Pompei ya da Pompeii şehri. Günahlar Şehri, edepsizlik şehri, lanetli şehir, taş insanlar şehri, lavların yok ettiği şehir, Vezüv Yanardağı’nın yuttuğu şehir ve dahası…….. Adından çok söz ettiren binlerce turistin, gezginin merakla ziyaret ettiği UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan bu şehre doğru biz de merakla ve okuduklarımızın etkisinde kalarak yola çıktık.
Pompei’ye yaklaşırken şehri yutup yok eden Vezüv Yanardağı’nı görüyoruz. Ne kadar sakin ve güzel görünüyor. Avrupa ana karasındaki son yüz yıl içinde aktivite gösteren tek yanardağ. (Etna ve Stromboli Yanardağları adalardadır). Hırçın Dev olarak anılan Vezüv lavlarını en son yakın tarihte 1944 yılında gökyüzüne püskürtmüş olsa bile MS 79 yılında gerçekleşen büyük patlaması ve Pompei şehrini yok etmesi ile akıllardan çıkmıyor.
Vezüv’ü arkamızda bırakarak Pompei şehrine yaklaşıyoruz. Antik Pompei şehri MS 79 yılında tamamen yok olmuş, yaklaşık 1700 yıl boyunca kayıp durumda kalmış ve 1748 yılında tesadüfen yeniden keşfedilmiş.
Pompei’nin akıllara durgunluk verecek hikayesine başlamadan şehri gezelim ve önce güzelliklerini görelim. Ağustos ayındayız ve oldukça sıcak bir hava var. Giriş ücretlerimizi ödedikten sonra içerideyiz. Biletlerinizi alırken verilen broşürlerin yanı sıra girişte şehrin planını gösteren tabelada çok açıklayıcı. Daha plana bakarken bu kadar büyük olduğunu tahmin etmediğimiz dev asa bir yeri gezeceğimiz anlaşılıyor. Bu sıcakta hadi kolay gelsin…..
Ağaçlar arasında taş bir yoldan ilerliyoruz. Buraya gelirken ayağınıza rahat bir şeyler giymenizi öneriyoruz. Çünkü kaldırım taşları düzenli değil.
Taş yoldan ilerlerken Pompei nerede? diyebilirsiniz. Pompei, Napoli şehrine 25-30 km uzaklıkta bulunan, Roma İmparatorluğunun hüküm sürdüğü ve yaklaşık MÖ 5000 yıllarında kurulduğu tahmin edilen bir şehir. Capri adasına yakınlığıyla, doğal güzelliğiyle ve denize çok yakın olması nedeniyle ticaretin en üst düzey olduğu kentler arasındaydı. Şehirde yaşayanlar elit, aydın ve zenginlerdi. Yani cennet gibi bir yerdi. Zengin Romalılar Pompei’de birbirinden güzel villalar, döşenmiş yollar ve geniş caddeler inşa ettiler.
Pompei Antik Kentini gezmek ama detaylı gezmek istiyorsanız 1 gününüzü ayırmanız gerekir. Ama vakit kısıtlıysa özellikle görmeniz yerler; tiyatro, arena, forum, hamam, mutfak, Apollon Tapınağı, Pompei ile özdeş hale gelen genelev ve tabi ki taşlaşmış insanlar.
Karşımızda muhteşem görüntüsü ile Tiyatro. MÖ 70 civarında inşa edilen mevcut tiyatro taştan inşa edildiği bilinen en eski Roma amfitiyatrosudur; Pompei’deki tiyatro Roma’da ki Kolezyum’dan bile önce yapılmıştır. Tiyatroda her zaman olduğu gibi akustiğe çok önem verilmiş. Konuşulanlar her yerden rahatlıkla duyulabiliyor.
Bir hayli kanlı gösterilere sahne olan Arena gladyatörlerin birbirleriyle ya da hayvanlarla ölümcül dövüşler için hazırlanmış. Bazı iddialara göre ise gladyatörlerin hazırlanması için kullanılan bir antrenman sahası olduğu söylenir.
Şehri gezerken kaldırımlar ve kanalizasyon sistemleri de oldukça ilgi çekici. Evlerin kapısından yola doğru bir kanal var. Bu kanal sayesinde pislikler atılıyormuş. Eeee doğal olarak yola doğru gelen bu pisliklerden kaçınmak gerekiyor.
İnsanların kirlenmeden geçebilmeleri ve gezebilmeleri için taştan büyük, kocaman yaya geçitleri yapmışlar.
Pompei’de halk bir karar alacaksa Forum‘da toplanırmış. Halk dediysek yanlış anlaşılmasın nüfusun %60’ını oluşturan asillerden bahsediyoruz. Nüfusun %40’ını köleler oluşturuyormuş.
Apollon Tapınağı MÖ 120’de inşa edilmiş. Forumun hemen yakınında yer almaktadır ve hala bazı tam sütunlar içermektedir. Sütunlar haricinde görülecek çok şey yoktu.
Pompei’de görülmesi gereken yerlerden birisi de lüks villalardır. Bu evlerden Faun Evi’ni gezebildik. Diğerleri kapalıydı. Faun Evi’ne geldiğimizi adını yağmur suyunu yakalamak için yapılan havuzda bulunan bu dans eden heykel figüründen anlıyoruz. Dans eden faun bronz heykeli, Faun Evi’ne adını veren şeydir ve Faun Evi’nin ana kapısına bakan insanlar tarafından görülebilecek bir yerde bulunmaktadır. Faun Evi, Pompei’de bugüne kadar keşfedilen en büyük, en zengin evdir. Sahibinin zenginliği ve sosyal seviyesi sokaktan hemen anlaşılır.
En büyük ve en etkileyici özel konut olan Faun Evi 2. yüzyılda sırasında inşa edilmiş. Yaklaşık 3000 m2 ’lik bir alanı kaplar. Çok güzel mozaiklere sahiptir.
Faun Evi’nin girişinde Latince HAVE-hoşgeldin mozaik paspas var. Anlamı Var, veya Selam sana!
Pompei Roma İmparatorluğunun sefahat merkeziydi. Her türlü zevk ve sefahatın sunulduğu genelevleriyle ünlüydü. Romalı aristokratlar, her türlü ahlaki kaygı ve kayıttan sıyrılmış olarak burada oluk gibi para akıtırlarmış. İmparator Caligula’nın kendi kızkardeşine aşık olarak çok büyük günah işlediği söylenir. Halkın gerisi de aileden olup olmaması önemli değil İmparatorları gibi günah işlemeye devam ediyorlarmış. Şehirde eşcinsellik çok normal karşılanıyormuş. Aslında Pompei insanlık dışı akla gelebilecek her türlü şeyin yaşandığı bir şehirmiş ve neredeyse her köşesinde fuhuş evleri varmış. Gezerken bazı binaların üzerinde erkek cinsel organı gördüğünüzde o bina genelev demektir. Pompei’de merkeze yakın bir yerde 19. yüzyılda Lupanar denilen bir genelev keşfedilmiş ve 2006 yılında turistlere ziyarete açılmış.
Pompei baştan dediğimiz gibi işlek bir liman kenti ve dünyanın birçok yerinden insan buraya geliyor. Doğal olarak herkesin dil bilmesi mümkün değil. Anlaşmak için bir yol bulmaları gerek. Bu da en kolay figürlerle anlaşmak olmuş. Yolda ilerlerken kimseye sormadan genelevlere ulaşmak için sokaklara erkek cinsel organı çizilmiş. Takip edince geneleve ulaşılıyormuş.
Genelevin içinde 8-10 tane oda var. Oda içinde pek de büyük olmayan taş yataklar ve yabancı dil sorununu çözmek için bu odaların kapısının üzerinde ki fresklerde muhtelif ilişki şekillerinin resimleri. Kişi resme göre seçim yapıyormuş. Yani konuşmaya ve dil bilmeye gerek yok. Resimlerle her şey hallediliyor.
Pompei ‘de figürlerle anlatım çok yaygınlaşmış. Her dilden konuşan insanlar ortak bir dil bulmuşlar. Çeşmelere yüz figürleri çizmişler. Bu onların buluşma noktaları içim kolaylık sağlamış.
Pompei’de gezerken, buraya gelirken özellikle taşlaşmış insanları görmek düşüncemizi hatırlıyoruz. Buraya gelenlerin bir çoğunun özellikle görmek istedikleri bu olsa gerek. Bu kadar gezdik bir tane bile görmedik. Vezüv Yanardağı’nın patlaması ile taşlaşan insanlar camekanlar içinde ya da demir parmaklıkların arkasında bulunuyor. Taşlaşmış köpek (bir tane gördük) ve insanları ayrıntılı bir şekilde görmek o an yaşananların ne kadar korkunç olduğunu düşündürüyor.
Pompei halkı hamamlara ve mutfağa çok önem vermiş. Denizciler gemi yolculuklarından dönünce sık sık hamamlara gidermiş. Mutfak deseniz ayrı önem taşıyor. Çünkü rivayete göre asiller önce yemek yer daha sonra yediklerini kaz tüyleri kullanarak kusarlarmış. Nedeni ise daha fazla yemek yiyebilmek, yemek zevkinden daha fazla faydalanmakmış.
Kenti dolaşmaya devam ederken yaşanan o korkunç günü düşünmeye başladık. O gün neler olmuş, neler yaşanmıştı. Pompei Roma’nın “zevk şehri”ydi. Zengin ve asil Romalılar, genelevleriyle ünlü bu kentte hayatın tadını çıkarırdı. Daha doğrusu Pompei halkı cinsel sapkınlıklara yönelmiş, ahlaka aykırı bir yaşam tarzını tercih etmişti. Ancak MS 79 yılının 24-28 Ağustos tarihlerinde birdenbire faaliyete geçen Vezüv Yanardağı’nın külleri altında kalarak yok oldular.
Tarihi kayıtlara göre günümüzden yaklaşık 1918 sene önce, İmparator Caligula döneminde 23-24 Ağustos 79 günü Vezüv gürlemeye başladı. Aslında şehirde normal hayat devam ediyordu. Akşam yaşanacak zevki-alem için hazırlıklar sürüyordu. Bir rivayete göre de şehrin babası kabul edilen Augustus’un ölüm yıl dönümüne özel bir anma töreni düzenlenmiş. Hava oldukça sıcak hatta boğucuydu. Hafif bir yer sarsıntısını da hissetmişler ama önemsememişlerdi. Öğlen saatlerinde hafif bir kül yağmuru başlamış ama bu da önemsenmemiş. Ancak kül yağmurunu küçük taş yağmuru ve sonra kiloluk taşların takip etmesi halkı telaşlandırmış ve limana doğru delicesine kaçış başlamış. Ama iş işten geçmiştir artık. Vezüv lav püskürtmeye başlamıştı bile. Deniz kabarmıştı. İnsanlar ya lavların altında kalıyor, ya kızgın taşlara hedef oluyor ya da dumandan boğuluyordu. Pompei şehri Vezüv Yanardağı’nın harekete geçmesi ile yaklaşık 200.000 kişisiyle tamamen yok oldu.
Pompei şehri çok ama çok uzun süren sessizlik uykusuna başladı. Asırlar süren bu sessizlik 18. yy’da 1748 yılında İspanyol mühendis Rocque Joaquin tarafından keşfedilene kadar sürdü. Taşlaşmış insanların hikayesi dilden dile kulaktan kulağa yayılınca Pompei şehri ilgi odağı olmaya başladı. Kazı çalışmaları günümüzde hala devam etmektedir.
Vezüv Yanardağı bir şehri tamamen haritadan sildi; kimine göre bu basit bir doğa olayıydı, kimine göre ise bir cezalandırma. Bu yorumlar daha uzun yıllar çok konuşulacak Bu arada günümüzde Pompei için bir efsane dolaşıyor. Şehri ziyarete gelen turistler mozaik parçalarını, deniz kabuklarını ya da volkanik taşlardan hatıra diye alıyorlarmış. Ancak bazı turistler İtalyan basınında alan kişilere kötü şans getirdiğini söyleyerek aldıklarını geri iade diyorlarmış.
Pompei şehrini dolaştıktan sonra şehrin çıkışında kocaman limonlardan yapılmış soğuk bir limonata içip hediyelik eşya dükkanlarından Pompei ile ilgili magnet, kitap ayracı, biblolar alabilirsiniz.
Pompei şehrini ziyaret etmek isteyenler için: 01 Nisan-31 Ekim: saat 09.00 ile 19.30 Hafta sonları giriş yarım saat geriye çekiliyor. 01 Kasım -31 Mart: saat 09.00 ile 17.00 Aynı şekilde hafta sonları giriş yarım saat geriye çekiliyor. Kent 1 Ocak, 1 Mayıs ve 25 Aralık tarihlerinde ziyarete kapalıdır.
Pompei şehrini ziyaret etmek için biletlerinizi internetten almak sizi sırada ve gişede beklemekten kurtaracaktır. Pompei Antik Kenti Hızlı Giriş Bileti; Pompei Hızlı Giriş Bileti + Sesli Rehber; Pompei Bileti + Herculaneum Kombine Bileti
Pompei’ye bizim gibi sıcak mevsimde geleceklere tavsiyemiz: Çok rahat ayakkabılar giyin. Güneş korumalarınızı yanınıza alın, şapka, şemsiye sakın unutmayın. Şehre girerken mutlaka yanınızda su ve içecek olsun. Çantanızda atıştırmalıklar olsun. Çünkü şehri gezerken çok yorulacak ve acıkacaksınız. Şöyle amfitiyatroda oturup bir şeyler yemek keyifli oluyor. Siz gene aklınızdaki muhteşem pizza keyfini çıkışa saklayın. Şehri turlamak için mutlaka en az yarım gününüzü ayırın. Haydi iyi gezmeler.
Yorum Bulunamadı