Tirilye, Trilye ya da Zeytinbağı. Bu üç isimle bilinen ama Trilye olarak anılan turistlerin ve gezginlerin en fazla ziyaret ettikleri şirin bir yer. Trilye’ye gelirken, Trilye nerede veya gezilecek yerler neresi diye araştırma yaparken bu üç isimle de karşılaşabilirsiniz. Aslında bir adı daha var. Trilye’nin adı 1909’da suikasta kurban giden Mahmut Şevket Paşa’nın anısına Mahmutşevketpaşa olarak değiştirilmiş ama halk Trilye demeye devam etmiş. Bunun üzerine 1963 yılında “Zeytinbağı” olarak ismi tekrar değiştirilmiş. Bu isim de benimsenmeyince 2011’de tekrar Trilye olmuş. Trilye Mudanya İlçesine bağlı küçük, deniz kenarında bir mahalle. Bu mahalle o kadar ünlü ki yerli yabancı pek çok turistin akın ettiği bir yer.

Tarih, doğa ve denizin bir arada olduğu Trilye sanki açık hava müzesi. Attığınız her adımda tarihi bir yapıyla karşılaşmanız mümkün. Trilye’nin adı hakkında bile efsaneler var. En çok bilinen efsaneye göre; İznik’te 325 yılında toplanan ve İncil ile ilgili konuları incelemeye alan İznik Konsülünde toplantıya katılanlar arasında görüş ayrılıkları doğar. Muhalifler arasında bulunan Aya Yani, Aya Yorgi ve Aya Sorti adlarında 3 papaz, başpiskopos tarafından aforoz edilir. Kendilerine inanan yoldaşlarıyla birlikte Trilye’ye gelen bu üç papaz manastırlar, kiliseler kurarlar. Buranın adına da 3 rahip anlamına gelen Triglia adı verilir. Diğer efsaneye göre ise buranın barbunu çok meşhur olduğu için barbunun Rumcası olan Triglia denmiş.

Trilye’ye geldik. Keşfetmenin en iyi şekli yürümektir diyor ve arabamızı park ediyoruz. Çarşıda fazla oyalanmadan yolumuza devam ediyoruz. Tabana kuvvet gezecek çok yer var.

Trilye’de gezilecek yerler için Büyük Postane altında yer alan zeytin dükkanında asılı olan Trilye Rehberi krokisi gezenlere çok yardımcı olacaktır.

Ya da tabelalara bakmayı tercih edebilirsiniz.

Bizim Trilye’ye ikinci belki de üçüncü gelişimiz. Her gelişimizde biraz daha değişmiş görüyoruz. İşte bu değişimlerden birinin önündeyiz. Taş Mektep karşımızda. Trilye’yi ünlü yapan binalarının eski ve yenilenmiş dokusunu izlerken burada ne yaşanmışlıklar vardır diyor insan.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Taş Mektep

Tarihi yapı Taş Mektep’te yıllar önce geldiğimizde restorasyon çalışmaları yapılıyordu.

Bu gelişimizde yenilenmiş yüzünü gördük. Çok anıları saklayan ve 4 katlı olan Taş mektep 1909 yılında Osmanlı’nın eğitimde yaptığı reformlar sonrası inşa edilmiş.

Mübadele sonrası 1924 yılında öksüzler evi olarak kullanılmış. Yeniden 1928 yılında okul olarak kullanılmaya başlanan okulda Kıbrıslı Rum lider Makarios’un eğitim gördüğü söylenmektedir.

Bu tarihi yapı 1988 yılında kendi kaderine terk edilmiş ve yalnız bırakılmış. Tam 28 yıl kaderine terk edilen tarihi binanın restorasyon çalışmaları 2017 tarihinde başlatıldı. Gittiğimizde henüz kapalı olan bina görkemli görünüşü ile ziyaretçilerini bekliyor.  

Bir başka tarihi ama sanki yıkılacakmış gibi duran ev karşımızda. Perili Ev.

Perili Ev

Perili ev denmesinin sebebi burada oturanların eşyalarının yer değiştirmesi ya da ortadan kaybolmasıymış. Hemen de inandınız ve aklınızdan korku filmlerinin sahneleri geçti değil mi? Sadece küçük bir şaka yapalım dedik. Perili Ev görüntüsü, hakkında söylenen rivayetleri ile Trilye’nin en fazla turist çeken yeri belki de. Peki neden buraya Perili Ev denmiş. Aslında bunu tam olarak kimse bilmiyor. Hakkında söylenenlere göre evin için sesler duyulması ön planda. Yürürken evden ses geliyormuş. Ev ahşaptan yapılmış. Doğal olarak yürürken ses çıkartır. Hatta hışırtı şeklinde çıkan sesler varmış. Araştırınca bacaya sıkışmış gazete kağıtlarının rüzgardan çıkardığı sesmiş. Pencereye asılan çamaşırlar da ay ışığında periye benzetilince ev ününe ün katmış. Evin çevresine çitler yapılmış. Sahipleri artık evi restore ettirmeyi düşünüyorlarmış. Restorasyon sonrası Perili Ev bu ününü devam ettirebilir mi? Ne diyelim bekleyelim ve görelim.

Perili evden Tabut eve gidiyoruz. Perili ev, Tabut ev. Şaşkın bakışlarla siz nereye geldiniz der gibisiniz. Bizler çok ama çok şirin bir ilçenin ününe ün katmış evlerini geziyoruz, pardon sadece görüyoruz. Gezme imkanı yok.

Tabut Ev

Trilye’deki diğer evlere göre daha dar ve uzun bir yapıya sahip olduğu için bu isim yakıştırılmış dense de işin aslı öyle değilmiş. Aslına gelince; eskiden tabut imalathanesi olarak kullanılan bu evin “Tabut Ev” ismi Perili Ev’in sahibi Adnan Özkan’a aitmiş. Trilye’de 28 yıldır ikamet eden Adnan Özkan dışarıdan gelen ziyaretçilerin kolaylıkla gezebilmesi için çizdiği ve Trilye sokağında bir duvara astığı krokide (Yazımızın başında gördüğünüz kroki) burayı “Tabut Ev” olarak belirtmiş. Zamanla evin ismi böyle kalmış. Yerli ve yabancı turistler buraya geldiklerinde “Tabut Ev’i” arar olmuşlar. Evin geçmişine gelince; 1880’lü yıllarda yapılan bu yapının, 150 yılı aşkın bir geçmişi var. Trilye, mübadele öncesinde daha çok Rumların ağırlıkta olduğu ve Türklerin de yaşadığı bir bölge olarak biliniyor. Rumlar, ölülerini tabutla birlikte gömerlermiş. O zamandan kalma kiliseye yakınlığı sebebiyle de burası tabut imalathanesi olarak kullanılmış.

Fatih Cami

Eski adı Hagios Stephanos Kilisesi olan Fatih Cami 640-850 yıllarından günümüze kalan bir eserdir. Trilye’de Rumlardan kalan 3 kilise içerisindeki en büyük kilise olma özelliğini taşımaktadır.

Fatih cami “kare içinde haç” tipi kiliselerin en eski örneklerindendir. Batı cephesindeki 1560 tarihli kitabeye göre Kanuni döneminde camiye çevrilmiştir. Yerel halk günümüzde yapıyı “Fatih Cami” veya “Fethiye Cami” olarak adlandırmaktadır.

Camide avluya girişin hemen yanında yer alan çeşme sanat tarihi açısından oldukça önemlidir. Çeşme tam anlamıyla bir Bizans-Osmanlı mimarisi sentezidir. Çeşmenin teknesinde ve ayna taşında Bizans malzemeleri, kemer içinde  Osmanlı motiflerinin yer aldığı taş kullanılmıştır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kemerli Kilise‘ye doğru gidiyoruz. Eğer biraz olsun yoruldu iseniz Yoruldum Durağı‘nda nefeslenip kütük üzerinde dinlenebilirsiniz.

Kemerli Kilise

Kilise Panagia Pantobasilissa Kilisesi ve Trigleia Manastırı Kilisesi olarak da adlandırılıyor. Kilisenin Panagia Pantobasilissa’ya (Bakire Meryem) adandığı belirtilir. Dünya’da duvarlarında resim olan ilk kilise olarak bilinen Kemerli Kilise neredeyse yıkıldı yıkılacak vaziyette. İçini gezmek mümkün olmadı.

Kilise İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’nin, Bursa Metropolitliği’ne atadığı Elpidophoros Lambriniadis tarafından satın alınmış. Restorasyondan sonra kilise olarak hizmet verecek olan kilise eski ihtişamına kavuşacakmış. Belki daha sonra Trilye’ye geldiğimiz de yenilenmiş halini de görebiliriz.

Trilye Müzesi

Mudanya Belediyesi, Osmanlı dönemi yapılarından olan ve 1980 yılına kadar faaliyet gösteren Avlulu Hamamı (Trilye Hamam)‘nı müze ve sergi salonu olarak kullanılmak üzere hazırlamış. Müzede geçmişten günümüze kadar gelen eserlerin, araç ve gereçlerin, fotoğrafların, belgelerin sergilenmesi hedeflenmekte

Trilye Evleri

Trilye’de evler arasında arnavut kaldırımlarında yürümek çok keyifli. Trilye evlerinin çoğu kagir, ahşap ve taş duvarlı, Osmanlı – Rum sentezi mimaride, 150 – 200 yıllık, 2 veya 3 katlı binalardan oluşuyor. Bazen evler arasında güzel etkinliklerle karşılaşabiliyoruz.

Trilye’de ufacık bir park içinde Atatürk Meydanı ve heykeli  yer alıyor.

İskele caddesine, batı ve doğu yamaçlarından arnavut kaldırımı taşlar ile döşenmiş daracık sokaklar iniyor. İskele’ye yaklaşırken Atatürk Meydanı’nda Trilye Atatürk Çeşmesi’ni görüyoruz.

Trilye’yi dolaşırken kendiniz ve arkadaşlarınıza hediyelik almak için Trilye Çarşısı ve Trilye Butik tam aradığınız yerler.  

Trilye’nin gelişiminde turizm önemli bir yer tutsa da gelirinin büyük kısmını zeytincilikten sağlamakta. Trilye çarşısından, pazarından geçerken Trilye’ye özel küçük çekirdekli zeytinleri ve ev yapımı ekmekle birlikte ikram edilen zeytinyağlarının tadına bakmayı ihmal etmeyin.

Trilye Sofrası’nın ilginç duyurusunu okuyor ve Trilye’den yaklaşık 20 dakika uzaklıkta olan Mudanya’ya doğru yola çıkıyoruz.

Yol çok güzel, deniz kenarından güzel manzaralar eşliğinde devam eden asfalt bir yol ama virajları çok. Yolun daraldığı zamanlar oluyor. Dikkatli olmak gerek. Mudanya’ya yaklaşırken ilçeye 1.5 km uzaklıkta Mudanya ile Kumyaka’ya arasında Uzunyalı Mevkinde deniz kenarında efsanesini önceden duyduğumuz kayanın fotoğrafını çekmek üzere kısa bir mola veriyoruz. Bu kayanın ismi Kocakarı Kayası.  Haydi hem fotoğraf çekelim hem hikayeyi anlatalım.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kocakarı Kayası

Deniz kıyısında bulunan 5 m’lik devasa kaya uzaktan dizleri üzerine çökmüş, beline kadar çarşafa benzeyen örtülü bir kadın görüntüsünü andırmakta. Yanına gittiğiniz de bu görüntü daha net fark ediliyormuş. Biz yanına kadar gitmedik. Deniz kıyısında bulunan bu kayanın efsanesi çok ilginç ve doğruluk payı nedir bilinmez ama yüzyıllardır dilden dile dolaşır.  

Efsaneye göre; Mudanya’ya bağlı köylerden birinde oturan yaşlı bir kadın torunu ile köyüne giderken torununu denize sokmak için deniz kıyısına inmiş ve torunu denize girerken kendisi de deniz kıyısında ateş yakıp hamur kızartmak istemiş.

Bu arada torununun tuvaleti gelmiş ve çocuğa tuvaletini yaptırmış. Daha sonra dizlerinin üzerine yere çömelmiş ve torununun altını silmek için bir şeyler aramış bulamayınca da kızartmak amacıyla hazırladığı hamur ile torununun altını silmiş. Allah tarafından o anda olduğu yerde cezalandırılarak taş haline gelmiş. Nimete saygısızlık en büyük cezayı gerektirir.  Bu kadın görünümlü kayaya ön yüzünden baktığınızda kucağında küçük bir kız çocuk silueti de görülüyormuş.

Mudanya’da görüşmek üzere………..