Fas’ın ilk başkenti olma özelliğini taşır. Kırmızı şehir ya da kızıl şehir olarak bilinir. Toprağının renginden dolayı böyle anılmaktadır. Berberi dilinde Tanrının ülkesi anlamına gelmektedir.

Marakeş şehri ikiye ayrılmıştır. Eski şehir Medina ve yeni şehir Gueliz. Biz Marakeş’te Gueliz bölümünde konakladık. Tangier ve Fes’te Medina’da konakladık. Medina’ya ise yürüyerek gittik. Çünkü Medina’yı en iyi yürüyerek keşfedebilirsiniz. Medina’ya zaten araba girmiyor. Görebileceğiniz bir çok yer de Medina’da. Jemaa El Fnaa Meydanı, Bahia sarayı, Marakeş tabakhanesi, Kutubiya Camii, Saadian Tombs, Badi Sarayı, Souks yani Pazarlar.

Sabah kahvaltının ardından Medina’ya doğru yürümeye başladık. Gördüğümüz limuzin hemen dikkatimizi çekti. Kiralayarak dolaşabiliyorsunuz. Argan ve argandan yapılan ürünler zaten Fas’ın simgesi. Her yerde böyle mağazalar görebilirsiniz. Biz Arganla ilgili ürünleri Fes’ten (Fes Argan için) aldığımız için burada argan için vakit harcamıyoruz. Yürümeye devam.

Medina’ya yaklaşırken Jemaa El Fnaa Meydanının hemen yakınında sizi Koutoubia/Kutubiya Camii karşılıyor.

Koutoubia/Kutubiya Camii

Yüksek görkemli minaresi ile şehrin her yerinden görmeniz mümkün. Size bu konuda iyi bir rehber oluyor. Minareye baktığınızda eğer Kazablanka’daki Hassan II Camisini gördüyseniz ondan esinlenerek yapıldığını hissedersiniz. Kazablanka gezisi için

Camii Fas’taki geleneklere uygun olarak dikdörtgen minareye sahip, sadece namaz vakitleri açılıyor. Ancak o zamanlar girebilirsiniz. Sadece Müslüman olanlar girebiliyor. İçeride fotoğraf çekimi kesinlikle yasak. Gizli bile çekseniz eğer fark ederlerse uyarıyorlar ve kameranızdan hemen sildiriyorlar. Bu konuda çok hassaslar. Camiyi ister yolun karşısından isterseniz yanından çekin her haliyle muhteşem görünüyor. Caminin ismi ise kitapçı anlamında ki koutoubiyyinden geliyor. Cami yapılmadan önce 100 kadar kitapçı varmış burada. O nedenle halk da camiye de bu isim vermiş.

Hemen söyleyelim. Eğer Marakeş’i yürüyerek gezmek istemezseniz.
Marakeş City Tour’dan alacağınız bilet ile bazı duraklarda inerek gezebilirsiniz.

Kutubiya Camisinden ilerleyerek yaklaşık 10 dakika uzaklıktaki Saadian Tombs yani Saadian Mezarlarına gitmek için Medina giriş kapılarından birisine geliyoruz. Medina’nın giriş için 19 adet kapısı vardır. Bunlardan birisi de Kasbah Cafe’nin hemen karşısındaki Bab Agnaou‘dur. Kraliyet mensuplarına özel hazırlandığı için işlemeleri göz alıcıdır. Bab Agnaou’nun girişinde Medina’nın rahat gezilebilmesi için bir plan vardır. Ama yine de kaybolabilirsiniz dikkat edin.

Saadian Tombs (Saadian Mezarları)

Saad Hanedanı Sultanı Ahmed el Mansour’un zamanından kalma bir mezarlıktır. Girişte Saadian Hanı sultanlarının şeceresini gösteren bir çizelge vardır.

Çok yüksek duvarlara sahip olup Saadi Hanedanı’nın önde gelen mensuplarına ait mezarlar bulunmaktadır.

Mezarları gezerken mihrab, tavan süslemeleri ve mozaikler o kadar güzel ki sanki bir sarayda geziyormuş hissine kapılırsınız.

İki anıt mezar yanında çok fazla mezar vardır. Mezarlar mozaikler ile kaplıdır

Bahçede 100 den fazla mozaiklerle kaplı mezar bulunmaktadır.

Turistlerin en fazla ilgi gösterdiği ve fotoğraf çekmek için bile dakikalarca beklediğimiz yer ise; en gösterişli ve gözde salon Sultanoğlu Ahmed El Mansour türbesininin bulunduğu on iki sütun salonudur. Mezar İtalya’dan getirtilen Carrera mermerinden yapılmıştır.

Ancak böyle güzel yere girerken ince dar bir koridordan geçiyorsunuz. Hatta o koridordan geçerken böyle güzel bir yere gireceğinizi düşünmüyorsunuz bile , o kadar yani. Tombs’u dolaşmak en fazla 45 dakikanızı alır. İsterseniz rehberli tur alabilirsiniz.

Bahia Sarayına gitmek üzere dar çarşıdan ve dar sokaklardan geçiyoruz.

Yolumuz Bahia Sarayına doğru. Bu kez bir sadrazamın sarayını göreceğiz.

Bahia Palace (Bahia sarayı)

Sadrazam Bou Ahmed ben Moussa tarafından yaptırılmış isminin anlamı güzel, mükemmel manasında olan görkemli bir saray. Sadrazamın en sevdiği gözdesi için yaptırdığı konusunda rivayetler var.

Sarayda 150 oda bulunuyor. Sadrazam 4 eşi ve 24 kişilik haremi ile burada yaşamış. Sarayda bütün odaların dekorasyon yönünden çok zayıf ve boş görünmesinin sebebi ise sadrazam öldüğünde herkesin sarayın tüm sanat eserlerini kendilerine almış.

Ancak tavan süslemeleri yerinde ve harikulade. Yer mozaikleri yine çok etkileyici.

Sarayın büyük bahçesi ve meyve ağaçları, palmiye ağaçları, hurma, limon gibi zengin bir floraya sahipmiş.

Bahia sarayından çıktık Badii Sarayına doğru yine çarşıdan ve dar sokaklardan geçiyoruz. Bir saraydan diğer saraya gidiyoruz. Medina’da üç saray varmış. Üçüncüsü de Kraliyet Sarayı. Maalesef onu da gördük fakat fotoğraf diğer şehirlerde olduğu gibi burada da yasak. Kraliyet Sarayının fotoğrafını çekmeniz her şekilde yasak.

Badii Palais (Badii Sarayı)

El Badii Sarayı bir savaştan elde edilen ganimet ile yapılmış. Üç Kralın Savaşı olarak bilinen Vadisseyl Muhaberesine katılan Saadi Sultanı Abdülmelik, Portekiz Kralı Sebastian ve Portekiz müttefiki olan III. Ebu Abdullah Muhammed el-Mütevekkil’ in üçü de savaşta hayatlarını kaybetmişler. İşte bu savaştan elde edilen ganimet ile Badii Sarayı yapılmış.  

Sarayı dolaşmaya başlarken gördüğünüz yazıda “Badii Sarayının labirentlerini keşfedin” yazmaktadır.

Gerçekten dolaşırken merdivenlerden labirentlere sanki zamanda geriye gitmiş gibi hissediyorsunuz.

Badii sarayı diğer saraylara benzemiyor. Yapımı 25 yılda tamamlanan sarayda 350 den fazla oda bulunmaktadır. Yapımında altın, İtalyan mermeri, oniks, fildişi ve sedir ağacı kullanmış.

Saray görkemi Moulay İsmail iktidara gelince Meknes’e saray inşa etmek için bu saray tahrip edildi. Ancak sarayın bu elde kalan yıkıntı kalıntıları bile zamanında ne kadar muhteşem olduğunu anlatmaktadır.

Özellikle teras bölümüne çıkıp şehre bakmanız yeterli olacaktır.

Badii Sarayının bir diğer önemi ise Kutubiye Caminin 12.yy dan kalan orijinal minberinin sarayın özel bir bölümünde sergileniyor olması.

Sarayın her tarafında fotoğraf çekmek serbest olduğu halde bu bölümde en az 4 görevli sizi takip halinde. Yani fotoğraf almak imkansız.  

Sarayları dolaştıktan sonra Jemaa El Fnaa meydanına doğru gidiyoruz, çarşı pazardan geçerek……

Eğer Fas’ın otantik bir otelinde kalmak isterseniz, Fas’ın gerçek dokusunu ve atmosferini keşfetmek isterseniz mutlaka Medina’da yer alan bir otelde kalın. Riad otel özelliklerini okuyabilirsiniz.

Jemaa El Fnaa meydanına gelmeden biraz dinlenmek istedik ve bir kafeye gittik. Çay istediğimizde Fas’ta tek anlayış nane çayı. Alışmışız siyah çaya ama burada siyah çay dediğinizde bir garip bakıyorlar. Nane çayını içmek bizim için zor. Çünkü şerbet gibi bakın tatlı demiyoruz, şerbet gibi getiriyorlar. Biz doğrudan şekersiz olsun dedik anlatamadık ikinci gelen kendilerine göre şekersiz ama bize göre tatlı kıvamında. Yine şekersiz dedik ve üçüncüde şekersiz nane çayına ulaştık. Biz güzelce çayımızı yudumlarken, karşıdan ne kadar tuhaf diye bize bakıyorlardı. haydi meydana gidiyoruz.

Jemaa El Fnaa Meydanı

Jemaa El Fnaa Meydanı Marakeş’in kalbi. Kalbi diyoruz sanki Medina’daki her yol buraya çıkıyor. Sabahtan başlayan insan akımı günün saatleri ilerleyince kalabalığa dönüyor.

Meydanda oturup yemek yiyebileceğiniz restoranlar, bir şeyler içebileceğiniz kafeler ya da yan yana dizilmiş oldukça renkli meyve suyu standlarını görebilirsiniz. Size tavsiyemiz bir şeyler içmek isterseniz meyve suyu standlarından yana seçim yapın. Çünkü aynı miktarda içeceğiniz bir şeyi standlarda neredeyse üçte bir fiyatına alabiliyorsunuz

Sonra meydanda dövme yapan kadınlar. Siz deseni seçin hemen kına ile yapsınlar. Müzik çalan çalgıcılar, akrobatlar, falcılar ve çok hoş olmasa da hayvan oynatıcıları. Omuzunda maymun olanlardan yılan oynatıcılarına kadar ne ararsanız var bu meydanda.

Yere serilmiş alışveriş standartlarında ürünlerin hiçbirinde fiyat yok. Yani ne tutturursan. Ama Fas’ta pazarlık ama sıkı bir pazarlık gelenek halinde. Onların söylediği fiyatın çok altında alabilmeniz için iyi pazarlık yapmanız lazım.

Ürünün yanından geçerken almayacaksanız hiç bakmayın. Size seslenir ve susarlar. Eğer şöyle bir göz ucuyla baktıysanız işiniz tamam. Hemen yanınıza gelip başlarlar fiyat söylemeye. Cevap verirseniz işiniz uzar. Yok almayacaksanız keskin ve kararlı bir şekilde hangi dilde olursa olsun hayır deyin hemen anlıyor ve yakanızı bırakıyorlar.

Doğrusu bu meydana gelirken en çok merak ettiğimiz yılan oynatıcıları idi. Hani hangi hayvan olursa olsun bu şekilde davranılmasına karşıyız ama bu meydanın kurulduğundan beri geleneği de bu.  Ama biraz da çekindik. Çünkü daha önce yazılanları okuduğumuz da yılan oynatıcılarının yanınıza yaklaşıp size yılanı fırlattığı ya da omuzunuza habersiz yaklaşıp bıraktığı yönünde idi. Neyse bu şekil davranıştan vazgeçmişler.

Siz yılan oynatıcısını seyrederken başka birisi elinde kocaman tef ile yaklaşıp seyredenlerden para topluyor. Özellikle fotoğraf ve video çekenlerden. Vermezseniz de söylenerek gidiyor.

Meydanın aktiviteleri anlatmakla bitmez. Mutlaka görülüp yaşanması lazım. Meydanın anlamı ise Jemaa yani cemaat demekmiş. Bu meydanın olduğu yerde büyük bir cami varmış, yıkılmış. Fnaa ise avlu demek. Yani cemaatin avlusu ya da cemaatin toplandığı yer. Yazılanları görünce gerçekten halkı kendine bugün bile çekmeyi başaran bir meydan. Marakeş’e gelen herkesin mutlaka uğradığı bir yer.

Jemaa el Fnaa meydanından sonra Marakeş Tabakhanesine gitmeyi planladık. Ama burası biraz uzakta ve yolu karışık olduğu için sora sora gidelim diyoruz. Tarif üzerine ilerlerken sorduğumuz bir kişi rehber çıkıyor. Ben sizi götürebilirim diyor. Gerçekten rehber olduğunu kimliği ile kanıtlıyor, rehberlik ücretini söylüyor, tabi ki hemen kabul etmiyoruz. Ne demiştik Fas’ta pazarlık çok önemli. Pazarlık sonucu üçte bir fiyatına anlaşıyoruz ve yola çıkıyoruz. Mutlaka pazarlığı önceden yapın. Yolda giderken bir müze karşımıza çıkıyor. Hiç hesapta yoktu. Rehber bilgi veriyor ancak kapalı olduğu için gezemiyoruz. Orientalist Museum

Orientalist Museum

Orientalist Museum oldukça yeni bir müze. 2018 yılı Şubat ayında açılmış. Fas’ta yaşayan yerli olmayan sanatçıların eserlerini sergiliyor. Müze Saadian Riad’ın restore edilmesi ile oluşmuş. Riad’ın orijinal tasarım korunmuş. Kapalı olduğu için gezemedik.

Yaklaşık 15 dakika kıvrıla kıvrıla dar yollardan geçip tabakhaneye ulaşıyoruz.

Marakeş Tabakhanesi (Tannerie Ettaleb)

Biz aslında Fes’te tabakhane gezmiştik. Fes tabakhane için. Burayı da görelim aklımızda kalmasın dedik. Bu arada rehber hemen parasını istiyor. Geri dönecekmiş. Biz geriye o kadar karışık yoldan nasıl döneceksek. Siz siz olun bizim yaptığımız gibi rehberlik ücretlerini sonra ödeyin. Rehberimiz beklemek zorunda kaldı.

Fes’teki tabakhaneye göre oldukça küçük ve renksiz. Yine girerken elimize nane yaprağı verdiler.

Marakeş’teki tabakhane 2 bölümden oluşuyor. Birisi yani ilk göreceğiniz yer Berberilere ait bir sonraki ise Araplara ait. Eğer Fes’te tabakhaneyi gezdiyseniz bizce Marakeş’tekini görmeye gerek yok.

Tabakhane çıkışında çektiğimiz resimler için ücret istediler. Fes’te tabakhane için bir ödeme yapmamıştık. Eğer siz de bizim gibi aklımızda kalmasın derseniz mutlaka rehberle gidin yolu bira karışık. Çıkışta ürünlerin satıldığı mağazaya gittik. Fiyatlar hiç te ucuz değil.

Tabakhaneden sonra Jemaa El Fnaa Meydanına geri dönüyoruz. Dönerken Bab El Mellah Placeve Souks’lardan geçiyoruz.

Otelimize gitmek için Jemaa El Fnaa Meydanında ki faytonlara biniyoruz. Pazarlık yaparak otelimize kadar gideceğiz. Biz Gueliz yani yeni şehirde kalıyoruz.

Marakeş bizim Fas’taki son konaklayacağımız şehir. Ama buradan günü birlik Agadir ve Quarzazate’ye gidip döneceğiz.

Eveeeet son günümüz. Sabah kahvaltı sonrası Menara hava alanına gidiyoruz. Giderken Marakeş tren istasyonu ve Menera Mall‘ın önünden geçiyoruz.

Veeee geldik hava alanına. Arabamızı teslim ettik. Pasaport işlemlerine gidiyoruz.

Buradan Portekiz’e Faro’ya gideceğiz. Lizbon aktarmalı olarak.

Fas izlenimlerimizi kısaca özetlersek; lütfen Fas için her yazılan ve her söylenenlere bakarak öngörü ile gelmeyin. Aynı yanlışı biz de yaptık. Ama şimdi buradan ayrılıyoruz ve söyleyebileceğimiz tek bir cümle sanırım tüm gezimizi özetler……. BİZ FAS’I ÇOK SEVDİK