İstanbul’dan esintiler. Çoğumuzun İstanbul’a özellikle gidip gördüğü veya hiç fark etmediği yerleri sizinle paylaştık.

Sphendone Duvarı

Şimdi bahsedeceğimiz yer belki de çok kişinin bilmediği, önünden geçerken fark etmediği 1700 yıllık bir tarih. Sultanahmet’te konakladık. Sultanahmet Meydanına defalarca yürüyerek gittik geldik. Ama önünden geçerken dikkatimizi çekmeyen Sphendone Duvarını eğer hakkında yazılı bilgi taşını görmesek biz de fark etmeyecektik.

Kelime olarak Sphendone kavisli ya da yarım daire anlamındadır. Hepimiz Sultanahmet meydanını biliriz ki İstanbul’a gelince ilk gidilecek yerlerdendir. Çünkü burada görülmesi gereken önemli üç eser var. Dikilitaş, Örmetaş ve de Yılanlı Sütun. Amaaaaaaaaa Sultanahmet Meydanında Sultanahmet Camii’ ni solunuzda bırakarak yürüdüğünüzde bir yokuştan aşağı inmeye başlayın ve sağda büyük bir duvar karşınıza çıkacak. Yani hipodromun kavisli duvarı Sphenodone’a ulaşacaksınız. 

Roma İmparatorluğu’ndan izler taşıyan duvarın 200 yıllarında yapımına başlanmış ve 324-337 arasında Konstantin tarafından hipodrom alanında inşa edilmişti. “Sfendon” olarak adlandırılan hipodromda 30-40 bin kişinin aynı anda -yer alması sağlanmış. Ancak üzüntü ile görürsünüz ki bu tarihi esere gereği kadar ilgi gösterilmemiş. Bu tarih hala ayakta durmakta ve hatta kısmen Marmara Üniversitesi Rektörlüğünü ve Sultanahmet Teknik Lisesini taşımaktadır.

Arasta Çarşısı

Arasta Çarşısı İstanbul’da gezilecek yerleri sıralarken belki üst sıralarda yer almıyor bu çarşı.

Belki kimse adını bile duymadı, belki de bazıları Sultanahmet ya da Selimiye Camisini görmeye geldiğinde fark ederek gezdi. Aslında burası gezdikçe keyif alabileceğiniz güzel bir yer. Peki Arasta ne demek? Arasta kelime olarak aynı ürünlerin satışının yapıldığı yer. Gerçi günümüzde ne ararsanız bulabileceğiniz bir çarşı. Çarşı Sultanahmet Camisinin arkasında bulunuyor. Sipahiler Çarşısı da deniliyor. Peki neden Sipahiler Çarşısı? Burada zamanında sipahiler için ürünler satılırmış.

Günümüzde daha çok turistlere hitap eden bir çarşı görünümünde. Hediyelik eşya alabileceğiniz, seramiklerden, halı dükkanlarına, el sanatlarından otantik eşyalara kadar değişik bakırların, zengin baharatçıların karşılıklı olarak yer aldığı çarşıda yorgunluk kahvesi içerek dinlenebilirsiniz. Yalnız fiyatlar birazcık yüksek ya da bize yüksek geldi.

Arasta Pazarına geldiğinizde hemen içinden ulaşabileceğiniz Arasta Çarşısı Mozaik Müzesi ya da diğer bilinen adıyla Büyük Saray Mozaikleri Müzesi’ni gezebilirsiniz. Haydi biz Müzeye gidiyoruz.

Aya İrini (Hagia Irene)

tarihi 4’üncü yüzyıla dayanan eski bir kilise. Hagia Irene eski ismi Yunanca’da Kutsal Barış anlamına geliyor. Topkapı Sarayı’nın birinci avlusunda bulunan Aya İrini halen müze statüsünde hizmet veriyor, ayrıca yıl içerisinde çeşitli kültürel etkinlikler düzenleniyor.

Aya İrini Müzesi Salı günleri haricinde her gün 09:00–18:00 saatleri arasında açık. Aya İrini Müzesi biletleri Topkapı Sarayı biletinden ayrı olarak satılıyor. Müze Kart geçerli değil.

Bozdoğan Kemeri (Valens Su kemeri )

Bozdoğan Kemeri ya da bütün dünyada bilinen ve kabul gören orijinal adı ile Valens Su kemeri Romalılar tarafından İstanbul’da yaptırılan su kemeri. Roma İmparatoru Valens tarafından 4. yüzyılın sonlarında tamamlandı. Farklı dönemlerde Osmanlı Sultanları tarafından restore  ettirildi. Su kemeri İstanbul Fatih’te, bugün İstanbul Üniversitesi’nin bulunduğu tepe ile Fatih Camii’nin bulunduğu tepe arasında uzanmaktadır. Valens su kemerinin günümüzde ayakta kalan bölümü orijinal uzunluğundan 50 metre daha kısa olan 921 metrelik bölümüdür.Atatürk Bulvarı, tıpkı tipik bir viyadükte olduğu gibi su kemerini taşıyan ayakların arasından geçerek devam etmektedir.

II. Mahmud Türbesi

Padişah Abdülmecit’in babası II. Mahmud için  inşa ettirdiği ve sonradan diğer padişah ve Osmanlı Hanedanı üyelerinin de gömüldüğü bir türbedir.

II. Mahmud’un 1839 yılında vefat etmesinden sonra yerine geçen oğlu Abdülmecit babası için Mimar kardeşler Ohannes Dadyan ve Boğos Dadyan’dan bir türbe inşa etmelerini istemiştir.

Türbenin yapılması için kullanılan arazi II. Mahmud’un çok sevdiği kız kardeşi Esma Sultan tarafından tahsis edilmiştir. İnşa edilen yapı türbe, sebil, çeşme, mezarlık ve bekçi odalarından oluşmaktadır. Türbede Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid’in de mezarları bulunmaktadır. Türbe beyaz mermerlerle kaplıdır ve sekiz köşelidir. Kubbesi kabartma çelenk ve çiçeklerle süslüdür. Yapının içinde Hattat Mehmet Haşim tarafından yazılmış mermer bir yazıt bulunur. Türbenin içinde kubbeye asılı kristal avize Birleşik Krallık Kraliçesi I. Victoria tarafından gönderilmiştir.

Türbenin yanındaki avlu 1861 yılında mezarlığa dönüştürülmüş ve büyük çoğunluğu 1840–1920 tarihleri arasında görev yapmış devlet adamları ve yazarlar, şairler bu avluya defnedilmişlerdir. İlk basın şehidi Hasan Fehmi’nin ve Ziya Gökalp‘in mezarları da buradadır.

Haseki Hürrem Hamamı

Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı olarak ta bilinmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi tarafından yaptırılmıştır. Ayasofya müzesi ve Sultan Ahmet Camisi arasında yer alan ve Mimar Sinan tarafından tasarlanan hamam 1556 yılında inşa edilmiştir. Tarih içinde işlevselliğini kaybederek benzin deposu ve Devlet matbaası deposu olarak kullanılan İstanbul’un en çok bilinen tarihi yapılarından bir tanesi olan hamam 1957-1958 yılları arasında onarılmıştır. 2008 yılından beri hamam olarak kullanılmaya devam etmektedir.

Alman Çeşmesi (The German Fountain)

Sultanahmet Meydanında yer alan Alman Çeşmesi Alman İmparatoru II. Wilhelm tarafından yaptırılmıştır. Alman çeşmesi, ne heykelli Avrupa çeşmelerine ne de Osmanlı meydan çeşmelerine benzememektedir. Eser Almanya’da hazırlanmış daha sonra meydana getirilerek burada birleştirilmiştir. Yüksek bir taban üzerine oturtulmuş, sekizgen planlı bir yapıdır.

Su haznesinin üzerinde sekiz sütunun taşıdığı bir kubbe yer alır. Sütunları birbirine bağlayan kemerlerin üzerindeki pandiflerde birer madalyon bulunur. Dördünün içinde yeşil zemine II. Abdülhamid tuğrası, diğer dördünün içinde Prusya mavisi üzerine II. Wilhelm’in simgesi olan “W harfi” altında II sayısı konulmuştur. Çeşmenin giriş bölümünde bronza bir plaka üzerinde Almanca bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede “Alman Kaiser’i Wilhelm II 1898 yılı sonbaharında Osmanlıların hükümdarı haşmetlü Abdülhamid II nezdinde ziyaretinin şükran hatırası olarak bu çeşmeyi yaptırdı” yazmaktadır. 1901 Yılı başında açılışı yapılan çeşme Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid’e hediye edilmiştir.