Bremen Almanya rotamızda kuzeye doğru ilerlerken özellikle uğradığımız çok sevimli bir masal kenti. Masal deyince Almanya’da aklınıza pek çok şey gelebiliyor.  Masal şatoları (Neuschwanstein ve Hohenschwangau), masal yazarları (Grimm kardeşler) ve masal kahramanları Bremen mızıkacıları.

Bremen Mızıkacıları (Bremen Town Musicians)

Bremen’e asıl gelme amacımız çocukluğumuzda defalarca dinlediğimiz ünlü Bremen Mızıkacılarının hikayesi.  Hikayede geçen kahramanların heykelini görmek ve o günlere birazcık olsun geri dönmek. Bremen’e gelip de bu heykeli görmemek onunla bir fotoğraf çektirmemek olmaz. Neredeyse Bremen’in simgesi haline gelmiş 4 kafadarın heykelini görmek özellikle çocukların ya da bizim gibi içindeki çocuğu hiç kaybetmeyenlerin tutkusu olmuş.

Meydana geliyoruz ve gözümüz heykeli arıyor. Bir köşede bulunan heykel turistlerin ilgi odağı. Doğrusu biraz hayal kırıklığı yaşıyoruz. Ne bileyim biraz daha büyük bir heykel hayal ediyorduk. Neyse biz de masal kahramanlarını izlerken fotoğraflarımızı çekinirken hikayeyi anımsıyoruz. Nasıl mı? Haydi size de hatırlatalım. Bu arada hemen baştan söyleyelim. Heykelde eşeğin ön ayaklarını ellerseniz (ki ellemekten pırıl pırıl parlıyor) ama iki elinizle birlikte dileğiniz gerçekleşiyor. Böyle bir inanış var. Biz de yapmasak olmaz tabi ki.   

Masal Grimm Kardeşler’in fabl tarzında yazdığı 4 kafadarın (eşek, köpek, kedi ve horoz) hikayesi. Hikayenin ana teması sahiplerinin kendilerine olan kötü tutumundan dolayı evden kaçan eşek, köpek, kedi ve horozun kurtuluş ve özgür olma isteği ile Bremen’e gidip müzisyenlik yapma düşüncesidir.
Kahramanlarımızdan eşek yıllarca değirmene un çuvalı taşımaktan yorularak gücünü kaybeder. Sahibi de yemini kesince kaçar ve Bremen’in yolunu tutar. Yola devam ederken karşısına bir av köpeği çıkar. Yorgun ve yaşlı köpek yaşlandığını ve avda sahibine yeterince yardımcı olamadığı için sahibinin kendisini öldüreceğini ve evden kaçtığını anlatır. Eşek Bremen’e gittiğini ve şehir bandosuna katılacağını söyler. İki kafadar düşerler Bremen yollarına.

Yolda evden kaçan kediye rastlarlar. Kedi de onlar kadar üzgün onlar kadar özgürlük istiyor. Kedi artık fare yakalayamadığını evin hanımının da bundan memnun olmadığını ve kendisini öldüreceğini anlatır ve katılır bizim Bremen yolcularına. Üç kafadar bir çiftliğe gelirler ve durmadan öten horozu görürler. Ötme nedeni o akşam verilecek davette kesilecek olduğunu öğrenmesidir. Eşek Bremen’e gittiklerini bandoya katılacaklarını söyler ve devam eder. Biz çalarız sen söylersin der. 4 kişilik kafile yola devam eder. Bremen uzaktır, bir günde varılmaz. Kafadarlar geceyi geçirmek için ormana dalarlar. Eşekle köpek ağacın altına geçer, kedi ağaca tırmanır, horoz ağacın tepesine tüner. Etrafına bakındığında uzakta bir yerlerde bir ışık görür.

Işığa doğru ilerleyen kahramanlarımız eve gelince donatılmış sofrayı ve başında oturmuş haydutları görürler. Haydutları nasıl kaçırtacaklarının planlarını yaparlar ve çözümü bulurlar. Eşek ayaklarını pencerenin kenarına dayar. Köpek onun sırtına, kedi köpeğin sırtına atlar. Horozda kedinin başına tüner. Haydutların gözünde bir canavar silüeti oluşur. İşte heykeldeki görüntü de ortaya çıkmış olur. Hepsi kendince seslerini yükseltir ve haydutları korkuturlar. Haydutlar ormana kaçarken bizim kafadarlar da sofranın başına geçerler. Karınları doyan kafadarlar rahatça uykuya çekilirler. Gece yarısı haydutlar eve geri dönerler. Aralarından bir kişiyi eve gönderirler duruma bakması için. Gönderilen kişi ışığı yakmak istediğinde kedinin parlayan gözleri ile karşılaşır. Kediden kaçarken köpek bacağını ısırır. Pencereden atladığında eşekten iyi bir çifte yer. Eeeeee bu kadar gürültüye horozda avazı çıktığı kadar ötmeye başlar.

Kaçan adam ise yaşadığı olayı arkadaşlarına şöyle anlatır. İçeride büyücü var, yüzümü tırmaladı (Kedi), kapının arkasına saklanan adam elindeki bıçağı bacağıma soktu (Köpek) avludaki canavar beni dövdü (eşek), damdaki birisi de getirin onu buraya diyordu (horoz). Haydutlar kaçtılar ve bir daha gelmediler. Aslında derler ki masalın 4 kahramanı hiç Bremen’e varamamışlar bu evde yaşamaya devam etmişler.   

Markt Square (Markt meydanı)

Bremen’in kalbi kabul edilen meydan. Ünlü mızıkacıların heykelinin bulunduğu meydanda kafeler, restoranlar, hediyelik eşya dükkanları ve tabi ki olmazsa olmaz animatörler Meydanda bulunan Roland heykeli, Altes Rathaus (Belediye binası) ve St. Petri katedrali turistlerin ilgi odağı. Böttcher sokağının girişi de burada.

Meydanı dolaşmaya başlayalım

Altes Rathaus (Belediye binası) Bremen Belediye Başkanı ve Senatosunun makamıdır. Avrupa’daki Tuğla Gotik mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. 1973 yılından bu yana, Anıt Koruma Yasası ile korunmaktadır. 2004 yılında UNESCO Dünya Miras listesine alındı.

Roland Heykeli Tarihi Belediye binasının önünde ki anıt, toplam 10.21 metre yüksekliğinde. Bremen’li Roland 1404’ten beri şehrin özgürlük ve hakların savunucusudur. 2004 yılında UNESCO Dünya Miras listesine alındı. Efsaneye göre, Bremen Roland’ın şehri izlediği sürece özgür ve bağımsız kalacaktır. Bu nedenle ikinci bir Roland heykelinin belediye binasının yeraltı tonozlarında hazır tutulduğu iddia edilmektedir.

St.Petri Kilisesi  Markt Square’de etkileyici yapılardan birisidir. 1200 yıldan fazla kilise buradadır. Katedral, Almanya’daki Evanjelik Kilisesi adlı Protestan Bremian Evanjelik Kilisesi’ne aittir.

Bremer Loch (Yer altı Bağış kutusu)

Markt Square’da dolaşırken hayvan sesleri duyabilirsiniz. Rögar kapağına benzeyen bir bağış kutusu görürsünüz. Ama yer altında olan bağış kutusu. 2007 yılından beri Markt Square’de bu bağış kutusuna madeni para attığınızda Bremen Mızıkacıları eşek, köpek, kedi ve horozun seslerini duyarsınız. Bağışlar Bremen’deki WilhelmKaisen-Bürgerhilfe yardım kuruluşu tarafından organize edilmektedir. Bağış kutusunun kapağı dairesel rögar kapağına benzer ve bronzdan yapılmıştır. Çapı 45 cm derinliği 90 cm’dir. Özel bir cihazla hırsızlığa karşı korunmaktadır. Kapak üzerinde çepeçevre taşıyan büyük harflerle  “Wilhelm Kaisen Bürgerhilfe (Bremen Ücretsiz Hansa Şehri)” yazar.

Kapağın ortasında bir para yuvası ve Bremen kent müzisyenlerinin seslerine işaret eden horoz, kedi, köpek ve eşek -: “Kreih nich, yaul nich, growl nich, segg i-aa, yazıyı görürsünüz. Kapaktaki bağış yuvasına madeni parayı atın Bremen Mızıkacılarının seslerini üretin. Biz de yapmasak olmaz. Parayı attık. Sesleri duyduk.

Bremen’de gezmek için toplu taşımaya gerek yok. Ama isterseniz tramvayla ya da gezi treni ile gezebilirsiniz. 

Bremen’i dolaşırken karşılaştığımız heykel grubu dikkatimizi çekiyor.

Bu heykeller Knochenhauerstrasse’nin köşesinde Sögestrabe (Domuzlar sokağı) sokağında bulunuyor. Domuzlar, çoban ve köpeği bu sokağın simgesidir. Peter Lehmann tarafından tasarlanmıştır. Tarihsel olarak, Orta Çağ’da burada bulunan domuzları hatırlıyor.

Böttchestrasse (Böttcher Sokağı)

Bremen’in merkezinde yaklaşık 100 m uzunluğunda oldukça işlek ve girişi Markt Meydanında olan bir cadde. Sıra dışı mimarisi, kültürel mekanları ile turistlerin vazgeçilmez uğrak yeridir. Binaların çoğu 1922-1931 yılları arasında inşa edildi ve esas olarak Bremen’li kahve tüccarı Ludwig Roselius sayesinde yapıldı.

Caddenin girişinde ki kabartmada (Der Lichtbringer) sağ üst köşeden çapraz olarak düşen, kılıcını ve itici elini üç başlı bir yılan veya ejderhaya karşı işaret eden uzun boylu bir gencin figürü hakimdir. Diğer tüm detaylar arka planda bulanıklaşır: heyecanlı bir kalabalık, bazı manzara elemanları, belirsiz bir şekilde modellenmiş kanat ipuçları veya ışınlarının ve güneş ışınlarının arkasında dalgalanan bir pelerin. Eser Bernhard Hoetger tarafından tasarlanmıştır.

Böttcher sokağı ilginç mimariye sahip binaların olduğu, kültürel aktivitelerin gerçekleştirildiği müzelerin bulunduğu bir yer.

Robinson Crusoe House

İşte Robinson Crusoe House. Böttchersokağındaki basamaklı ev. Daniel Defoe’nin yazdığı ünlü çocuk klasiği Robinson Crusoe’yi okumayanımız yoktur. İşte bu ev Ludwig Roselius tarafından 1931 yılında roman kahramanı Robinson Crusoe için yaptırılmış.

Glockenspiel House

Glockenspiel House Böttcher sokağındaki bir başka ilginç ev. Bu binada bulunan çanlar günün belirli saatlerinde çalıyor ve duvarda dönen resimler eşlik ediyor. Turizm bürosunda ne zaman çanların çalacağının saatlerini öğrenebilirsiniz. Biz saat 12.00 deki güzel gösteriye rastladık. Daha doğrusu o saatlerde orada olmaya dikkat ettik ve bekledik. Saat 12.00 olunca çanlar çalmaya ve duvardaki resimler dönmeye başladı. Oldukça fazla olan resimlerin dönmesi yaklaşık 5-6 dakika sonra duruyor.  Çok ilginç bir görüntü ve müzik. İzlenmeye değer.

İşte bu müzelerden Ludwig Roselius (Ortaçağ’dan Kuzey Avrupa sanatını gösterir) ve Paula Modersohn-Becker (1927 yılında inşa edilmiş ve Dünyada bir ressamın çalışmasına adanmış ilk müzedir)Müzeleri ya da kısaca Museen Böttcherstrasse. Müzeler Pazartesi günü kapalı. Salı-Pazar günleri saat 11.00-18.00 arası ziyaret edilebilir. Her iki müzede de içeride fotoğraf çekmek yasak.  

Bremer Ratskeller

Almanya’nın en eski şarap mahzenlerinden birisidir. 1405 yılında inşa edildiğinden beri şaraplar depolanıp satışı yapılmış. Bugün ise büyük bir kısmı restoran olarak hizmet vermekte.

İşte yine dikkatimizi çeken bir plaka.

Balge 1607 plakası Böttcherstrase sokağının girişinde ki bu metalik plaka dikkatimizi çekti. Ne olduğunu sorduğumuzda, meydanının güneyine uzanan ve yaklaşık 200 yıldır şehirden tamamen kaybolan eski geniş bir Weser kolu olan Balge nehrinin yolunu işaret ediyormuş

Bremer Bonbon Manufakture (Bremen Bonbon Fabrikası) İşte çok güzel ve eğlenceli yer bizim için. Şekerlerin yapılışından şekerlerin tadımına kadar her şeyi görebileceğiniz bir yer. Sabine Marquardt tarafından 09.09.2009 tarihinde açılan şeker fabrikasına uğramak hem Bremen’de yaşayanlar hem de şehre gelenler için vazgeçilmez olmuştur.  Almanlar’ın söylediği gibi ”küçük ama çok iyi

Wallanlagen Park

Şehrin tarihi merkezine çok yakın konumdaki  park turistlerin en çok ziyaret ettiği parklardan biridir. Çok sayıda bitki örtüsü, çok sessiz oluşu, iyi bir dinlenme ve yürüyüş için ideal.  İçerisinde hemen arkamda gördüğünüz orijinal ve eski bir yel değirmeni bulunmaktadır. Bu değirmenin dibinde renkli taze çiçeklerden oluşan geniş bir çiçek halısı enerji saçıyor. Kafede dinlenip güzelliği seyredip kahvenizi içebilirsiniz.

Universum Bremen (Bremen Bilim Merkezi)

Universum Bremen-Bilim müzesi dış görünüşü ile ilgi çekmekte. Kocaman bir midye kabuğunu andırmakta.  Üç konu alanı var. Teknoloji, insan, doğa. Hava kulesi gökyüzü penceresi ve 27 metre yüksekliğindeki kule Bremen’i görebiliyor.  Yıllık ortalama 450.000 ziyaretçi almaktadır. Pazartesi-Cuma saat 09.00-18.00 arası açık. Cumartesi-Pazar saat 10.00-18.00 arası açık. Giriş ücreti 16€

Fatih Mosque (Fatih Camii)

Almanya’da en büyük üçüncü camidir. Fatih Camii’nin 27 m yüksekliğinde bir minaresi ve 1.2 m çapında bir kubbesi vardır. Yaklaşık 1300 kişiye hizmet sunmaktadır.

Hauptbahnhof (Tren istasyonu)

Kırmızı rengiyle şehrin merkezinde. Almanya’nın bir çok yerine gitmek için oldukça iyi. Havaalanına bile buradan 15 dakikada gidebilirsiniz. İçindeki pek çok restoran ve dükkan bulunması tren beklerken iyi vakit geçirmek için ideal.

Weserstadion (Werder Bremen Stadyumu)

Weserstadion 1909 yılında genel spor karşılaşmaları ve tek tük futbol karşılaşmaları için yapılmış, tek tribünü olan bir sahaymış. İlk büyük tribünü 1924 senesinde yapılmış. Werder Bremen kulübü 1930’da bu stada taşınmış. Stadyum 1960’lardan itibaren çeşitli yenilemeler geçirir. Kuzey tribününe ekstra katlar çıkılır ve kapasite arttırılır. Ana tribünün (Güney) 1973 yılında üstü kapatıldı. 1978 ‘de de kuzey tribününün üstü kapatıldı. Diğer tribünlerin çalışmaları 1980’lerin ortalarına kadar devam etti. 1992 senesine gelindiğinde ise stadyum tamamen yenilenmiş oldu. Stadyumu rehberli veya bireysel olarak gezebilirsiniz.Biz gittiğimizde stadyum kapalı ve temizlik çalışmaları yapılıyordu.

Denkort Bunker Valentin (Valentin Denizaltı Fabrikası)

İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman U-botları inşa etmek için inşa edilen Rekum’un Bremen banliyösünde Weser Nehri üzerinde koruyucu bir sığınaktır. Fabrika, 1943’ten Mart 1945’e kadar yapım aşamasındaydı, ancak hava saldırılarından zarar gördü ve savaşın sonunda tamamlanmadı.

Buraya gelebilmek için Bremen Hauptbahnhof İstasyonu’ndan hareket edeceksiniz (Bremen-Farge’a tren, daha sonra dört durak için 90 numaralı otobüsle Rekumer Siel, sonra beş dakika yürüme) Yaklaşık 1 saatlik yol. Ulaşması biraz karışık gibi görünse de görülmeye değer. Küçük bir yoldan ilerlerken karşınıza bu korkunç yapı çıkıyor.

İçeride sizi hoş geldin tabelası karşılıyor.

Binanın büyüklüğü gerçekten ürkütücü. İçerisi karanlık ve soğuk. İçinde ve bahçesinde dolaşırken acıyı ve hüznü bir arada duyabiliyorsunuz.

Tabelaları izleyip yazıları okudukça o günün trajik olaylarını hissediyorsunuz.  Çok etkileyici ama bir o kadar da üzücü.

Sığınakları ücretsiz ziyaret edebilir, ayrıca ücretsiz park edebilirsiniz. Rehberli turlara katılabilirsiniz ama turlar sadece Almanca.  

1983 yılında Valentin’ı inşa eden işçilere bir anıt (Vernichtung Arbeit)  dikildi. Anıt Bremen sanatçısı Fritz Stein tarafından yapıldı.

Şehri panaromik dolaşıp Hamburg’a doğru yola çıkıyoruz