Gaziantep’in bir ilçesi olarak bilinen Kilis 1995 yılında il statüsü kazanarak Ülkemizin 79. İli oldu. Elbeyli, Polateli ve Musabeyli olmak üzere üç ilçeye sahip Kilis Gaziantep ve Suriye ile komşudur. Gaziantep’te konaklarken 1 günümüzü Kilis’e ayırdık. Kilis Gaziantep’e 62 km uzaklıkta. Yani yaklaşık 1 saatlik yolumuz var. Kilise geldiğimizde ilk gittiğimiz yer Kilis Müzesi.

Kilis Müzesi

Müze Hakverdi Mahallesi, Haki Efendi Sokağında bulunan ve 1880‟li yıllarda inşa edildiği söylenen Tarihi Sabunhane Binasındadır.

Bina 1960 yılına kadar zeytinyağı ve sabunhane imalathanesi olarak işlevini sürdürmüştür. İnşa edildiği yıllarda Kilis’in en büyük zeytinyağı ve sabunhane imalathanesi olarak bilinmektedir. Birisi asıl diğeri depo olmak üzere tonozlu iki giriş kapısına sahiptir. Bina günümüzde Kilis Müze olarak hizmet vermektedir.

Müzede arkeoloji ile etnografya bölümleri, Kalkolitik, Tunç, Demir çağları, Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait çok sayıda eseri sergilemektedir.

Müze iki kattan oluşmaktadır.

Giriş katında Kilis’in tarihçesi detaylı şekilde anlatılmıştır.

Müzede sabun üretimini anlatan eserler, yapım aşamasını tasvir eden canlandırmalarda yer almaktadır. Binada ticarete yönelik sabun üretimi yapılmıştır. Kilis’teki iki büyük sabunhaneden biri olan bina “Kalaycılar Mahsarası” olarak adlandırılmış.

Müzenin giriş katındaki arkeolojik bölümde Oylum Höyük’teki kazılarda ortaya çıkan eserler sergilenmekte. Müzenin ikinci katında ise etnoğrafik eser koleksiyonu sergilenmekte, Kilis ilinin önemli tarihi mekanları maketlerle canlandırılmaktadır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Alaeddin Yavaşça Müzesi

Türk Sanat Musikisinin büyük bestekar ve icracısı Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın Kilis’te doğup büyüdüğü, çocukluğunun geçtiği yıllar müzeye dönüştürülen tarihi evinde yaşatılıyor.

Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın çocukluk yılları, okul yılları,  aldığı tıp eğitimi, müziğe ilk adım atışı, İstanbul’a taşınması, musiki cemiyetlerine ve konservatuvara girişi, radyo günleri, hekim kimliği, Ayten Yavaşça ile olan evliliği ve musiki hayatı boyunca almış olduğu çok sayıda ödüllere yer verilmiştir.

Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça musiki hayatı boyunca pek çok eser kazandırmış. Eserleri arasında yer alan “Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok” şarkısı hafızalarımızdan dilimize dökülürken haydi müze evi gezelim ve Yavaşça’nın hayatını hep birlikte görelim.

Pek çok kişi belki de üstadın bir tıp doktoru olduğunu ve uzun yıllar hekimlik yaptığını bilmez. Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça 1951 yılındaİstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesini bitirdi ve Haseki Hastanesinde Kadın Doğum Mütehassısı olarak görevine başladı. Ancak Yavaşça’nın içinde ki müzik sevgisi çocukluk yıllarında ortaya çıkmıştı. 

Henüz daha 8 yaşındayken Batı musikisi keman dersleri almaya başlamıştı. İstanbul’a gittikten sonra, Sadettin Kaynak, Münir Nurettin Selçuk gibi üstatlardan dersler almış, 1950 yılında açılan imtihanı kazanarak  İstanbul Radyosunda solist icracı olmuş, solistliği yanında koro yöneticiliği de yapmıştır.

Yurt içi ve yurt dışı birçok konserler veren Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın 140 civarında beste, semai, şarkı, çocuk şarkıları, çeşitli saz eserleri mevlevi ayini ve ilahi formunda besteleri vardır. Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’nın bir uzun çaları (LP), 25 adet 78’lik plağı, 15 adet 45’lik plağı mevcuttur.

Kendisine 1991 yılında ‘Devlet Sanatçısı’ unvanı verilen Prof Dr. Alaeddin Yavaşça Ayten Yavaşça ile evlidir.

Meslek hayatı boyunca pek çok ödül ve plaketler alan Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça yazdığı kitap ile musiki hayatına katkı sağlamıştır.

23 Aralık 2021 günü hayata gözlerini yuman Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça‘nın eserlerinden bazıları “Başka söz söylemem aşktan yana ben” “Kimseyi böyle perişan etme Allah’ım yeter” “Sarı mimozamsın sen benim”

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Mevlevihane

Mevlevihane’nin yapım kitabesi yoktur. Günümüze gelebilenler onarım kitabeleridir. Canbolat Paşa’nın 1553 tarihli vakfiyesinde sözünü ettiği ve cami ismi verilen tekkenin bu Mevlevihane olduğu sanılmaktadır. Evliya Çelebi Mevlevihane’den asitane olarak söz eder.  Buna göre Mevlevihane’nin şeyh ve derviş yetiştiren büyük bir dergah olduğu anlaşılmaktadır.

Mevlevihane’den günümüze yalnızca semahanesi gelebilmiştir. Mevlevihane’nin semahane çevresindeki diğer yapıları günümüze ulaşmamıştır. Semahane muntazam kesme taş, beyaz ve sarımtırak taştan yapılmıştır ve kare planlıdır. Semahane cepheler boyunca sıralanan 21 pencereden ışık almakta olup, içerisi oldukça aydınlıktır. Semahanenin dört köşesine ayrıca dört küçük kubbe yerleştirilmiştir.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Paşa Hamamı

Hamamın cephesi tamamen sarı ve siyah taşla yapılmıştır.

Kapının üstündeki kitabe taşı iki parçadan yapılmıştır. Bu kapının düz atkısı üzerindeki silmelerin yukarısında yapının Kilis Sancak Beyi Canbolad Bey tarafından yapıldığını belirten yazıtı vardır. Kapının sağında hamamın soğukluğuna açılan üç pencere vardır. Maalesef kapalı.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.