi-Cumartesi 09.30-16.00/Giriş ücretli.

Camilo Cienfuegos silüeti

Küba devriminin ikinci önemli komutanlarından Camilo Cienfuegos’un silüeti İletişim Bakanlığının duvarındadır. Camilo Cienfuegos Gorriaran; Fulgencio Batista başkanlığını  devirmek için birçok yeraltı aktiviteye katılan ve Küba Devriminde önemli rol oynayan devrimci. Mahşerin dört atlısı denilen Fidel Castro, Raul Castro ve Che Guevara ile birlikte Küba Devrimin önemli liderlerinden birisi. Devrim başarıyla sonuçlandıktan sonra Fidel bu meydanda konuşmasını yaparken, konuşmasına ara verip Camilo’ya dönerek “Voy bien, Camilo?” (Nasıl gidiyorum, Camilo?) diye sorar. Camilo “Vas bien, Fidel” (İyi gidiyorsun, Fidel) diye cevap verir. Bu sözü meydandaki resminin altında yer alıyor.

Che Guevara silüeti

Ünlü fotoğrafçı Alberto Korda’nın çekmiş olduğu dünyaca ünlü Che Guevara fotoğrafının heykelsi rölyefi İçişleri Bakanlığının duvarındadır. Che Guevara’nın silüetinde yazan ‘Hasta La Victoria Siempre’, ‘Zafere Kadar Daima’ demek. Che Guevara denince bir değil bin kere düşünmek gerekir. Che Guevara diğer üç devrimci lider gibi Küba’lı değildi. Arjantin’de doğmuş bir tıp doktoru. Ama adı Küba Devrimi ile özdeşleşmiş bir devrimci. Halkın özgürlüğü için Küba’da, Meksika’da, Bolivya’da, Guatemala’da, Kongo’da savaşmış, haksızlıklara karşı ezilen halkın yanında durmuş ve Küba’da devrim yapanların başında din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin halkın özgürlüğü için savaşmış bir idealist. Ölümünün üzerinden yıllar geçmesine rağmen tüm insanların kalplerinde yaşamaya devam eden sıra dışı bir insan. Aklınızdan bu nasıl bir insanmış diyebilirsiniz? Bu sorunun cevabı, Che’nin tıp fakültesinde okurken motosikletle yaptığı Latin Amerika turunda gizlidir. Merak edenler için hemen yazalım. Che’nin yaptığı bu tur film haline getirilmiş. İzlemek isteyenler 2004 yılında sinemaya kazandırılan “Motosiklet Günlüğü” filmini izleyebilirler. Che Guevara ile ilgili detaylı bilgileri Santa Clara yazımızda anlatacağız.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Devrim Meydanından ayrılırken başka bir gezgin grubu eski Amerikan arabaları ile geldi. Küba’ya gelince olmazsa olmazlardan birisi de Amerikan arabaları ile şehir turu yapmak. Bizim daha sonra yapacağımız turun arabaları ile birer fotoğraf alalım dedik. Sanki zamanda 50 yıl kadar geriye gittik ve bir film karesinin içindeydik. Fotoğraf çektirmek bile bu kadar keyifli iken bu arabalar ile tur atmak nasıl olacaktı.


La Habana Vieja (Eski Havana)

Devrim Meydanından La Habana Vieja yani Eski Havana’ya doğru gidiyoruz. La Habana Vieja 1519 yılında İspanyollar tarafından Havana Körfezi’nde kurulmuş ve sık sık korsan saldırılarına uğradığı için etrafı kaleler ve surlarla çevrilmiş. La Habana 3 bölümden oluşmakta. La Habana Vieja, Ventro Habana ve Vededo.

La Habana; Havana’nın eski caddeleri ve evlerinin olduğu kısım.

Evlerin boyalarının, kerpiçlerinin döküldüğü, sömürge döneminden kalma binaların yanında, sanat eserlerini görmek insanı biraz şaşırtmakta. Restore edilmiş binalar, eski Amerikan arabalar görsel bir ziyafet sunmakta. Aklınız biraz karışıp burası başkent nasıl oluyor bu tezatlık diye düşünebilirsiniz. İnsanların sizin yanınıza yanaşıp sabun ve şampuan istemeleri sizi şaşırtmasın.

Yokluk ve sefalet aslında diz boyu ama insanlar mutlu. Sokaklarda şarkı söyleyen, dans eden insanlar, duvarlarda ve yerlerde resimler yani Küba tezatlar ülkesi.

Her köşede heykellere rastlamak mümkün

Para bozmak için insanlar size yanaştığında sanki ayaklı ATM şubesi yanınızda gibi hissedebilirsiniz. Aman dikkat. Eğer yalnız Küba’ya geldiyseniz konaklama yaptığınız yerin sahiplerinden, tur ile geldiyseniz rehberinizin söylediği ya da gösterdiği kişilerden para değiştirmesi yapın. Eski Havana, geçmişte yolculuk yapmak gibi. Çok sayıda eski dükkan, restoran, hediyelik eşya dükkanı var. UNESCO Dünya Mirasları Listesine 1982 yılında alınmış olan La Habana Vieja’da meydanlar, kaleler, müzeler ve daha neler neler.

Plaza de Armas

Plaza de Armas, Habana Vieja (Eski Havana)’nın en eski kent meydanı. Burası aynı zamanda şehrin doğduğu yer, Havana tarihinin kalbidir.

Meydanın deniz tarafında 1558-1577 yıllarında inşa edilmiş olan Castillo de la Real Fuerza’yı görebilirsiniz.

Meydanda yeşillikler arasında Carlos Manuel de Cespedes‘in mermer bir heykeli yer alıyor.

Cespedes Kübalı bir devrimci kahraman. ve 1868’de Silahlı Küba’nın ilk başkanı. Küba’da bir plantasyon sahibi olan Cespedes kölelerini serbest bıraktı. 1868’de On Yıl Savaşını başlatan Küba bağımsızlık  bildirgesini yayınladı. Küba’nın bağımsızlığına kavuşmasına yol açan eylemleri sırasında üç çocuğunun ölmesi nedeniyle “Vatanın Babası” olarak bilinir.

Kitap, poster ve antika satan sokak satıcıları çok ilgi çekici. 

La Habana’da meydanlar birbirleri ile çok yakın.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Yürürken birinden diğerine geçiyorsunuz. Biz Plaza de Cathedrale’e geldik.

Plaza de Cathedrale

Katedral Meydanı; Havana Katedrali bulunduğu için bu adı almış.

Plaza’nın en popüler turistik yerlerinden biri Havana Katedral Kilisesi’dir. Katedralin inşası 1748’de başlayıp 1777’de sona ermiş neredeyse 30 yıl sürmüştür.

Katedralin benzersiz özellikleri arasında asimetrik çan kuleleri ve mercan cephesinde korunmuş deniz fosil izleri yer almaktadır.

Kilisenin bir zamanlar Kristof Kolomb’un kalıntılarına ev sahipliği yaptığı ve bazen Aziz Kristof Katedrali olarak adlandırıldığı söylenmektedir.

Meydanda Museo del Arte Colonial (Sömürge Sanat Müzesi) ve bir dizi restoran bulunur.

Meydanda dolaşmaya devam.

Katedralin solundaki kalabalık sokağa yani Empedrado Caddesi’ne girdiğimizde La Bodeguita del Medio yu görüyoruz. Kentin turistik noktalarından biri olan bu mekana yazarlardan politikacılara kadar çok sayıda kişi uğramış.

La Bodeguita del Medio‘ya gelen ünlü kişiler hediyelik eşyalar, fotoğraflar, objeler ve duvarlarındaki grafitilerle mekana damga vurmuşlardır. Kimler mi gelmiş bu mekana?…….. Errol Flynn, Salvador Allende ama galiba mekanın en ünlü ismi Havana’nın bir çok yerinde adını sıkça duyacağımız Ernest Hemingway. Zaten burası Hemingway’in sık sık ziyaret ettiği bir yer olmasıyla ünlüdür. Yazar, Eski Havana’da çok iyi bilinen bir cümle bırakmış: “Mojitom La Bodeguita’da, daiquirim El Floridita’da . 

Plaza Vieja

Kelime anlamı Eski Meydan olan Plaza Vieja Havana’nın en zengin vatandaşlarının balkonlarından izlediği idamların, alayların, boğa güreşlerinin ve şenliklerin yapıldığı yermiş.

Havana’nın en iyi vitrallerinden bazıları (vitraylı pencereler) burada.

Garip bir horoz heykelinin yanı sıra merkezi bir çeşmeye sahiptir.

Birçok restoran ve cafe-barın olduğu meydan Havana’nın en kalabalık yerlerinden biri. Yerel kıyafetli Küba’lı kızlarla fotoğraf çektirebilirsiniz.

Küba’ya gelirken her köşede puro için yaşlı kadınları görürsünüz deniyordu. Bizim gördüğümüz kadınlar sadece bunlardı. Sanırım artık Küba değişmeye başlamış.

Plaza Vieja’da sanat eserleri

Plaza Vieja’da eğer vaktiniz varsa gezmek için çok yer var.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Plaza de San Fransisco

Burada Fuentes de los Leones (Aslanlı Çeşme), bir katedral ve Fransız sanatçı Etienne’nin La conversacion heykelleri gibi ilginç mimari parçaların yanı sıra oldukça fazla tarih var. Bazilika’ya bir çan kulesi (42 m) eklenmiş.

Haydi meydanı gezmeye başlayalım. Katedralin karşısında Havana Ticaret Borsası ofis binası görülüyor. Zengin Arostegui ve Armona ailelerine ait arazi üzerinde 1907 yılında yapımına başlanmış ve 1909 yılında tamamlanmış.

Meydanın ortasında aslanlı çeşme bulunuyor. Havana’nın en güzel ve sembolik çeşmelerinden biri. 

Dört aslanın kaideleri üzerinde durduğu, aslanların ağızlarından fışkıran suların çeşmeye döküldüğü bir sütundur. Çeşmenin ortasından, başları dik, saçları kalın ve kıvırcık, yüksekliği yaklaşık iki buçuk metreyi bulan dört küçük aslanı taşıyan dört mermer kaide çıkmaktadır. Ortadaki bölümün üzerinde 1.5 m yüksekliğinde, 0.45 m çapında kalın ve kısa bir sütun yer almaktadır.

La conversacion heykeli meydanın en fazla ilgi çeken bölümü. Aslında kısaca “dedikodu” heykeli olarak anılan, rehberlerin özellikle anlattığı bronz soyut heykel, sohbet eden iki kişiyi tasvir ediyor. Mermer bir levha üzerine monte edilen “La Conversacion”, Fransız heykeltıraş Etienne tarafından yapılmış ve Havana’nın Fransız büyük elçisi Vittorio Perrota tarafından bağışlanmış. Vücutların eksik kısımlarının, başkalarıyla konuşurken “satır aralarını okuma” ihtiyacını ve sosyal medya veya mesajlaşma yerine yüz yüze iletişimin önemini temsil ettiği söyleniyor.

Plaza de San Francisco’da vaktiniz varsa gezebileceğiniz yerler;

Meydanlar arasında yürürken gördüğümüz tarihi yer Zanja Real yani su kemeri.

Zanja Real

Zanja Real, Havana’ya su sağlamak için Küba’da inşa edilen ilk su kemeridir.  Kemerin fotoğrafını çekerken asıl ilgi gören ise herkesin önce heykel sandığı ama aslında canlı kanlı bir insan.

Zanja Real 1592’den 1835’e kadar faaliyetteydi. Ancak Zanja Real’in yerine 1835 yılında Fernando VII Su Kemeri inşa edildi. Yine de Zanja Real 20.yy’ da da Havana’nın şehir surları dışındaki bazı bölgelerine su sağlamaya devam etti. Ayrıca sulamada ve bazı fabrikaların atıklarının uzaklaştırılmasında da kullanılıyordu.

El Garaje (Otomobil Müzesi)

Meydanlar birbirine çok yakın. Yürüyerek birinden diğerine giderken ilginç ve fazla dikkat çekmeyen bir kapı görüyoruz. El Garaje. Burası Otomobil Müzesi

Müze 2019 yılında yeniden düzenlenmiş. Eğer görebilseydik içeride Ernesto Che Guevara’nın kullandığı ikonik Cadillac dahil olmak üzere, bir zamanlar önemli Kübalı kişilere ait olan yaklaşık 40 klasik araba ve motosikletten oluşan etkileyici bir koleksiyon varmış. Hatta ziyaretçiler Camilo Cienfuegos ile ilişkilendirilen 1959 Oldsmobile’e hayran oluyormuş. Maalesef kapalı olan müzenin kapı aralığından çekebildiğimiz tek fotoğraf.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Obispo Caddesi

Obispo Caddesi Eski Havana’nın en ünlü, en çok gezilen caddelerinden olup Eski Havana’nın en uzun caddesi. Tarihi boyunca cadde, San Juan, Bishop (Obispo), Weyler, Pi Margall gibi toplamda 47 çeşit isimle anılmış. Zulueta’dan Havana Körfezi’ne kadar uzanır. Trafiğe kapalı olması, her iki yönünde değişik dükkanlar, yama-içme yerlerinin bulunması bize İstanbul-İstiklal Caddesini hatırlattı. Zaten ne zaman yurt dışına gezmeye çıksak ülkemiz burnumuzda tütüyor.

Calle Obispo yani Obispo Sokağı pek geniş olmayan bir sokak. Dört ve beş katlı binalar güneş ışığının çoğunu engellemekte. Gittiğimizde yağmura yakalandığımız caddede hayat ve canlılık aynen devam ediyor.

Floridita  Obispo Caddesinin başında tarihi bir balık restoranı ve kokteyl barıdır. Mekan Ernest Hemingway’in Havana’daki en sevdiği mekanlardan biri olmasıyla ünlüdür. İlk gittiğimizde kapalı olan Floridita daha sonra açılmıştı.

Barda Ernest Hemingway’in gerçek boyutlarında bronz bir heykeli bulunmaktadır. El Floridita’da asılı küçük bir plakada, Hemingway’in imzalı sözü asılıdır: “Mojitom La Bodeguita’da, daiquirim El Floridita’da.  Bu sözü Plaza Armas’da bulunan La Bodeguita del Medio‘da yer almaktadır.

Hemingway, barın tek ünlü müşterisi değildi. Floridita birçok yerli ve yabancı sanatçı tarafından sık ziyaret ediliyordu. Ezra Pound, John Dos Passos ve Havana’da ki Adamımız romanının yazarı Grahama Greene. Sabah erken saatlerde gittiğimiz bar doğal olarak kapalıydı. Daha sonra gittiğimizde içerisi oldukça kalabalıktı ve köşede oturmuş olan Hemingway sanki ziyaretçilere merhaba diyordu.   

Calle Obispo (Bishop’s Street), Habana Vieja’nın ana bağlantı arteri, sanat galerileri, mağazalar, müzik mekanları ve insanlarla doludur. Gezerken birçok müzeye rastlayabilirsiniz. Museo Numismatico (Madeni Para Müzesi) ve Museo de los CDR (Devrimi Koruma Örgütü Müzesi) gibi müzeler var.

28 Eylül Müzesi Müzede Devrim’in büyüleyici tarihini anlatan yaklaşık 6000 parça yer alıyor. Çoğunlukla resim eserlerinin sergilendiği bu müze, Küba Kültür Bakanlığı tarafından “Özel Müze” ödülüne layık görülmüştür.

Küba Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Museo Nacional de Historia Natural Cubana veya Museo Nacional de Historia Natural de Cuba, Küba’nın bitki ve hayvanlarının sergilendiği ulusal Doğa Tarihi müzesidir. Doğa tarihi konusunda uzmanlaşmış, bu profillerin koleksiyonlarını oluşturan, inceleyen ve öncelikli olarak sergiler aracılığıyla toplumsallaşmasını sağlayan bilimsel ve kültürel bir kuruluştur. Gittiğimizde kapalıydı.

Obispo caddesinde yürürken yolun yaklaşık yarısına geldiğimizde tanıdık bir yüzle karşılaştık. Çoğumuzun çocukluğumuzda tanıştığı ve hala aklımızın bir köşesinde olan Don Kişot’un yardımcısı Sancho Panza’dan söz ediyoruz. Kübalı heykeltıraş Cubillas tarafından 1993 yılında yapılan heykelde her şey en ince ayrıntısına kadar yapılmış derken aklımıza bir soru geldi? Efendisi Don Kişot nerede? Birlikte görmeye alıştığımız ikilide Sancho burada tek başına kalmış. Sancho kulağımıza efendisi Don Kişot’un köyüne Puerto Lapice‘ye gittiğini söyledi. Don Kişot’un köyünü merak edenler buraya tık tık.

Obispo Caddesinde gezerken duvarda gördüğümüz bu ilginç görüntünün ne olduğunu tahmin edebildiniz mi? Burada eski bir posta kutusunu görüyorsunuz.

Obispo Caddesinde geziyoruz. İşte bir tuhafiye dükkanının kapısı. Sokak lezzeti kurabiye ve market sayılamayacak kadar küçük alışveriş dükkanı. Yumurta tane ile satılıyor.

Obispo Caddesini El Floridita’dan başlayıp boydan boya yürüyünce cadde sonunda Havana Körfezine ulaşıyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Havana’da gezilecek yerleri ilk bölümünü oluşturan yazımızı Dondurma Katedraline giderek tamamlayacağız. Yanlış duymadınız Küba’da bu isimle anılan ünlü bir dondurmacı var. Coppelia

Coppelia

Coppelia, adını Coppelia  balesinden alan dondurma salonu zinciridir. Başlangıçta Fidel Castro liderliğindeki bir projede inşa edilen Coppelia, devlet tarafından işletilmekte ve Küba pesosu (CUP) ile satış yapmakta. Havana’daki Coppelia, 400’den fazla çalışanı istihdam etmekte ve her gün 35.000 müşteriye 16.000 litre dondurma servis etmektedir. Havana’nın “Dondurma Katedrali” olarak bilinmektedir.

Coppelia 1966 yılında işe başladığında, 26 çeşit lezzet ve 25 kombinasyonla faaliyet gösterirken günümüzde lezzetler sınırlıdır; genellikle herhangi bir anda yalnızca birkaç çeşit mevcuttur. İşte bu bilgileri öğrendikten sonra Coppelia’ya doğru yola çıktık. Yola çıktık diyoruz ama otelimizin karşısında olduğunu görünce biraz şaşırdık. Biz hangi otel de mi kaldık?. Eski Küba Hilton Otelde. Oteli sonra anlatalım. Biz dondurmacıya geldik bile.

İçeri girmek istediğimizde sıraya geçmemizi söylediler. Burada genellikle içeri girmek için kuyruk oluyormuş. Yaklaşık 15 dakika bekledikten sonra yukarı kata çıktık.

Yukarıda birkaç oturma salonu var ve çok kalabalık değil. Neden aşağıda sırada bekletildiğimizi anlamadık. Sonradan öğrendik ki buraya girmek için 1 saat bile bekleyenler varmış. Yani biz şanslıyız. Burada yerli halk ile turistler aynı yerde oturtulmuyormuş.

Neyse sipariş verelim dedik. Zaten üç çeşit varmış. Kakaolu, çilekli ve sade. Kısa sürede dondurmalarımız geldi.

Amaaaaa bu dondurma değil ki. Biraz şaşkınız. Hem tatsız hem de gelene kadar erimiş. Tadı nasıl mı? Çok daha iyilerini yemiştik diyelim yorumu size bırakalım.

Biz tat ve maliyet bakımından biraz hayal kırıklığına uğradık. Neyse Küba’da en iyilerden sayılan bir mekanda dondurma deneyimi yaşamış olduk. Otelimize gidiyoruz. Yukarıda dediğimiz gibi biz Havana’nın yeni denilen bölümünde yer alan eski Hilton yeni adıyla Habana Libre’de kaldık.

Hotel Habana Libre

Buraya gelmeden kalacağımız yerin eski Hilton olduğunu duyunca heyecanlandık. Şimdiki adıyla Hotel Habana Libre Küba’da ki en büyük otellerden biri olup Havana’nın Vedado yani Havana’nın yeni şehir olarak bilinen modern semtinde yer almakta, 25 katlı ve 572 odalı. Tabi bizim asıl ilgimizi çeken otelin 1958’de Habana Hilton olarak açılan açılması ve devrim sonrasında 1959 yılından sonra çok uzun bir zaman Fidel Castro ve diğer devrimcilerin ikametgahı olarak hizmet vermiş olması.

Yaklaşık 15 saat aktarmasız geldiğimiz İstanbul-Havana yolculuğu sonrası otelde hemen bir duş alalım dedik ve ilk şokumuzu yaşadık. Sıcak su yok. Resepsiyonu aradık. 10 dakika suyu akıtın ısınır dediler. O zaman beklerken wi-fi ye bağlanalım. Elimizde bir şifre var ama bizim hem telefon hem de tabletimizi bağlamamız gerekiyor. Ne mümkün. Sadece tek cihaz bağlanabilirmiş. Ne yapalım birini kapatıp diğerini açacağız. İnternet Havana şartları için mükemmel sayılacak şekilde yavaş çalışıyor. Bu arada suyu akıtma süresi 15 dakikayı geçti. Maalesef sıcak su yok. Cihazlarımızı şarj etmemiz gerek. Odalardaki elektrik prizlerinin hepsi 110 V. Neyse ki önceden dönüşüm adaptörü getirmemiz gerektiği söylendiği için hazırlıklıyız. Odalarda değil ülkenin hiçbir yerinde açık su tüketmeyin. Mutlaka kapalı su için.  Oda geniş. Belki de otelin tek iyi tarafı buydu. Ancak otel kirli ve bakımsız. Perdeler açıp kapatırken elinizde kalıyor ve yırtılıyor.

Ertesi gün kahvaltıyı test edeceğiz. Bakalım nasıl. Açık büfe kahvaltı iyi. Çok iyi olmasa da ekmek ve hamur işleri bulabiliyorsunuz. Neden böyle dedik. Daha sonraki bir gün ekmek almak için 4 cadde geçip sora sora küçük bir dükkanda bulabilmiştik. Ülkede ekmek bile bulmak zor.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Ama otelin en korkulacak kısmından bahsetmedik. Asansörler. Görünürde 6 adet asansör var.  Otelin 6 asansörünün de düzgün çalışmıyor olması korkunç. Çalışan pardon çalıştığını düşündüğümüz asansörler ile 22. kattaki odamıza gidip gelmek için yaklaşık 10 dakika asansör önünde hiçbir ülkede beklememiştik. Hele bir de asansörde kalmak. İşte bu bardağı taşıran damla oldu. Asansör içinden telefonla (neyse ki çalışıyordu) aradığımızda, korkmayın, panik yapmayın, hemen çalışacak demeleri hiç de rahatlatıcı değildi. Panik atağı olanları bu durumda düşünemiyoruz bile. Kısacası tur şirketinin ayarladığı bu otele bir daha yolumuz Havana’ya düşerse gelmeyiz ve kimseye de tavsiye etmeyiz. Neyse daha kötü yerler gördüğümüz için bu şoku da atlatıp odamızdan manzaramıza bakıyoruz. Odamız 22. katta olduğumuz için manzara harika. Otelimizin odasından çekim çok iyi değil ama gece görünümü. Aslında manzarada Capitole binası var. Havana’dan size bir de gün doğumu gönderiyoruz.  

Küba gerçekten çok ilginç bir ülke. Havana başkent olmasına rağmen her yer neredeyse dökülüyor. Çok bakımsız binalar, etrafta saçılan çöpler görünce ilk şok nasıl yani demek oluyor. Ama insanlar çok neşeli ve cana yakın.

Havana’da nereye baksanız bir sanat eseri ile karşılaşırsınız. Resim yapmak ruhlarına işlemiş.

Havana’da bir duvarda İstanbul’u görmek bizi çok heyecanlandırdı. Bir tarafta İstanbul diğer tarafta Havana. Konumlanmaları nasıl da birbirine benziyor.

Havana’da dolaşırken kullanabileceğiniz taşıma sistemleri;

Veeee tabi biraz pahalı olsa da eski Amerikan arabaları ile en azından şehirde bir tur atmak çok keyifli. Zaten Havana’ya geldiğinizde olmazsa olmazlardan birisidir bu arabalar ile dolaşmak. Arabalar ile yaptığımız keyifli gezimizin detayları Havana-2 dosyamızda.

Havana’da görülecek yerler daha çok fazla. Yarın gezmeye devam. Görüşmek üzere.