Paris’e değişik zamanlarda 3 kez geldik ve her geldiğimizde de Eyfel Kulesine gittik, gördük ve tepesine kadar çıktık. Nedendir bilinmez, Paris’e her geldiğimizde buraya uğrarız. Özel bir çekim gücü mü var nedir bizim için bilemedik. Eyfel Kulesi denilince akla hemen Paris, demir kule ya da demir yığını kule gelir. Ama Eyfel Kulesi tüm dünyada Fransa’nın sembolü olmuştur. Paris’liler ise bu dünya sembolünü  “Demir Bayan” olarak adlandırırlar. Fransız Devriminin 100. Yıl kutlamaları nedeniyle düzenlenen dünya fuarı için tasarlanan kule ismini, inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel’den alır.

Yapıldıktan sonra demir yığını denilen kule şehrin görüntüsünü bozuyor diye yıkılmak istenmiş ancak kulenin radyo sinyal vericisi olarak kullanılabileceği düşünülerek yıkımdan vazgeçilmiştir. Kule gerçekten radyo dalgalarını uzun mesafelere yayabilmesi avantajıyla l. Dünya Savaşı’nda sinyal kesici ve bozucu olarak da kullanılmıştır. Haydi bu demir yığınını pardon Demir Bayan’ı yakından tanımaya başlayalım.

Eyfel Kulesi 4 ayak üzerine oturtulmuş ve 3 katı ziyarete açılmıştır. Kulenin ilk 2 katına asansör ya da merdivenle çıkabiliyoruz. Ben biraz gezerek çıkayım ya da asansörden bir yer göremem deyip bu nedenle asansör kullanmayayım derseniz birinci kata çıkmak için sadece 360 merdiven olduğunu unutmayın. (Bu arada asansörler kutu gibi kapalı değil). Biz asansör ile çıkmayı tercih ettik.

İlk iki kata hem merdivenle hem de asansörle çıkabiliyoruz. Üçüncü kat “The Top” olarak adlandırılıyor. Bu kata sadece asansörle çıkabiliyoruz ve üçüncü kata çıkmak için diğer asansörü kullanıyoruz. Merdiven yok. Eyfel Kulesi toplam 1664 basamaklıdır. Kulenin yüksekliği 324.8 m dir. Bu da 81 katlı bir apartman boyuna denk geliyor. Her yıl şenlik havasında kuleyi tırmanma ve koşarak çıkma etkinlikleri düzenleniyor.

Gustave Eiffel Bulvarından geçerek giriş kata ulaşıyoruz. Burada Gustave Eiffel’in heykeli, hediyelik eşya mağazaları, bilet gişeleri bulunuyor.

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”

Birinci kat: Birinci platform olarak da adlandırılan bu bölüm yerden 57 m yüksekliktedir. Eğer yükseklik korkunuz varsa burası sizin için ideal nokta. Manzarayı seyredebilir, sergiyi gezebilir, lokantalarda karnınızı doyurabilir, çocuklar için ayrılan bölümde çocuklarınız ile birlikte vakit geçirebilirsiniz. Hatta burada bulunan postaneden arkadaşlarınıza kart bile atabilirsiniz.

İkinci kat: Yerden 125 m yüksekliktedir. Girişten bu kata 674 basamak çıkarak ulaşabilirsiniz. (Birinci kata çıkmak için 360 merdiven vardı) ki bu da performansınıza ve dizlerinizin dayanıklılığına göre en az 30 dakika basamak çıkacağınızı gösterir. Gelin asansörle çıkalım. Vakit kaybetmeye değmez. Yukarıda Paris’i izlemek daha keyifli. Biraz yorulduk deyip aslında bu muhteşem manzara da yorulunmaz ama keyif olsun diye Jules Verne isimli lokantada yiyecek ve içeceklerin tadını çıkarabilir (yalnız bu lokanta için önceden rezervasyon şart), hediyelik eşya mağazasında sevdiklerimizin için güzellikler seçebilir ya da  “Macaroon Bar” da makaron ve limonata tadım keyfini yaşayabiliriz.

Üçüncü kat: (The top) İşte Eyfel Kulesi’nin tepesine gidiyoruz. Yalnız bunun için geldiğimiz iki asansörden farklı olan diğer asansöre geçmemiz gerek. Bu kata çıkmak için merdiven yok. Asansör diğer bölümlere göre biraz daha dar. Bazı kişilerin iki kattan sonra bu daralma nedeniyle üçüncü kata çıkmadıklarını gördük. Korkulacak bir şey yok aslında ama tercih meselesi. Bu katta Gustave Eiffel’in özel dairesi bulunuyor. Dairede Gustave Eiffel’in, Eiffel’in kızı Claire’in ve Thomas Edison’un balmumundan yapılmış heykelleri var. Ayrıca “Champagne Bar” yer alıyor. Eyfel’in tepesinde şampanya tadımı yapmak isteyenler buraya……… Üçüncü katta hava kararmaya başladı. Sen nehrinde tekneler ışıklandı. Aşağıya inerken gece manzaraları harika.

Eyfel Kulesi her ne kadar gündüz demir yığını olarak görülse de gece ışıklandığında harika. Güneş battıktan sonra kule ışıkları yakılarak görsel şölen sunuluyor. Burada vakit geçirip hem ışıklı halini hem de belirli saat aralıkları ile yapılan platin ışıklandırmayı izleyebilirsiniz. Hatta bu keyfi tuk tuklara binip yaşayabilirsiniz.

Ziyaret saatlerine gelince: Eyfel Kulesi yılın her zamanında açıktır. Uygulama Kış ve Yaz mevsiminde biraz değişiklik gösteriyor.  1 Temmuz–1 Eylül döneminde 09.00 -00.45 arası; 1 Eylül–1 Temmuz döneminde 09.30 ile 23.45 saatleri arasında ziyarete açıktır. Kış döneminde merdivenler akşam 18.30’da kapatılıyor. Asansörlere son biniş saati ise 22.30.

Girişte bilet kontrolleri çok uzun zaman alıyor. Bu nedenle bileti internetten almak işleri biraz daha kolaylaştırır. Aldığınız e-bilet sayesinde  “yeşil bayraklı yol”u kullanıyorsunuz. Yanlışlıkla “sarı bayraklı yol”a girmeyin. Bu yol, biletlerini gişelerden alan kişilerin kuyruğudur. Eyfel Kulesi’ne rezervasyonsuz giderseniz 2 saati aşan bir süre bilet kuyruğunda bekleyebilirsiniz. (güvenlik kontrolü ve kule içinde asansörlerin kalabalıklığı da düşünülürse 3-3.5 saat kuyrukta geçebilir) Gelirken kimlikleri getirmeyi unutmayınız. Ancaaaaak Eyfel Kulesi’ne cam şişe, bardak, katlanamayan bebek arabası, bavul-valiz, büyük boy paket, aşırı miktarda yiyecek sokmak yasaktır. Eyfel Kulesi’nde bunları bırakacağınız bir bölüm de yoktur. Eyfel Kulesi’nin tüm katlarında tuvaletler ve bebek bezi değiştirme odaları mevcuttur.

Peki Eyfel Kulesine nasıl gideceğiz derseniz?…. Konum olarak Paris’in merkezi gibidir. Yürüyerek bile gidebilirsiniz. Tüm toplu taşıma araçları buradan geçmektedir.

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”