İşte yine sıra dışı bir insan. Barselona denilince akla iki kişi gelir. İkisi de sıra dışı, ikisi de kendine özgü. Gaudi’nin eserlerini gezerken gördüğümüz ilginçlikten sonra şimdi Salvador Dali ya da kısaca Dali’nin farklılığını göreceğiz. Dali Tiyatrosu ve Müzesinden bahsediyoruz. Dali’nin biraz olsun nasıl farklı bir yapısı olduğunu anlamaya çalışacağız.

Barselona’nın Figueres kasabasında bulunan Dali Tiyatrosu ve Müzesine gitmek için Casa Battlo’yu gezip hemen önündeki Pesseig de Gracia istasyonundan biletlerinizi alabilirsiniz. Yol yaklaşık 2 saat. Tek yön 12€. Bizim de araba ile yaklaşık 1 saatlik yolumuz var. Dali Müzesine geldik

Uzun bir kuyruk var önümüzde. Neyse ki zaman sorunumuz olmadığı için sıraya girdik. Ancak tren ile gelip ya da dönmek için zaman sınırlaması olanlar internetten biletlerini alabilirler. Giriş ücreti 14€. Ücretin içerisine Dali Mücevher Müzesi gezisi de dahil.

Müzeye giriş için beklerken binanın görünüşünden Dali’nin farklı bir düşünce yapısına sahip olduğunu anlamak zor değil. Zaten tıpkı Gaudi gibi Dali’nin de dahi mi yoksa deli mi olduğu tartışılmaktadır.

Dali müzesine girdiğinizde şaşırmamanız mümkün değil. 4000 belki daha fazla eser var. Her eser aslında bir şeyler anlatıyor ya da her eser Dali’nin düşüncesinde farklı boyutlar kazanmış. Anlamak biraz zor ama bazı eserlerinden bahsetmekte yarar var.

Girdiğinizde bir Cadillac araba ve üzerinde bir heykel ile karşılaşırsınız. Bu araba Al Capone tarafından Dali’ye hediye edilmiş. Aracın bir tarafından para atarsanız içeride yağmurlamayı çalıştırırsınız. Dali burada zengin de olsanız, Cadillac sahibi bile olsanız üzerinize yağmur yağar temasını işlemiş. Aracın camları kırıktır. Çünkü Dali şiddete atıfta bulunmak istemiş. Aracın üzerindeki heykel ise Pers Kraliçesi Esther’e aitmiş. Bu heykel arabanın radyatör kapağı işlevini görmekteymiş. Arabanın hemen üzerinde ise bir kayık var. Arabanın içine yağmur yağarken tepedeki şemsiye de açılıp kapanıyormuş.

Büyük hole girdiğinizde karşınıza bir resim çıkıyor. İlk anda sanatçının eşinin arkadan yani çıplak bir resmi.  Dikkatle bakarsanız ise Abraham Lincoln’ün bir portresi. Eğer fotoğraf makinesinin objektifinden bakarsanız resim Abraham Lincoln, çıplak gözle baktığınızda ise Gala oluyor. İşte Dali farkı diyorsunuz.

Şimdi geliyoruz. Dali’nin gömülü olduğu yere. Girişte ki avluda salonun ortasında belirtilmiş olan yerin tam altına gittiğinizde Dali’nin gömülü olduğu yere ulaşırsınız.

İşte müzenin en ilgi çekici eserlerinden birisini göreceğiz.

Mae West. Mae West Dali’nin çok sevdiği Amerikalı sanatçı dostudur. Bu oda ise ona yaptığı bir jesttir. Burada uzun bir kuyruk var.

Aslında eseri aşağıda parça parça görebilirsiniz. Burun deliklerinden şömine, dudaklardan oturma koltuğu, ve saçlar. Gözler ise nehir manzaralı. Ama merdivenlerden çıkıp devenin bacakları arasındaki lense yaklaşıp baktığınızda aşağıda gördüklerinizin tamamını birlikte görme şansınız var.

İşte burası Dali’nin yatak odası. O kadar kalabalıkta bu videoyu çekerken insanların saygı göstermesine ve görevlinin hiçbir şey dememesine doğrusu şaşırmadık desek yalan olur. Burada bizim ilgimiz ise İstanbul’dan aldığı ayakkabı boya sandığının da burada bulunması oldu.

Dali yaptığı resimlerde üç boyutlu yansımayı o kadar güzel anlatıyor ki. Bu resimlerin önündeki tabureye oturup belirtilen yerden baktığınızda üç resim üç boyutlu tek resim olarak görülüyor.

Palace of the Winds (Rüzgarların Sarayı) odasına girdiğinizde tavan boydan boya yağlıboya eserle kaplı. Burada Dali ve eşi Gala’nın ayaklarını görürsünüz. Dali’nin ayaklarının dibinde görünen çekmeceler sanatçının ustalığını belirtiyormuş.

Dali Müzesinde uzun bir zaman harcadık. Şimdi bize her eserin hikayesini tam olarak öğrendiniz mi derseniz. Hayır. Bu mümkün değil. Çünkü ünlü ustanın her resimde ya da her eserde farklı düşüncesi olduğu kesin. Yani ünlü sanatçı dahilik ile delilik arasında bir yerlerde.

Ya da kendi deyimiyle “tuhaf değilim sadece normal değilim”. “Bir deliyle benim aramda tek bir fark var. Deli aklının yerinde olduğunu sanır. Bense deli olduğumu biliyorum”. Eserlerine baktığınız zaman herkes Dali’yi istediği yere yerleştirebilir.

Dali’nin dediği gibi “ Hiçbir şey göründüğü gibi değildir”.

Şimdi bir düşünelim, acaba Dali’nin yaşam öyküsü nasıl dı?

Dali aslında sıra dışı bir insan, yaşamı boyunca da sıra dışı yaşamış. Dali henüz 6 yaşındayken ölen erkek kardeşinden yaklaşık 9 ay sonra dünyaya gelmiş. Aile, ölen oğlunun adını yeni doğan bebeğe yani Dali’ye vermiş. Salvador adını ölen abisi ile ortaklaşa kullanmış. Zaman zaman da ailenin kendisinde abisini görme eğilimini yaşamış. Bu kendisinde ne kadar olduğu bilinmez ama olumlu ya da olumsuz etki yaratmış.

Annesini meme kanserinden kaybetmesi ve “hayatımın kusurlarını örten kadını kaybettim” dediğinde sadece 18 yaşındaymış. Babasının teyzesi ile evlenmesi ile Dali evi terk etmiş.

Dali Madrid’de güzel sanatlar okumaya başlar. Bitirdiğinde ise Picasso ile tanışır. İlk eserlerinde Picasso’nun etkisi varken daha sonra Freud’un etkine girer ve psikanaliz kuramın etkisi eserlerine yansır. Bir tablosunda Picasso’yu resmeder, tabi ki kendi gördüğü şekilde.

Sonra hayatına bir kadın girer. Sevgili karısı Gala. Gala aslında evli ve arkadaşının eşidir. Ama aralarında öyle bir aşk doğar ki Gala eşini terk eder ve Dali ile evlenir. Bir çok eserinde eşini resmeder.

Dali sıra dışı bir insan. Bir konferansa balık adam kıyafeti ile çıkar ve boğulma tehlikesi geçirir. Dalgıç kıyafetini müzenin girişinde balkonda görebilirsiniz.

Dali Müzesinde usta sanatçının kendisinin portresini de görebilirsiniz. Kendisini kendi çizimiyle.

Amerika’ya gitmesi ile ün kazanan ve şöhreti giderek artan Dali’ye bu sefer de “dolar delisi” diye isim yakıştırılır.

Dali sanatın yenilebilir olması gerektiğini savunmuş ve eserlerinde kaşık, yumurta gibi objelere yer vermiş. Müze binasının dışında da ekmek somunları ve yumurtalar görürsünüz. Ekmekler bereketi, yumurtalar ise doğurganlığı simgelemekteymiş.

Müze 1974 yılında halka açılmış.  

Müzede ilginç bir sergi sunuluyor

İngiliz fotoğrafçı Robert Whitaker‘ın 1967’den 1972’ye kadar Portlligat ve Paris’te Salvador Dalí’yi çektiği portrelere yer verilmiş.

Mayıs 2018’de açılan sergi Aralık 2019’a kadar devam edecekmiş.

Biz Dali’nin resimlerinin nasıl mücevher şeklinde yapılandırıldığı Dali Jewellery Museum yani Dali mücevher müzesine gidiyoruz.

Dali Jewellery Müzesi Dali Müzesinin girişinden farklı bir girişe sahip. Ayrı ayrı da gezebilirsiniz. Ya da tek biletle iki yeri de görebilirsiniz.

Burada Salvador Dali’nin mücevher tasarımları için kağıt üzerine çizdiği yirmi yedi çizim ve resim yer alıyor. 1941-1970 yılları arasında sanatçının yaptığı geniş bir eser koleksiyonunu temsil eden Dali Jewels, sanatsal evriminin çeşitli aşamalarını mükemmel bir şekilde gösteriyor. Müzede resimler ve tasarlanan mücevherler yan yana gösterilmiş. Hepsi çok güzel.