Ohrid ya da Ohri şeklinde söylenen “Makedonya’nın İncisi” denilen bu güzel şehre Makedonya’ya gelip de uğramadan olmaz. Eğer turla geliyorsanız zaten Üsküp’ten sonra ikinci uğranan yer burası. Yani Makedonya denilince olmazsa olmaz yerdir Ohrid. Biz Ohrid’e iki kez turlarla gelme fırsatı bulduk. İlk gelişimiz Kasım ayı ikinci gelişimiz ise güneşli yaz günleri. Sizlerle bu iki gezimizden anılarımızı, hem kış hem de yaz resimlerimizi paylaşacağız.  

Ohrid Makedonya’nın güneybatısında bulunan, çok sayıda kilise bulunduran, mimarisi çok iyi korunmuş bir şehir. UNESCO tarafından 1979 yılında Dünya mirasları listesine alınmıştır. Ohrid’te toplam 365 tane kilisenin olduğu söyleniyor. Her güne 1 kilise düşüyormuş. Ancak şu anda 40 kadar kilise kalmış. Aziz Yuhanna Kilisesi, Aziz Sofya Kilisesi, Tsar Samuil’in Kalesi, Antik Tiyatro ve tabi ki Ohrid Gölü tekne gezintisi inanılmaz keyifli olacaktır. Ohrid’e gelince ilk iş gölde tekne ile gezmek oluyor.

Ohrid Gölü’nde tekne turu

Ohrid Gölü’nü gezmek için limana gidiyoruz ve tekneye biniyoruz. Yaklaşık 45 dakika sürecek yolculukta karşı dağların Arnavutluk olduğunu göreceğiz. Ohrid Gölü Arnavutluk ve Makedonya arasında Balkanlar’ın en eski ve en derin gölü.

Aslında baktığınızda o kadar büyük görüyorsunuz ki sanki denizde geziyormuş havasını uyandırıyor. Gezerken huzur bulduğumuz, keyifle manzaralarını izlediğimiz, göle bakarken bu kadar mı temiz olur diye düşünüyoruz.

Su o kadar berrak ki gözünüzün görebildiği yere kadar dibini görüyoruz. Güneşli günlerde yaklaşık 20 m derinlik görülebiliyormuş.

Kristal berraklığında ki Ohrid Gölü, dağlardan gelen suyu gölün içinde ki kaynaklar sayesinde 10 senede bir kendini yeniliyormuş. Yüzülebilen ve hatta suyu içilebilen gölün çevresi dağlarla çevrili. Gölde hiç ada yok.

Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde bu gölde başka bir diyarda görülmeyen çeşitli balıkların varlığından, özellikle yılan balığının misk ve ham amber gibi güzel kokusu olduğundan bahsetmektedir.

Tekne gezintisinde ister içeride ister dışarıda vakit geçirebilirsiniz. Ama en iyisi manzaraların keyfini çıkarmak.

Tekne gezintisi yaparken Titanic duruşu yapmazsak olmaz değil mi ama.

Göl turumuz bitiyor ve kıyıya yaklaşıyoruz.

Aziz Yuhanna Kilisesi

Gölde gezerken gördüğümüz kilise Aziz Yuhanna Kilisesi  Ohri gölüne  hakim bir arazide, küçük bir balıkçı barınağı olan Kaneo Koyu’nda, sarp kayalık üzerinde  bulunur.

Hristiyanlık inancına göre Hz. İsa’nın 12 havarisinden biri olarak kabul edilen Aziz Yuhanna’ya adanan kilisenin ne zaman inşa ettirildiği bilinmezken arkeologlar kilisenin Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişinden kısa bir dönem önce (13. yy) inşa edilmiş olabileceğini düşünmektedirler.

Ohri Gölü’nü dolaştıktan sonra şehirde görülecek yerleri görmeye gidiyoruz. Rehberimiz Tamer Bey bize açıklamalar yapıyor.

St. Sofia Kilisesi

St. Sofia Kilisesi Kilise, Orta Çağ’dan mimari ve sanat barındıran Kuzey Makedonya’nın en önemli anıtlarından birisi. Kilise 6.yy’da barbar istilaları  tarafından yıkılan bir metropol katedralinin temelleri üzerine II. Boris tarafından inşa edilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde burası camiye çevrilmiştir. İncil’den sahnelerin betimlendiği ve Hıristiyan ideolojilerini aktaran fresklerin sıva ile kaplanması bu dönemde olmuştur.

Bu nedenle Bizans resmini temsil eden freskler korunmuştur. Makedonya’nın en bilindik yapılarından biri olan St. Sofia Kilisesi’ni Makedon 1000 banknotunun üzerine basılmıştır. Giriş ücretsizdir.

Antik Tiyatro

Ohri Antik tiyatrosu MÖ. 200 yılında inşa edilmiş. Ülkedeki Roma döneminden kalan tek Helenistik tiyatro zamanında gladyatör dövüşleri için de kullanılıyordu. Ancak tiyatro aynı zamanda Romalılar tarafından Hristiyanların idam edildiği bir yer olduğundan, kısa sürede yerel halk tarafından sevilmeyen, nefret edilen bir mekana dönüştü ve terk edildi. Çok iyi korunan tiyatro 1980’lerin sonlarından beri tiyatro, oyunlar, konserler, operalar, bale gösterileri gibi halka açık performansların yeridir. Hatta son zamanlarda, Ohri Yaz Festivali kapsamında her yaz Bolşoy ve Jose Carreras gibi kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır.

Asırlık Çınar Ağacı (Chinar Tree)

Ohri çarşı meydanında gördüğümüz görkemli çınar ağacı ülkenin en yaşlı ağacı olarak kabul edilmekte. Efsaneye göre çınar ağacı Ohrili Aziz Clement tarafından dikilmiş ve yaşının 11 asır olduğu söylenir. Uzmanlara göre ise ağacın yaşı yaklaşık 6 asırdır. Çınar ağacı büyüklüğü, sürekliliği, üstünlüğü temsil ettiği için bir çok toplumda önemli bir yere sahiptir.

Ağacın gövdesi yanmış ama koruma altına alınmış. Dalları ile hala dimdik ayakta.  Turistlerin toplanma ve buluşma yeri olan çınar ağacı için yerel halkın bir inanışı var.  “Bu çınara sırtını dayayan kimse bu çınar gibi sağlıklı ve uzun ömürlü oluyormuş”

Eskiden çınar ağacının bulunduğu alanda infazlar yapılırmış.  Yaşamı boyunca kim bilir neler görmüş neler ulu çınar ağacı. Günümüzde gölgesinde huzur içerisinde dinlenilen çınar ağacı daha uzun yıllar insanları kucaklamaya devam edecek gibi görünüyor.

Handmade Paper Atölyesi (El Yapımı Kağıt Atölyesi)

Ohrid hem incileri hem de el sanatları bakımından çok zengin bir şehir. Geleneksel usullerle kağıt üretimi yapılan minik bir atölyeyi ziyaret edip, bilgiler alacağız.

Atölyede 16. yy’dan beri el yapımı kağıdın nasıl yapıldığının ve buna yapılan eski baskı tekniğinin demosunu ücretsiz olarak seyredebiliyorsunuz. Ohrid´te ki bu atölye bu teknikle kağıt yapan Dünyada ki 7 atölyeden biriymiş.

Görevli kişi bize hem kağıdın yapılışını hem de tekniği anlatıyor. En önemli şeyin sabır ve zaman olduğunu vurgulayarak demoya başlıyor. Teknikte yapılan işler sırasıyla;  

Ağaçların incecik rendelenmesi; İçinde %5-6 civarında pamuk bulunan, tahtadan yapılmış bir teknenin içerisinde 1 ay bekletilmesi; Tahtadan yapılmış bir süzgecin suyun içine daldırılarak su içinde ki tortunun üstte kalmasının sağlanması ve böylece kağıdın ilk şekli oluşurken kurumasının sağlanması; Suyu alınan kağıdın, bezden ayrılıp kuruması için 2 gün güneşe bırakılması ;Kağıdın preslenerek düzleştirilmesi ve inceltilmesi. Son işlem baskıya hazır hale gelen kağıdın üzerine istenen desenlerin baskısı.

İstediğiniz resmi sizde belli ücret karşılığında kağıda bastırabiliyorsunuz.

Bir şehri keşfetmenin en iyi yolu sokak aralarında kaybolmaktır diyerek Ohrid´in taş döşeli, sakin sokaklarında yürüyoruz.

Ülkemizin şirin kasabası Safranbolu’daki, evleri anımsatıyor bizde.

Şehir turuna devam ediyoruz.

Ohrid Makedonya’nın incisi olarak anılır.Buraya kadar gelip de Ohrid İncisi almadan olmaz diyerek dükkanları dolaşıyoruz ve öğreniyoruz ki burada ki inci bildiğimiz gerçek inci değil. Ohri incilerinin ham maddesi sedef. Onun üzerine bir sıvı sürülürmüş. Bu sıvı Ohri Gölü’nde bulunan paşita isimli bir balığın pullarından elde edilirmiş. Elde edilen sıvı sedefin üzerine uygulanıp parlak bir hal alması sağlanırmış. İşte Ohri incisi böyle yapılırmış. Biz de başka hediyeliklere daldık.

St. Kliment Anıtı

Otelimize gitmeden şehir turumuzda gördüğümüz anıt heykel St. Kliment’e ait. St. Kliment Aziz Cyril ve Aziz Methodius’un öğrencisi. Cyril ve Methodius kardeşlerin diğer öğrencileri St. Gorazd ve S. Naum ile birlikte Kiril adı verilen alfabenin kurucularından biridir.  Burada öğreniyoruz ki Kiril alfabesinin doğduğu yer Ohrid’miş. Bu konuda bir kaç görüş var. Bir görüşe göre Ohri`ye gelen Aziz Kiril ve Aziz Methodius kardeşler Kiril Alfabesi`ni meydana getirmiş. Diğer görüş ise Kiril alfabesini bulan kişinin St. Kliment olduğu, Kiril ve Methodius kardeşlerin öğrencisi olan bu kişinin hocasının ismini alfabeye verdiği şeklinde.

Yorgun ama mutlu bir şekilde otelimize geliyoruz. Hotel Drim göl kenarında bulunduğu için yaz döneminde oldukça popüler ve genellikle turların konaklama için tercih ettikleri bir otel. Hotel . Hotel Drim aslında Ohrid çevresinde yer alan Struga’da yer alıyor. Ohrid’de değil. Ohrid Struga arası sadece 18 km.

Bölgenin en iyi otellerinden birisi olduğu kabul edilen otel iyi sayılabilir. Rehberimizden anahtarlarımızı alıp odalarımıza bir sonraki gün için enerji toplamak üzere çekiliyoruz. Otelde oda+yarım pansiyon şeklinde konakladık. Kahvaltı, akşam yemekleri ve odaları değerlendirdiğimizde tavsiye ederiz.