Bugün Hamburg’dayız. Almanya turumuzun 24.günündeyiz. İlk işimiz arabamızı değiştirmek olacak. Bu arabayı verip tekrar araba kiralayacağız. Araba şirketleri aynı ülkede seyahat etseniz bile 30 günden fazla kiralama yapmıyorlar. Daha Almanya’da 14 günümüz var. Hamburg’da arabayı değiştirmeyi uygun bulduk. En rahat hava alanlarında değiştirme olduğu için biz Hamburg hava alanına gidiyoruz. Araç kiralamada dikkat edilecek kurallar yazımız yardımcı olacaktır.
Hamburg Almanya’nın ikinci büyük şehri olup kendi başına ayrı bir eyâleti oluşturur. Aynı zamanda Avrupa Birliği’ndeki en büyük 6. metropoldür. Almanya’nın Dünya’ya açılan kapısı da denilen bu şehir, Almanya’nın en büyük limanına da sahiptir. Rotterdam’dan sonra Avrupa’nın en büyük ikinci limanı olup Dünya’da da 9. sıradadır.
Hamburg gezimize Miniatur Wunderland’dan başlayacağız.
Miniatur Wunderland
Hamburg Dungeon binasının üst katında yer alan Dünyanın en büyük demiryolu minyatürüdür. 2000 yılında Frederik ve Gerrit Braun Kardeşler tarafından başlatıldı. 2001 yılında tamamlandı. Minyatür alan el yapımı 930 tren, 14.450 vagon, 335.000 ışık, 228.000 ağaç ve 215.000 insan figüründen oluşmaktadır.
2015 Eylül ayı itibarıyla demiryolu yedi bölümden oluşmaktadır. Bunlar Alpler, Avusturya, Hamburg, Amerika, İskandinavya, İsviçre ve Hamburg Havalimanı replikası. Buraya girdiğinizde inanılmaz bir dünya ile karşılaşıyorsunuz ve böyle bir yer beklemiyorsunuz.
Her yer tüm ayrıntıları ile düşünülmüş. Işık oyunları ile gündüz ve gece gösterimleri çok güzel. Hareketli küçücük maketler insanı büyülüyor. Sanki “Gulliver Cüceler Ülkesinde” gibisiniz. Ya da kendinizi “Alice Harikalar Diyarında” olarak düşünebilirsiniz.
Hem çocuklara hem de büyüklere hitap ediyor. Bu güne kadar inanın çok müze gezdik ama bizi bu kadar etkileyeni görmedik. Emek, yaratıcılık, zeka ne derseniz hepsi var. Her gün saat 9.30-18.00 saatlerinde açık. Sıra beklememek için önceden rezervasyon yapabilirsiniz. https://www.miniatur-wunderland.de/besuchen/planen/oeffnungszeiten sitesinden biletlerinizi alabilirsiniz. Ancak çok da şart değil. Eğer vaktim var beklerim derseniz Wunderland restoranında ücretsiz olarak içecek alıp bekleyebilirsiniz. Zaten en fazla 15-20 dakika bekliyorsunuz. Giriş ücreti 15€. Biletinizi alırken hangi ülkeden geldiğinizi soruyorlar. Müzeyi ziyaret eden kişiler ve ülkeleri hakkında istatistik yapıyorlar ve bunu tabelada yansıtıyorlar. İşte müzeyi ziyaret edenlerin sayısı ve ülkeleri. Bizim girişimizle şu andaki Ülkemizden gelen ziyaretçi sayısı 17.329 kişi.
Şimdi gelin bu harika dünyaya uzanalım. İşte karşınızda bir stadyum. Stadyumda olabilecek her şey burada. Hiç bir şey unutulmamış. Gündüz ve gece ayrı güzel.
Hamburg hava alanına gidelim mi? Uçuş bilgileri tabelasından tutun aprona kadar her şey var.
Lunapark’ın gece ve gündüz gösterimi Elbphilharmonia binasına kadar daha neler var neler. Hele Elbphilharmonia binasının açılıp kapanarak gösterilmesi bu kadar gerçekçi olamaz dedirtiyor insana.
Kalabalık oluyor. Hafta içi ve sabah saatlerini tercih edin. Hamburg’a gelip mutlaka görülmesi gereken bir yer. Almanya’ya gelenler burayı listelerine almalı ve en az 3-4 saat vakit ayırmalı. Diğer müzelerden farklı; fotoğraf çekmek serbest, dolaşmak serbest, asık suratlı, ne yaptığınızı sürekli kontrol eden görevli yok. Yorulursanız dinlenip tekrar devam edebiliyorsunuz.
Müzeden çıkmadan bu harikaları yapan kişileri ve çalışma ortamları atölyelerini görüntüledik. Hepsini emekleri ve sabırlarından dolayı kutluyoruz.
Hamburg Dungeon (Hamburg Zindanı)
Turistik ve cazibe merkezi olan Hamburg Zindanı 2000 yılında inşa edildi. Tıpkı Londra Zindanı ve Berlin Zindanı gibi burada Hamburg tarihini yakından görebilirsiniz. Ancak turlar ile ziyaret edebilirsiniz. İngilizce turlar sadece Cuma, Cumartesi, Pazar günü saat 10.00’da. Biz maalesef bu günlerin haricinde burada konakladığımız için bilet bulamadık. Planlarınızın aksamaması için on-line bilet almanız gerekir.
Biletlerinizi https://www.thedungeons.com/hamburg/en/plan-your-visit/opening-times/ sitesinden alabilirsiniz.
Her gün 10.00-17.00 arasında açık. On-line bilet ücreti 17.85€ gişeden bulabilirseniz 25.50€. Bunun yanı sıra kombine alabileceğiniz biletler var. Hamburg Zindanı+Deniz yaşamı 29€; Hamburg Zindanı+Çift katlı otobüs turu 35€; Hamburg Zindanı+Liman turu 33€ gibi.
Mahatma Gandhi Brücke
Almanya turumuz sırasında daha önce bahsettiğimiz gibi Mahatma Gandhi ile ilgili eserler değişik ülkelerde ve şehirlerde var. İsviçre’nin Cenevre şehrinde ve Almanya’nın Hannover şehrinde Mahatma Gandhi heykelini görmüştük. İşte Hamburg’da Gandhi adı köprüye verilmiş. Sandtorkai ve Kaiserkai arasında yeni bir bağlantı olarak 2016 yılında tamamlanan köprüden geçerek Elbphilharmonia’yı görmeye gidiyoruz.
Elbphilharmonia
Elbphilharmonia Hamburg limanının arkasında ziyaretçilerinin havasını değiştirmek için kurulmuş bir müzik evi. Mimarisi hemen dikkat çeken binanın açılışı 11 Ocak 2017 günü yapıldı. Basel’li mimarlar Herzog & de Meuron filarmonik salon tuğla yapısıyla tarihi Kaispeicher deposunun üzerinde yer alıyor.
Kırmızı tabanı ve beyaz parıltılı üst tasarımının yarım ve dalgalı olması, düzgünce hizalanmış cam dikdörtgenlerden oluşan ön cepheye küçük pencerelerle noktalı bir görünüm kazandırılması ilginç bir görünüm yaratmış. Bina Hamburg’un simgelerinden birisi olma yolunda.
Chocoversum (Çikolata Müzesi)
Hamburg’un merkezinde çikolata müzesi. Kakao çekirdeğinden tutun kendi çikolatanızı yapmaya kadar tüm aşamaları eğlenceli şekilde görebilirsiniz.
Çocuklarınız ile yapabileceğiniz güzel bir aktivite. Biletler 19€. Biraz pahalı. Daha önce Köln’de Lindt çikolata müzesini gezmiş kendi çikolatalarımızı yapmış ve bayağı eğlenmiştik. O nedenle buraya girmedik. Sadece mağazasını dolaştık.
Burada 90 dakikalık Almanca ve İngilizce rehberli turlar düzenlenmekte. Her gün saat 10.00-16.30 arasında ziyaret edebilirsiniz.
Çikolata fabrikasından tarihi bir yere gidiyoruz. Eski Elb Tüneli. Elb Tüneli Almanya’da iki tane. Yeni Elb Tüneli 1975 yılında, eski Elb Tüneli 1911 yılında kurulmuş.
Elb Tunnel (Elb Tüneli)
1911’de açılan Eski Elb Tüneli veya St. Pauli Elb Tüneli kıtanın ilk nehir tüneli özelliğini taşır. Bugün Hamburg tarihinin bir parçasıdır. 426 m uzunluğundaki tünel yüzeyin 24m altında Hamburg merkezini Elbe nehrinin güney tarafındaki rıhtım ve tersanelerle birleştiriyor.
Biz araba ile değil yürüyerek bu keyfi yaşamak istedik. Merdiven veya asansörle aşağıya inebilirsiniz. Biz merdivenlerden indik.
Elbe nehrini alttan yürüyerek geçmek keyifliydi. Tünelde fayans süslemeleri güzel.
Yukarıya asansörle çıktık. Asansör kafilesi ilginçti. Araba, bisiklet ve biz. Tünel yayalar ve bisikletler için 24 saat açıktır. Motorlu taşıtlar için çalışma saatleri şu anda pazartesi-cuma saat 05.20-8.00; cumartesi saat 5.20-16.00. Ücretsiz olarak geçebilirsiniz. Hamburg’a geldiyseniz mutlaka deneyin.
Bir kahve içimi hem de kahve müzesinde iyi olur dedik ve kahve müzesine gittik.
Burg Kaffee Museum (Burg Kahve Müzesi)
Burg ailesi tarafından 1923 yılında kurulmuş. Jens Burg’un kahveye olan tutkusu, kahve ile ilgili tüm konuları kapsayan eşsiz bir koleksiyon ortaya çıkarmış.
Müzede kahveyi sanki yeniden keşfetmeye başlıyorsunuz. Kahve tanelerinin yetiştirilmesinden tutun, hasat etmek ve işlenmesine kadar her şeyi görebilirsiniz.
Sonra kahvenizi kafe de güzel bir kek eşliğinde yudumlayabilirsiniz. Tasarım güzel ancak mekan yer olarak küçük. Rehberli tur alabilirsiniz. İngilizce turlar Pazar günü saat 13.00’de diğer zamanlarda turlar Almanca. Ama rehberli tura hiç gerek yok. Özellikle kahve sevenler için güzel vakit geçirilecek bir yer.
Rathausmarkt (Belediye Sarayı)
Şehir merkezinde Altstadt semtinde, Rathausmarkt meydanında yer alan mimarisi ile dikkat çeken bina.
Hamburg Kenti’nin yerel yönetiminin merkezidir. Balkonda, tanrıça Hammonia’nın bir mozaiği vardır, kentin bayrağı asılıdır.
Kapının üzerinde Latince olarak” Libertatem quam peperere maiores digne studeat servare posteritas. ” (Büyüklerimiz tarafından kazanılan özgürlük, gelecek nesiller onu haysiyetle korumaya çalışabilir) yazar.
Lobi, konserler ve sergiler için kullanılan halka açık bir alandır. 17 bin metrekarelik alanı kaplayan belediye binasını, rehberli turlara katılarak gezebilirsiniz.
Bu kadar dolaşmaya haydi şimdi çok rahatlayacağımız huzur dolu bir yere gidiyoruz.
Planten un Blomen
Oldukça büyük (47 hektar) şehir parkı. Bitkiler ve Çiçekler parkı. Parka ilk bitki 1821’de Johann Georg Christian Lehmann tarafından dikilen Platanus (Çınar) ‘tur .
Parkta 1953 ve 1973 yıllarında Internationale Gartenbauausstellung (Uluslararası Bahçe Bitkileri Fuarı, IGA) yapılmış. Park özellikle tahta sandalyelerde dinlenip gölün keyfini çıkarmak insana huzur veriyor. Çocuklarla eğlenmek ve güneşlenmek için de ideal bir ortam.
Çiçeklerin ahengi ve güzelliği tartışılmaz. Yürüme yolları ve yönlendirme tabelaları ile rahatlıkla dolaşabilirsiniz. Kafeler ve restoranlar mevcut. Eğer güneşli bir havada buradaysanız mutlaka bu parka uğrayın. Park, su ışığı konserleri, halk tiyatrosu ve müzik performanslarıyla şehirde popüler bir yer olmasını sağlar. Yıl boyunca açık ve ücretsiz.
Hamburg’da gezilecek müzeler çok. Vakti olanlar ve ilgisini çekenler için.
Hamburgische Geschichte Museum (Hamburg Tarih Müzesi)
Fritz Schumacher tarafından tasarlanan ve 1922’de Holstenwall’da açılan Hamburg Tarihi Müzesi, bugün şehir tarihinin en büyük koleksiyonuna sahiptir. Müzede Hamburg’un tarihini 800’den başlayarak günümüze kadar inceleyebilirsiniz. Tarihle ilgilenenler için mutlaka görülmeli.
Bizim dikkatimizi özellikle bahçesinde bulunan Hummel çekti. Müze çalışma saatleri: Pazartesi, günleri kapalı, Salı-Cumartesi 10:00-17:00; Pazar ve resmi tatil günleri: 10:00-18:00 Giriş ücreti 9.50 €
Maritimes Museum (Denizcilik Müzesi)
Müze, Prof. Peter Tamm tarafından kuruldu . Koleksiyonda 25.000 küçük ve 900 büyük gemi modeli, 5.000 resim, 120.000 kitap ve atlas, 50.000 inşaat planı, sayısız belge, üniforma, silah, el işi ekipmanları, denizcilik ve telekomünikasyon ekipmanları, mobilya, menüler, porselen, gümüş yer almaktadır. Müze her gün açık saat 10.00-18.00 arasında ziyaret edilebilir. Giriş ücreti 13€.
Şimdi size Hamburg’da çok yaygın olan bir selamlaşmanın hikayesinden bahsedeceğiz. Bir su taşıyıcısının (Wassertrager) hikayesi. Hem heykelini göreceğiz hem de hikayesini öğreneceğiz.
Wassertrager Heykeli
Hamburg’ta hemen her yerde sokakta, köprüde, neredeyse her magnette, hediyelik eşya dükkanına girdiğinizde bardaklarda, tişörtlerde, gözlüklerde, çıkartmalarda omzunda su taşıyan adam figürünü görürsünüz. Kim diye soruyorsunuz değil mi? Haydi hikayeyi baştan anlatalım. Eğer Hamburg’ta “Hummel Hummel” diye seslenirseniz mutlaka “Mors Mors” diye cevap alırsınız. Bu Hamburg’ta şifreli ama yaygın bir selamlaşmadır. Peki ne demek?
Olay 1800’lü yıllara dayanır. 1848 yılında Hamburg’da yerel su taşımacılığı henüz başlamamışken su taşımak (Wassertragen) popüler bir meslek halindeydi. İşte bu su taşıyıcılarından (Wassertrager) bir tanesi ise efsane oldu
Kahramanımız Johann Heinrich Bentz ama insanlar ona Hummel derlermiş. Hummel demelerinin sebebi ise (tarihçilerin dediği şekilde) Bentz eski bir asker olan Daniel Christian Hummel’in öldüğü daireye taşınır. Asker Hummel çocukların çok sevdiği bir kişi. Bentz ise aksi ve huysuz. Çocuklar Bentz’i kızdırmak için Hummel Hummel diye bağırırlar. Hatta bazı çocuklar omzundaki dolu su kovalarıyla koşamayacağı için ona çıplak popolarını gösterirler. Bentz’de onlara bu ağır yükleri ile bir şey yapamayacağı için geri olarak Kuzey Almanya Diyalekti’nde ki “Klei mi am Mors” küfrünü kısaltarak Mors Mors (Popomu öp) diye bağırır.
Bentz (Hummel) yerel su dağıtımı ile işini kaybeder ve ölür. O zamandan beri bu karşılıklı konuşma popüler selam şeklini almıştır. Hatta bugün bu selamlaşma deplasmanda olmayan oyunlarda Hamburg’un yerel farklı spor takımlarının taraftarları tarafından kullanılıyor. Rademachergang ve Breiter Gang’ın köşesindeki küçük meydanda ‘sahte-Hummel’ heykelini ziyaret edebilirsiniz. Heykelin çevresinde çocukların pantolonlarını aşağı çektiğini görebilirsiniz.
Hamburg’da şehir turu yaptık. Köprüye bağlanan anahtarları (Avrupa’nın neredeyse olmazlarından), animatörleri, televizyon kulesini, kiliseyi, Reeperbahn caddesini dolaştık.
Yorum Bulunamadı