Dikili’ye kadar gelip (Biz Dikili’de konakladık) 30 dakika uzağında ki Bergama’ya gitmemek, en azından Bergama Antik Kentini görmemek olmaz dedik. Neden böyle dediğimizi merak ediyorsanız…..… Bergama hepimizin sandığı gibi ya da biz öyle düşünmüşüz, sadece Bergama Antik Kentinden ibaret değil. Tamam en ünlü yeri hatta Dünyaca ünlü yeri ama Bergama’da görülecek o kadar çok yer var ki……..

Vaktiniz olursa Bergama’nın ara sokaklarında dolaşmak, evlere asılmış Bergama halılarını gözlemlemek, Bergama’da icat edilen parşömen kağıdı (evet yanlış duymadınız parşömen kağıdı ilk kez Bergama’da icat edilmiş. Bu arada hemen söyleyelim Dünyada birçok ilk Bergama’da ortaya çıkmış. Asya’daki 200.000 ciltlik ilk büyük kütüphane, ilk büyük hastane, psikoterapi tedavisi, ilk dört tiyatrolu kent, dünyanın ilk ve en dik tiyatrosu gibi) işletmesini gezip bilgiler almak, şöyle oturup keyiflice Bergama’nın kendine özgü köfte ve çığırtma ya da cığırtmasından tatmak, Kozak Yaylası’na çıkmak, kaplıcalarında şifa, camilerinde huzur bulmak, Bergama Müzesinde tarihin derinliklerine ışınlanmak, çarşılarında alışveriş yapmak güzel olmaz mı? Ama bizim gibi vaktiniz kısıtlı ise günü birlik gelecekseniz Bergama Antik Kenti-Akrapolis’i gezip, görülecek diğer yerleri ve yapılacakları bir sonraki gelişinize bırakabilirsiniz.

Bergama ya da tarihteki adıyla Pergamon 8500 yıllık tarihi geçmişe sahip, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisidir. İsmini antik kahraman Pergamos’tan alır ve  “korunaklı kale”, “tepe kale” anlamına gelir.

Kızıl Avlu

Bergama şehir merkezinin en gösterişli yapısı Mısır Tanrıları’na ithaf edilerek yapılmış bir tapınak olan Kızıl Avlu’dur.

Kızıl Avlu asıl adı Sarepeion Tapınağı’dır. Ancak tamamının kırmızı ateş tuğlalarından yapılması ve büyük ön avlusu sebebiyle halk arasında Kızıl Avlu olarak bilinir İmparator Hadrian döneminde MS 2. yy’da yapıldığı tahmin edilen Kızıl Avlu, Mısır tanrıları Serapis ve İsis adına yaptırılmış.

Tapınak; MS V. yy’ın ortalarında bazilikalı bir kilise haline getirilerek Aziz Johannes’e adanmıştır. St. John’un İncil’de sözünü ettiği Anadolu’nun ilk ‘’Yedi Kilise’sinden birisi olup yeri kesin olarak bilinen tek kiliseymiş

Kızıl Avlu, simetrik kuleleriyle dikkat çekici. Kulelerden biri Osmanlılar döneminde cami olarak kullanılmaya başlanmış ve halen cami olarak kullanılıyor. Diğer kule ise Osmanlı döneminde hapishane olarak hizmet vermiş ve biraz harabeye dönmüş

Bergama Antik Kenti

Bergama Antik Kenti ya da Pergamon, Kale Tepesi’nde kurulmuş Helenistik Dönemin en muhteşem şehir merkezlerinden. Burada ki Dionysos Tapınağı, Athena Tapınağı, Demeter Tapınağı, 200.000 rulo kitaptan oluşan ünlü Pergamon Kütüphanesi, tiyatro, gymnasion, Traian Tapınağı, su yolları, çeşmeler, sarnıçlar ve tabi ki acı dolu hikayesi ile (Hikayesini okuyunca hak vereceksiniz) Zeus Sunağı dünyaca ünlü anıtlardır.

Bergama Antik Kentine nasıl gidilir?

Bergama’ya geldiniz. Akropol şehir merkezine göre 300 m yükseklikte.

Akropole araç ile geliyorsanız; Şehir merkezinden Kızıl Avlu’yu geçtikten sonra hemen solda eski evlerin arasından Akropol’e tırmanmaya başlarsınız ve yol ayrımına ulaşırsınız. Sağ taraf teleferiğe, sol taraf ise direkt olarak akropole gidiyor. İster teleferiği tercih edin isterseniz aracınız ile yola devam edin.

Teleferiği tercih ederseniz aracınızı otoparka ücretli bırakıyorsunuz. Sonra teleferik ile akropole gidiyorsunuz. Biz teleferiği tercih ettik. Zaten her yere araçla çıkıyoruz. Teleferiğin keyfini yaşayalım değil mi……

Ben hem otoparka hem de teleferiğe para vermem deyip aracınız ile akropole gidebilirsiniz. Akropol girişine kadar gelir oradaki parka aracınızı ücretle bırakabilirsiniz.

Üçüncü seçenek ben dizlerime ve kondüsyonuma güvenirim, yürüyerek çıkarım derseniz. Yaklaşık 2-3 km yolunuz olduğunu ve gerçekten ciddi bir eğimle tırmanacağınızı unutmayın.

Bu kadar yolda harcayacağınız vakti gelin teleferikle çıkın akropolde yorgun olmadan dolaşın. Özellikle yaz mevsiminde teleferik kullanmanızı kesinlikle öneriyoruz. Tabi ki tercih sizin.

Antik kente giriş için ayrıca bilet almamız gerekiyor. Müze kartınız varsa geçerli. Müze kartınız yoksa hemen gişeden kart çıkarabilirsiniz. Bergama Antik Kenti ziyaret saatleri: kış aylarında 08.00-17 00/yaz aylarında 08.00-19.00

Antik Kente girdiğinizde gezeceğiniz yerler için kolaylık sağlaması açısından krokilere göz atmakta fayda var.

Antik Kentte; Dünyanın en dik (yaklaşık 70 derece) tiyatrosunu görüyoruz.  Tiyatro 10.000 kişi kapasiteli ve 80 sıraya sahip.  Seyir bölümünün en üst sırası ile orkestra arasında 36 m’lik bir kot farkı vardır. Bu tiyatro klasik dünyanın en dik tiyatrosu olarak bilinir.

Haydi hem antik kenti dolaşalım hemde Pergamon hakkında kısa bilgiler verelim. Tiyatronun terasının üstündeki Athena Kutsal Alanı, bugün yalnızca temelleri kalan, Bergama’nın en eski tapınağıdır. Tapınak, kentin koruyucu tanrıçası Athena’ya adanmıştır.

Pergamon Kütüphanesi Helenistik Dönemin en büyük 2. Kütüphanesidir.  Kütüphane 200.000 esere sahip olup, kent Roma egemenliğine geçtiğinde Antonius tarafından Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan edilmiştir.

Trajanium (Trajan Tapınağı). Roma İmparatoru Traianus tarafından MS 114 yılında inşası başlatılan yapı, ölümünden sonra halefi Hadrian tarafından tamamlandı. 

Tapınak, akropolün en yüksek noktasında kutsal alanın tam ortasında yer alıyor.

Pergamon ilklerin kentidir. Kendi icatları olan parşömen kağıdından yapılmış kitaplarla değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını sağlamışlardır.

Bergama Antik Kenti 2014 yılında Dünya Kültür Miras Listesine girmiştir ve her yıl binlerce yerli ve yabancı turistin tarafından ziyaret edilmektedir.

Bergama Antik Kenti ya da Pergamon’da ziyaretinde en ilgi çekici yer Zeus Sunağı‘nın olduğu, daha doğru deyimle Zeus Sunağı’nın olmadığı yerdir. Bilmece gibi konuşuyorsunuz demeyin, hikayeyi bilmeyenlere anlatalım.

Zeus Sunağı’nın Bergama Antik Kentinde olması gereken yer

Zeus Sunağı nerede?

Zeus Sunağı artık Bergama Antik Kentinde değil. Zeus Sunağı, 130 yıl önce ülkemizden götürüldü. Anıt 1870’li yıllarda Alman mühendis Carl Humann tarafından parçalara ayrılarak Almanya’ya kaçırıldı. Bugün, Berlin’de bulunan Pergamon Müzesi’nde sergilenmekte ve her yıl binlerce insan tarafından ziyaret edilmektedir. Nasıl mı kaçırıldı diyorsunuz? Hikaye uzun ama kısaca size özetleyelim. Almanya-Berlin-Pergamon Museum’da kurulu Zeus Sunağı

 Zeus Sunağı’nı Berlin’e götüren Carl Humann isimli kişi olmuş. Carl Humann 1865 yılında Anadolu’ya yol yapım çalışması için görevlendirilen bir Alman mühendis. Ancak Humann arkeoloji meraklısı biriymiş. Bölge hakkında hem bilgisi hem de merakı olan Carl Humann araştırmalarına yıllarca devam etmiş. Kalıntıları keşfettiği alanda 1871 yılında gizlice kazılar yapmaya başlamış. Yıllar içinde bulduğu her eseri yol yapımı için taş ihtiyacını bahane ederek önce Çandarlı’ya, oradan Alman gemilerine yükleterek Almanya’ya kaçırmış. Bergama halkı durumu sonradan fark ederek isyan çıkarmış. Ama ne fayda.  O dönemde Almanya’ya yüklü borçları olan Osmanlı, bu durumu sessiz kalarak Bergama halkını susturmuş. Yani Zeus Sunağı Osmanlı’nın borçları karşısında Almanya’ya bırakılmış. Gemilerle götürülen numaralandırılmış parçaların tamamı Berlin’de ki Müzeler Adası’nda bulunan  Pergamon Müzesi’ne  kurulmuş, sergileniyor.  Berlin’e gittiğimizde Pergamon Müzesi’ne bu amaçla gittik. Ama maalesef Zeus Sunağı’nın olduğu bölüm restorasyon nedeniyle kapalıydı. Pergamon Müzesi için buraya tık tık. Berlin’e yolunuz düşerse mutlaka Pergamon Müzesine gidin. Zeus Sunağı müzede işte böyle kurulmuş, ziyaretçilerini ağırlıyor.  

Fotoğraf: https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Pergamonmuseum_Pergamonaltar.jpg

Zeus Sunağı ya da Zeus Altarı, Bergama’daki antik Pergamon kentinde Pergamon Krallığı’nı yöneten Attalos hanedanı tarafından MÖ 2. yy’da yaptırılmış anıtsal dinsel bir yapıdır. At nalı şeklindeki yapı 35 m genişliğinde, 33 m derinliğindedir. Yapının ön tarafında bulunan merdivenler 20 m genişliğindedir.