Dip Karpaz yada kısaca Karpaz Kıbrıs Adasının sivri uzun yarımadasının adıdır, İskele ilçesine dahildir ve en uçta Zafer Burnuna kadar devam eder. Karpaz yarımadası yüzölçümünün büyük olmasına karşın yaşayan nüfus azdır. Yarımada Milli Park statüsünde olduğundan koruma altındadır. Pekiiiii siz Dip Karpaz’ın “eşek cenneti olarak anıldığını biliyor musunuz? Garibinize gitmesin Karpaz’ın eşekleri ünlüdür.

Biz Gazi Mağusa’da konaklarken Dip Karpaz’a gitmeye ve özellikle Kıbrıs’ın son noktası kabul edilen Zafer Burnunu görmeye gittik. Kuzey Kıbrıs’a kadar gelip buraya gitmeden olmaz. Hele bizim gibi “en” lere meraklı iseniz. Avrupa’nın Portekiz’de en batı uç noktası (Roca Burnu) ve yine Avrupa’nın en güney ucu İspanya-Tarifa’da Isla de las Palomas’dan gidiyoruz Kuzey Kıbrıs’ın “en uç” noktasına yani Zafer Burnu’na.

Sabah kahvaltısının ardından Dip Karpaz’a doğru yola çıktık, yaklaşık 1.5 saatlik yolumuz var.

Buraya nasıl giderim derseniz toplu taşıma ile çok zor.  En iyisi bizim yaptığımız gibi araba kiralamak. Araç kiralamada dikkat edilecek kurallar yazımız size yardımcı olacaktır

Dip Karpaz’a gelip Milli Parka girdiğinizde sizi biraz önce bahsettiğimiz eşekler karşılıyor. Araba gördüklerinde hemen yaklaşmaya başlıyorlar. Sizden hiç kaçmıyorlar. Arabadan inip sevmenizi bekliyorlar. Eğer arabadan inmez seyrederseniz cama kadar geliyor hatta arabayı sarsıyorlar.

Böyle bir trafik levhasını belki de başka bir yerde göremezsiniz bile.

Eğer vaktiniz varsa bu tabeladaki yürüme yolunu takip edebilirsiniz. Neyse biz yolumuza devam edelim. 

İlk karşılaşacağınız Apostolos Andreas Manastırı.

Çok kişi burada kalıyor. Büyük araçlar zaten buradan ileri gitmiyor. Çünkü buradan sonra yol iyice bozuluyor. Ama biz kararlıyız. Buraya kadar geldiysek gidebileceğimiz yere kadar gideceğiz.

Manastırı dönüşte görürüz dedik ve toprak yola girdik. Bir gün önceden yağmur yağdığı için yol biraz daha ağırlaşmış. Çukurlara düşmeden, çamurlarda patinaj yapmadan devam ediyoruz.

Zor bir yol macerasından sonra işte Zafer Burnu’ndayız. Yani Kıbrıs adasının en kuzey ucundayız. Buradaki taşın üzerinde yazdığı gibi “finish” noktasındayız.

Oldukça rüzgarlı olan bu noktada gördüğümüz adalar Zafer Adaları adını almaktadır. Yine konuksever eşekler bizi uğurlamaya gelmişler.

Fotoğraflarımızı çektikten sonra yine zor yoldan geri dönüyoruz ve Apostolos Andreas Manastırına geliyoruz.

Apostolos Andreas Manastırı

Manastır “Mucizeler Yaratan“, “Rüzgarların Hakimi” ve “Yolcuların Koruyucusu” özelliklerinin taşıyan Apostolos Andreas’a adanmıştır. Rivayetler der ki, Hristiyan inancına göre İsa’nın havarilerinden Andreas deniz yoluyla Kutsal Topraklar ve Kudüs’e giderken gemide su sıkıntısı baş gösterdi. Bir gözü görmeyen geminin kaptanı nasıl su bulacağını düşünürken Andreas gemiden inerek manastırın bulunduğu yerde su bulabileceğini söylemiş. Bir gözü kör olan geminin kaptanı gözlerini bu susan içince kaptanın gözü görmeye başlamış . İşte bu suyun çıktığı noktaya 15.yy’da küçük bir şapel yapıldı.

Genellikle göz hastalıklarını tedavi eden bir aziz olarak bilinmesine karşın dertlerine çare bulamayanlar da buraya gelirler ve ya adak adarlar. 15 Ağustos ile 30 Kasım tarihlerinde ziyaret edilmesi adettendir. Manastıra gelemeyenler bir şişeye koydukları zeytinyağı adaklarını en yakın yerden denize atarlar. Böyle yaparak rüzgarların hakimi olduğuna inanılan Andreas’ın bunları er veya geç manastırdaki rahiplere ulaştıracağına inanılır. Gittiğimizde restorasyon çalışmaları devam ediyordu.

Manastırın hemen yanında kurulmuş olan halk pazarından hediyelik eşyalarınız alabilirsiniz.

Karpaz’a giderken giriş kapısı denilen Büyükkonuk’ta biraz duralım.

Büyükkonuk

Karpaz’a giriş kapısı olarak adlandırılan kasaba sessiz sakin bir yer. Biz de Karpaz’a giderken uğradık. Hani ekolojik ürünleri arayıp ta bulamadığınız zamanlar olur ya.  Bu tarım köyünde hala geleneksel ürünler zeytin, harnup, buğday, arpa yetiştiriciliği yapılmakta. İşte burada Geleneksel Zeytinyağı Değirmenini görelim dedik.

Dönerken yolumuz üstündeki Teko’s Golden Beach’e uğradık.

Teko’s Golden Beach

Çok güzel ve kum plajı olan burada bulunan bungalov evlerde yazın konaklamak eğlenceli olurdu. Özellikle yaz aylarında deniz, kum ve güneşin tadını çıkarmak keyif verirdi. Ama bu güzel yer kalıcı olarak kapatılmış.

Dip karpaz’dan dönerken deniz kıyısında ki Agios Philon Kilisesini görelim dedik. Vakit de epeyce ilerledi. Bakalım ne kadar görebiliriz.

Agios Philon Kilisesi

Buraya ulaşmak için Karpaz’ın kuzey sahil yolunu takip etmelisiniz. Güney sahil yolunda Apostolos Manastırını görmüştük.  Agios Philon 10.yy dan Karpasia’nın eski Fenike limanının kalıntılarıdır. Biraz geç saatlerde oraya ulaştık.

Kilise adını 4.yy da halkı Hıristiyanlığa dönüştürmekle görevli Aziz Philon’dan almıştır. Burada vakti olanlar eski limana inip orada ki restorandan bir şeyler yiyebilir. 

Mosaics of Agia Triada Bazilikası

Karpaz yarımadasında Yeni Erenköy yakınlarında yer alan bazilika 6. yüzyılda inşa edilmiştir. 7. yüzyılın ortasına doğru kilisenin tahrip olması üzerine güneyde küçük kilise ile bazı ek binalar yapılmıştır.

Bu binalar da 9.-10. yüzyılda tahrip edilmesi üzerine tamamen terk edilmiştir. 1957 yılında tesadüfen keşfedilmiştir.

Zemini geometrik, bitkisel ve haç motifleri içeren mozaiklerle döşelidir. Burada yer alan bir yazıtta bu mozaiklerin papazın yardımcılarından Heraklios tarafından yaptırıldığı belirtilir.

Karpaz’da cilt hastalıklarını tedavi ettiğine inanılan kilise olduğunu biliyor musunuz?

Agios Thyrsos Kilisesi

Agios Thyrsos, Yenierenköy, Dipkarpaz yakınlarındaki bir sahil üzerinde bulunan küçük bir kilisedir. 16. yüzyılın sonlarında inşa edilen kiliseye, Bizans Dönemi’nin başlarında Karpasia Piskoposu St Thyrsos’un adı verilmiştir. Kilisenin apsisi, bir zamanlar St Thyros’un yaşadığı söylenen bir mağara olan kayaların üzerinde duruyor. Ancak bu mağara günümüze kadar gelmemiştir. Resimde görülen yeni kilise 1911 yılında inşa edilmiştir.

Kilisenin kuzeybatı köşesindeki basamaklarla ayazmanın yani kutsal suyun bulunduğu kilisenin altındaki yer altı odasına inilmektedir. Odanın tabanında kutsal suyun var olduğu çukur, duvarda ise dar bir tünel bulunmaktadır.

İçeride resimler ve aslında yerde kutsal suyla dolu bir çukur var. İçerisine girilmiyor. Sadece su dolu bir yer.

İçeride ki su dolu çukur.

Yerel halk tarafından bu suda ve daha sonra denizde yıkanan kişinin herhangi bir cilt problemi varsa tedavi olduğuna inanılmaktadır.

Panagia Kanakaria Kilisesi

Karpaz yarımadasında, Boltaşlı köyünün girişinde yer alan kilisenin 5.-6. yy yapıldığı düşünülmektedir. Meryem Ana’ya adanmıştır. Arap akınları sonucunda 7. yüzyılda tahrip görmesinden dolayı tadilat görmüştür.

Medoş nedir? Hiç adını duydunuz mu?

Kıbrıs lalesi (Medoş)

Kıbrıs lalesi (Tulipa cypria),  Kıbrıs adasına özgü endemik bir lale türü. Halk arasında Medoş Lalesi olarak bilinir. Adanın kuzeyinde Tepebaşı köyü ve Avtepe köyü civarında, güneyinde ise Akama yöresinde yetişir. Fotoğraf: https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C4%B1br%C4%B1s_lalesi

Kıbrıs lalesi tek bir çanak üzerinde altı oval taç yapraktan oluşur. Taç yaprakları kırmızıya yakın bordo renkte olup iç kısımlarının dip kısmı siyah zemin üzeri sarı renkle çevrilmiştir. Bitkinin sapı yaklaşık 30 cm boyunda, sarımsı yeşil renkte, yaprakları 20 cm uzunluğunda, yana doğru, dalgalı ve grimsi yeşil renktedir.

1998 yılından itibaren koruma altına alınmıştır. Toplanması yasaktır. Her yıl Mart ayında, Kıbrıs lalesi adına Tepebaşı ve Avtepe köyünde Lale Festivali düzenlenmektedir.