Trinidad gezimizi tamamladık ve Santa Clara’ya doğru yola çıktık. Santa Clara, Küba devrimi ve Kübalılar için çok önemli bir şehir. Çünkü Küba Devriminin son zaferi burada kazanılmış. Che Guevara ve birliklerinin Fulgencio Batista’nın ordusuna karşı kazandıkları ünlü “Santa Clara Savaşı” nın yapıldığı yerdir. Üstelik bu zafer sayıca bire on üstün olan bir orduya karşı kazanılmış, 1959 Küba devriminde çok önemli bir rol oynamış ve ertesi gün hükümet düşmüştür. Santa Clara“Che’nin Şehri” olarak bilinmektedir.

Otobüste Santa Clara’ya gelirken bu süreyi Che’nin henüz 23 yaşında genç bir tıp doktoru iken arkadaşı Alberto Granado ile Güney Amerika’yı dolaşmalarını konu alan biyografik filmi izledik. İdealist Guevara’yı yaklaşık yedi ay sürecek bir Latin Amerika turu sırasında tanık olduğu yoksulluk ve eşitsizlik koşulları etkiledi. Yaşadığı toprakları ve bu toprakların halklarını ve gerçekliğini daha yakından tanıdıktan sonra din, dil, ırk gözetmeksizin Ernesto “Che” Guevara ismi ile devrimci hareketin öncülerinden birine dönüşmesini izledik. Merak edenler için 2004 yılında sinemaya kazandırılan Motosiklet Günlüğü filmini izleyebilir ya da bu konuda yazılmış kitapları okuyabilirsiniz.



Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Monumenta a la Toma del Tren Blindado (Zırhlı Araç Müzesi)
Santa Clara’da ilk durağımıza geldik. Açık havada, bir parkın içinde yer alan müzedeyiz.

Burası Ernesto Che Guevara ve bir grup genç devrimcinin ödünç alınmış bir buldozer ve ev yapımı molotof kokteylleriyle zırhlı bir treni raydan çıkardığı Santa Clara Savaşının yazıldığı tarihi nokta.
Parkın hemen girişinde Batista güçlerini yenmek için Che Guevara ve arkadaşlarının 300’den fazla asker taşıyan zırhlı bir treni raydan çıkarmak için kullandığı buldozer bir kaide üzerinde ziyaretçileri karşılıyor.

Müzeyi dolaşırken size kısaca Küba devriminden bahsedelim. Küba’da 1952 yılının Mart ayında Batista bir darbe ile yönetimi ele geçirir ve Küba Halkı çektiği zulüm ile gün geçtikçe fakirleşir. Bu kötü duruma dur demek isteyen içlerinde Fidel ve Raul Castro kardeşlerin de olduğu bir grup 26 Temmuz 1953’de Santiago şehrindeki Moncada Kışlasına saldırır ve Küba devrimi başlar.



Fakat saldırı başarısız olur ve sağ kurtulanlar da yakalanarak yargılanır. Yargılanma sürecinde kendi savunmasını kendisi yapan Havana Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Fidel’in mahkeme heyetine söylediği şu son sözleri çok ünlüdür. “Tarih beni beraat ettirecektir”. Ancak Fidel mahkemedeki 4 saatlik savunmasına rağmen 15 yıl ceza alır. Saldırıdan 2 yıl sonra Batista, baskılara dayanamayarak ülkedeki tüm politik mahkumları serbest bırakır. Fidel ve kardeşi Raul Meksika’ya sürgüne gönderilir. İşte burada Küba Devrimi adım adım gelmeye başlar.

Meksika’da Fidel ve Raul’a, Arjantinli genç Doktor Ernesto “Che” Guevara katılır. (Tabi daha o sıralarda “Che” olarak tanınmaz. Che sonradan Guevara’nın imza olarak kullandığı ve tüm dünyada böyle tanındığı bir lakaptır). Fidel, Raul ve Che yanlarında 80 kişiyle birlikte Granma isimli yatla Küba’nın Playa Las Colaradas sahillerine çıkarlar. Tek yolları devrimdir… Granma’nın hikayesini ve müzesini Havana’da gezilecek yerler-2 dosyamızda anlattık. Çok zorlu geçen yolculuktan sonra Küba kıyılarına ulaşırlar. Ancak Sierra Meastra dağlarında Batista kuvvetlerinin saldırısına uğrarlar. Karaya çıkanlardan geriye sadece 20 kişi kalır. Devrimin 4 atlısı kabul edilen Castro Kardeşler, Che Guevara ve Camilo Cienfuegos sağ kalanlar arasındadır.


Devrimciler 1956-1958 yıllarında Sierra Maestra dağlarındaki küçük garnizonlara saldırılar düzenlerler. 1958 yılında Verano Operasyonu adı verilen saldırıda Batista 12 bin kişilik askeri güçle devrimcilere saldırır. Devrimcilerin sayısı ise sadece 300 civarındadır. Batista’nın eğitimsiz askerlerine karşılık veren devrimci güçler zafer kazanırlar.

Bu savaşın detayları Che Guevera’nın yazdığı “Gerilla Savaşı” isimli kitapta anlatılmıştır. Şimdi aklınızdan Che Guevera’nın kısacık ömründe (Che 39 yaşında vefat etmiştir) bu kadar yoğunluğun arasında bir de kitap mı yazmış diyebilirsiniz. (Mozolesini gezerken anlatacağız) Che Guevara denilince 1 değil çok kez düşünmek gerekir. Kısacık ömründe yaptıkları göz önüne alınınca özetle şöyle denilebilir. Che inanılmaz bir insanmış.
Neyse bir devrimin gelişine dönelim. Saldırılar sonunda Camilo Cienfugeos, Santa Clara yakınlarındaki Yaguajay’daki savaşta önemli bir zafer elde ederken Che’de Santa Clara’yı ele geçirir. Santa Clara’nın düşmesinin üzerinden henüz 12 saat bile geçmemiştir ki, Batista ülkeyi terk eder. Santa Clara’daki bu son savaşla devrimciler Batista’ya karşı kesin bir zafer kazanırlar. İşte bu zafer sırasında Santa Clara’da Che’nin zırhlı bir treni ele geçirme öyküsü var ki tam bu durduğumuz ve gezdiğimiz noktada yaşandı. Küba devriminden bahsetmemiz aslında buraya gelebilmekti. Che Santa Clara şehrini ele geçirmiştir. Ancak Batista 400 kadar asker, ağır silahlar ve mühimmatla dolu zırhlı bir tren gönderir.


Bu durum Comandante Che’yi korkutmaz. Che’nin emriyle, bir dozer bulunur. Demiryolu raylarının 30 m’lik kısmı kullanılamaz hale getirilir. Tren Santa Clara istasyonuna yaklaştığında raydan çıkar ve yoluna devam edemez. Tren raydan çıktıktan sonra, içindeki askerler Che’nin kuvvetlerine hemen teslim olmazlar ve direnişe geçerler. Che vagonların çatı ve zemin kısımlarına molotof kokteyli atmalarını emreder. Che anılarında trenin bu şekilde askerler için “tam bir fırın”a döndüğünü yazar. Askerler bu durum karşısında fazla direnemez ve teslim olurlar. Zaferi 400 kadar askere karşı kazanan devrimci, sayı ise sadece 18’dir.


Che’nin isminin Santa Clara ile anılmasının nedeni işte bu zaferdir. Küba tarihinde kendisine resmi olarak “doğuştan Küba vatandaşı” sıfatı verilen iki kişiden biri olan Che aslında Arjantin doğumludur. Diğer kişi ise, 19. yy’da Küba’nın sömürgecilik karşıtı mücadelesinde kurucu rol oynayan Dominikli General, Maximo Gomez’dir. Santa Clara, Che Guevara’nın Arjantin’de doğduğu Rosario’dan çok daha fazla Che’nin kenti olarak bilinmekte ve böyle anılmaktadır. Açıkhava müzesinde o meşhur trenin 4 vagonu var. Tren vagonunda ki kurşun delikleri orijinal hali ile görülmektedir İçlerinde ele geçirilen silahlardan ve askeri malzemelerden örnekler, haritalar, fotoğraflar ve Che’nin portreleri sergileniyor.




Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Che con Nino heykeli (Che ve çocuk heykeli)
Tren Blindado’nın ardından Che’nin anıt mezarına giderken birkaç blok ilerde Küba Komünist Partisi’nin (KKP) Bölge Komitesi (Comite Provincial) Binası önünde “Che con Nino” heykeli bulunmakta. İlk bakıldığında Che’nin kucağında bir çocuk gibi görünen heykel yakından incelendiğinde Che ile ilgili çok şeyler anlatmakta.

Che ile aynı boyda yapılan anıt heykeltıraş Casto Solano Marroyo’nun imzasını taşımakta ve 1998 yılında bulunduğu noktada ziyarete açılmıştır. Heykel ilk bakışta ileri doğru adım atmakta olan Che ve kucağında geleceği ve masumiyeti sembolize eden bir çocuk şeklinde görülür.


Heykeltraş, çocuk figürünü kendi küçük oğlundan esinlenerek yapmış ve çocuğun elindeki parçalanmış zincirler özgürlüğü anlatmaktadır. Heykelin taşıdığı semboller Che’nin değerlerini ve yaşamından kesitleri anlatmakta. Haydi bu heykeli yakından tek tek inceleyelim.

Heykelde ilk dikkat çeken Che’nin sağ omzundaki keçi ve keçiye binmiş çocuk figürüdür. Bu figür ile Castro’nun sözleriyle Che’nin her zamanki hali anlatılmış. Keçinin inatçılığı, zorluklara aldırmadan sarp yamaçlara tırmanma kabiliyeti ve Che’nin çocuk ruhu.
Sağ cep üzerinde Che ile Don Kişot karışımı bir figür yer almakta. Bu figür Che’nin en sevdiği edebi eserlerden birisinin Don Kişot olması ve kitabı anımsatmakta. Bu da dağlarda savaşırken bile elinden kitap düşürmeyen Che’nin okumaya olan düşkünlüğünü temsil etmektedir.


Che’nin gömleğinin sol cebinin üzerinde sonsuzluk işareti ve o işaret üstünde oynayan iki çocuk vardır. Çocuklardan biri ay, diğeri güneşi taşımaktadır ve böylece Che’nin sonsuza dek yaşayacağı anlatılmıştır. Che’nin gömleğinin düğmesi ise göğsünü açık eder şekilde açıktır. Bu da Che’nin cesaretini ve dürüstlüğünü sembolize etmektedir.
Heykelin palaskasında ABD’nin Küba Devrimi’ne karşı giriştiği ilk provokasyon girişimlerinden olan 4 Mart 1960 tarihinde gerçekleşen La Coubre gemisinin infilakında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreni esnasında, Havana sokaklarında Fidel ve diğer yoldaşları ile kol kola yürüyen Che görülmektedir.


Che’nin motosikletle yaptığı ünlü Latin Amerika turlarına gönderme yapan figür. Bilindiği üzere, bu turlar Che’nin dünya görüşünü değiştirmiş, politik bir karakter edinmesini sağlamıştır. Söz konusu figür, bu yolculuğun Che’nin hayatındaki dönüştürücü etkisini ve başlangıç noktası olma niteliğini anlatmak için en alta, pantolonunun paçasına yerleştirilmiştir.
Heykelin arkasına geçip saçlarına yakından baktığınızda Che’nin saçlarının yıllarca hayatını sürdürdüğü ormanlara dönüştüğünü ve iki tutam saç arasına gerilmiş bir hamak olduğu görülür. Bu hamak, heykeltıraşın ifadesine göre Che mücadelesini simgelerken, bir yandan da hamağa sığmış birden fazla insan Che’nin fedakarlıkta bulunarak geride bıraktığı aile huzurunu temsil etmektedir. Benzer şekilde Che’nin gömleğinin sırtında geride bıraktığı aileyi sembolize eden figürler görülür.



Che’nin her iki koltuk altında oyuklar içinde beliren iki çocuk figürü vardır. Bu oyuklar Che’nin CIA’in direktifleri ile Bolivya’da kontrgerilla tarafından öldürülürken aldığı yaralara göndermedir. Sol taraftaki oyuk, bir pencereyi andırır ve bu oyukta pencereye yaslanmış, geleceğe güvenle bakan -heykeltıraşa göre Che’yi bekleyen- bir kız çocuğu vardır. Sağ taraftaki oyukta ise kendi içine kapanmış düşünmekte olan bir erkek çocuğu figürü bulunmaktadır. Heykeltıraş bu figür konusunda yorumda bulunmasa da Che’nin hayatını sonlandıran kurşunların vücudunun sağ yanına isabet edenler olduğu bilinmektedir.


Che’nin sağ kolu üzerinde ise katırlarla birlikte yayan seyahat eden ve dağa tırmanan insanlar görülür. Bunlar, Che’nin Küba’da mücadele ettiği dönemdeki hayatını simgelemektedir. Dağlara tırmanmak, Che için her zaman bir tutku olmuş. Bu tutku, pantolonunun sol cebi üzerinde Che’nin Meksika’da yapmış olduğu tırmanışlara gönderme yapılarak sembolize edilmiş. Fidel’in de belirttiğine göre Che, Meksika’da bulundukları süre boyunca Popocatepetl yanardağına çıkmayı düşleyen bir tırmanış tutkunuymuş.


Pantolonunun kıvrımları üzerinde ise Che’nin hayatından bazı kesitler yer almaktadır. Bu kadar anlamlı olarak yapılan heykeli düşünürken Che’nin mozolesine yaklaşıyoruz.





Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Che Guevara Mausoleum
Che Guevara Mozolesi “Plaza Che Guevara”da (Che Guevara Meydanı) bulunan bir anıt. Ernesto Che Guevara cesareti, saygın doktorluk mesleği, devrimdeki etkisiyle; Küba halkı için ülkenin ulusal kahramanı ve simgesi olan Jose Marti kadar önemli bir kahraman.

Santa Clara şehir merkezinin dışında, geniş bir alanda yer alan Che Guevara Anıtını gördüğümüzde çok özel bir yere geldiğimizi anladık.




Karşıdan muhteşem görünen üzerinde “Hasta La Victoria Siempre” yazan Che’nin 16 m’lik kaide üzerinde 7m’lik 20 ton ağırlığında bronz bir heykeli yer alıyor. Anıt tıpkı Che ve çocuk heykelinde olduğu gibi birçok şey anlatmakta. Che’nin heykeli hem Escambray Sıradağları’na hem de Güney Amerika yönüne bakıyor ve bu da Che’nin bağımsız Güney Amerika hayalini simgeliyormuş.
Che bu heykelde üniformalı, silahlı ve kolu alçılı. Heykeltıraş Jose Delarra, Che’yi Santa Clara’yı ele geçirdiği günkü haliyle betimlemiş. Heykelde boyun askısı çok ilgi çekici. Birkaç gün önceki bir çatışmada düşüp kolunu kıran Che’nin Santa Clara’ya girdiğinde kolu alçıdaymış. Heykelde ise Che kırık olan kolu alçıda ama kol askısı boynunda serbest olarak tasvir edilmiş. Bu Che’nin kişiliğinin önemli bir özelliğini, kendisine karşı bile isyankar olmasını simgeliyormuş.

Oldukça geniş olan meydan da çok geniş bir platform var. Bu platform üzerinde Che’nin hayatından bazı kesitlerin kabartma olarak anlatıldığı büyük bir duvar var. (Che dağlarda at sırtında, Che ve Fidel, Che ve Cienfuegos gibi).

Bir başka duvarda Che’nin Fidel’e gönderdiği Veda Mektubu görülüyor.




Devrimci Che Guevara’nın ve yoldaşlarının kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Che’nin mozolesinin üzerinde Che’nin heykeli, alt kısmındaysa Che Müzesi ve silah arkadaşlarının da yer aldığı bir mezar odası var.


Anıtta mozoleye girmek için sıra bekliyoruz. Mozolede Che ve Bolivya’da onunla birlikte öldürülen 38 yoldaşının mezarları var. Mezarların bulunduğu bölüme fotoğraf makinesi veya kamera sokmak kesinlikle yasak. Hatta içeriye bel çantası boyutunda bile olsa çantayla girmek de yasak.

İçeride sesli konuşmak yasak. Che’nin ve arkadaşlarının mezarlarının bulunduğu kısımda sadelik hakim. Che ve yoldaşlarının mezarları çok da büyük olmayan loş bir odanın duvarlarına yerleştirilmiş. Her bir mezar kare şeklinde ve üzerinde mezar sahibinin portresi kabartma şeklinde yer alıyor. Commandante Che’nin mezarını diğerlerinden ayıran tek şey ise, üzerine düşen yıldız şeklindeki ışık huzmesi. Duvar mezarlarının önünden geçtikten sonra, karşıda yerde bir ateş yandığını görüyoruz. İçerideki aydınlatma büyük ölçüde bu ateşle sağlanmakta. Hiç sönmeyen devrim ateşi…
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Mezarların bulunduğu odadan çıkıp Che’nin kişisel eşyalarının sergilendiği müze bölümüne geçiyoruz. Burada fotoğraf çekmek serbest.

İçeride Che’nin kıyafetleri, piposu, tabancası, kol saati gibi kişisel eşyaları var. Ayrıca doğum belgesi, hekimlik diploması, pasaportu gibi belgeler, yazdığı mektuplar ve yaşamının farklı dönemlerinden fotoğrafları da sergileniyor.
















Che Guevara’nın kılık değiştirdiği ve pasaport için fotoğrafını normal fotoğraf makinesi ile çekmesi tarihin ilk selfi çekimlerinden kabul edilir.


Santa Clara’ya gelmeden bu şehrin Che ile özdeşleştiğini biliyorduk ama gördükten sonra çok etkilendik.

İnsan nasıl etkilenmesin? Düşünsenize Küba’da doğmayan, Küba’lı bile olmayan, (doğum yeri Arjantin), doktorluk mesleğinde başarılı ve maddi imkanları iyi olan Ernesto Guevara Küba halkının bağımsızlığı için Küba’ya geldi. Batista rejimini deviren harekatta lider olarak önemli bir rol oynadı. Küba’lıların doğuştan Küba’lı ilan ettikleri Che Guevara maalesef henüz 39 yaşındayken hayata veda etti.
Commandante Che Guevara, 1967 yılında Bolivya dağlarında CIA’nin eğittiği Bolivyalı birlikler tarafından yaralı olarak ele geçirilir. Götürüldüğü La Higuera isimli köyde, derme çatma bir okul binasında öldürülür. Ölümünde kendisini öldürmeye gelen kişi ile aralarında geçen konuşma; Bolivya Ordusuna mensup, kura ile seçilmiş celladı Çavuş Mario Teran’ın ellerinin titrediğini gören Che’nin son sözleri; “Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir adam öldürmüş olacaksın” olur.

Che öldürüldükten sonra cesedi bir helikopterin iniş takımlarına bağlanır ve yakınlardaki Vallegrande kasabasına götürülür. Askerî bir doktor tarafından elleri kesilir ve Buenos Aires’e gönderilir. Amaç kimliğini kesin olarak doğrulamaktır, çünkü Arjantin Polisinin elinde Che’nin parmak izleri vardır. Ardından Che’nin cesedi Bolivya Ordusu tarafından bilinmeyen bir yere götürülür ve onlarca yıl boyunca“Che’nin cesedi nerededir?” bilinmez. Aradan neredeyse 30 yıl geçtikten sonra, zamanında devrimcilere karşı savaşmış Bolivyalı emekli bir general Che’nin cesedinin nereye gömüldüğünü açıklar. Commandante’nin elleri olmayan cesedinden kalanlar, ele geçirildiği çatışmada öldürülen 6 yoldaşının kemikleriyle birlikte Vallegrande yakınlarındaki bir uçak pistinin hemen yanında bulunur. Yapılan DNA testi sonrası Che ve yoldaşlarının cenazeleri 17 Ekim 1997’de Küba’ya getirilir ve Santa Clara’daki Mozoleye defnedilir.



Mozoleden ayrılırken Che ile fotoğraf çekiniyoruz. Arjantinli Marksist, devrimci, doktor, yazar, diplomat ve askeri teorisyen Küba’lı olmadığı halde Küba Devriminin en önemli şahsiyetlerinden birisi olan ve küresel bir sembol haline gelen büyük devrimci Che’ye hayran olmamak mümkün mü?

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.