Cordoba’ya gelince ilk gidilecek yer Kurtuba Cami olmalı. Nasıl ki Granada deyince Alhambra Sarayı akla geliyorsa Cordoba’da Kurtuba Cami ile özdeşleşmiş.
Kurtuba Cami Mescit kelimesinden türemiş ve en çok Mezquita olarak bilinmekte. Ayrıca La Mezquita, Mezquita Cathedral, The Great Mosque of Cordoba, Cordoba Katedrali, Cami Katedral olarak ta anılmakta. 1984 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmış.
Kurtuba Camisi Dünyanın en büyük ve en eski camilerinden, en önemli İslam eserlerinden birisi olup Roma, Arap ve Hıristiyan zamanlarının izlerini fazlaca taşımakta. Kurtuba Cami Gudalquivir ırmağının kenarında bulunmaktadır. Kurtuba Camisi 785 yılında Abdurrahman I tarafından yaptırılmış.
İlk yapıldığında büyüklüğü 75 m eninde ve 100 m boyundaymış. Daha sonra değişik zamanlarda ilk yapıyı bozmadan yapılan eklemelerle şu anda 134 m genişliğinde 175 m uzunluğundadır, yani içerisine girdiğinizde bir uçtan diğer ucu göremezsiniz. Cami içinde 1293 sütun vardır (Kaynak Wikipedia) (Sütun sayısı hangi kaynağa baksanız farklı bir sayı) ve bu özelliği ile Dünyanın en fazla sütuna sahip ibadet yeridir. Bu sütunlar arasında 19 paralel yol ve bu yolları kesen 36 dik yol vardır.
Caminin diğer özelliği de kemerlerinin iki katlı olmasıdır ve bu özellik yalnız bu camide bulunmaktadır.
İç mimarisindeki sütunlar, kırmızı ve beyaz mermerli kemerler, oymalar, süslemeler muhteşem.
Kurtuba Cami’nin en güzel kısmı ise mihrabıdır.
Kurtuba Camii, 1236’da katedrale çevrilmiştir. 1523’te çeşitli ilaveler yapılmıştır, fakat bu arada orta kısımlardan 63 adet çok güzel sütun kaldırılmıştır.
Dış mimari ve bahçe de ayrı güzellikte. Minaresi depremde yıkılmış şu an çan kulesi olarak görüyoruz.
Caminin dış duvarlarında İslam mimarisine damgasını vuran at nalı şeklindeki kemer stilinin orjinalini görebilirsiniz.
Camiyi gezmek isterseniz erken saatleri tercih etmenizi öneririz. Uzun bilet kuyruklarında vaktinizi harcamamak için bilet gişesinin hemen yanındaki makinelerden ya da internetten bilet alabilirsiniz. Eğer 08.30-09.30 arasında gelirseniz cami ziyareti ücretsiz.
Puerta del Puente (Köprü Kapısı) Roma Köprüsü önünde yer alan Rönesans kapısıdır. Halifelik Sarayı yakınında bulunur ve çeşitli isimlerle bilinen Cordoba’nın ana kapısı: Bab el-Qantara (Köprü Kapısı), Bab al-Wadi (Kapı) del Rio, Bab el-Sura (Heykelin Kapısı). Kapının süslemelerinde, merkezi gövdeyi taçlandıran dairesel alınlıkta, İspanya Kraliçesinin kalkanını sergileyen iki savaşçı ile bir kabartma var. Hemen altında ki mezar taşında “Katolik Sacrament Majesteleri- Majesteleri Don Felipe, Efendimiz” yazmaktadır. Dekorasyon, sütunlar arası yer alan iki kabartma ile tamamlanmıştır.
Roma Köprüsü (Puente Romano) 250 m uzunluğunda ve 16 kemerli Roma Köprüsü Kurtuba Camisinin önünde Guadalquivir nehri üzerinde uzanıyor. Roma İmparatoru Augustus’un yaptırdığı köprü her zaman şehir için önemli.
Binlerce turist, Calahorra kulesine ya da eski mahalleye gidip gelirken köprüyü kullanır.
Köprünün ortasında, Cordoba’nın koruyucusu San Rafael’in heykeli bulunur. Heykel 1651’de yapılmış. İnsanlar dua etmek ya da bir mum yakmak için kısa bir süre dururlar. Heykelin karşısında şehrin koruyucu azizleri San Acisclo ve Santa Victoria adına yapılmış bir yer bulunur.
Roma köprüsünün ve çevresinin restorasyonu 2014 yılında AB’nin Kültürel Heratige “Europa Nostra” ödülüne layık görüldü.
Calahorra Kulesi Roma köprüsünün diğer tarafında yüksek duvarları, derin hendekleri ile savunma için 12.yy’da yapılmış. 18. yy’da hapishane, 19.yy’da kız okulu olarak kullanılmış.
Kule 1931 yılında ulusal anıt ilan edilmiş. Kulenin içerisindeki Museo Vivo de Al-Andalus‘da değişik sergiler düzenlenmektedir.
Medinat al Zahra (Moorish Palace and Medina) Cordoba’dan 8 km uzaklıkta ve yazılanlardan çok daha muhteşem bir arkeolojik site. Araba ya da otobüs ile geldiğinizde otoparkın biraz ilerisinde müzeyi gezebilirsiniz.
Ama kalıntıları görmek için mutlaka yeşil otobüslere binmelisiniz. Çünkü kalıntılar 2 km daha ileride.
Müzede ne göreceğinize dair 15-20 dakikalık video sunumu var. Biz izleyemedik çünkü siteye giden yeşil otobüsün kalkış saati gelmişti.
Biletinizi ya internetten ya da mutlaka müzeden almanız gerek. Doğrudan müzeye uğramadan kalıntılara giderseniz giremeyebilirsiniz. Çünkü kalıntıların olduğu yerde bilet satışı yok.
Arkeolojiye meraklı olanların, zamanda geriye yolculuk yapmak isteyenlerin veya tarihte kaybolmak isteyenler için bulunmaz bir yer. Yalnız bizim gibi Temmuz sıcağında giderseniz mutlaka yanınızda içecekleriniz olsun. Çünkü kalıntıların orada bulma şansınız yok. Kalıntılara girmeden seyyar bir arabadan satılan içecekler ise çok pahalı.
Site içerisinde yönlendirme tabelaları çok iyi. İngilizce ve İspanyolca. Rehbersiz rahatlıkla gezilebilir. Yaklaşık 2-3 saat geçirebileceğiniz bir yer. Yalnız yeşil otobüsün dönüş saatine dikkat edin. Biz son servise kaldık. Görevli herkesi uyardı, bekledi ve otobüs sonra hareket etti. Yoksa 2 km dönüş yolunu yürümek zorunda kalırsınız.
Şehrin inşaatı 936’da başlamış. Kırk yıl süren yapımda tören salonları, camiler, idari ve devlet daireleri, bahçeler, kışlalar, konutlar ve hamamlar yapılmış. 1 Temmuz 2018’de bu site, “Medine Halife Şehri Azahara Şehri” olarak UNESCO Dünya Mirası alanı olarak kabul edilmiş. Bugün Madinat az-Zahra’nın kalıntılarının sadece% 10’u görünmekte. 2004 yılında AB’nin Kültürel Heratige “Europa Nostra” ödülüne layık görülmüş.
Şehrin kurulması hakkındaki popüler efsane ise, Halife’nin en sevdiği cariyesi az-Zahra veya Azahara hayal ederek ve sadece onu memnun etmek için kurdurduğunu söylüyor.
Aslında sevgiden daha fazla politik düşünce var. Abdülrahman III, İber Yarımadası’ndaki politik gücünü pekiştirmek ve Kuzey Afrika’nın kontrolü için bu şehrin inşasını emretmiş. Zahara Arapça’da ‘parlayan, ışıltılı ya da çiçek açan’ anlamına geliyor: İsim romantik aşkı değil, güç ve statü özlemlerini iletiyormuş. Yorum sizlere kalmış. Dönüşte müzeyi gezdik Gerçekten harika.
Madinat al-Zahra’ya toplu taşıma araçlarıyla ulaşmak zor. Üç seçeneğiniz var. Rehberli turlara katılabilirsiniz. Biraz pahalı oluyor ama……..
İkincisi Siteye günde iki kere hareket eden servis otobüsleri ile gelebilirsiniz (Sarı otobüsler ve yanlarında kocaman kırmızı yazılı). Süre 25 dakika. Ücreti 8.50 €. Durakları sadece iki tane Paseo de la Victoria’daki Roma Mozolesi karşısı ve Kızıl Haç Hastanesi Kavşağı. Salı-Pazar günleri gidiş-dönüş saatleri 10.15-13.30/11.00-14.15. Pazartesi günleri kapalı.
Son seçeneğiniz ise taksi, kiraladığınız veya kendi arabanızla gelmek. Bunun içinde otoparka kadar gelip arabayı park edeceksiniz ve buradan siteye yeşil otobüslere binerek gideceksiniz. Otopark ücretsiz.
Alcazar 8.yy’da Araplar tarafından Halifelik Sarayı olarak yapılmış. İspanyol Fethinden sonra ise ikametgah olarak hizmet vermiş. Engizisyon zamanında ise hapishaneye dönüştürülmüş. Bu eser de UNESCO Dünya Kültür mirası listesinde yer alıyor. Pazartesi günleri kapalı. O nedenle gezemedik. Giriş ücreti: 4.5 €.
Cordoba Botanik Bahçesi(Jardin Botanico de Cordoba) Şehri gezerken gördüğümüz ama içine girmediğimiz bahçede değişik bitkiler, ağaçlar bulunuyor.
Teatro de la Axequia Menendez Pidal Bulvarında yer alan kültürel etkinliklerin ve konserlerin kutlandığı yer.
Bizim Endülüs’e ikinci gelişimiz. Daha önce turla yaptığımız gezide gördüğümüz iki yerden bahsedelim.
Calle de Las Flores Cordoba’nın en çok bilinen belki de en çok fotoğraflanan küçük ama sevimli sokağı.
Kurtuba camisine yakın ve kuzey doğu yönünde. Beyaz badanalı evler, balkonlar, taş döşeli ve saksılardan sarkan çiçekler. Sanki kartpostaldan fırlamış gibi.
Çiçeklerden bahsetmişken eğer buraya Mayıs ayında gelirseniz kaçırmamız gereken bir festivalden bahsedelim. Biz maalesef Temmuz sonunda geldiğimiz için bu şansımız olmadı. Her bahar Cordoba’da Mayıs ayı boyunca Patios Festivali yapılır. Bu festival “Çiçeklerin Savaşı” adı verilen geçit töreni ile başlar ve yarışmalarla devam eder. Neden böyle yarışma yapılıyor derseniz. Cordoba’da iklimi sıcak ve kurak. İnsanlar evlerinin verandalarını bitki ve sular ile serinletme yolunu bulmuşlar. En güzel veranda süslemesi yapanlar ve çiçek yetiştirenler ödüllendiriliyormuş. Yani rengarenk çiçeklerin görsel şovu yaşanıyormuş. İşte size internetten aldığımız iki güzel fotoğrafı paylaşalım.
Mayıs’ta gidenler mutlaka bu güzelliği yaşasınlar. Ayrıca Patios festivaline denk gelirseniz bu bölgede yaşayan insanlar evlerinin dış kapılarını açık bırakıyorlarmış. Turistler girsin ve fotoğraflarını çeksin diye.
Bu kadar güzellikten sonra sizi üzecek bir yere götürüyoruz.
Engizisyon Müzesi (Inquisition Museum) Yahudi Mahallesi’nde bulunan tarihin en korkunç dönemlerinden bazılarına zamanda geri gittiğiniz bir yer.
Müzede 13.yy’dan 19.yy’ın ortalarına kadar işkence yöntemleri sergileniyor.
Değişik işkence makinelerini, resimleri, işkencelerin uygulanış şekillerini görebilirsiniz. Malta-Mdina Zindanlarında benzerlerini görmüştük.
Cordoba’dan gece görüntüleri
Bize çok eğlenceli geldi sizce nasıl
İspanya denilince yelpazesiz bir şehri düşünülemez. Hepsi birbirinden güzel ve arkadaşlara gelebilecek güzel bir hediye seçeneği.
Cordoba’dan ayrılırken büyük alışveriş merkezine uğrayarak ihtiyaçları aldık.
Güzel caddelerden geçerek ve meşhur ballı badem den atıştırarak Sevilla’ya doğru yola çıktık.
Yorum Bulunamadı