SEYİTGAZİ’DE GEZİLECEK YERLER-SEYYİD BATTAL GAZİ KÜLLİYESİ

Eskişehir’den Yazılıkaya-Midas Şehrine gitmek üzere yola çıktık. Yolumuz Seyitgazi ilçesinden geçecek. Eskişehir merkezine yaklaşık 45 km uzaklıkta olan Seyitgazi’ye geldiğimizde tepede bütün ihtişamıyla Seyyid Battal Gazi Külliyesi görünüyor. Biz planladığımız gibi önce Yazılıkaya-Midas Şehrine gittik. Yazılıkaya-Midas Şehri yazılarımız burada. Dönüşte Seyitgazi ilçesi Üçler tepesinde kuş bakışı tüm şehre hakim, görkemli Seyit Battal Gazi Külliyesi’ne gidiyoruz. Giderken size biraz Seyit Battal Gazi’yi anlatalım.

Bir halk kahramanı olan Seyyid Battal Gazi 680 yılında Malatya’da doğmuş, babası Malatya Serdarı Hüseyin Gazi (mezarı Ankara Hüseyin Gazi’de), annesi Saide Hatun, eşi Zeynep Hanım ve iki oğlunun mezarları ise Malatya’da. Atalarının İmam Cafer, İmam Zeynel Abidin yoluyla İmam Hüseyin’e, dolayısıyla da Hz.Ali’ye ulaştığı ve bu nedenle “Seyyid” olduğu kabul ediliyor. “Battal” adını yiğitliği ve cesaretinden, “Gazi” unvanını da savaşlarda gösterdiği kahramanlıklardan aldığı sanılıyor. Malatya, Kayseri ve Eskişehir’de de makamları bulunan Battal Gazi’nin 740 yılında Arap ordularıyla Bizanslılar arasında yapılan Afyon savaşında öldüğü ve vasiyetine göre Seyitgazi’deki Üçler Tepesi’ne gömüldüğü kabul ediliyor.

Seyyid Battal Gazi Külliyesine geldik ve aklımıza gelmeden önce okuduğumuz efsane geldi. Yazılarımızı okuyanlar bilirler efsane duyduk mu anlatmadan geçmeyiz. Efsaneye göre; Seyyid Battal Gazi’nin kabri bir rüya sonucu ortaya çıkmış. Nasıl mı? Haydi, en baştan başlayalım anlatmaya. Hem hikayeyi anlatalım hem de külliyeyi dolaşalım. Külliye’de anlatacaklarımızın nerede olduğunu görmek için Külliye’nin planı burada.

**Resim : https://eskisehir.ktb.gov.tr/**

I.Alaaddin Keykubad’ın annesi Ümmühan Hatun bir rüya görür. Rüyasında yiğit bir kişinin “Ey Hatun! Ben diyarı Rum’u aldım, kah karada, kah denizde doksan yıl gazilik ettim. Sonunda Mesihiye kalesinde şehit oldum. Gel beni ziyaret et, üzerime bir türbe yap!. dediğini oğlu Alaaddin Keykubad’a anlatır.

Alâaddin Keykubad derhal hazırlıkları tamamlar ve annesini muhafızlar ile Mesihiye kalesine doğru yola çıkarır. Mesihiye Beyi, Ana Sultan’ı karşılayınca, Ümmühan Hatun “Bu kale yakınında hiç ziyaretgah var mıdır?” der. Araştırmalar yapılır, etrafa haberler gönderilir, soruşturulur ama sonuç alınamaz.

O esnada bölgede koyun güden Kutlu isimli bir çoban vardır. Valide Sultan’ın adamları bu çobana rastlarlar ve ona da aradıklarından bahsederler. Çoban koyun güderken gördüğü ve inanamadığı bazı olayları anlatır: “Manastır civarında bazı geceler burada ateş yandığını görürdüm. Hayvanlarımı ısrarla oraya doğru ne kadar sürdümse ayak bastıramadım. İhtimal ki, aradığınız kişi orada yatmaktadır. İşte bu çobanın kabri de külliye içerisindedir. Çoban Baba (Kutluca) Türbesi külliyeye girdiğinizde hemen sağda.

**Çoban Baba (Kutluca ) Türbesi girişi**

Dönelim hikayemize, Ümmühan Hatun çobanın dediği yere gider ve yine efsaneye göre tekrar rüyasında gördüğü yiğit kişi “Ol gördüğün benim. Seyyit Battal Gazi’yim. O kişiyim. Türbemi sen yaptır. Bir mescit, bir de tekke yaptırt. Alimler ve dervişler getir, vakıflar yap” der. Hemen ertesi gün Ümmühan Hatun’un emriyle mimarlar, nakkaşlar, ustalar, kalfalar, çiniciler, boyacılar, camcılar… kısaca Selçuk ülkesinde ne kadar sanatçı varsa, Mesihiye kalesine çağrılır. Seyyid Battal Gazi’nin istediği gibi binalar yapılır. Bu arada Ümmühan Hatun da kendisi için bir türbe yaptırır. Külliye’de gezerken görebilirsiniz.

Gelelim efsanenin en ilginç bölümüne. Efsaneye göre, bütün bu yaptırılanlar güzelliğine ve değerine paha biçilemeyen bir çift küpenin sadece tekiyle yapılmıştır. Bir gün türbe yıkılır, yanar, yeniden yapımı gerekirse diye, küpenin tekini Ümmühan Hatun direklerden birinin dibine bir demir kutu içinde gömdürür. Ama bu küpenin tekinin hangi direğin altında olduğunu kimse bilmiyor

Videolar You Tube kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz.

Ümmühan Hatun’un türbesine bitişik ancak daha mütevazi görünümlü Kadıncık Ana Türbesi var. Kadıncık Ana’nın, Ümmühan Hatun’un yardımcısı olduğu söylenir.

Seyyid Battal Gazi Türbesi’nin büyük kapısında “Esselâmün aleyküm ya Sultan Seyit Gazi” diye yazar.

Seyyid Battal Gazi’nin Türbesinde mezarının bulunduğu odanın kapısı küçük, başımızı eğerek giriyoruz.

Odaya girdiğimizde ki şaşkın bakışlarımızı görmeliydiniz. Çünkü mezarın uzunluğu karşısında ilk tepkimiz şaşkınlık sonrası ise merak oldu. Mezarın boyu çok uzundu. İçimizden acaba Seyyid Battal Gazi’nin boyu ne kadar? Sanduka neden bu kadar uzun yapılmış derken ikinci şaşkınlığımız yanında yatan kişi oldu. Sandukanın künyesinde Elenora yazıyordu.

Kimdi Elenora? Sorularımızın cevaplarını Külliyeden ayrılınca yapacağımız araştırmalara bırakarak sizler için video çektik.

Sandukanın uzunluğu tam 8 m uzunluğunda. Rivayete göre; Seyyid Battal Gazi’nin boyu 2.40 m imiş. Hatta mezara ayaklarını bükerek yatırmışlar. Yanında yatan Elenora ise kral kızı bir Rum. Hakkında değişik anlatımlar var. Seyyid Battal Gaziyi çok sevdiği ve onun kahrından öldüğü; Battal Gazi’nin dillere destan aşkı kral kızı olduğu gibi.

Türbeden çıkınca hemen sağ yanda caminin girişi var.

Zeminden aşağıda, küçük bir pencere ölçülerinde girişi bulunan bir oda var. Buraya Kesikbaşlar Türbesi diyorlar. Bu isim Külliye’nin 1958 yılındaki restore çalışmaları esnasında burada bulunan ve başları olmayan yedi ceset nedeniyle verilmiş.

Kesikbaşlar Türbesi’nin yanındaki iki oda ise çilehane olarak kullanılmış.

Seyid Battal Gazi Külliyesi’nin girişte solda gördüğünüz türbe ise Kardeşler Türbesi olarak biliniyor. Türbenin Külliye yapım ve onarımında görev almış iki kardeşe Mihaloğlu Ahmet Bey ve Mehmet Bey’e ait olduğu sanılmaktadır.