Bugüne kadar pek çok ülkede değişik saraylar gezdik. Ünlerine kattıkları ün; şatafatlarından, güzelliklerinden ve birçok değişik özelliklerinden gelirken hiç bu güne kadar kokusu ile ön plana çıkan bir saray görmedik. Hani bu ün misk-i amber gibi güzel kokudan olsa neyse diyecektik. Ama öyle böyle değil ünü tuvaleti olmadığı için yüzyıllar içerisinde oluşan kötü kokudan geliyor. Evet yanlış duymadınız… Versay Sarayı yapıldığında tuvalet yokmuş. Şimdi gözlerinizin kocaman açıldığını, hatta bir refleks hareketi ile burnunuzu tuttuğunuzu ve hadi canım yok artık dediğinizi duyar gibiyiz. Ama maalesef gerçek. Hadi bu kokulu sarayı gezelim.
Versay Sarayı aslında bir şatodur. Paris’in yaklaşık 25 km güney doğusunda bulunan Versay Sarayı, (Le château de Versailles) Avrupa’nın en büyük sarayı olarak kabul edilmektedir. 1624 yılında av köşkü olarak yaptırılmaya başlanmış ancak değişik zamanlarda genişletilmesiyle bugünkü devasa halini almış. Sarayı gezmeye başlamadan önce başlıkta da bahsettiğimiz gibi sarayın ilginç özelliğini paylaşalım. Sarayın yapılışı sırasında tuvalet ve banyo düşünülmemiştir. Bunun nedeni olarak ileri sürülen (o zaman ki asillik anlayışına göre) asillerin istedikleri yerde gereksinimlerini giderebilecekleri düşüncesidir.
Bu nasıl bir düşünce ise, anlaşılır gibi değil. Bu olay 1768 yılına kadar sürdü. Yani saray 1661 yılında yapıldığına göre 100 yıldan fazla kokular her yere sinmiş. 1789 yılında Fransız Devriminden sonra saraya tuvalet yapılmış. Hemen öyle derin bir ohhhh demeyin. 2300 odalık sarayda sadece 9 tuvalet yapılmış. Onlar da sadece kral ve yakın aile üyelerine aitmiş. Sarayın geri kalanları ise lazımlık kullanır ve lazımlıklarda genellikle pencerelerden dışarı boşaltılırmış. Paris’te sokaklar, avlular, parklar pislik ve kokudan geçilmezmiş. Fransa kralının özel dairesine giden koridor, durmadan gidip gelenler yüzünden son derece pismiş. Doğal olarak bu kokularda her yeri sarmış. Anlaşılan Fransız parfümlerinin bu kadar meşhur olmalarının sebebi de buymuş. Böyle kokuları bastırmak için yoğun olmaları gerekir. Kötü kokudan bir sanayi doğmuş.
“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”
Versay Sarayı bu kokulu ününe rağmen Avrupa’nın en gözde saraylarından birisidir. UNESCO Dünya Mirasları listesinde yer alan saray her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. Versay Sarayı XIII. Louis tarafından yaptırılmış. Ancak sarayın bugünkü devasa haline gelmesini sağlayan eklemeler, genişletmeler Güneş Kral olarak bilinen XIV. Louis tarafından gerçekleştirilmiş. Sarayın içi güzel ama bahçelerinin güzelliği bambaşka. Hani şimdi hemen gideyim göreyim deseniz bile 1 gününüzü hadi vaktiniz yoksa hızlı dolaşımla yarım gününüzü ayırmanız gerekir.
Saraya girmeden karşımıza Fransa Tarih Müzesi çıkıyor. Sarayın alanında bulunan müzenin üzerinde “Fransa’nın bütün ihtişamlarına” yazıyor.
Sarayda hangi odaya hangi salona girdiysek ayrı bir zenginlik ve ihtişamla karşılaşıyoruz. Versay Sarayı 800 hektarlık alanda kurulmuş ve toplamda 2300 oda ve bölümden oluşuyor. Sarayın içerisinde görülecek yerler: Hercule Salonu, Venus Salonu, Mars Salonu, Kral ve Kraliçe’nin özel daireleri, Büyük Galeri (özellikle Aynalı Salon (Hall of Mirrors), Kraliyet Şapeli, Kraliyet Opera Salonu ve tabi ki Şapeli (Chapelle Royale).
Chapelle Royale: 1710’da tamamlanan şapel Fransa’nın en güzel Barok yapılarından biri olarak kabul ediliyor. Kare payeler ve kemerlerden oluşan alt yapısının üzerinde sütunlar yükseliyor.
Aynalı Salon (Hall of Mirrors) Belki de sarayın en gözde yeri. Salon 1684 yılında tamamlanmış. 73 m uzunluğunda ve 10.5 m enindedir. Gün ışığı içeriye 17 devasa pencereden girmektedir ve lüksün göstergesi olarak pencerelerin karşısına 357 adet ayna ile kaplanmıştır.
Salon altından objeler, resim ve heykel gibi sanat eserleriyle dekore edilmiş. Salonun tavanındaki resimler Le Brun’un eseridir. Salon yeşil mermerle kaplanmıştır. 1. Dünya Savaşı’nı bitiren Versay Barış Antlaşması bu salonda imzalanmıştır.
Cam salonunun yanında; Salon De Venus, XIV. Louis’in heykelinin bulunduğu mermer salonu, Kraliçenin Yatak Odası, beyaz ve altın sarısı ahşap eşyaları, Salon D’Apollon, XIV. Louis’in tahta odası bulunuyor.
Bahçeye çıkmadan önce sarayı gezmeye devam ediyoruz. Duvardaki tablolardan heykellere, görkemli masalardan avizelere kadar nereye baksak lüks, ihtişam ve şatafat var. Kötü kokuyu sorarsanız, biz öyle rahatsız edici bir koku duymadık.
Versay Sarayı’nın bahçesi görülmeye değer. Sarayın içi kadar bahçesi de muhteşem. Adeta bir sanat eseri gibi işlenmiş. Bahçenin tasarımcısı Le Notre planı yapmaya Versay kasabası tarafından başlamış. Paris ve Saint-Cloud’dan Versay’a gelen üç yol sarayın ön avlusunda birleşir. Dekoratif bahçe arka taraftadır. Bitkilerin ve ağaçların yerleşimi, su oyunlarının hepsi bir geometrik düzen içerisindedir.
Ağaçlar arasında gezerken heykellerle süslü çeşmeleri, çiçek panellerini görüyoruz. Geometrik şekilde olan çimler yüzyıllardır aynı şekilde kesiliyormuş. Çimenleri çevreleyen ağaçların hepsi aynı boydadır.
Bahçede dolaştınız ve gölete ulaştınız. Neler yapabilirsiniz. Eğer vaktiniz varsa kayık kiralayabilirsiniz (biraz pahalı ama). Bisiklet kiralayıp göletin çevresini dolaşabilirsiniz. Yaklaşık 1 saatinizi alacaktır. Tabi muhteşem manzaralarda fotoğraf çekme molalarını da eklerseniz biraz daha fazla vakte ihtiyacınız olacak. Golf arabası kiralayıp yine bunların hepsini yapabilirsiniz. Kiralama işlemleri sırasında geçerli bir kimlik bırakmanız gerekiyor. Biz maalesef bunların hiçbirini vaktimiz olmadığı için yapamadık.
Versay Sarayının giriş ücretlerine gelince: Giriş ücretleri gezeceğiniz yerler göre farklılık gösteriyor. Sadece bahçeyi görmek isterseniz giriş ücretsiz. Ama bahçede müzik etkinliğini de göreyim derseniz ücretli. Saray ve bahçeyi gezmek, 2 günlük gezmek, sadece sarayı gezmek gibi değişik seçenekler var. Daha fazla detaylı bilgiyi http://en.chateauversailles.fr/plan-your-visit/tickets-and-prices sitesinden alabilirsiniz. Biletlerinizi internet sitesinden almak inanın çok vakit kazandıracak. Saraya geldiğinizde bilet kuyruğunu atlayıp doğrudan girişe gidip güvenlik kontrolüne gireceksiniz. Burada da sıra var ama hızlı ilerliyor.Biletlerinizi ister gişeden, ister internette alın ilave sesli rehber ücretsiz olarak veriliyor.
Versay Sarayına nasıl gidelim derseniz: Eyfel Kulesine geldiniz. Eyfel Kulesi’nden Pazartesi günü hariç her gün günde iki defa servis kalkıyor. Salı-Pazar arası günde iki servis vardır; 08.00 gidiş/12.30 dönüş ve 14.00 gidiş/18.00 dönüş. Tren RER ile gitmek isterseniz, C hattını (sarı hat) kullanmanız gerek.
Saray ve bahçelerin açık olduğu zamanlara gelince: Gitmek istediğiniz yere göre değişiyor. Ziyaretler 1 Nisan-31 Ekim çok yoğun zaman, 1 Kasım – 31 Mart arası ise yoğunluk azalıyor. Ayrıntılı olarak açılış saatlerini http://en.chateauversailles.fr/plan-your-visit/tickets-and-prices sitesinden öğrenebilirsiniz.
“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”
Yorum Bulunamadı