Bugün iyi bir kahvaltının ardından önceden planladığımız Segovia’ya doğru yola çıktık.  Madrid’e geldik, yakınlarda nereleri görebiliriz derseniz yaklaşık 95 km uzaklıkta, otobüsle 1 saat 15 dakikalık mesafede Segovia şehrine gidip Alcazar Şatosunu görebilirsiniz.

Madrid’den kalkan Express otobüsler ile gelebilirsiniz. Arabayla gelecekler için otopark biraz sıkıntılı. Merkezde arabayı park edip yürüyerek (su kemerlerinden yaklaşık 20 dakika) ya da taksi ile gelebilirsiniz. Sabah erken saatler biraz daha sakin oluyor ama geç kalırsanız otopark konusunda sıkıntı yaşarsınız.

Segovia Meydanında sizi Su kemerleri karşılıyor. Şehrin önemli simgelerinden birisidir. 2000 yıldan fazla yaşı olmasına rağmen en iyi korunmuş yüksek Roma su kemerleri arasında yer alır. Gördüğümüz en yüksek, en geniş ve en uzun su kemeri muhteşem görünüyor.

Şehrin en yüksek noktasına inşa edilmiş Segovia Katedrali. 16.yy’da yapılmış ve Meryem Ana’ya adanmıştır. Segovia şehri 1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine dahil edilmiştir. 

Alcazar Şatosu Walt Disney’e ilham verdiği söylenen şato. Karşıdan göründüğünde sanki bir an Disneyland yapımı filmlerin başlangıç jeneriklerindeki gibi geliyor. Sanki buradan ilham alınmış sözü doğru gibi diye düşündük. Ama asıl ilham veren şatonun Almanyada’ki Neuschwanstein şatosu olduğunu hatırladık. Bize göre Almanya’daki şato daha çok benziyor.

Biletinizi hediyelik eşya dükkanından alacaksınız, direkt olarak şatoya yönelmeyin. Eğer kuleye çıkmak ve manzara fotoğrafı çekmek isterseniz artı ücret ödüyorsunuz. 80 m yüksekliğindeki kule merdivenleri dik ve dar. Kondisyon ve dizlerine güvenenler rahatlıkla çıkabilirler.

Manzara şahane.

Şatonun dışarısını gezelim.

Sarayın içerisine gidelim.

Sarayın içinde zırhlı şövalyeleri, zırhları, topları görebilirsiniz.

Odalar ve tavanlar güzel dekore edilmiş. Camlardaki vitraylar göz alıcı.

Madrid gezinizi yaparken mutlaka Segovia’ya gelmeyi ve Alcazar şatosunu görmeyi ekleyin.