Disneyland Paris’te gezilecek yerleri incelerken tüm gezginlerin mutlaka listelerine ön sıralarda alması gereken büyüleyici bir eğlence parkı. Şimdi diyebilirsiniz ki Paris’e gelmişken o kadar çok dolaşacağımız kültür, sanat yerleri ve katedraller varken bir eğlence parkı neden listede öncelikli olmalı. Hemen cevabımızı verelim. Disneyland öyle bildiğiniz sıradan bir tema parkı değil. Bazılarının özellikle sadece burası için geldiği, bazılarının Paris’e gelmişken mutlaka gideceğim dediği, bir çok turlarda listelere öncelikle ilave edildiği ve inanın hiçbir ziyaretçisini yaşı ne olursa olsun hayal kırıklığına uğratmayan çok hoş vakit geçirilebilecek bir yer.
Bizi takip edenler zaten bilirler ki gittiğimiz yerde böyle bir tema parkı varsa mutlaka gideriz. Örnek mi; Almanya-Stuttgart’taki Europark, Amerika Los Angeles’te Universal Stüdyoları.
Disneyland Paris, asıl adıyla Euro Disney Resort, Paris’in doğusunda 32 km uzaklıkta ki Marne-la-Vallee kentinde bulunan Disney temalı bir eğlence parkıdır. 12 Nisan 1992 tarihinde açılmış olup Tokyo Disney Resort’un ardından Amerika dışında açılan ikinci Disney parkıdır. Aslında Disneyland iki tema parkı, otel, alışveriş, yemek ve eğlence kompleksi mekanlarını kapsamaktadır.
Disneyland Park, 12 Nisan 1992 tarihinde açılan kompleksin orijinal tema parkıdır. İkinci bir tema parkı olan Walt Disney Studios Park, 2002’de açılmıştır. Biz de Disneyland Park’ın 25. yılında (2017) buradayız.
Haydi bakalım Parkın giriş kapısına doğru uzanalım. Her zaman olduğu gibi çok kalabalık. Neyse ki biz biletlerimizi internetten aldık.
Bu sıraya girmeyeceğiz. Doğrudan kontrol noktasına gideceğiz. Internetten bilet almak hem daha ucuza geliyor hem de bu sıradan sizi kurtarıyor.
İçeri girince ilk olarak broşür almak üzere information bürosuna gidiyoruz.
Değişik dillerde hazırlanmış (maalesef Türkçe yok) broşürlerden İngilizce olanlardan alıyoruz. Böylece öncelikle gezeceğimiz yerleri kolay bulalım.
Disneyland baştan dediğimiz gibi iki tema parkına sahip. Disneyland Park‘ta şovlar, geçit töreni ve içinde 40’tan fazla tematik eğlence alanı bulunur.
İkinci kurulan park Walt Disney Studios‘un daha küçük olduğunu düşünürsek biz vaktimizin çoğunu Disneyland Park’ta geçirmekten yanayız. Ama siz isterseniz her iki parka da gidebilirsiniz.
Parkın içerisinde gün boyunca karşınıza Walt Disney karakterleri çıkabilir. Bazen bir şovla bazen hayranlarıyla fotoğraf çektirirken. İşte gölgesinden hızlı silah çeken yalnız kovboy “Red Kit”karşımızda.
Disneyland Park, farklı temaların uygulandığı beş bölümden oluşuyor; Main Street USA, Discoveryland, Fantasyland, Adventureland, Frontierland.
“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”
Main Street USA, hayali bir Amerikan kasabasının canlandırıldığı bölüm Disneyland Park’ın girişinde yer alıyor.
Caddenin her iki tarafında ki mağazaların arasından ilerleyince karşınızda Uyuyan Güzel’in şatosu. Bu alandan kalkan Disneyland Railroad treni ya da Horse–Drawn Streetcars atlı arabalarla parkı dolaşabilirsiniz.
Frontierland bölümü, vahşi batı temalı kovboy kasabalarının yer aldığı, büyük ve kırmızı dağların keşfedildiği, buharlı gemilerle doğa harikaları ile buluştuğunuz yer. Biz de öncelikle Big Thunder Mountain’i treni ile dağı keşfedeceğiz.
Tren o kadar hızlı ki sizin belirli noktalardan geçerken fotoğrafınızı çekiyorlar, sonra size oldukça pahalıya satıyorlar. Ancak önce beğenip beğenmediğinizi görmek için duvarda sergiliyorlar. Beğenirseniz alıyorsunuz. İşte biz bu sergileme sırasında fotoğrafı almak yerine resmini çektik :)) (Küçük bir hatırlatma trene gezisi sırasında gözlük ve çantalarınıza dikkat. Hızdan dolayı savrulabilirler)
Trenden sonra adrenaline devam . Perili Köşk’ün bir versiyonu olan Phantom Malikanesi’ne gideceğiz. Korku dolu görüntü ve özellikle ses efektleri harika.
Frontierland’i dolaşmak için nehir gemisine binebilirsiniz. Çevrenizdeki doğa harikalarını seyredip rahatlamak için iyi bir fırsat. İşte Western River Line gemisi yaklaşıyor.
Adventureland, Disneyland Park’ın en eğlenceli yerlerinden biri. Bu bölümde Adventure Isle yani Macera Adası’na ulaşmak için asma köprülerden geçmeniz, Kafatası Kaya’sının ardındaki gizemi bulmanız gerekiyor. Macera Adası’nda tehlikeli dar yollar, korkunç mağaralar sizi bekliyor. Macera adası haritası ile keşfe çıkarken pusuya düşmemek için de tetikte kalmak gerek.
Geldik Discoveryland‘a. Burası daha çok bilim kurguyu sevenler için. Star Trek (Uzay Yolu) dizisini izleyen, Kaptan Kirk, Mr. Spock ve Dr. McCoy’un maceraları ile büyüyen bizler için burası daha ilginç geldi. Önce bir video oyunun içinde elimizdeki silahlarla uzay canavarları ile savaş deneyimini yaşadık. Bu deneyim sırasında yine sizin resminizi çekiyorlar.
Sonra tabi ki 1950 model bir arabanın sürüş koltuğuna oturarak yemyeşil doğanın içinde araba sürme keyfini yaşadık. Çarpışan araba konseptinin bir adım ilerisini sunan Autopia‘yı denemeden olmaz.
Bu kadar adrenalinden sonra biraz daha rahat olabileceğimiz bir yere gidiyoruz. Şimdiki durağımız Fantasyland.
Fantasyland ‘da Küçük Dünya (Small World)‘yı dolaşacağız. Teknemize biniyor ve keşfe çıkıyoruz. Daha çok çocukların eğleneceği bu bölümde inanın bizlerde çok keyif aldık. Eeeeee Disneyland’a zaten çocukluğumuzu yaşamak için gelmedik mi………
Teknemiz ile başladığımız Dünya keşfinde bizi değişik dillerde söylenen hoşgeldiniz tabelaları karşılıyor.
Sonra karşımıza ülkeleri karakterize eden figürler çıkıyor. Rahatlık veren müzik eşliğinde yolumuza devam ediyoruz. Hangi ülkelere mi gittik…. Bir kaçını sayalım.. İngiltere, İtalya, Rusya, Amerika, Hindistan, Japonya, Mısır
Yolculuğumuzun sonunda bizi güle güle ile uğurluyorlar. Masalsı bir Dünya gezisi oldu. İnanın o kadar rahatladık ki.
Disnayland’da her gün saat 17.00 de Disney karakterlerinin katıldığı geçit töreni var. Hemen kendimize geçidi rahat seyredebilecek bir yer bulalım. Çünkü çok kalabalık oluyor. Geçitte kimler yok ki Pamuk Prenses, Kayıp Balık Nemo ve bu seneye özgü 25. Yıl arabası. İşte başlıyor.
Disneyland’da güzel güzel dolaşırken birden yağmur yağmaya başladı. O kadar hızlı yağdı ki oyun alanları hemen boşaldı. Herkes bir yerlere gitti. Bu konuda bir sorun yaşamazsınız. Çünkü restoranlar, mağazalar, hediyelik eşya dükkanları sizi karşılıyor.
Parktan çıkmadan önce parkı tamamıyla gezebileceğimiz tren ve tekne gezisini de yapmak istedik.
Disneyland’da her şey çok güzel, peki hiç olumsuz bir şey yok mu diyebilirsiniz. Tabi ki var; oyuncaklara binmek ve aktivitelere katılmak için uzun kuyruklar beklemek. Ama bunun için de kolaylık bulunmuş. Fast Pass, yani hızlı geçiş bileti uygulaması, yani öncelikli geçiş hakkı tanıması. Aldığınız biletinizi kullanarak Fast Pass otomatından bilet alıyorsunuz. Örneğin saat 13.00’de bir oyuncağa bineceksiniz. Fast Pass’den aldığınız biletle birkaç saat sonrasına rezervasyon yaptırmış oluyorsunuz.
Disneyland’tan ayrılma vakti geldi. Doya doya çocukluğumuzu yaşadığımız ve tadı damağımızda kalan (bir daha ki Paris gezimizde tekrar uğrayacağımızdan eminiz) bu masalsı yerden ayrılırken Disney Store hediyelik eşya mağazasına uğrayıp hem kendimiz hem de arkadaşlarımız için hediyeler aldık.
Disneyland Paris’i tam anlamıyla gezmek hele ki iki tema parkını da gezmek isterseniz en az iki gün ayırmanız gerek. Hadi vaktiniz yok o zaman tam bir gün ayırmalısınız. Disneyland Park sadece çocuklara değil çocukluğunu gönüllerince yaşamak isteyen herkes için büyüleyici bir yer. Buraya her gelişimizde uğradığımız Disneyland bundan sonra ki seyahatlerimiz de de uğrayacağımız bir yer olacak.
“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”
Yorum Bulunamadı