Biz Gaziantep gezisi için yola çıktık ve yaklaşık 1 hafta konaklayacağız. Eğer Gaziantep’e geldiyseniz geziniz sırasında şu sözle sık sık karşılaşırsınız. “Buraya kadar geldiyseniz Halfeti’yi görmeden olmaz”. Gaziantep’ten sadece 1.5 saat uzaklıkta olan Halfeti’ye Birecik’e uğrayarak gideceğiz. Birecik’te kelaynak kuşlarının yaşadığı alanı göreceğiz. Kelaynakları merak ettiyseniz lütfen tık tık. 

Halfeti’yi duyanlarımız çok olsa da popülerliğini televizyonlarda yayınlanan “Karagül” dizisiyle zirveye çıkardı.

Çoğumuzun sular altında kaldığı için “Saklı cennet” ya da “Kayıp kent” dediği Halfeti diziye adını veren Karagülün dünyada yetiştiği tek yerdir. Evet yanlış duymadınız karagül dünyada sadece Halfeti’de yetişir. Siz buraya geldiniz karagülün tohumlarını aldınız ve gittiğiniz yerde yetiştireceksiniz ama boşuna. Karagül değil koyu kırmızı bir gül elde edersiniz. Tabi bununla ilgili birçok efsane var. Yazımızda bunlardan da bahsedeceğiz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Bölgede karagül, reçelden lokuma, sabundan kreme kadar pek çok üründe kullanılıyor. Ama en ilgi göreni ise karagül kolonyaları. Halfeti’ye bizim ikinci gelişimiz. Yıllar önce turla gelmiştik. Bir kez de kendimiz görelim istedik.

Halfeti, Birecik Barajı’nın yapımı ve taşması sonucu 2000 yılında sular altında kaldı ve ondan sonra “Saklı cennet” ya da “Kayıp kent” olarak anılmaya başladı.

Tabi bu yazının arkasında muhteşem bir manzara var. İşte Fırat’ın masmavi suları.

Halfeti eski ve yeni olarak iki kısımdan oluşuyor. Sular altında kalan ve bugün terk edilmiş haldeki Savaşan Köyü, eski Halfeti, taşınan evler yani yaşamın sürdüğü yeni Halfeti. İşin ilginç yanı Halfeti sular altında kalınca ilgi arttı. Özellikle tekne turları ile terk edilen Savaşan Köyünü görmek ve hatta oradan Rum Kaleye rota çevirmek yerli yabancı birçok turistin buraya gelmesini sağladı.  Tekne turu sırasında Fırat Nehri’nden geçerken su altında kalan Ulu Cami’nin minaresi görülüyor.

Halfeti’ye girerken gördüğümüz tabeladan da anlaşıldığı gibi Halfeti Uluslararası Cittaslow Birliği tarafından 2013 yılında, ‘Cittaslow’ yani ‘Sakin Şehir’ unvanına layık görüldü.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Halfeti Gezilecek Yerlere gelince Yeni Halfeti’de görmeye değer pek bir şey yok. Bölge halkının sakin yaşam yeri burası. Görülecek yerler Eski Halfeti’de. Haydi şimdi yürüyerek gidilecek olan Eski Halfeti’yi keşfe çıkalım. Arabamızı marinanın yanında ki otoparka küçük bir ücret karşılığında bırakıyoruz.

Marina’da tur için gelenleri bekleyen, yan yana dizilmiş tekneleri seyrederken yıllar içerisinde marinada çok fazla şey değişmediğini görüyoruz.

Halfeti adı nereden geliyor. Eski Halfeti’ye doğru giderken size Halfeti adının nereden geldiğinin efsanesini anlatalım. Hemen her efsanede olduğu gibi ölümsüz bir aşktan söz edeceğiz. Efsaneye göre birbirlerini delicesine seven Halil ve Fatma adında iki gencin kavuşmasına aileleri izin vermemiş. Bunun üzerine Halil ile Fatma el ele tutuşarak kendilerini Fırat’ın azgın sularına bırakmış. Onların anısına o tarihten sonra ilçe Halil ile Fatma’nın kısaltılmış hali olan “Halfeti” adıyla anılmaya başlamış.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Eski Halfeti’nin bir bölümü yürüyerek gezilebiliyor, bir bölümü ise sadece tekne turları ile görülebiliyor. “Halfeti Gerdanı” adı verilen asma köprüye doğru yürüyoruz. Karşıda köprü göründü.

Eski Halfeti’nin sonuna kadar yürüdüğünüzde karadan en fotojenik noktaya Asma Köprü’ye geliyorsunuz. İki yakayı birbirine bağlayan Halfeti’nin gerdanı üzerinde yürürken hafif sallanması çok hoş.  

Böyle güzel bir manzarada, doğayla iç içe bir yerde eski anıları anarken fotoğraf çekinmeye devam ediyoruz.

Halfeti Tekne Turu: Eski Halfeti’de karada görülecek yerleri gezdikten sonra tekne turu yapmadan sakın dönmeyin. Çünkü sular altına kalan yerleri ancak tekne gezisinde görebilirsiniz. Biz tekne turunu daha önceki gelişimizde yapmıştık.

Halfeti tekne turları için Eski Halfeti bölgesindeki limana gelmeniz gerek. Teknelere kişi başı ücret ödeyerek binebilir ya da özel kiralama yapabilirsiniz. Turla geldiyseniz rehber zaten gerekli anlatımları yapıyor,  turla gelmediyseniz teknedeki kişilere kaptan ses kayıt ile açıklama yapıyor. Yaklaşık 1 saat süren tekne gezintisi sırasında güzel, otantik, kültürel yerler görme şansımız oluyor. Tekne turunda bir alternatifiniz daha var. Kaptanla anlaşarak tekne kiralarsanız gezi süreniz 1 saatten fazla oluyor ve tabi ki gördüğünüz yerler daha fazla oluyor.  Kral Kızı Mağarası, Rumkale, Savaşan Köyü, Merziman Çayı, Çekem Köyü, Kahtin Köyü, Ehneş Köyü görülecek yerler arasında.

Kral Kızı Mağarası tekne turu ile uzaktan görebildiğimiz noktalardan ilki. Kral kızı mağarası ya da kralın kızı mağarası karşıdan oldukça heybetli görünüyor. Kral Kızı Mağarası’na giriş yasak, sadece tekne ile görülüyor. Neden derseniz; girişi eski Kalemeydan’ı sınırları içerisin de Kozdere girişindedir. Tekneyle karşıdan gördüm birde içini gezeyim derseniz oldukça zor ve yorucu bir macera sizi bekliyor. Ancak karayoluyla ulaşabileceğiniz mağaraya normal araba ile gitmek mümkün değil. Tamam ben arazi arabası ile giderim dediniz o zaman da yolun belli bir kısmını araçla gider sonra dik yamaçların olduğu yolu yürüyerek gidersiniz.  Tabi yanlış adım da ayağınızın kayabileceğini ve yuvarlanıp sulara düşeceğinizi de unutmayın. Yine de karar sizin.

Gelelim bu mağara ile ilgili efsaneye; bölgede çobanlık yapan fakir ve yakışıklı bir delikanlı sabah ve akşam Rumkale’sinin etrafında kavalını çalarak sürüsünü otlatıyor. Güzel kaval sesi Rumkale’sinin kralını kızının dikkatini çekiyor, her gün çobanın geçiş saatinde sarayın penceresine çıkıp kavalı dinliyormuş. Çobandan etkilenen kız çobana aşık olur. Bu aşk karşılıksız kalmaz ve çobanda kıza aşık olur ve kraldan kızını ister. Tabi ki kral kızını çobana vermez. Ne demiş atalarımız “İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş”. Çoban ve kız anlaşarak kaçarlar. Kral haberi alınca  askerler iki gencin peşine düşer. İki aşık çobanın koyun otlatırken gördüğü bu mağaraya sığınır. Askerler mağaraya saldırır ancak mağaraya giremez ve iki genci ele geçiremezler. Genç kız babasına seslenerek askerlerin gitmelerini ister. Mağaraya giremeyen ve gençleri ele geçiremeyen kral askerlerine mağaranın önünde büyük bir ateş yakmalarını emreder. Saatler sonra mağaraya giren askerler iki aşığın bir birine sarılmış cansız vücutlarını görürler. O zamandan beri bölge halkı bu hüzünlü aşk hikayesini hatırlar ve mağaraya kralın kızı mağarası adı verilir.

Rumkale: Kral kızı mağarasını arkamızda bırakıp Rumkaleye doğru gidiyoruz. Rumkale Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği, yüksek kayalarla örtülü tepe üzerinde kurulu. Nehirden görebileceğiniz Rumkale  hakkında Hazreti İsa’nın havarilerinden Johannes’in (Yuhanna) Roma döneminde Rumkale’yi mesken yaparak, kayadan oyma bir odada İncil’in nüshalarını çoğalttığı rivayeti vardır.

Rumkalenin yarımada üzerinde kurulu tam halini görmek için Gaziantep’den kara yolu ile Rumkale’ye gitmeniz gerek.  İnanın buradan Fırat nehri ve kanyon muhteşem görünüyor. Rumkaleyi gezmek isterdik ancak ziyarete kapalı olduğunu öğrendik.  Rumkale gezimizi henüz yayınlamadık. Ama size bu güzel manzaradan bir fotoğraf.  

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Savaşan Köyü Tekne turumuzun son durağı Birecik Barajı’nın inşası sonrası neredeyse tamamı sular altında kalan ve artık batık kent olarak anılan Savaşan Köyü. Hani Halfeti denince fotoğrafların büyük bölümünü oluşturan Batık Minare’nin bulunduğu yer.

Caminin tamamı suya gömülürken bir tek minaresi su üzerinde kalmış. Bu nedenle Batık Minareya da Batık Camii olarak da biliniyor. Caminin kendisinin tamamı ve minaresinin 2/3’ü sular altında kalmış. Yamaçlarda birkaç tarihi taş ev var, ancak kasabanın çoğu sular altında kalmış. Köy tamamen terk edilmiş, iki tane çay ocağının, eski yıkık dökük terkedilmiş evlerin dışında içerisinde bir şey barındırmıyor.

Tekne turumuz süresince nehirde kanyonun içinden ilerlerken Fırat’ın turkuaz renkli suları, her iki tarafımızdaki yemyeşil doğa tüm yorgunluğumuzu gideriyor. 

Teknede olup ta bir Titanik pozu vermeden olmaz dedik. Birden aklımıza Ohrid Gölündeki anılarımız geldi. Ohrid Gölünü merak edenler buraya.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Tekne turunu tamamlayıp limana dönerken Halfeti’ye ilgiyi arttıran ve belki de en fazla turist çeken karagülün hikayesini anlatalım. Karagül hakkında ki efsaneler Karagül ile ilgili olarak bölge halkının anlattığı rivayetler var. Gül siyah renkli, çünkü kimine göre çaresizlikten, kimine göre ise acının bir izi olarak kalmış. Hadi bu söylenceleri sizinle paylaşalım. İlk rivayete göre siyah gülün oluşması tıpkı Halfeti’nin adı gibi iki aşığın çaresizliğinden geliyor. Nedir bu çaresizlik derseniz? Tabi ki seven iki gencin kavuşamaması.

Kahramanlarımızdan Vartuhi, bölgede yaşayan Ermeni Asadur ustanın çok güzel ve zarif kızı. Kız, evlerinin bahçesinde kırmızı gül yetiştirirmiş. Babası kızını kimseyle paylaşamazmış. Diğer kahramanımız ise bölgede yaşayan, güvercin ve keklik yetiştiren Fırat isimli genç. Bir gün bu gençler karşılaşmış. Fırat’ın güvercinleri Vartuhi’nin bahçesine konmuş. Fırat, güvercinlerin peşinden bahçeye gelince Vartuhi’yi görür. Gençler birbirlerini çok severler. Günler geçer ve iki genç evlenmeye karar verir. Fırat, Vartuhi ile evlenmek istediğini Asadur ustaya açıklamış. Asadur Usta, kızını asla Fırat’a vermeyeceğini söylemiş ve reddetmiş.

Bunun üzerine iki aşık ustayı ikna edemeyeceklerini anlar ve kaçmaya karar verirler. Ancak kızın babası durumu fark etmiş ve bölge halkını ile birlikte gençleri Fırat nehrinin kıyısında yakalar. Fırat ve Vartuhi kavuşamayacaklarını anlayınca birlikte nehre atlayarak suların derinliklerinde kaybolmuşlar. Vartuhi’nin bahçesinde yetişen kırmızı gül o günden sonra koyulaşarak siyaha dönmüş. Sadece Vartuhi’nin baktığı gül değil, Halfeti üzerinde açan tüm kırmızı güller siyah gül olarak açmaya başlamış.

Bölge halkı siyah gülün anlamını herkesin aksine ölümün aslında son olmadığı, yeni başlangıçların olduğunu ifade eder.

Rivayetin ikincisine gelince; Burada durum biraz farklı. Karagülün şeytanın gülü olduğu iddia edilir. İnanışa göre karagül, şeytanın gülüymüş ve kimse ona dokunmazmış. Dokunanlar ise cadı ya da büyücü olarak ilan edilirmiş. Ancak karagül bir gün bir kıza madalyon olarak gözükmüş. Kız madalyonu sahibine vermek için eline alınca, şeytanın gülüne dokundu diye halk kızı cadı ilan etmiş. Kızı çarmıha gerip taşlayarak öldürmüşler. Bunun üzerine şeytan da kızın öldüğü bu topraklarda acı bir iz kalsın diye, “Burada artık sadece siyah gül yetişecek” demiş. Ve o günden sonra Halfeti gülleri siyaha dönüşmüş.

Karagül, genellikle gonca halindeyken siyah renktedir, açıldıkça ise koyu kırmızıya dönüşür. Ancak bu bölgede açtıktan sonra da rengini koruyan karagül çeşididir. Halfeti bölgesinde yetiştirilen karagül bu bölgeden çıkarıldığı zaman renk değiştiriyor. Tohumu alıp başka bölgelere atıldığı zaman kırmızı renkte gül oluyor.

Halfeti’den ayrılırken “güle güle””yine bekleriz” tabelasını gördüğümüzde şehrin doğal güzelliklerini, kendine özgü mimarisini düşünüyor, mutlaka herkesin burayı görmesi gerek diyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.