Çay bir çok milletin kültüründe farklı şekilde yer alır. Ama biz Türk’ler için çay demek gelenek demektir. Her zaman, her yerde, her saatte ve her yaşta çay tüketiriz. Her ne kadar bize 19.yy ın sonlarında yani biraz geç de gelmiş olsa en fazla biz sahiplenmişiz. Biz özel olarak 5 çayı yapmayız, diğer milletler gibi çaya süt katmayız. Her yaşta çay içeriz. Çocukluğumuz da paşa çayı diye başlar zaman içerisinde tavşan kanı çayı yudumlarız. Şekerli veya şekersiz fark etmez. Sohbete başlarken hadi bir çay içelim deriz. Misafirimiz geldiğinde çay çoktan ocağa konmuştur bile. Yani çay bizim yaşamımızda önemli bir yer tutar.

Pekin’de zaman geçirirken Uzak Doğu (özellikle Çin ve Japonya’da) geleneğinde yer alan Tea Ceremony yani çayların tanıtıldığı çay seremonisine katılmadan olmaz dedik ve Pekin’de bir çok yerde görebileceğiniz çay evlerinden birine Dr. Tea House‘a gittik.

Çin’de çay kültürü, çayın nasıl hazırlandığını ve Çin’de insanların çay tükettiği durumları ifade eder. Çin’deki çay kültürü, hazırlık, tat ve tüketilmesi ile diğer ülkelerden farklıdır. Dr. Tea çay evine geldiğimizde tadım yapacak grup için hazırlanmış masanın çevresine geçtik. Elimize tadım yapacağımız çayların özelliklerini gösteren bir dökuman verdiler.

Masanın bir köşesinde çay demlemek için gerekli ekipman konmuştu. Benim ilgimi çayların çeşitlerinden çok mağaza içerisinde yer alan çay takımları çekti. Ama Nesli çoktan çayların özelliklerini incelemeye başlamış bile.

Çin’de çay evi aslında fikir paylaşımı için bir yer olarak kullanılmakta. Çay evleri, Çin çay kültürünün ve çay tarihinin tarihsel kanıtlarını sunar. Son yıllarda ise turistleri cezbetmek için çok iyi mekanlar olmuş. İşte bize sunum yapacak hostes yerini aldı. Çay seremonisi ya da çay ritüeli başlamak üzere. Önce bize tadım yapacağımız küçük fincanları tanıttı.

Hostes mükemmel İngilizce konuşmakta. (Çin’de İngilizce konuşan bulabilmek biraz zor) ve çok nazik. Çayı demlemenin ve servis etmenin doğru yöntemlerini  çok kibar anlattı.  Demlemede porselen çaydanlık işe yarasa bile özel bir Yixing çaydanlık (toprak demlik) kullandı. Küçük fincanlar ile tadım yaparken birinden diğerine geçerken damağı temizlemenin önemli olduğunu hatırlattı. Bunun için küçük atıştırmalıklardan ikram etti.

Seremoni yaklaşık 25 dakika devam etti. Kendisi ilk aşama olan fincan ve demlikler ısınırken katılımcılara çayın görünümü, kokusu ve kalitesi hakkında bilgi verdi.

İşte üçüncü aşama, çayın hazırlanması yani demlenme işlemlerine geçti. Su ısıtıcısını omuz hizasına kadar kaldırdı ve su taşana kadar demliğe su doldurdu. Çay yapraklarını demliğe yerleştirdi ve kapağını kapattı. Çayın demlenmesinin yaprakların miktarına, kalitesine ve boyutuna göre değişiklik gösterdiğini anlattı. Genellikle Oolong çayı için demleme süresi 30 saniye ile maksimum 10 dakika arasında değişir. 

Sıra geldi tüketime yani bizlerin hazırlanan çayların tadına bakmaya. Bunun da kuralları var. Öyle aldım fincanı hadi içeyim yok. Önce çayın aromasının çıkması için iki elimizle fincanı tutup hafifçe salladık. Veeee üç yudumda bitirdik. Katılımcıların hepsi aynı işlemi yapınca ikinci çayın hazırlığı başladı. Hangi çeşit çayların tadımını yaptınız diye merak ettiyseniz. Oolong, yasemin, beyaz çay, zayıflama çayı, ve karışık meyve çaylarında beş tane tattık.

Oraya kadar gitmişken biz de hazırlanan çaylardan hoşumuza gidenlerden aldık. Fiyatlar biraz pahalı.

Baştan demiştim ya sizlere benim ilgimi daha çok çay fincanı takımları çekti. Üzerinde Çin’de olmazsa olmaz ejderha süslemelerinden balıklara, çiçeklere kadar her şey var.

Çay evinden çıkarken bizim tavşan kanı çaylarımızın tadının ve kokusunun bir başka olduğunu düşündük ve birazcık içimiz ve burnumuz sızladı. Çünkü daha ülkeye dönmeye vakit var. Neyse dönünce bol bol içeriz.