Yolunuz Kapadokya tarafına düştüyse, özelikle Gümüşler Manastırı‘ndan haberiniz olmadı ve görmediyseniz çok üzülebilirsiniz ya da hemen gezi rotanıza alabilirsiniz.
Çünkü Gümüşler Manastırı özellikleri olan bir yer. Bizans sanatının Anadolu’da en güzel örneklerini sunması ile ön plana çıkıyor.
Arkeolojik sit alanı olarak kabul edilen ören yeri; oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesinin içine kazınmıştır. Kaya kütlesinin doğu ve güneye bakan yüzünün uzunluğu 1.5 km kadardır. Komple kaya olan ön cephe yerleşim merkezi olarak kullanılmıştır.
Gümüşler Manastırı Gümüşler kasabasında ve il merkezine yaklaşık 9 km mesafede yer alıyor.
Manastır 1500 m genişliğinde bir tüf kaya kitlesinin içine oyulmuş olup kare planlı orta avlu ile bu avluya bağlanan kilise ve yer altı mekanlarından oluşur.
Gümüşler kasabasında büyük bir tüf kaya kitlesinin içine oyulan manastır Kapadokya bölgesindeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan birisidir.
Yaklaşık 14 m yüksekliğindeki manastırın avlusu kayalara oyulmuş yapısıyla muhteşem bir atmosfer sunuyor. Haydi önce kiliseyi görmeye gidelim.
Kiliseye girdiğimizde biraz şaşırıyoruz. Çünkü daha önce gördüğümüz birçok kiliseye göre içerisinde oldukça iyi korunmuş muhteşem renkli freskler bulunuyor. Her bir fresk hakkında bilgileri hemen önlerindeki monitörden okuyabilirsiniz.
Kilisenin duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmekte. Ana apsisteki üç şerit halindeki resimlerin en üstündeki tahtta İsa, sağında iki melek, İncil yazarlarının sembolleri, Desis sahnesinde yer alan Meryem ve havariler, en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basileios, Nysa’lı Gregorios, Nazians’lı Gregorios gibi kilise babalarının resimleri yer almaktadır.
Kuzey haç kolundaki Meryem’e Müjde, İsa’nın doğumu ve Tapınağa Takdimi sahneleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stephanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapısının güneyindeki Meryem ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki baş melekler Gabriel ve Mikael figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Narteksin üstündeki bir odanın duvarlarında Kapadokya’da örneği görülmeyen, av sahneleri, çeşitli hayvanlardan oluşan bir kompozisyon dikkat çekmektedir. Kapadokya’daki pek çok kilisede olduğu gibi, Gümüşler Manastırında da duvar resimlerinin ikonografik ve üslup özelliklerine göre yapılabilmektedir. Kilisedeki resimlerin bu özellikleri ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yöntemi ile 11./12. yy.lara tarihlendirmek mümkündür.
Kilisede özellikle “tebessüm eden Meryem Ana ve Çocuk İsa freski” mutlaka görülmeli. Meryem Ana, genelde katedral ve kiliselerde, durgun, mahzun resmedilmişken, Gümüşler Manastırı’nda ki bu fresk de belki de dünyada bir ilk olarak gülümserken sembolize edilmiş. Ayrıca freske hangi yöne bakarsanız bakın size gülümsemekte. Tıpkı Mona Lisa ve Çingene Kızı Mozaiği gibi. Bu fresk bile tek başına Gümüşler Manastırı’nın dünya çapında tanınması için yeterli olsa gerek.
Manastırda yukarı katlara çıkmak için dar dehliz benzeri merdivenleri kullanıyorsunuz.
Buraya geldiğinizde sadece manastırı değil avlusu içinden gidilen yer altı şehrini de görebilirsiniz. Manastır ve yer altı şehri 10. yy’da büyük yerleşim yerlerinden uzakta inşa edilmiş. O zaman ki adı Traicas. Günümüzdeki ismi neden Gümüşler derseniz manastırın bulunduğu yerin çevresinde eski dönemlerden kalma gümüş yatakları bulunması. Bu nedenle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Eski Gümüşler kasabası olarak adlandırılmış.
Manastır, 1962 yılında yeniden keşfedildi ve İngiliz arkeolog Michael Gough tarafından 1963 yılında restorasyon çalışmalarına başlandı. Gümüşler Manastırı ve çevresi 1973 yılında arkeolojik sit alanı ilan edilerek ziyarete açıldı. Kilise, ziyaretçilerin rahatça gezebilmelerine imkân sağlamak için, girişten itibaren ışıklandırılmış.
Kiliseden yer altı şehrine giderken orta avluda yer alan erzak depoları ve mezarları görüyoruz. Avlunun dik duvarlarının yüksekliği 14 m kadardır. Avluda, 120- 130 cm yüksekliğinde taban üzerine açılmış 17 adet mezar bulunmuş. Kuzeydeki büyük oda ve orta avlu tabanı mezarlık olarak kullanılmış. Ayrıca orta avluda gömülü 6 adet erzak küpü ortaya çıkarılmış.
Avlunun güney tarafında iki katlı yer altı şehri yer almaktadır. Yer altı şehrine giriyoruz. Yer altı şehrinden toprak yüzeyine kadar havalandırma ve megafon şeklinde haberleşme sistemi olması burayı gören herkeste hayranlık uyandırıyor.
Manastırı yukarıdan fotoğraflamak için hemen yandaki çok dar ve dik patikadan yukarı tırmanmanız gerekir.
Manastırın yukarıdan fotoğrafları ne kadar muhteşem olduğunu gösteriyor.
Ziyaret saatleri (Yaz dönemi) 1 Nisan-31 Ekim saat 08.00-19.00/ (Kış dönemi) 31 Ekim-1 Nisan saat 08.30-17.30 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. haftanın her günü açık olan Gümüşler Manastırına giriş ücretli. Müze kartınız varsa ücretsiz giriş yapabilirsiniz.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Yorum Bulunamadı