Bugüne kadar çok değişik konuları olan müzeleri gezdik. Ama bize belki de en fazla huzur verenleri oyuncak müzeleri olmuştur. Oyuncak müzelerine gittiğimizde sanki zaman geriye sarmaya başlar ve çocukluğumuza döneriz. İşte yine bir oyuncak müzesine doğru yola çıktık.

Antalya Kaleiçi’nde yer alan Oyuncak Müzesi, İstanbul ve İzmir’den sonra Türkiye’nin üçüncü oyuncak müzesi.

Müze panaromik asansörün hemen yanında yer alıyor. Asansör ile inip hemen ulaşabilirsiniz. Müzeye geldik. Bizi, kâğıttan bir gemi selamlıyor. Antalya Oyuncak Müzesi’nin de sembolü olan bu kâğıt gemi tarihin liman ile örtüşmesi, medeniyetin, kültürün denizden gelmesi adına önemli.

Müzede neler ve hatta kimler yok ki diyebiliriz. Müzeye girdiğimizde bakın bizi kimler karşılıyor. Nasreddin Hoca. Yine eşeğine ters binerek mesajlar vermeye devam ediyor. Veeee işte Keloğlan bütün sevimliliği ile.

Müzeye çok az olan giriş ücretimizi ödüyoruz ve gezmeye başlıyoruz. Tasarım ve dekorasyonu sahne tasarım sanatçısı Ayhan Doğan tarafından yapılmış olan müze iç içe 7-8 odadan meydana gelmiş ve 3 bine yakın oyuncak bulunduran müzede yerli ve yabancı pek çok oyuncak sergileniyor.

Müze Türkiye’nin ilk oyuncak Müzesi olan İstanbul Oyuncak Müzesi’nin kurucusu Sunay Akın danışmanlığında 23 Nisan 2011 tarihinde açılmış.

Müzede masalsı bir dünyanın içinde çocukluğumuzdaki sevimli kahramanlar ile birlikte bir yolculuktayız. Uzay Yolu dizisinin kahramanları bile unutulmamış.

Müze bahçesine çıktığımızda bizi Şirinler çizgi filminin karakterleri Şirin Baba ve Şirine ile Külkedisi Sindrella karşılıyor.

Müze bahçesinde gezerken Tweety ile Red Kid ve Daltonlar’da ziyaretçileri selamlıyor.

Müzeden ayrılırken çocuklarınızı götürmeniz gereken, aslında çocukları bahane edip kendimizin de gitmesi gereken çok sevimli bir yer olarak düşünüyoruz. Çocukluğumuza dönmenin, ruhumuzun derinliklerine ve belki de en mutlu olduğu anlarına ulaşmanın kolay yolu.