Transilvanya’nın masal şatosu, incisi, en güzel ve romantik sarayı denilen Peleş Kalesi’ni görmek için Braşov’a bağlı Sinaia kasabasına doğru yola çıktık. Sinaia, Romanya Krallığı’nın eski başkenti ve kış turizminde ön sıralarda yer alan bir yerdir. Braşov’da ki Poiana Braşov kayak merkezinin başlangıç noktasıdır ve birçok uluslararası kayak turnuvası düzenlenir. Hatta 2022 Kış Olimpiyatları için Romanya Sinaia’yı da kapsayan Prahova Vadisi ile aday olmuştur.

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”

Kış turizminin yanında turistleri ve gezginleri Sinaia’ya çeken diğer özellik ise Peleş Kalesi‘nin sadece 7 km uzaklıkta olmasıdır. Sinai’ya Bükreş ya da Braşov’dan tren veya otobüs ile ulaştığınızda Peleş Kalesine yürüyerek 20 dakikada gidebilirsiniz. Tabi bu süre Sinaia’nın güzelliğine kapılıp binaları seyretmeye dalarsanız daha da uzayacaktır. Araba ile giderseniz otopark mevcut.

Peleş Kalesi, Prahova Vadisi’nde, Bucegi Dağları’nın eteğinde yer alan muhteşem bir tarihi eser. Kale deyince aklınıza doğal olarak şehri korumak amacıyla yapılmış olduğu gelecektir. Ama bu kalenin yapılış amacı bu değil. Romanya’nın ilk kralı Carol I (Bükreş’te gezilecek yerler yazımızı okuyanlar hatırlayacaktır. Devrim Meydanında at üzerinde heykeli olan kral)  tarafından yaptırılmış. Kral I Carol bu bölgeyi gezerken Karpat Dağları’nın çarpıcı manzarasına, yeşillik ve doğanın güzelliğine hayran kalmış ve  kendine yazlık saray olarak Peleş Kalesi’ni yaptırmış. Biçim ve işlev açısından Peleș bir saraydır ancak sürekli olarak kale olarak anılır. Peleş Kalesi, 1875-1914 yılları arasında yapılmış ancak Kral I Carol 1914 yılında kalenin tamamlanmasına bir kaç ay kala, kalenin son halini görmeden ölmüş. Kalenin iç dekorasyonunu ise Kraliçe Elisabeth gerçekleştirmiş. Kale 1914 yıllında halkın ziyaretine açılmıştır. Günümüzde ise müze olarak hizmet vermektedir.

Buraya kadar geldiğinizde gerçekten Peleş kalesine geldiğinizden emin olun. Bunu  neden söylüyoruz derseniz? Peleş kalesinin hemen yakınında Pelişör Kalesi var. Vaktiniz varsa her ikisini de dolaşabilirsiniz. 

Peleş Kalesi içeriye girmeden sizi büyülüyor. Peyzajlı bahçeleri, çeşmeleri, mermer yolları ve görkemli taş heykelleri gerçekten muhteşem. Rafaello Romanelli’nin heykelleriyle süslenmiş, bakımlı parkta yürüyüş yapmak ve manzaraya hayran olarak dolaşmak çok keyif verici

Ana girişe bakan Kral I. Carol’un heykeli turistleri ve gezginleri karşılamaktadır.

Sarayın bahçelerine bakmaya doyamıyoruz. Yavaş yavaş saraya girmek için ilerliyoruz.  Dış cephe de oldukça güzel yapılmış. İç avlunun duvarlar el boyaması resimlerle, teraslar, balkonlar sarmaşıklarla bezenmiş.

Kalenin içine giriyoruz. Kalenin içinde fotoğraf ve video çekmek yasak (cep telefonuyla bile) ancak belli bir ücret ödediğiniz zaman çekim yapılabilir. Ücret ödeseniz bile içeride flaş ile çekim yasak. O nedenle resimler karanlık çıkabiliyor. Ücreti ödeyince yakanıza beyaz bir fiş asıyorlar daha doğrusu çengelli iğne ile takıyorlar. Bu fiş olmadan çekim yaparsanız hemen uyarılıyorsunuz ve ceza yiyorsunuz. Cezalarda az değil 60 €’cuk. Gerçi biz ücret ödemedik, yakamıza beyaz fiş takmadık ve gördüğünüz fotoğrafları kaçamaklar halinde çektik. Uyarı mı? Sadece 1 kere uyarı aldık o kadar, neyse ki ceza vermedik. Ayağımıza da galoş giyiyoruz. O kadar kalabalıkta herkesin ayağına giydiği ve çıkardığı galoşları giymek özellikle terlik giyenlere rahatsızlık verdi. Kapalı ayakkabı giydiğimiz için onlar kadar rahatsız olmadık ama can sıkıcıydı.

Girişte Şeref Merdiveninden çıkarak lobiye ulaşıyoruz.

Kalenin en yüksek odası lobidir. Üç katlı ve yüksekliği 12 m dir. Duvarları oyma ceviz panellerle süslenmiştir.

Ana girişin yakınında, Romanelli tarafından yontulmuş bir kral heykeline dikkat edin.

Kalenin orijinal eserlerinden birisi de, 1911 yılında avlunun üzerine kurulan ön lobide vitray pencereli cam sürgülü tavandır. Tavan hala etkindir ve odayı havalandırmak için kullanılır. 

Lobiden diğer odalara doğru gezmeye başlıyoruz. Saray’da ki en önemli odalar Kütüphane, Müzik Odası, Türk Salonu, Silah Salonu, Tiyatro’dur.

Kraliyet Kütüphanesindeyiz. Kütüphane odası, oyma meşe ahşap panellerle dekore edilmiş. Bazı kitaplar oyulmuş altın harflerle kaplı olup çok nadir bulunan bir koleksiyonu içerir. Kütüphanede yaklaşık 800 cilt var. Kitapların geri kalanı Bükreş’teki daimi kraliyet konutunda bulunuyor. Kütüphaneden sarmal merdivenle açılan gizli bir kapı, üçüncü kattaki kralın yatak odasına çıkar. 

Müzik odası. Kraliçe Elizabeth tarafından düzenlenen çeşitli müzik gecelerine ev sahipliği yapmak üzere düzenlenmiş. Odayı döşemek için kullanılan tüm mobilyalar Hint Mihrace Maharaja Kapurthala’nın hediyesiymiş.

Türk Salonu‘na uğramadan olmaz değil mi? Türk stiline uygun olarak döşenmiş. Bu salonda duvarlar tamamen doğal ipekle kaplanmış, masalarda nargile ve tütsü kapları, yerde oryantal halı var.

Sarayda bir odadan diğerine geçerken koridorlardan ilerliyorsunuz. Batı Koridoru-Western Corridor‘dan geçerek Silah Salonuna gidiyoruz.

İşte geldik Sarayın Silah Salonuna ya da diğer bir deyişle Cephanelik bölümüne. Kalenin en ilgi çekici yerlerinden birisi olan, Avrupa silahlarının salonu olarak adlandırılan cephanelikte bulunan tüm silahlar altın, gümüş, mercan ve çeşitli değerli taşlarla süslenmiştir.

Savaşlarda ve avlarda kullanılmış, sonrasında toplanarak buraya getirilmiş veya hediye olarak alınmış toplamda 4000 den fazla parçadan oluşan cephanelikte av, askeri top ve şövalye ekipmanları bulunuyor.

Tiyatro Salonu: Sarayın 60 kişilik Tiyatro Salonu’nda XIV. Louis tarzında döşenen, sahnesi ve perdesi olan küçük bir kraliyet tiyatrosu bulunmakta.

Peleș Kalesi, 2.000 parçadan oluşan bir resim koleksiyonunu barındırır. Diğer saraylarda olduğu gibi Peleş Kalesi’nde de tam bir sanat yolculuğu yapmak mümkün. Nereye bakarsanız resimler, heykeller, portreler sizinle.

Peleş Kalesi’ni keşfetmek için koridorlardan, süslü kapılardan geçin. Ulaştığınız her oda ayrı bir tarih sunan dönemleri keşfedin.

Her odayı süsleyen resim, heykellerin yanı sıra çok iyi korunmuş mobilyalara ve vitray pencerelere hayran kalacaksınız.

Peles Kalesi sanat ve tarihte geçmişe yolculuk yaptırırken sizi şaşırtmaya devam ediyor. Çünkü Avrupa’da merkezi ısıtma, elektriğe sahip ilk kale olma hatta asansör ve cam çatı gibi özelliği ile zamanının en modern yapılarından biridir.

Peleş Kalesine geldiğiniz zaman yalnız başınıza gezemezsiniz. Rehberli turlar ile gezmek mümkün. Turlar çeşitli. Zemin katla sınırlı, zemin+birinci kat olan veya tam tur olup ikinci katıda içeren şeklinde. Hepsinin ücretleri farklı. Fotoğraf ve video için ek ücreti vardır. Sadece Sarayın parkını ücretsiz gezebilirsiniz. Ziyaret saatleri: Çarşamba-Pazar: 09.00-17.00. Salı günü 11.00-17.00 Kale Pazartesi günleri kapalı. Kale, bakım ve temizlik nedeniyle her yıl Kasım ayında kapalıdır.

Peleş Kalesi’nin güzelliğini bazı Amerikan filmlerinde görebilirsiniz. Kalenin film seti gibi kullanıldığı filmlerden bazıları: The Brothers Bloom (2008), Carol I (2009), A Princess for Christmas (2011 TV Movie), Roxanne (2013), A Christmas Prince (2017), Royal Matchmaker (2018 TV Movie),

“Yazılarımızı okurken You tube kanalımıza abone olabilir ve Instagram hesabımızdan bizi takip edebilirsiniz”