Kuzey Kıbrıs denilince ilk akla gelen iki şehir vardır. Lefkoşa ve Girne. Mağusa yada Famagusta çok fazla bilinmez. Mağusa adı 1974 sonrasında çıkan yasa ile Gazimağusa olarak değiştirildi. Kıbrıs’ın tek derin su limanına sahiptir. Doğu Akdeniz Üniversitesi bu şehirdedir.

Salamis Antik Kenti

Gazimağusa’nın 6 km kadar kuzeyinde yer alan bir antik kenttir. Salamis Harabelerine geldik, biletimizi aldık ve giriş bölümünden geçerek elimizde broşür ve şehrin planına bakarak gezmeye başladık.

İlk görünüşte bir Roma kentini andırmaktadır. Salamis Harabelerinin en görkemli bölümü Gymnasium (Spor alanı)‘dur.

Gymnasium alanında ki yerdeki yazıtlarda Helenistik dönemde burada Gymnasium olduğu, Doğu revağında ise burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığı yazıyormuş.

Gymnasium’da yer alan bazı sütun ve heykeller yer sarsıntılarından sonra buraya getirilmişler.

Tarihi  İ.Ö. 11.yy’a kadar gitmektedir. Arkeologlara göre Enkomi İ.Ö 1075 yılında büyük bir deprem geçirdikten sonra halk buraya göçmüş ve Salamis’i kurmuş.

Salamis Tiyatrosu günümüze kadar gelebilmiş haliyle Augustus döneminden kalmadır. Seyircilere ayrılan kısım 50 sıradan oluşmuş ancak günümüze çok azı gelebilmiş ve 15000 kapasiteli.

Bir zamanlar heykellerle süslü olan sahne binasından geriye podyum ve temelin kalıntıları kalmıştır.

Büyük Özgürlük Anıtı

Heykeltıraş Tankut Öktem tarafından yapılan anıt iç içe geçmiş figürlerden oluşmaktadır. Birinci kısımda Gazimağusa halkının kahramanlıkları, özgürlük için verilen şehitler, İkinci kısımda Türk Silahlı kuvvetlerinin toplumdan kazandığı sevgi, üçüncü kısım ise Kıbrıs Türklerinin özgürlüğü nasıl kazanmış olduklarını anlatır. En üstte Atatürk’ün yer aldığı anıtta toplam 32 figür bulunmaktadır. 

Canbulat Müzesi

İşte yine bir efsane dolu bir müzedeyiz. Canbulat Beyin efsanesi. Kafası koptuğu halde kafasını koltuğunun altına alan ve savaşmaya devam eden bir yiğidin efsanesi. Canbulat Kilis Sancak Beyidir. Kıbrıs’ın fethine karar verildiği zaman özellikle Anadolu Beylerbeyi İskender Paşa’nın tavsiyesi üzerine kuvvetlere dahil edilir.

Osmanlı Ordusu’nun sağ kanadına İskender Paşa ve Derviş Paşa ile birlikte görevlendirilir. En kanlı çarpışmaların yer aldığı Arsenal Burcu’na Venedik askerleri Osmanlı Ordusunun kaleye girmesini engellemek için keskin bıçaklarla kaplı çark yerleştirir.

Bunun üzerine Osmanlı ordusunun önünü açmak için, Canbulat Paşa beyaz atının üzerine binerek çarkı durdurmak ister ve beyaz atının üzerinde çarkın içine girer. Osmanlı ordusu çarkın bozulması ile kaleye girer ve göğüs göğse savaşır. Bir efsaneye göre çarkta kafası kesilen Canbulat Paşa kafasını koltuğunun altına koyar ve kılıcını eline alarak atına biner.

Bunu gören Osmanlı askerleri yüreklenerek ve direnerek kaleyi fethederler. Canbulat Paşa’nın Türbesi, uğruna can verdiği tabyanın altına yapılır.

Asıl adı Arsenal Tabyası olan bu tabyanın adı Canbulat Paşa’nın adına hürmeten Canbulat Tabyası olarak değiştirilir.

Müzeye giriyoruz……..

Müzeye Girişten itibaren Kıbrıs’ın fethi sırasında kullanılan tüm araç gereçler,  oklar, yaylar, kalkanlar, silahlar ve Venedik askerlerinin ekipmanlarını görebilirsiniz.

Daha fazla videoları youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz. Lütfen kanalımıza abone olmayı unutmayın !!!!!!!!!!!

Namık Kemal Zindanı ve Müzesi

Ünlü Şair Namık Kemal’in 1873 yılında İstanbul Gedik Paşa Tiyatrosunda sergilediği “‘Vatan Yahut Silistre”’ oyunu sürgün hayatının başlamasına sebep olmuştur. Şairin Namık Kemal Meydanında bir büstü bulunmaktadır.

Venedik sarayı avlusunda bulunan zindan iki katlı olup kesme taştan yapılmıştır. Namık Kemal bu binada 38 ay kalmıştır.

Tek odadan oluşan alt katın Venedik avlusuna açılan bir kapısı ve demir parmaklıklı bir penceresi vardır.

Oyunu izleyen bazı izleyicilerin başlattığı olaylar Namık Kemal’in İbret’te yazdığı yazılara konu olmuş ve yazar Mağusa’ya zindana gönderilmiştir.

Ünlü şairin suçu neydi peki?

Zindana gönderildiğinde 33 yaşında olan yazar sürgün hayatı boyunca hastalanmış ve sıtmaya yakalanmıştır. Namık Kemal, iki katlı yapının alt katındaki zindana kapatılmış, zaman geçtikçe Kıbrıs Mutasarrıfı Veyis Paşa tarafında üst kata çıkarılmıştır.

Günümüzde zindan ve zindana bitişik Namık Kemal Müzesinde Namık Kemal’in yaşamı, eserleri, soy kütüğü sergilenmektedir.

Daha fazla videoları youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz. Lütfen kanalımıza abone olmayı unutmayın !!!!!!!!!!!

Lala Mustafa Paşa Cami

1298-1312 tarihleri arasında Lüzinyan döneminde Saint Nicolas Katedrali ismi ile yapılmıştır. Lüzinyan Kralları, Kıbrıs Krallık Tacını ilk olarak St. Sophia Katedralinde giydikten sonra, Saint Nicolas Katedralinde de Kudüs ve Ermenistan Krallık taçlarını giyerlerdi.

Lala Mustafa Paşa Cami, Osmanlı devletinin Mağusa kuşatması esnasında, top atışları ile oldukça zarar görmüştür ve 1 Ağustos 1571 yılından sonra Sinan Paşa’nın emri ile mihrap ve minber eklenerek camiye çevrilmiş ve Lala Mustafa Paşa’nın 17 Ağustos 1571 Cuma günü II. Sultan Selim’in adına burada okutmuş olduğu hutbe ile ibadete açmıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük iki camisinden biridir. Katedralin camiye çevrildiği zamandan itibaren ismi “Küçük Ayasofya”, “Mağusa Ayasofya‘sı” ve “Büyük Cami” olarak bilinmekteydi. Fakat Kıbrıs Müftüsü Mehmet Dana Efendi 14 Ağustos 1954 yılında bu isimleri, Lala Mustafa Paşa Camisi ile değiştirmiştir.

Caminin önünde bulunan Cümbez ağacı (Ficus sycomorus) adanın Kuzeyinde çok az bulunan tropik bir incir türüdür. 1299 yılında dikilen bu incir türünün en önemli özellikleri yılda yedi kez meyve vermesi ve meyvesini gövdeden vermesidir.

İsmini Shakespeare’in ünlü bir eserinden alan kaleye gidiyoruz.

Othello Kalesi (Othello Castle)

Gazimağusa Limanı’nı korumak amacıyla 14. Yüzyılda Lüzinyanlar tarafından yapılmış iç kaledir. Kare olarak şehrin etrafını saran 3.8 km uzunluğunda, 18 metre yüksekliğinde, 15 kulesi olan oldukça büyük surlar iri kesme taşlar kullanılarak yapılmış.

Kalenin girişinin üzerinde 1492 tarihi, Aziz Mark (St. Mark)’ın Aslanı ve Nicola Foscari kabartmaları vardır.

Kale ismini Shakespeare’in ünlü eseri olan “Othello” dan alır. Shakespeare Othello adlı tragedyasında 1505-1508 yılları arasında Kıbrıs Valisi Christopher More’un eşi Desdemona’nın bu kulede öldürülmesini anlatır. Bu esere ilham olduğundan dünya çapında da ün kazanmıştır.

Kalenin köşelerine daire şeklinde kuleler inşa edilerek güçlendirilmiştir. Kale bir su hendeği ile çevrilidir.

Othello Kalesinden çıkıp surları takip ederek Deniz Kapısına ulaşırsınız.

Deniz Kapısı (Porto del Mare) (Sea Gate)

Mağusa’nın orijinal iki ana kapısından biridir. İtalyan Rönesans stilinde yapılmıştır. Limana bakan kapı kemerinin üst başında kabartma olarak yapılmış kanatlı Venedik aslanı, altında ise kapının 1946 yılında Mağusa’nın Venedikli komutan Nicola Prioli tarafından inşa edildiği kaydı bulunmaktadır. Surların üstüne çıktığınız zaman muhteşem manzarayı görebilirsiniz..

Şikayetini git aslancığa yap……….. sözünün hikayesi

Gazi Mağusa Aslanı (The Lion of Famagusta)

1489-1571 yılları arasında Kıbrıs’ta ticaret kolonisi kurmuş olan Venedikliler ait olan aslan heykeller Gazi Mağusa’nın da sembolü haline gelmiştir. Halk arasında günlük olaylarda şikayetini git aslancığa yap sözü yerleşmiştir. Çünkü insanlar şikayetleri olduğunda aslanın kulağına fısıldarmış.

Kanatlı veya kanatsız olan aslan tasvirleri Othello Kalesi ve Deniz Kapısının üzerinde olduğu gibi liman ve köprü gibi önemli giriş kapılarında Venedik gücünü ve zenginliğini temsil etmekteymiş.

Desdemona Parkı

Desdemona Parkı Gazi Mağusa’nın en küçük ve en yeni parkıdır.Duvarların yanında, Deniz Kapısı ile Othello Kalesi arasında yer alır. Kaleyi dolaşıp Deniz Kapısına giderken dinlenebileceğiniz yemyeşil bir alan.

Park’taki tüm bitkiler, ağaçlar bölgeye özgüdür. Park 21 Mayıs 2010’da açılmış. Çocuklar için oyun alanı mevcuttur. Park Aslı Özgürün tarafından tasarlanmış.

Venedik Kraliyet Sarayı

Venedik Kraliyet Sarayı Namık Kemal Meydanının batısında yer alır. Üç kemerli cephesi M.S. XVI.yy’da yapılmış ve kemerlerde kullanılan sütunlar Salamis harabelerinden getirilmiştir. Merkezi kemerin üstünde Kıbrıs’ın yöneticisi Giovanni Renier’in mermer arması yer alır.

Sarayın doğuya bakan büyük yüzeyi ile iç bahçenin arka duvarları günümüze ulaşmıştır. Önceleri Lüzinyan kraliyet sarayı daha sonra Venedik Valisi Vekili tarafından resmi ikametgah olarak kullanılmıştır. Yaşanan büyük bir depremle sarayın büyük kısmı yıkılmıştır.

İç bahçe içerisinde aynı döneme ait toplar ve düzenli olarak istiflenmiş top güllesi ve lahit bulunmaktadır. Yine burada yer alan Cafer Paşa Çeşmesinin yazıtında Hicri 1005 (1597) tarihi okunmaktadır.

Venedik Kraliyet Sarayının hemen karşısında yer alan ve dinlenmeniz için pek çok kafenin bulunduğu meydana gidiyoruz ve Medreseyi görüyoruz.

Mağusa Medresesi

Kesme taştan yapılmış Osmanlı yapısıdır. Yapı kare tasarımlı üstü kubbe şeklindedir. Medresenin batı galerisinin dış cephesinde granit taştan yapılmış gri renkli kesintisiz iki sütün vardır Venedikliler tarafından 1489 yılında Salamis’teki bir kamu binasından getirilmiştir. Mağusa medresesinin yapılış tarihi kesin olarak bilinmiyor.

Sinan Paşa Camisi (St. Peter ve St. Paul Katedrali)

Buğday Camii” olarak da bilinen Sinan Paşa Camii 1360 yılında, Suriyeli bir tüccar olan Simon Nostrano tarafından yaptırılmış. Osmanlıların döneminde cami olarak kullanılan Sinan Paşa Camii, İngiliz idaresi döneminde patates ve hububat ambarı olarak da kullanılmış.

Şu anda ibadete uygun donanımı olmayan Cami, özellikle turistler tarafından ziyaret edilmekte.

St. Barnabas Manastırı

Manastıra adını veren Barnabas Salamis’te doğmuş ve Yahudi bir aileden gelmektedir. Kudüs’te eğitimini tamamladıktan sonra Kıbrıs’a gelmiş MS 45 yılında Hıristiyanlığı yayma çalışmalarına başlamıştır. Bu nedenle kendi vatandaşları tarafından öldürülür. Cesedi geceleyin denize atılmak üzere bataklığa saklanır. Bu olayı izleyen Barnabas’ın öğrencileri cesedi alarak Salamis’te bir yer altı mağarasına gömerler. Göğsüne de St Mathews’un yaptığı İncil’in bir kopyasını koyarlar.

Öğrenciler izlerini kaybettirirler ve Mısır’a kaçarlar. Cesedin yerini kimse bilmediği için 432 yıl boyunca gizli kalır. Bu süre sonunda Piskopos Anthemios mezarı rüyasında gördüğünü söyler ve mezarın açılmasını ister. Mezar açıldığında göğsündeki İncil’den Barnabas olduğu anlaşılır.

Barnabas’ın bulunduğu yere manastır 477 yılında inşa edilir. St. Barnabas manastırında çoğunluğu 18. yy’dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır.

Kilisede ayrıca sergi salonu bulunmaktadır.

Sergi salonunda kazılardan çıkarılmış değişik eşyalar bulunmaktadır.

Templar ve Hospitalier Kiliseleri

14. yy’da inşa edilmiş olan iki kiliseden büyük olan Templar şövalyelerine aittir. Templar şövalyeliği 1313 yılında Papa tarafından kaldırılınca kilise bitişikteki binaya sahip olan Hospitaler şövalyelerine kalmıştır. Templar kilisesinin üzerinde gül penceresi ve üzerinde üç adet bayrak direği tutucusu bulunur. Daha sonraları iki kilisenin arasında kiliseleri birbirine bağlayan bir geçit yapılmıştır. 

Kuzey Kıbrıs’ta herhangi bir yere gideceğiniz zaman tabelalara bakmak yeterli. Tabelalar çok yararlı oluyor.

İşte hemen arkada görülen Latin St. George Kilisesi’ne gidiyoruz.

Latin St. George Kilisesi (Church of St. George of the Latins)

Kilise 13. yy. sonlarında inşa edilmiştir. Salamis harabelerinden getirilen malzemeler kullanılmıştır. Yapılırken Paris’teki St. Chapelle kilisesinden ilham alınmıştır. Kiliseden günümüze kalan kısımlar koronun olduğu yer ve kuzey duvarıdır. Geniş ve uzun pencereleri olduğu anlaşılmaktadır.

Diğer St. George Kilisesi ise Grek’lere aittir.

St. George Grek Kilisesi (Church of St. George of the Greeks )

Oldukça büyük ve güzel bir yapıdır. Güney tarafında iki apseli ve duvarlarında resim izleri bulunan küçük bir Bizans katedralinin kalıntıları yer almaktadır.

Bazı kaynaklarda Salamis Baş piskoposu St. Epiphanios’un tüm mücevheratları ile burada gömülü olduğu öne sürülmektedir.

Cafer Paşa Hamamı (Cafer Pasha Ottoman Bath)

Namık Kemal Meydanının kuzey batısında Kışla Yolu üzerinde bulunan hamam 1601 yılında inşa edilmiştir. Hamam kesme taştan yapılmış ve Osmanlı dönemi yapı özelliklerini yansıtmaktadır. Osmanlı Hamamları gibi soyunmalık, ılıklık, sıcaklık, külhan bölümlerini içermektedir. Sadece “Soyunmalık” bölümü Orta Çağa ait St. Fransis kilisesinin orijinal  bir odasından dönüşmedir.

Hakkında ilginç rivayete sahip bir kiliseye gidiyoruz. Nestorian Kilisesi.

Nestorian Kilisesi (Nestorian Church/Saint George Xorinos Church)

Mağusa’lı zengin bir tüccar olan Nesturi mezhebinden Mağusa’lı Sir Francis Lahkas kardeşler tarafından M.S. 1360-1369 yılları arasında inşa ettirilmiştir. İlk dönemde Nesturi Kilisesi olarak bilinmesine karşılık 1905 yılından sonra Ortodoks Rumlar tarafından Aziz Georgious Xorinos olarak anılmıştır. Rivayete gelince; kilisenin zemininden alınan bir miktar toprak düşman olarak bilinen birinin evine bırakılırsa, o kişi ya bir yıl içinde ölür ya da Kıbrıs’ı terk edermiş.  

Bugün oldukça yağmurlu olarak güne başladık ve Geçitkale’ye doğru gidiyoruz. Yaklaşık yarım saatlik mesafede olan bu kasabadan da Çınarlı Köyüne gideceğiz. Adını önünde bulunan incir ağacından alan ve ilginç bir efsanesi olan İncirli Mağara’yı göreceğiz.

İncirli Mağara (İncirli Cave)

İncirli Mağara Çınarlı köyünün yaklaşık 2 km güneydoğusunda bulunuyor.
Mağaraya geldiğimizde yağmur da durmuş güneş hafifçe kendini göstermeye başladı.

Kimsenin olmaması dikkatimizi çekti. Meğerse mağara sadece Pazar günleri açıkmış. Diğer günler ise muhtardan özel izin alarak dolaşabiliyorsunuz. Mağara jips yatakları bulunması nedeniyle önemli. Mağarada Karslaşma hala devam ediyormuş. Mağara içerisinde fotoğraf çekmek kesinlikle yasak.

Mağaranın içini göremedik. Ama özellikle mağaraya yaklaştığımızda yolun sonuna geldiğimizi gösteren yazı biraz yüzümüzü gülümsetti.

Mağaraya giden yola merdivenler yapılmış. Rahatlıkla çıkabiliyorsunuz.

Mağara hakkında ilginç hikayeler var. Önce mağaraya adını veren incir ağacının nasıl oluştuğu.

İncir ağacı o bölgede nadir olmasına karşın nasıl yetişti?????

Bugüne kadar öyle çok efsane ve rivayet dinledik ama böylesini hiç duymadık. Eminiz ki sizler de duymadınız. Hikaye Kıbrıs’ta 44 yıl önce kaybolan Ahmet Hergüner’e ait. Internetten ve kardeşi Münür Hergüner’den alınan bilgileri sizlere aktaralım. Ama filmlere konu olacak şaka gibi inanması zor bir hikaye. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sırasında kaybolan kişilerden birisi Ahmet Hergüner. İki arkadaşı ile birlikte 1974 yılında kaybolmuş daha doğrusu kaçırılmış ve sapa bir mağarada dinamitlenerek öldürülmüşlerdi. Ahmet Hergüner kaybolmadan önce incir yemiş. Haydaaaa ne alaka dediğinizi duyar gibiyiz.

Ama devamı daha ilginç. Mağara dinamitlendikten sonra güneş ışığı mağaraya dolmaya başlamış ve zaman içerisinde Ahmet Hergüner’in midesindeki inci çekirdekleri gelişerek incir ağacına dönüşmüş. Eveeeet yanlış duymadınız o incir çekirdekleri bir ağaca dönüşmüş ve Ahmet Hergüner’in cesedinin bulunmasını sağlamış.

Biraz daha şaşırmaya devam edin. Mağaranın keşfedilmesiyle; peki bu nasıl olmuş, Bunun içinde iki görüş var.

Birisi mağarayı ziyarete geldiğiniz de tabelada yazan; Mağaranın güneyinde meyve bahçesinden meyve çalan iki hırsız arkadaş mağaranın önündeki incir ağacının altında akşam olmasını beklemişler. Çaldıkları narlardan birisini mağaradan içeri düşürmüşler. İçeri düşen narı almak istediklerinde mağarayı görüp köye gelmişler ve durumu anlatmışlar. Mağara bu şekilde fark edilmiş.  

Diğeri ise Ahmet Hergüner’in kardeşi Münür Hergüner’in ifadesinden öğrendiğimiz şekilde;  

2011’de Paraklişa köyünde bir araştırmacı dağlık alanda o bölgede yetişmeyen bir incir ağacı görüp şüphelenmiş. Altını kazınca üç kişi bulmuşlar ve kimin evinde bu tür ‘angoriniga inciri var’ diye araştırmışlar. Ahmet Hergüner’e kan testi yapmışlar ve bulmuşlar. Kardeşinin o incir ağacı sayesinde bulunduğunu anlatmış.

Kral mezarları (Kral Tombs)

Cellarga Mezarlık Alanına gitmek için ve Kraliyet Mezarlarını görmek için St.Barnabas Manastırı görüp yol boyunca ilerleyebilirsiniz.

Kral Mezarlarında bulunan nesnelerin çoğu adanın güneyindeki Kıbrıs Müzesi’ndedir.

Gazimağusa Limanı

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük deniz ulaşım kapısı Gazimağusa Limanı’dır.  Girne Turizm Limanı’nın faaliyete geçtiği 1987 yılına kadar yük taşımacılığının tamamı; yolcu taşımacılığının  da büyük bir bölümü  Gazimağusa Limanından yapılmakta idi.  Girne Turizm Limanı faaliyete geçtikten sonra yolcu taşımacılığı daha çok Girne Turizm Limanı’na kaymıştır.

Gazimağusa’da son gideceğimiz daha doğrusu uzaktan görebileceğimiz yere gidiyoruz. Kapalı Maraş

Kapalı Maraş

Maraş Kıbrıs’ın en ünlü bölgesiydi. Yapılan anlaşmalar sonrası yerleşim ve iskana kapatılmıştır.

Hayalet şehri görmek isteyen yabancı turistler Maraş İkon Kilisesi’nden öteye gidememektedirler. Ancak 2016 yılından itibaren turistlerin kiliseye de girmeleri yasaklanmıştır.