Floransa’dan Roma’ya hareketimizde Terni iline bağlı şirin bir orta çağ kasabası olan Orvieto’ya uğruyoruz. Ama bildiğiniz sıradan bir kasaba değil. MÖ 493 yılında buraya gelen Etrüskler zamanından beri surları ile ayakta durabilen ve yavaş şehir denilen “Cittaslow” ünvanını almış bir yer.

Orvieto’ ya geldik. Tur otobüsümüzden ayrılıyoruz. Şehri yürüyerek gezeceğiz. Orvieto’ya tren istasyonunun hemen yanından hareket eden funiküler ile çıkacağız. Siz isterseniz yürüyerek çıkabilirsiniz. Ancak hem zaman kaybı hem de yorucu. Burada harcayacağımız vakit ve enerjiyi kasabayı gezmeye sakladık.  

Orvieto Funiküler (Funicolare di Orvieto) Bracci funikuleri olarak da bilinir.  Orvieto Tren istasyonunun yaklaşık 150m yukarısında volkanik bir kayanın üzerinde bulunan şehir merkezindeki Piazza Cahen’e  bağlıyor. Funikuler hattı 1888 yılında inşa edilmiş ve 1970 yılına kadar kullanılmış. Sonra terk edilmiş. Yirmi yıl sonra, 1990’da, eskisinin rotası üzerine elektrikle çekilen yeni bir funiküler inşa edilmiş.  

Funikuler her 10 dakikada bir hareket ediyor ve her seferinde 75 yolcu kapasiteli. Yolumuz sadece 580m. İki istasyonu var. Piazza Matteotti (tren istasyonuyla aynı) ve Piazza Cahen (şehir merkezi). Yani kalkış ve iniş durakları. Yolculuğumuz birkaç dakika sürecek ve Orvieto’nun merkezine ulaşacağız. Funiküler 07.15-20.30 arası açıktır, tatil dönemlerinde 08:00 – 20:30 arası açıktır. Gidiş-dönüş biletiniz 90 dakika geçerlidir (Piazza Cahen’den Piazza Duomo’ya ücretsiz servis otobüsü dahildir).

Bu kısacık mesafede merkeze yaklaşırken tünelden de geçiyoruz.

Orvieto yazımızın başında demiştik ya sıradan bir kasaba değil. Yaklaşık 21.500 kişilik bir nüfusa sahip kasabada bir zamanlar yer altı ve üstü olarak üzere iki türlü yaşam varmış. Yer altı mağaraları ve özellikle Aziz Patrick Kuyusu görülmeye değermiş. Yer altı mağaraları belli saatlerde rehberler eşliğinde turlarla gezilebiliyor. Bireysel gezilemiyor. Tur planında olmadığından bu aktiviteyi vakit yetmez diyerek maalesef yapamıyoruz. Aklımız kalmadı desek yalan olur. Neyse biz Orvieto’nun en eski yapısı ve özellikle ön cephesi oldukça görkemli olan Orvieto Katedrali‘ni görüyoruz. Uzaktan bakıldığında bile parıldayan, göz kamaştıran bir yapı.

Orvieto Katedrali (Duomo di Orvieto; Cattedrale di Santa Maria Assunta) 14. Yüzyılda inşa edilmiş Roma Katolik Kilisesi.  Rivayete göre İsa bir örtünün üzerinde ekmek keserken eli kesilip kanamış. Bu örtü saklanmış ve Papa bu örtüyü ve şehri kutsamak için katedrali inşa ettirmiş. Örtü katedralin içindeki Onbaşı Şapeli’nde korunuyormuş. Orvieto kasabasına hakim bir konumda yer alan katedralin ön cephesinde, büyük bir  gül penceresi ve pencerenin üstünde Bakire’nin taç giyme töreni  mozaiği vardır. Gül pencere gotik dönemde yapılmış ve katedralin en önemli vitray penceresidir. Gül penceresinin üzerindeki nişlerde on iki havari, her iki taraftaki nişlerde on iki Eski Ahit peygamberi çiftler halinde temsil edilmektedir. Ön cephe tam bir sanat şaheseri.

Katedralin ön cephesinde bulunan mozaiklerin çoğu, Meryem Ana’nın yaşamından, sağ alt köşedeki “Meryem’in Doğuşu” ndan sahneleri temsil ediyor.

 Katedralde oldukça göz alıcı kabartmalar ve dev bronz kapılar yer alır.  

Katedral altı bölmeli, iki koridorlu ve silindirik sütunlardan olup 19 yy’ın sonlarında üstlerindeki sıralar alternatif siyah ve beyaz şeritlerle boyanmış. Sol girişin yanında aslanlı büyük mermer vaftiz yazı tipi ve ayrıntılı friz kabartmaları vardır. 

Katedralin karşısında Duomo Müzesi (Museo dell’Opera del Duomo) yer alıyor. Müze, 13 yy’dan itibaren çeşitli dönemlerden heykeller ve eserler barındırıyor. 

Katedralden’den sonra merkeze doğru yürüyoruz. Yerdeki iç içe geçmiş üçgen şekil dikkatimizi çekiyor.

Palazzo Del Capitano Del Popolo Saray‘ını görüyoruz. Saray aynı adı taşıyan meydanda. Kökeni tartışılıyor, ancak Neri della Greca ailesinin girişimiyle 1157 yılında  inşa edildiği düşünülüyor. Bugün bina tam donanımlı bir konferans merkezine ev sahipliği yapıyor ve turistik ziyaretlere açık değil.

Orvieto’yu yürüyerek keşfe devam. Karşımızda Torre del Moro. Başlangıçta bu kuleye Torre del Papa deniyordu, çünkü 1500 lerin ilk yarısına kadar papazın malıydı. Bugün herkes tarafından Torre del Moro  olarak biliniyor Binanın sağındaki kapı kuleye erişim sağlar. Kule 47 m yüksekliğiyle mükemmel bir savunma ve gözlem aracı oluşturmuş, aslında tüm köyün ve Orvieto bölgesine ait komşu kalelerin mükemmel bir şekilde görülmesini sağlamıştır. Kuleye, yarısına kadar asansörle, diğer yarısı için merdivenle çıkılarak çok güzel manzaraların seyredileceği terasa ulaşılabilir.

Bir şehrin olmazsa olmazıdır Belediye Binası. İşte zarif görünümü ile Palazzo Comunale. Piazza della Repubblica’da, St. Andrea kilisesinin bitişiğinde yer alan Orvieto Belediye Binası. Bina 12. yy’dan kalan eski bir bina olup, zaman içerisinde restore edilmiştir. Belediye Binası ince bir balkon sırasını destekleyen kemerlerin tabanına sahiptir.

Katedral, müzeler, merkezdeki gezi derken sıra geldi Orveito’nun dar sokaklarında kaybolmaya. Bir şehri gezmenin ve anlamanın en iyi yollarından birisidir sokak aralarında kaybolmak Biz de öyle yaptık.

Orveito’da sokak aralarında gezerken seramik dükkanlarını görüyoruz. Etrüsklerden kalan seramikler arkeoloji müzesinde görülebilir. Fakat buna vaktimiz yok. İşte harika seramiklerin olduğu çok güzel bir dükkan. Tam bir tane resim çekmiştik ki yasak olduğunu söyleyip izin vermediler.

İşte çeşitli modellerde yapılmış rengarenk makarnaların satıldığı bit dükkan.

Orvieto’dan ayrılırken aklımız gezemediğimiz yeraltı mağaraları, Aziz Patrick Kuyusu ve müzelerde kaldı. Bir daha kendimiz geldiğimizde rotamız olması için çoktan kayda aldık bile…….