Romanya’nın Köstence şehrini gezdikten sonra Bulgaristan’a Varna’ya doğru yola çıktık. Yaklaşık 2 saatlik bir yolumuz var. İşte sınıra yaklaştık. Vama Veche (Romanya)Durankulak (Bulgaristan) sınır kapısından geçeceğiz. Pasaport işlemleri sandığımızdan daha kısa sürdü. Varna’da sadece 1 gece konaklayıp Ülkemize doğru yola çıkacağız.

Varna Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısında Bulgaristan’ın en büyük limanına sahiptir. Eski adı Odesos olan ve günümüzde Deniz başkenti olarak tanınan Varna zengin tarihi ve kültürünün yanında deniz turizmi konusunda çok gelişmiş bir şehirdir. Sofya’dan sonra Bulgaristan’ın en büyük şehri olan Varna 2017’de ise Avrupa Gençlik Başkenti ilan edildi.

Biz Varna’yı Fatih Sultan Mehmet ve babası II.Murat ile Haçlı Ordusu arasında ki savaşı ve özellikle Fatih’in babasına yazdıkları ile hatırlarız. Hadi yine geçmişe yolculuk yapalım ve Varna Savaşı’na 1444 yılına dönelim. Varna savaşının detaylarından çok Fatih ve babası II. Murat arasında geçenleri anlatalım. Padişah II. Murat oğlu Mehmet’deki zekayı fark ederek tahtı ona bırakmıştır. Fatih Sultan Mehmet o zamanlar henüz 12 yaşındadır. Osmanlı tahtının henüz 12 yaşındaki bir çocuğa teslim edilmesi Avrupa’yı mutlu etmiş ve Balkanları geri almak niyetiyle saldırmışlar. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet babasına unutulmayacak sözlerin olduğu mektubu yazmıştır.

 ” Eğer padişah sizseniz ordunun başına geçiniz. Eğer padişah bensem, öyleyse emrediyorum! Ordunuzun başına geçiniz!”

Bu sözler üzerine II. Murat tekrar ordunun başına geçmiş ve Avrupalı devletler karşılarında çocuk bir padişah yerine II. Murat’ı görmüşlerdir. Sonuç tabi ki Avrupa hüsrana uğramış.

Panoramik şehir turunda Nezavisimost Meydanı durağımız. Şehrin merkezi diyebileceğimiz meydan trafiğe kapalı.

Drama Tiyatrosu (Dramatichen Teatar Stoyan Bachvarov) 1921 yılında kurulmuş. Adını önde gelen tiyatro oyuncusu Stoyan Bachvarov’dan almıştır. Drama Tiyatrosu belki de bu meydanın en görkemli yapısı olan 1912 -1932 yılları ​​arasında inşa edilen bu tarihi binada yer almaktadır.

Meydanı dolaşırken gidip göremediğimiz ama şehrin merkezine kadar uzanan Roma kalıntılarını görüyoruz.

Merkezde dolaşırken gördüğümüz St. Nicholas Kilisesinin ilginç bir hikayesi var. Kilise 1865 yılında inşa edilmiş.

Paraskeva Nikolaev adında bir tüccar Varna’dan Odessa’ya giderken karşılaştığı fırtınadan kurtulursa Denizcilerin savunucusu St. Nicholas adına bir kilise yaptıracağına söz vermiş. Tüccarın bağışlarıyla St. Nicholas’ın onuruna inşa ettirilen kilise  ‘Deniz Kilisesi’ olarak da bilinir. Kiliseye giriş ücretsiz, fotoğraf çekmek isterseniz ücret ödemeniz gerekiyor.

Varna panoramik turuna rehberin anlatımıyla devam edip olmazsa olmaz Varna yazısının önünde poz veriyoruz.

Fotoğraf sonrası Varna’nın sembolü ve en önemli yapısı kabul edilen, Varna Katedrali olarak anılan Dormition of the Theotokos Cathedral‘ine gidiyoruz. Varna ve Preslav piskoposluğunun ikametgahı olan katedral 1886 yılında açılmıştır. Rus Knyaz Dondukov-Korsakov’un Varna’yı ziyareti sırasında şehrin artan Hıristiyan nüfusunun ihtiyaçlarını karşılayacak bir katedrale ihtiyaç olduğunu fark etti. Katedralin yapımında öncelikle Varna civarından malzemeler kullanıldı. Şehrin yıkılan duvarlarından  taşlar toplandı, iç sütunlar yerel taştan yapıldı. Çatı için bakır levhalar ve taş blokları kaldırmak için kaldırma tertibatı İngiltere’den getirildi. Katedralin 38 m yüksekliğindeki çan kulesi 1941-1943 yılları arasında mimar Stefan Venedict Popow tarafından dikilmiş.

Katedral içi dizayn edilirken St. Petersburg’daki Peterhof Sarayı’ndaki kiliseden esinlenilmiş. İç mekan zeminden tavana güzel duvar resimleriyle kaplanmıştır. St. Petersburg gezimiz için buraya bakabilirsiniz.

Günün sonunda otelimiz Hotel Golden Tulip’e yerleşiyoruz.  Gün batımında Varna çok güzel görünüyor.

Yarın sabah kahvaltı sonrası Nessebar-Burgas üzerinden ülkemize dönüyoruz. Varna’dan ayrılırken aklımız gidemediğimiz Taş Orman (The Stone Forest)’da kaldı.