İlk durağımız Moskova. Gemimiz bu limanda üç gece kalacak ve biz de görülecek yerleri gezeceğiz.

Moskova adını hemen yanındaki nehirden alan Rusya’nın başkenti olan kozmopolit bir şehir. Moskova denilince ilk akla gelen Kızıl Meydan, Kremlin Sarayı, katedraller, dünya’da ilk sıralarda yer alan Moskova metrosu kısacası gezilecek yerler oldukça fazla. Önce otobüsle şehir turu yapıyoruz.

DEVRİM MEYDANI (REVOLUTION SQUARE)

Devrim Meydanı Kızıl meydana gelmeden hemen önce.

Vitali çeşmesi 1835 yılında inşa edilmiş. Heykeltraş Ivan Vitali’den adını almıştır. Başlangıçta dekoratif amaçlı yapılmış ancak Moskova sakinleri için bir su kaynağı haline gelmiş. 

Sıfır mil işareti (Moskova’daki tüm mesafelerin ölçüldüğü nokta) burada yer almaktadır. Bir plaket ve bir efsane var, eğer plakanın ortasından omuzuna bir bozuk para atarsan, dilek gerçek olur.

Maraşel Zuhkov Monumenti; Kızıl Meydana girmeden devlet Tarih müzesinin önünde bulunan heykel. Sovyetler Birliği’nin II. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Finlandiya’ya karşı savaştığı kış savaşı sırasında, Sovyet ordusunun kurmay başkanlığı yaptı.

KIZIL MEYDAN (RED SQUARE)

Rusça’da eskiden kızıl güzel anlamına geliyor. Yani Güzel Meydan anlamında. Kızıl Meydan’da birçok yapı bulunmakta. Kremlin Sarayı, Aziz Vasil Katedrali, Lenin’in Mozolesi, Devlet Tarih Müzesi, GUM alışveriş merkezi, hemen girişinde Kazan Katedrali. 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine giren Kızıl Meydan her yıl binlerce turistin uğradığı önemli bir yer. Kızıl meydanın giriş kapısında küçük bir şapel bulunmakta. Kızıl meydanı eğer vaktiniz varsa gündüz ve gece görün. Gece ayrı bir güzel.

Kremlin Sarayı;

Her yıl oldukça fazla turist çeken Kremlin Sarayının bahçesine girebilmek için uzunca bir sıraya giriyoruz.

Sırada ilerlerken kale surları şeklinde yapılmış sembolik olarak kalmış yapıyı görüyoruz. İçeriye giriyoruz. Putin’in çalışma ofisi ve hükümet binaları burada yer alıyor.

Sarayın bahçesinde 9 adet kilise yer alıyor. Meryem Ana’nın göğe çıkış katedralini ve Melek Michel kilisesini geziyoruz. İçerideki ikonalar muhteşem. İçeride resim çekmek yasak.

Büyük Ivan Çan Kulesi sekizgen yapısı ve 81 m yüksekliği ile dikkat çekmekte. Asıl dikkat çeken ise kulenin yanında olan, hiç kullanılmayan, kırık çan olarak anılan 40 tonluk dökme çandır.

Sarayın bahçesinde silahtarlıkta toplar görüyoruz. Ama ilginç olan çanın hemen yakınında 15 ton namlu ağırlığı olan ve Napolyon savaşı için yapılan topu görüyoruz. Savaşa yetiştirilemediği için hiç kullanılmamış. Güllelerin her biri yaklaşık 1 ton ağırlığında.

Sarayın her tarafı ziyaretçilere açık değildir.

Sarayın bahçesinde dolaşırken yerdeki beyaz çizgilerden ilerleyerek dolaşmak zorundasınız. Aksi takdirde görevliler tarafından uyarılıyorsunuz.

Kremlin’i hem gündüz hem de gece görmek ayrı güzel

Saint Basile Katedrali (Aziz Vasil Katedrali)

Kızıl Meydan denilince belki ilk akla gelen yapı olup soğana benzeyen renkli kubbeleri ile ünlüdür. Değişik 8 kubbesi olup hepsi de zaferleri anlatmaktadır. Her kubbenin yapısı ve renkleri birbirinden farklıdır. Korkunç İvan tarafından yaptırılmış. Rivayete göre Korkunç İvan bu eseri yapan mimarın gözlerini eser bitince kör etmiş. Başka böyle bir eser yapmasın diye.

Katedralin hemen önünde bulunan heykel pek de dikkat çekmiyor.

Bu heykel Minin ve Pojarski adli iki tüccara ait. Polonya’nın işgaline karşı direnişin ve ayaklanmanın önderliğini yapmışlar ve Polonya’nın Moskova’yı işgal etmesini önlemişler.

Lenin’in Mozolesi

Kızıl Meydan’da Sovyetler Birliği’nin kurucusu Lenin için yapılmıştır. Mozole küp şeklinde kırmızı ve siyah renklerden oluşmaktadır. Kırmızı renk komunizmi siyah renk ise yası temsil etmektedir. Küp şeklindeki yapısı ise ölümsüzlük ifadesi olarak kullanılmış. Lenin’in mumyalanıp camdan bir fanus içinde korunduğu mozole her 18 ayda bir ziyaretçilere kapatılıyor.  Lenin’in naaşı laboratuara götürülüyor, inceleniyor ve herhangi bir bozulma varsa düzeltiliyor. Mozolenin arka tarafında Kremlin duvarı mezarlığında Stalin, Brejnev ve diğer Sovyet yöneticilerinin mezarları ile Gagarin ve birçok kozmonotun mezarları da bulunmaktadır. Mozole Salı, Çarşamba, Perşembe, Cumartesi ve Pazar günleri saat 10.00-13.00 arasında ziyarete açıktır. Mozoleye giriş ücretsizdir, ziyaretçilerin kamera, fotoğraf makinası ve telefonla mozoleye girmesi yasaktır. Ziyaretçiler bu tür eşyalarını Kızıl Meydan’ın hemen girişindeki Aleksandr Müzesi’ne emanet olarak bırakırlar. Mozole ziyaretinde sessiz olmak şarttır. Eğer elleriniz cepte ya da saygısız bir pozisyonda iseniz görevliler tarafından uyarılırsınız.  

Devlet Tarih Müzesi

Kızıl Meydan da en çok dikkat çeken yapı. Kırmızı tuğladan yapılmış ve 4 milyondan fazla eser içermekte.

GUM Alışveriş Merkezi

Kızıl Meydan’daki en göz alıcı binalardan birisidir. Dış görünüşü bir sarayı andırmaktadır.  Moskova’da 1520 yılında tamamen taştan yapılmış bina Napolyon’un burayı istilası sırasında yıkılmış ve tekrar restore edilmiştir. GUM aslında Gasudarstvinny Universalniy Magazin kelimelerinin baş harfleridir. Kelime olarak Evrensel Devlet Mağazaları anlamına gelmektedir. Alışveriş Merkezinin tavanı tamamen cam olup 3 katlıdır. Birbirine paralel koridorlara köprüler aracılığı ile geçilmektedir. Pahalı bir çarşıdır. Üçüncü katta yemek yiyebileceğiniz yerler mevcuttur. Her gün 10.00-22.00 saatleri arası açıktır.

Kazan Katedrali: Kızıl Meydanda bulunan Rus Ortodoks kilisesi. Diriliş kapısından girince hemen solunuzda yer alır. Oldukça parlak renklere sahip.

Nazım Hikmet’in Mezarı

Nazım Hikmet’in mezarı Moskova Novodeviçi mezarlığında bulunuyor. Mezarlığa girdiğinizde karşınıza bir tabela çıkıyor. Burada hangi mezarın nerde olduğunu kolayca buluyorsunuz. Nazım Hikmet 154 numaralı mezarda yatıyor. Mezara gittiğinizde taşın üzerinde Nazım Hikmet’in silüetini ve hemen alt kısımda eşi Vera’nın yerini görüyorsunuz.


Novodeviçi mezarlığında Nazım Hikmet’in yanı sıra Boris Yeltsin’inde mezarı bulunuyor.

Boris Yeltsin’in mezarı dalgalanan Rus bayrağı şeklinde yapılmış. Mavi kısımdaki mozaik dikkat çekici.

Cathedral of Christ Saviour

Kremlin’in biraz uzağında, Arbat caddesinden yaklaşık 10 dakika yürüyerek ulaşabileceğiniz Dünyanın en uzun Ortodoks Kilisesi toplam 103 metre ile uzunluğunda.

Arbat Caddesi

Moskova’nın en ünlü caddesidir. Aslında Arbat Caddesi iki tanedir. Birisi trafiğe açık olan yeni Arbat caddesi, diğeri tamamen trafiğe kapalı Eski Arbat caddesi. İlk izlenimleriniz de bizim İstanbul’da ki İstiklal Caddesi gibi düşünebilirsiniz. Her türlü hediyelik eşyanın bulunduğu, restoran ve kebapçıların bulunduğu uzun bir cadde.

Arbat Caddesinde animatörler ile fotoğraf çektirebiliyorsunuz.

Arbat Caddesinde gezerken Pushkin’in evini ve hemen karşısında eşiyle birlikte heykelini görebilirsiniz.

Puskhin Cafe (Cafe Puskhin)

Tveskoy Bulvarı üzerinde, Arbat caddesinden 15 dakika uzaklıkta,  metro ile gittiğinizde Pushksinkaya durağında inerek kolayca ulaşabilirsiniz. Aslında Cafe deniliyor ama içerisine girdiğinizde göreceksiniz Rus mutfağını sevenler için şık bir restoran ama biraz pahalı.

Yalnız dikkat etmeniz gereken bir nokta var.

Biz yürüyerek gittik, Puskhin Cafe’yi birisine sorduğunuz zaman size Puskhin Bar’ı gösteriyorlar. Yanılmayın Pushkin Cafe, Pushkin Bar’dan yaklaşık 400 metre daha ileride. Yani yanda görülen yer değil.

Pushkin Cafe’nin hikayesi ya da biz kuruluşu diyelim oldukça ilginç. Fransız şarkıcı Gilbert Becaud 1950 yılında Nathalie adlı şarkısında Cafe Puşkin’den bahseder. Şarkı çok tutulur ve popüler olur. Fransız turistler de bunun üzerine Moskova’ya geldiklerinde bu kafeyi aramaya başlarlar. Aslında olmayan bu kafeden yola çıkarak bir girişimci 1999 yılında Cafe Puskhin’i açar. Cafe Pushkin açılmasına ilham veren Nathalie şarkıyı dinlemek isterseniz.

Cafe Puskhin’e girdiğinizde Çarlık dönemi Rusya ile karşılaşıyorsunuz. Çeşitli içkilerden oluşan bir bar sizi karşılıyor. Üst katlar kütüphane tarzında tasarlanmış, birkaç kattan oluşan binada en üstte yaz için teras var. Her gün 24 saat açık. Yani günün her dakikası uğrayabilirsiniz.

Moskova Metrosu

Dünya’nın belki de en görkemli ve ihtişamlı metrolarından birisi olan Moskova metrosuna girdiğinizde özellikle bazı duraklarında sanki bir sanat merkezine girmiş gibi oluyorsunuz. Oldukça derin, kalabalık ve karmaşık görünen metroya girdiğinizde karşılaştığınız havalandırma ile hiç bunalmıyorsunuz.

Biliyorsunuz Rusya Kiril alfabesi kullanıyor.

Metroda bu alfabeyi nasıl çözerim, durakları okuyamam derseniz hiç korkmayın. Çünkü durakların altına İngilizce olarak isimleri yazılmış, hatta İngilizce olarak anons yapılıyor. Moskova Metrosu vagonlarında anonslar iki şekilde yapılmakta. Durak isimlerini merkeze doğru giderseniz erkek sesinden, merkezden uzaklaşıyorsanız kadın sesinden duyarsınız. Eğer çember hatta iseniz anonslar saat yönünde erkek sesiyle, ters yönde ise kadın sesi ile yapılır. İlginç bir uygulama.

Aldığınız metro kartı ile istediğiniz gibi indi-bindi yaparak istasyon ve hat değiştirebilirsiniz. Şehrin bir ucundan diğerine gitmek oldukça kolay. İsterseniz tek binişlik, isterseniz çoklu bilet alabilirsiniz.

Moskova metrosunun içine girdiğinizde sanat müzesine girmiş gibi hissediyorsunuz demiştik. Özellikle avizeler, heykeller, vitraylar, rölyefler, resimler hepsi ayrı güzellikte. Her istasyon birbirinden farklı olarak dizayn edilmiş

Metro hattında 12 değişik renkte hat bulunmakta ve her hat şehir dışından merkeze doğru planlanmış. Ortadaki kahverengi çember şeklindeki hat ise tüm hatların aktarmasını yapmaktadır. Stalin metro haritasının üzerine kahve fincanını koymuş, çember çizerek inşaatı başlatmıştır. O nedenle bu hat Stalin’in kahvesinin renginden dolayı kahverengidir. Metronun tüm istasyonlarını gezmek mümkün değil. Hepsi ayrı özellik ve güzellikte. Şimdi sizinle bazı istasyonlarını gezelim.

Belaruskaya istasyonu: Beyaz Rusya (Belarus)’dan bu ismi almıştır. Beyaz mermer direkler, alçı tavanın yanında yerdeki karolar Rusya’ya özgü halı deseni ile şeklindedir.  

Novoslobodskaya İstasyonununa gidiyoruz.

Novoslobodskaya İstasyonu: İstasyonda indiğinizde renkli cam vitraylar dikkat çekici. İstasyonun sonunda Dünya’da Barış isimli dev mozaik ile karşılaşıyorsunuz.

Komsomolskaya istasyonu:  Limon sarısı sütunları ve tavanında barış ve savaşı niteleyen mozaikleri dikkat çekici. İstasyonun sonunda Lenin’in heykeli bulunmakta.

Kurskaya istasyonu: Başka hatta geçiş yapmak üzere gidiyoruz. Tavandaki işlemeler ve avizeler diğer istasyonlara göre oldukça sade.

Revolyutsii Square istasyonu: Sovyetler Birliğinin kurulmasına yardım eden halkın bronz heykelleri bulunur. İşçi, çiftçi, sporcu, pilot, çocuk gibi 80 heykel bulunur. Sütunların köşelerinde bulunan bronz heykeller geçmişi günümüze taşımaktalar. Halk arasında bronz heykeller hakkında inanışlar geliştirilmiş. Örneğin köpek ve horozun başını okşarsanız şans, askerin tabanca ve ayağını okşarsanız gelirmiş.  

Metrodan geç saatlerde gemimize döndük. Sabah Uglich’e gidiyoruz. Uglich’te görüşmek üzere.