Priştine’de konaklarken Prizren’i gezmeye gidiyoruz. Prizren Kosova’nın ikinci büyük şehri. Prizren dağların gölgesinde saklı, adını “temiz altın” anlamına gelen “pür zerrin” kelimesinden alan ve Balkanlar’ın mücevheri olarak tarif edilen bir şehir. Yaklaşık 1.5 saat yolumuz var, hava biraz yağışlı. Prizren’e otoban yoldan gidiyoruz. Kosova’da tüm otoyollar ücretsiz. Prizren, Arnavutlar, Türkler, Boşnaklar ve diğer etnik grupların bir arada yaşadığı kültür mozaiği çok zengin bir şehir. Türkçe konuştuğumuzu duyunca hemen yaklaşıyorlar. Kosova halkı zaten sıcakkanlı ve burada Türk’lere karşı bir sevgi var.



Prizren’e geldik. Şehri yürüme gezeceğimiz için arabamızı otoparka bırakıyoruz. Yağmurluklarımızı giyip ilk durağımız olan Prizren Kalesi’ne doğru gidiyoruz. Karşıdan tepede gördüğümüz kale çok uzakta gibi görünmekte.


Sabahın erken saatleri ve ilk olarak kaleye gitmeye karar verdik. Okuduklarımızdan kaleye çıkış biraz zormuş. İlk olarak tüm enerjimizle kale yolunu tuttuk. Yolda şehri nasıl gezeceğinize dair bilgilendirme panoları mevcut.


Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Prizren Kalesi
Kalenin başlangıç noktası Sinan Paşa Camii’nin yanı. Buradan kaleye çıkmak ne kadar hızlı yürüdüğünüz ile bağlantılı. Hızlı yürürseniz yaklaşık 30 dakikada çıkılabiliyormuş. Ama acelemiz yok. Yavaş yavaş çıkacağız. Tur ile gelmemenin yararı da bu. Keyfiyete göre hareket. Yavaş yavaş yürümeye başlıyoruz. Hatta yolda rastladığımız bir kişiye kaleye çıkış zor mu diye sorduğumuzda; yavaş yavaş çıkarsınız, buraya kadar gelip de görmemek olur mu dedi. Bir Orta çağ kalesi olan Prizren Kalesine Kalaja diyorlar ve yolda inşaatlar olduğundan yanlış yöne sapmamanız için tabelalar koymuşlar.


Kaleye çıkışta farklı rotalar var. Biz yoldaki tabelaları takip ettik ve daha uzun rotaya sapmadık.Tırmanmaya başladığımızda gerçekten kolay bir parkur olmadığını gördük. Ama bizim farklı ülkelerde böyle zorlu tırmanışlarımız olduğu için çok da zor gelmedi. İsviçre-Zermatt’ta dünyanın yaya kullanımı için yapılmış en yüksek asma köprüsüne gitmek, Sri Lanka’da Sgiriya-Aslan Kaya’ya tırmanmak, ülkemizde Olympus dağına tırmanmak, Valla Kanyonu ve Horma Kanyonunu yürümek aklımıza ilk gelenler. Eski evlerin arasından, merdivenlerden geçerek yol üstünde bir kiliseye geliyoruz. Burası St. Savior Kilisesi.
St Savior Kilisesi (Kutsal Kurtarıcı Kilisesi)
Kalenin eteklerinde Prizren’e kıyasla yüksek bir konumda yer kilise 1330 civarında inşa edilmiş bir Sırp Ortodoks kilisesidir. Kilise 1990 yılında “Olağanüstü Öneme Sahip Kültür Anıtı” ilan edildi ve Sırbistan Cumhuriyeti tarafından korunuyor. Kilise maalesef kapalıydı, sadece dışarıdan görebildik. Kilise fotoğraf çekimlerimiz tamamladık. Yolda ilerlerken Prizren’in manzaralarını da çekiyoruz. Eminiz ki yukarıda manzara muhteşem.



Eğer yolda dinlenmek veya yorulup çıkmak istemezseniz kafede mola verebilirsiniz. Yolda düzgün olmayan kaldırım taşları ve çakıl taşları var. Kuru koşullarda bile kaygan olan bu taşlardan hava yağmurlu ise tavsiye etmiyoruz. Biz yağmurda başladık ama neyse ki yağmur dindi.
Daha rahat gidiyoruz. Kaleye oldukça yaklaşmışken arkamızda 4-5 tane köpeğin bize yaklaştığını görünce nasıl hızlandık anlatamam. Yukarıdan durumu izleyen kale görevlisinin inip de köpekleri uzaklaştırması bize rahat nefes aldırdı.


Kaleye geldiğimizde gördüğümüz muhteşem manzaralar her şeyi unutturmuştu bile. Hatta buna değdi dedirttirdi.


Prizren şehrine bakan bu küçük inşa tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte 6. yy’dan kalma olduğu kabul edilen bu çok yaşlı kale yine de çok iyi durumda. Kalenin tarihi ile ilgili aradığımız bilgiler tepede. Kalenin arka tarafında vadinin ve uzaktaki dağların manzara çok etkileyici. Prizren’in büyük bölümü kalenin güneyinde kalıyor. Üzerine konumlandığı tepenin hemen altındaysa Bistrica yani Akdere akmakta. Üzerindeki köprüler rahatlıkla görünmekte.




Buraya gelirken size tavsiyemiz rahat ayakkabılar giyin, güneşli havada geliyorsanız güneş kremi kullanın, şapka takın ve mutlaka yanınızda su getirin. Kalenin sol köşesine doğru olan burcun üzerinde ki Osmanlılardan kalma topu görmeden gelmeyin.






Kaleye giriş ücretsiz. Kale bedenlerindeki coffe shoplardan kahve veya çay içilebilirsiniz. Biz gittiğimizde mevsim itibariyle hizmet verilmiyordu. Hatta kalenin içinde müze olduğunu öğrendiğimiz evler bile kapalıydı. Kaleden aşağıya doğru olan iniş doğal olarak çıkışa göre daha kolaydı.


Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Taş Köprü
Taşköprü veya Prizren Taş köprüsü tarihi Osmanlı köprüsüdür. Bistrica Nehri, Prizren’in tam ortasından geçerek şehri benzer iki parçaya bölmekte. Prizren’de Bistrica üzerinde birçok köprü inşa edilmiş ama şehrin simgesi ise Taş Köprü’dür.


Taş Köprü eski şehrin merkezinde bulunmaktadır. Köprünün inşa tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Fakat mevcut olan belgelere göre, onun 15. yy’ın sonları veya 16. yy’ın başlarında inşa edildiği muhtemeldir. Köprünün bir ana gözü ve iki yan gözü olmak üzere toplam 3 gözü vardır. Uzunluğu 28.50 m, genişliği ise 4.20 m’dir. Taş Köprü yapılışından itibaren sadece yayalar için kullanılmıştır. Bistrica Nehri üzerine yapılan bu köprünün doğu tarafında Arasta Köprüsü, batı tarafında ise Nalet Köprüsü var. Köprü solda Şadırvan Meydanını ve nehrin sağ tarafındaki Saraçhaneyi birleştiriyor.


Sinan Paşa Camisi
Prizren’in en büyük camisi kubbesi, minaresi, sütunlu dış cephesi ile çok rahatlıkla her yerden görülebiliyor. Cami’nin içindeki yazıtlara göre, Sofi Sinan Paşa, burayı 1615 yılında yaptırmış.


Kurşunla kaplı büyük bir kubbe ile boyalı ve sarkıt başlıklı mihrabı örten daha küçük yarım bir kubbesi var.
Kurşunla kaplı konik bir yapı ile kaplanan minaresi 43.5 m yüksekliğe sahip ve şehirdeki en yüksek yapılardan birisi.




Şadırvan Meydanı (Shadervan Square)
Kentin ana meydanı. Halkın buluştuğu, toplandığı, sohbet ettiği, yemek yediği, kahvelerin içildiği yaşayan bir merkez. Meydanın etrafında kafeler, barlar, restoranlar, pastaneler ve küçük dükkanlar bulunmakta. Şadırvan Meydanındaki Şadırvan Çeşmesinden su içerseniz bazı efsaneler söyleniyor. Birincisi “kişinin tekrar Prizren’e geleceği” ikincisi “Prizren’de evleneceği”. Hatta “Kim bu çeşmeden su içerse Prizren’den ayrılması zor olur” diye bir atasözü de varmış.
Biz denemedik. Neden derseniz?, Bosna-Hersek gezimizde Saraybosna merkezinde bulunan ünlü Sebilden su içen bir defa daha gelir sözüne inanmayıp iki kere Bosna-Hersek’e gidenlerdeniz. Saraybosna yazımız burada ya da Kars Kalesi’ne çıkan bir kez daha Kars’a gelir sözüne inanmayıp her gittiğimizde çıktık ve Kars’a tam 4 kez gittik. Kars Kalesinin efsanesi burada. Böyle söylenen söylentilere kulak vermek gerek.

Arasta Cami (Yakup Evrenos Bey Cami)

Bugün binası olmayan, sadece minaresi duran cami, Arasta Çarşısı’nda bulunmasından dolayı halk tarafından Arasta Camii olarak biliniyor. Cami ünlü akıncı Gazi Evrenos Bey’in oğlu Yakup Bey tarafından 1526 ile 1538 yılları arasında yaptırılmıştır.
Cami binası taş yapılı ve dört yana akışlı çatı örtülüydü. Minare yüksekliği cami binasının yüksekliğinden iki misliydi ve caminin sağ tarafındaydı. Bugün yıkılmadan sıvası çekilmiş, kuru taş olarak duran minare herkesin dikkat çekmekte.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Prizren Başkonsolosluğu
Prizren Başkonsolosluğu, Kosova’da bulunan Türk vatandaşlarına ve Türkiye’yle ilgili işlemlerini gerçekleştirmek isteyenlere kapsamlı hizmetler sunmaktadır.

Halveti Tekkesi (Halveti Teqe)
Türk Konsolosluğu’nun yanındaki sokaktan ilerleyerek Halveti Tekkesi’ne ulaşıyoruz. Bistrica Nehri’nin yanında bulunan tekke 16. yy’ın sonlarında Prizren’e gelen ve Kukli Mehmet Bey camisinde yaşayan Şeyh Pir Osman Baba tarafından 1712 yılında kurulmuştur.


Şeyh Osman Baba’nın kurmuş olduğu bu tekke Arnavut bölgelerinde kurulan tekkelerin ilkidir ve merkezi konumuna oturmuştur.




Tekkede büyük bir semahane, avluda bir şadırvan ve diğer bölümlerin yanı sıra tekkenin önceki şeyhlerinin kabirleri de bulunmakta.

Kukli Mehmed Bey Camii (Saraçhane Camii)

Kukli Bey Camii, Kosova’daki en eski camilerden birisidir ve tarihsel olarak tabakhane ve un değirmenlerinin bulunduğu Saraçhane mahallesinde bulunmaktadır. Cami, Halveti Tekkesi ve Gazi Mehmet Paşa Hamamı gibi yapıların yakınındadır. 1531 yılında, o dönemde Selanik’ten Bosna’ya kadar uzanan bölgenin valisi olan Mehmed Kukli Bey tarafından inşa edilmiştir.
Gazi Mehmet Paşa Hamamı
Hamam 16. yy’da İşkodra Sancak beyi Gazi Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kukli Mehmet Bey Camisi ve Emin Paşa Camisi’nin yakınlarında yer almaktadır. Gazi Mehmet Paşa Hamamı Balkanların en büyük hamamlarından biri olarak kabul edilmektedir. Hamamın çatısı, soğukluk ve giriş kısmı üzerine inşa edilmiş iki büyük kubbeden ve sıcak kısmı üzerinde yapılmış dokuz küçük kubbeden oluşmaktadır. Hamamın başlangıçtaki rolü umumi banyo olarak hizmet vermekti ve 1944 yılına kadar hamam olarak hizmet vermiş, daha sonra peynir deposu olarak kullanılmış. Günümüzde çeşitli kültürel amaçlar için bir yer olarak kullanılmaktadır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.
Namazgah
Namazgah, Prizren’de ki ilk Osmanlı mimari eseridir.

Prizren 1455’de Fatih Sultan Mehmet Han orduları tarafından fethedilmiştir. Fetih sırasında yapılan savaş yerinde ilk namazın kılındığı yerde Namazgah inşa edilmiştir ve halk tarafından “Kırık Camii” adıyla anılır.


St George Katedrali
Sinan Paşa Camisi’nin bulunduğu Şadırvan Meydanına yaklaşık 100 m uzaklıkta, taş köprünün tam karşısındadır. Saint George Sırp Ortodoks Katedrali, 15. yy’da inşa edilen eski bir kilisenin yakınlarına 1856’dan 1887’ye kadar kademeli olarak inşa edilmiş. Yapı, 1999 ve 2004 isyanları sırasında ağır hasar görmüş. Sonra uzun yıllar tadilat yapılmış ve bugünkü durumuna getirilmiş. Koruma altındaki Katedrale erişim genellikle polis tarafından engelleniyormuş. Ziyaretçilerin görevlilerden bahçede yürümek için izin istediklerini ve kilisenin içine giremedikleri belirtiliyordu. Bu kilisenin hem içinde hem de dışında fotoğraf çekmek yasakmış. Biz de bir gidelim dedik. Bahçeye girerken kapıdaki güvenlik görevlisi durdurdu, nereden geldiğimizi sordu ve fotoğraf çekmemize izin verdi. Kilise neredeyse her zaman kapalı. İçeriyi gezemedik.

Bogoroditsa Levişka Kilisesi
Prizren’in Yeni Mahalle semtinde bulunan ve bugün kullanım dışı olan tarihi bir dini yapıdır. Kilise Bizans İmparatoru II.Basileios tarafından 1018 yılında yaptırılmış ve 1306-1307 yıllarında Sırp Kralı Stefan Milutin tarafından restore edilerek katedrale çevrilmiş.

Katedralin Slavca ismi “Bogorodica Ljeviska”dır. Yazılı kaynaklardan Fatih Sultan Mehmet’in 1455 yılında buraya gelerek Prizren’in en büyük Ortodoks Kilisesi olan Sv. Bogorodica’yı Cuma Camisine dönüştürdüğü anlaşılmaktadır. Halk arasında Cuma Camii veya Fethiyye-Cuma Camii olarak bilinir. Osmanlı İmparatorluğu 1912 yılında şehri terk edince, 1918 yılına kadar yerel halk tarafından cami olarak kullanılmaya devam etmiş. 1923 yılında kiliseye yapılan bütün eklemeler sökülmüş, minare yıkılmış ve tekrar kiliseye çevrilmiş. Bugün kullanıma kapalı, hatta dikenli tellerle çevrili ağır kapılar arkasında.
Prizren gezimizi tamamladık. Priştine’ye geri dönüyoruz. Dönerken yolda Kosova’nın tek Türk Mahallesi olan Mamuşa‘ya uğrayacağız.
Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza (ücretsiz) abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.