Sigiriya’da konakladığımız otelimiz Fresco Water Villa yeşillikler içinde çok güzel bir otel. Kaldığımız odaların havuzlar içinde olması ve balıkları izlemek çok zevkli.

Otelimizden kahvaltı sonrası Aslan Kaya (Lion Rock)’ya gitmek üzere yola çıkıyoruz. Aslan Kaya yaklaşık 180 m yüksekliğinde devasa bir granit sütunun hakim olduğu, tarihi ve arkeolojik öneme sahip bir alan. UNESCO, Sigiriya Kayasını 1982 yılında “Sigiriya Sri Lanka Antik Kenti” adı altında Dünya Mirası olarak adlandırmış. Hemen aklınızdan 180 m bir şey değilmiş. Yüksek de sayılmazmış demeyin. Rehberimiz Şehnaz Hanım Aslan Kaya’ya geldiğimizde nasıl tırmanacağımızı anlatıyor. Bunda ne var sadece 200 m pardon 180 m yükseğe çıkacağız dedik. Gülerek 180 m kayanın vadiden olan yüksekliği, oraya kadar zaten otobüsle gideceğiz. Gerisini gidince anlatırım diyor.

İşte Aslan Kaya için otobüsten iniyoruz. Bir hatırlatmada yerel rehberimiz Ravi’den geldi. Elinizde yiyecek ve her hangi bir naylon torba gibi poşet çanta olmasın. Hemen anladınız değil mi? Yani karşımıza her an maymunlar çıkabilir, çıktı da…….. Rehberimiz biletlerimizi aldı. Bilet ücretine Sigiriya Müze girişi de dahil.

Sigiriya için yürümeye başladık. İşte Sigiriya Antik Kentinin yerleşim planı.

Çok güzel yemyeşil Herbal Garden bahçelerinden geçiyoruz.

Bahçelerde gidebileceğiniz yönleri gösteren tabelalar var.

Bahçelerde çok yıllık, asırlık ağaçlar ve heykeller bulunmakta.

Turistler için aydınlatıcı bir tabela daha. Buraya geldiğinizde yapabileceğiniz aktiviteler anlatılmış.

Burası göründüğü gibi bu kadar sakin değil. Aslında yorucu bir parkur olacakmış. Yanınızda mutlaka su olsun. Şapka ve gözlük isterseniz ama mutlaka su olmalı. İkinci önemli konu tuvalet ihtiyacı. Yukarılara çıkarken tuvalet yokmuş. Gişeden hemen önce lavabo ihtiyaçlarınızı gidermelisiniz. Sabah sabah yola çıktık diye benim gibi hırka falan ile gelmeyin. Sonra öyle bir ter basıyor ki ağırlık oluyor. Yağmurluklar yanınızda olsun.  

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Yürürken gördüğümüz bu tabelaya dikkat. “Yaban Arısı Saldırı Alanı”  burada sessiz olun. Hele ki gördüğünüz eşek arısı kolonisine taş filan atmayın.  Bir turist bir kaç yıl önce arıların yuvasına taş atmış ve topluca saldırıya geçmişler. Ağır yaralananlar olmuş. Aman bir de tatilde bu saldırı ile karşılaşmayalım. Hiç mi hiç iyi olmaz. Sessizce arıları rahatsız etmeden, yavaşça yola devam ediyoruz. Yolda maymunlar ağaçların üzerinde bize eşlik ediyorlar. Bahçelerde bulunan bitki ve hayvanlar görsel olarak anlatılmış.

İşte Müzeye geldik. Sigiriya Müzesi. Tabi bu kadar erken gelirsek müze açılmamış olur.

Müzede antik kentin geçmişi, yapılışı, maketi, videosu izlenerek gidilecek yer hakkında bilgi sahibi oluyormuşuz. Ayrıca müzede Sigiriya kalesindeki fresklerin replikasyonları sergileniyormuş.

Ne yapalım bunların hiç birini göremedik, yola devam. Yola devam ederken Sigiriya’nın hikayesine bakalım.

Özetle; Sigiriya, Kral Kashyapa tarafından 473-495 yılları arasında inşa edilen görkemli antik bir kaya kalesi ve sarayıdır. Peki Kral Kashyapa neden sarayını böyle bir kaya üstüne yaptırmış? Haydi tarihin derinliklerine hem de yaklaşık 1600 yıl kadar derine gidelim. Ya da daha vurgulu olsun zaman tünelinden 16 yüzyıl kadar geçmişe gidelim.

Kral Kashyapa Kral Dhatusena’nın iki oğlundan bir tanesi. Kralın ikinci oğlu Mogallana’nın annesi soylu bir kadın. Kashpaya’nın annesi ise kralın cariyelerinden bir dansçıymış yani halktan bir kadınmış. Her iki oğul da Krallığın başkenti Anuradhapura’da büyümüşler ama Kashyapa büyüdükçe kral olamayacağını anlamış. Eeeee tabi Moggallana’nın annesi kraliçe. Tabi ki kendi oğlunu kayıracak, bu nedenle bir sürü entrikalar araya girer ve olaylar  Kashyapa’nın şehirden çıkarılmasına kadar gelir dayanır. Bütün bunların üstüne babası Kral Dhatusena’da oğlu Moggallanayı destekliyormuş. Kashyapa’da doğal olarak bu durumu içine sindirememiş ve Krallık için daha fazla beklemenin hata olacağına karar vermiş, ordudan bazı komutanlarla anlaşıp babasını öldürtmüş ve hemen yeni kral olarak kendisini ilan etmiş. Kardeşi Mogallana Kashyapa’nın kendisini de öldürteceğinden korkup yanına aldığı ufak bir ordu ile kuzeye, Hindistan’a doğru kaçmış.

Yeni Kral Kashyapa’nın hükümdarlığı,  babasının uzun yıllar hüküm sürdüğü başkent Anuradhapura’da soylular tarafından pek iyi karşılanmamış. Durumun farkında olan Kashyapa kendine yeni başkent olarak Sigiriya’yı seçmiş. Aslan Kayanın tepesine yaptıracağı saray ile tüm düşmanlarını daha ona ulaşmadan görüp yok edebileceği bir nokta olarak seçmiş ve yapımı için hemen emir vermiş. Aslan Kaya’nın etrafındaki mağaralarda inzivaya çekilen budist rahiplere dokunulmamış, her yer yeniden düzenlenmiş. Yapım sırasında işçilerin tepeye çıkmak için kayalara kazdığı basamaklar şimdi de net olarak görünebiliyor. Bu basamaklara destekle bambudan iskeleler yapılmış. Tüm malzemeler bu iskeleler yardımı ile yukarı taşınmış Bambu o zamanın çelik halatları. Sarayın yapımını ne zaman bittiği, ve nasıl bir görünümde olduğu kimse tarafından net olarak bilinmiyor.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Şimdi diyorsunuz hikayenin sonunda Kral Kashyapa ne oldu?. Saltanatı ne kadar sürdü? Kardeşi Moggalana ne oldu?. Hikayenin sonu Kashyapa için pek iyi değil. Bir müddet sonra küçük kardeş Moggalana ordusu ile geliyor. İki ordu kale dışında meydan muharebesine tutuşuyor. Filin üstündeki Kral Kashyapa’nın önüne bir bataklık geliyor.  Kral bataklığa düşmemek için manevra yapıp geri dönünce ordusu kral korktu kaçıyor diye algılıyor ve dağılmaya başlıyor. Sonuçta Kral Kashyapa kendi bıçağı ile boğazını keserek intihar ediyor.

Antik yerleşimin etrafı insan eliyle kazılmış bir kanallarla çevreli. Şehre girer girmez sizi tuğladan yığınlarından muntazam örülmüş yapı temelleri karşılıyor.

Yolun her iki tarafında bulunan bahçe içinden geçiyoruz. Hemen sonrasında kralın yazlık sarayının temel kalıntıları ve sonrasında tuğla yığınlarında  havuzlar.

Aslında bunlara Su Bahçeleri deniliyor. Su bahçeleri batı bölgesinin orta kesimindedir. Burada üç ana bahçe bulunmaktadır. Birinci bahçe etrafı suyla çevrili bir arsadan oluşuyor. 

İkincisi, yolun her iki yanında yer alan iki uzun, derin havuz içerir. Dairesel kireçtaşı levhalardan yapılmış çeşmeler yerleştirilmiştir. Özellikle yağışlı mevsimde hala çalışır durumda olan bu çeşmelere yeraltı su kanalları ile su sağlanmaktadır. 

Üçüncü bahçe diğer ikisinden daha yüksekte yer almaktadır. 

Kuzeydoğu köşesinde yükseltilmiş bir podyum bulunan büyük, sekizgen bir havuz içerir. 

Kalenin büyük tuğla ve taş duvarı bu bahçenin doğu ucundadır.

İşte Nesli’nin arkasında muhteşem Sigiriya Kayası veya Kalesi. İster kaya ister kale deyin dümdüz bir arazinin ortasında her taraftan görülebilen harika bir yapı.

Bu yol sizi dümdüz Aslan Kaya’ya doğru götürüyor. Ama Sigiriya öyle hemen kabul etmiyor sizi. Yukarı doğru zahmetli, sıcak ve yer yer terli bir tırmanış bekliyor. Bölgeye giriş yaptıktan sonra Sigiriya kalesine doğru yaklaşık 1 km kadar yürümek gerekli. Burada havuzlar, kanallar yıkılmış savunma duvarları ve mağaralar görüyoruz. İşte bu mağaralardan bir tanesi karşımızda Deraniyagala Mağarası.

Deraniyagala Mağarası Mağaranın damlama çıkıntısı, bu mağaranın Kral Kashyapa’dan önceki ilk manastır evresine ait, ormanda yaşayan Budist rahiplerin meskeni olduğunu göstermekte. Mağaranın tavanında çok sayıda kadın figürünün silik izleri bulunmakta. Kullanılan renklere ve çizilen süslemelere bağlı olarak bu resimler 6. yy’ın sonlarına gitmekte.

Yazlık saray kalıntıları ve havuzları geçtikten dümdüz uzanan yol son buluyor. Sigiriya Kayasına tırmanmak için yolun başına geldik. Rehberimiz Şehnaz Hanım tırmanma için ayrıntıları anlatıyor. Bizim çıkacağımız kayanın yüksekliği 660 m ve tırmanma derken normal yürüyüş yolundan söz etmiyorum. Bu kayaya çıkmak için sadece 1200 basamak çıkacaksınız.

Bu merdivenler biraz dik, merdivenler arası düzensiz ve eşit değil deyince özellikle dizlerinden ve belinden problemi olanlar, kalp sorunu olup nefes almak da güçlük çekenler düşünmeye başladı. Acaba yapabilir miyiz diye? Rehberimiz merdivenleri tırmanırken merak etmeyin iki kere dinlenebileceğiniz, nefes alabileceğiniz düz alanlar var dedi ve ekledi. İşte çıkacağımız Sigiriya Kayası. Muhteşem görünüyor değil mi?….

Merdivenlerden çıkarken gruptan geri kalmamak için yavaşlayabilirsiniz ama durmadan çıkacaksınız. Bazı arkadaşlarımız biz hiç yola başlamayalım derken bazıları bakalım nereye kadar gidebiliriz diyerek gelmeye niyetlendi. Burada merdivenleri çıkarken size sürekli olarak bazı kişiler yanınıza gelerek “size yardım edebilir miyim?” diye sorarlar. İsterseniz çıkmanıza yardım ederler dedi.

İki büyük kaya arasından içeri doğru kıvrılan merdivenleri takip ediyoruz. Burası daha yolun 5’te biriymiş.

Merdivenlerden tırmanmaya başlıyoruz. Yarısına kadar geldiğimizde ya da biz yarısı olduğunu düşündüğümüzde azıcık soluklanıp oh çekebileceğimiz düz bir alana geldik. Burası 1. manzara terası. Yine Yaban Arısı Saldırı Alanı” bölgesi diye uyarı levhaları var.

Merdivenlerle tırmanmaya devam ve soluklanabileceğimiz 2. manzara terasına ulaşıyoruz. Aaaa karşımızda kocaman aslan pençeleri var. Ortası oyulmuş, pençelerin arasında kısa bir taş merdiven var. İşte Sigiriya’ya Aslan Kaya denmesinin sebebi anlaşıldı. Bu girişteki devasa pençeler kayaya bu ismin verilmesinin nedeni.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Sonra dik olarak tırmanmayı gerektiren demir merdivenler var. Bazı arkadaşlar burada kaldılar, sanırım merdivenler biraz onları korkuttu. Biz mi tabi ki devam ediyoruz.

Veeeee işte en tepe noktaya ulaştık. Burada özellikle bu resim çekiliyormuş. Buraya ulaşmanın zafer resmi deniliyor. Dambulla’daki altın Buda heykeli de arkamızda nokta halinde görülüyor.

Burada öyle sandığınız, ya da beklediğiniz gibi bir saray yok.  Sarayın sadece temelleri kalmış.

Ancak havuz kayaya oyularak yaptırıldığından çok güzel görülüyor.

https://www.youtube.com/shorts/AqvR48juCI4?feature=share

Haaa bir de manzara burada muhteşem. Dambulla’daki altın Buda heykeli de tam karşımızda.

Buraya geldiğinizde özellikle görülmesi gereken iki yer var. Kralın tahtı ve aynalı duvar. Hemen tahtın olduğu yere gidiyoruz. Havuzların çevresinden dolaşarak tahta ulaştık.

Gerçekten bozulmadan duruyor. Tahtın kenarında görülen delikler herhangi bir ekstrem iklim koşulunda kral rahatsız olmasın diye tahtın kapatılması için yapılmış.

Buraya çıkana kadar tırmanış için her ne kadar gezi sitelerinde 25-30 dakika sürüyor dese de bu tamamen sizin temponuza bağlı. Arada 1-2 kez nefes alabileceğiniz durak noktaları olsa da sürekli tırmanış halindesiniz. Kilo, kalp, nefes güçlüğü, diz ve bel problemleri de eklenirse bu süre artıyor. Ama inanın bize çıkılmayacak bir yer değil. Yükseklik korkusu olanlar aşağıya bakmadan ve yanlarında birisi olursa rahatlıkla çıkabilirler.

Zaten başta söylediğimiz gibi merdivenlerde sürekli Sri Lanka’lı kişiler yardım için hazır bekliyorlar. Çıkışınızda ve inişinizde yardım eden bu kişilere biraz bahşişi bol verirseniz fotoğraf çekimlerinize de yardım ediyorlar. Ama sürekli ısrar etmeleri yok mu işte o insanı biraz kızdırıyor. Bu arada biz bu merdivenlerle tırmanmaya çekinirken eski zamandan kalan kayaya oyulmuş merdivenler daha ürkütücü. Yapım sırasında işçilerin tepeye çıkmak için kayalara kazdığı basamaklar işte böyleymiş.

Yavaş yavaş dönüş yoluna başlıyoruz. Dönüş biraz daha rahat. En azından nefes almakda zorluğumuz yok. Yine eşsiz manzaraları izlerken görülmesi gereken ikinci kısma geliyoruz. Aynalı Duvar. Dışarıdan boylu boyunca görünen aynalı duvar dedikleri yerdeyiz.

Bu duvarı kral özellikle bu şekilde yaptırmış. Duvar yapılırken parlak bir sıva kullanılmış. Bugün bu duvarın tamamı ayakta değil ancak 100 m’lik bir bölümü günümüze gelebilmiş. Ancak duvarın bir kısmı maalesef ziyaretçiler tarafından tahrip edilmiş durumda. Her gelen duvara elini sürttüğü için ya da gelenler isimlerini kazıdıkları ve bir şeyler yazdıkları için artık dokunulmasın diye hem bir görevli duruyor hem de önüne platform koymuşlar.

Geçtiğimiz bu dar koridordan duvarı tam halini göremiyoruz.Duvarın tam hali işte böyle görülüyormuş.

Yola devam ettiğimizde karşımıza yuvarlak dönerek çıkılabilecek demir merdivenler geliyor.

Bu merdivenler oldukça dik ve bir mağaranın içine çıkıyormuş. Mağaranın içerisinde fresk resimler varmış. En az 1500 yıllık olduğu tahmin edilen freskler kök boyası kullanılarak yapılmış. Rehberimiz buraya çıkmanın çok vakit kaybı olacağını söylüyor. Gruptaki kişiler de zaten yorgunluktan bitmiş durumda. Merdivenlerin dik olması da ayrı cabası. Hiç kimse çıkmaya niyetlenmeyince biz de çıkamıyoruz ve inişe devam ediyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Burada kralın cariyelerinin resimleri varmış. Kralın yaklaşık beş yüz cariyesi varmış ve sarayın bu bölümüne cariyelerinin resimlerini yaptırmış. Günümüze 21 resim ulaşmış İçeride fotoğraf çekmek yasakmış. İçerideki freskleri size aldığımız kartpostallardan gösterelim. Havasını içimize çekemezsek de görmüş olalım.

Bu arada merdivenlerde maymunlar da size eşlik ediyor. İnsanlardan kaçmadıkları gibi elinizde yiyecek ve naylon poşet varsa saldırıyorlar. Aman dikkat.

Dönüş yolunda yine manzaralar çok güzel. Arada düz gidilen platformlarda var.

Sigiriya için aklınıza takılabileceğini düşündüğümüz sorular ve cevapları

1-Sigiriya’ya yaşlı olanlar tırmanabilir mi? Tabi ki tırmanabilir. Ancak diz, bel, kalp ve nefes darlığı, astım gibi rahatsızlıkları olanlar daha dikkatli davransın. Belki biraz daha yavaş, dinlenerek ve yanında birisi olunca iyi olur.

2- Bebekle Sigiriya Kalesine çıkabilir miyiz? Hiç tavsiye etmeyiz. Gerçekten çok yorucu bir parkur. Üstelik merdivenler dar ve kalabalık olunca çok daha zor bir parkur olur. Ancak insanların 7-8 yaşlarında çocukları ile çıktıklarını gördük.

3- Sigiriya Kayasına en iyi tırmanış saatleri ne zaman? Buraya mümkünse sabah erken saatlerinde gelin. Erken geliyoruz diye yanınıza (benim gibi) hırka gibi sonradan ağır olacak kıyafetler almayın. Sıcaklık 27-30 oC oluyor. Sıcak ve güneşten kaçınmak için sabah 8.00-10.00 veya 15.00-17.00 arası uygun. Sigiriya ziyaret saatleri 07.00-17.00. Eğer müzeyi gezmek isterseniz bizim gibi çok erken orada olmayın. Çünkü müze geç açılıyor.

4- Sigiriya Kayasına çıkarken kıyafet zorunluluğu var mı? Hayır. Tapınak ya da herhangi bir dini yer olmadığı için normal kıyafetlerinizle gelebilirsiniz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.