Yolunuz Muğla yada Antalya’ya düştüyse ve ne yapmalıyım ya da nereyi gezmeliyim derseniz mutlaka Saklıkent Kanyonuna gidin. Hele ki sıcaktan bunaldığınız bir gün ise soğuk suların çağladığı, bazı yerlerinde güneşi bile zor göreceğiniz, kil ile çamur banyosu ve maskesi yapıp şifa bulacağınız Saklıkent Kanyonuna gidin
Peki nerede Saklıkent Kanyonu ve nasıl bulunmuş?. Saklıkent Fethiye-Seydikemer ile Antalya sınırında bulunan doğa harikası muhteşem bir yer. 1989 yılında bir çobanın keçisini bulmak üzere girmesi üzerine bulunan bir yer. Kayadibi köyünü geçince kanyon girişine geliyorsunuz. Sizi Hoş geldiniz tabelaları karşılıyor.
Arabanızı otoparka bırakıyorsunuz.
Bilet için gişeye gidiyorsunuz.
Müze kart geçerli değil. Öğretmen indirimi yok. Öğrencilere indirimli ama yüksek lisans ve doktora öğrencisi iseniz indirim yok. Biletinizi aldıktan sonra kanyon yürüyüşü için hazırsınız.
Ancak belli bir yerden sonra kanyona gidebilmek için çağlayan suların içinden kayaların arasından gideceğiniz için ayaklarınızda mutlaka deniz ayakkabısı olması gerekir. Normal terlikler ile hem hareketiniz güçleşir hem de terlikler herhangi bir hasar görürse sizin yürüyüşünüz daha da zorlaşır. Bunun için ya otoparka geldiğinizde ya da kanyon girişinde kiralık ayakkabılar var. Öyle parmak arası tokyo terlikler burada işe yaramaz. Yanlış duymadınız kiralık ayakkabılar var. İsterseniz belli ücret karşılığında kiralar ya da satın alabilirsiniz.
Kanyona çağlayan sularda geçmeyi düşünüyorsanız yanınızda çok ağır eşyalarınız olmasın. Kanyonun sularından geçmek öyle çok kolay değil. Eveeeet hazırsak kanyon girişinden yürümeye başlayalım. Kanyonun tabanı girişte çok şiddetli su olduğundan zaten sudan geçmek imkansız. Giriş bölümünü kanyonun dik yamaçlarına demir çubuklarla tutturulan tahta bir köprü üzerinden geçerek yapıyorsunuz. Yaklaşık 200 m kadar.
Girişte dinlenebileceğiniz yada yemek yiyebileceğiniz yerler var. İster kanyona girin isterseniz burada dinlenin. Bizce kanyona gelin, muhteşem manzarayı yaşayın çıkınca dinlenin.
Sonra iki tercih hakkınız var. Ya gözleme, mısır, çay, dondurma ve bilumum yiyeceklerle ilgilenir ben kanyona gitmem zor iş burada dinlenirim, geçenleri seyrederim dersiniz. Çocuklu aileler için buradan sonrası zor. Ya da buraya kadar geldim bu suyu da geçerim der dikkatli bir şekilde şiddetli sudan geçersiniz. Geçmek için henüz deniz ayakkabısı almadı iseniz buradan temin edin. Geçmek için ıslanmayı da göze almanız gerekir. Buna uygun kıyafetiniz olursa iyi olur. Soğuk ve şiddetli suyu geçtiniz. İşte burada bir duralım. Suyu geçmek kolay değil. Nereden ve nasıl geçeceğiniz konusunda yol gösterme yok. Düşe kalka kaygan kayalara tutunarak ya da insanların birbirine yardım etmesi ile çok kolay olmayan bir şekilde hoplaya zıplaya geçebilirsiniz. Bundan dolayı tekrar söylüyorum yanınızda ağır eşyalar ya da sizi zor durumda bırakacak eşyalarınız olmasın. Ancak fotoğraf çekmek için telefonlarımız yanımızda olacağı için telefonunuzu mutlaka koruma kılıf içine koyun. En azından zor su bölümünü geçene kadar. Bu arada fotoğraflarınız çekiliyor, isterseniz gezi sonunda kanyon çıkışında bakar beğenirseniz alırsınız.
Geçtiniz, karşınıza yaklaşık 200m yüksekliğinde dev kayalar sağlı sollu çıkar. Kanyon içerisinde yürümeye başladınız. Bu kanyonun uzunluğu ne kadar sonu neresidir derseniz yaklaşık 18 km yürümeniz gerekir. Yüksekliği 200-600m arasında değişen kayalar arasında yürürken bazı yerlerde kanyon o kadar daralıyormuş ki genişlik 2m ye kadar düşüyormuş. Güneş ışığını bile görmeniz imkansız oluyormuş. Biz o kadarını denemedik.
Muhteşem manzara eşliğinde yürürken, yürürken diyorum bu tarafta artık öyle korkutucu sular yok.
Saklıkent Kanyon’da su bölümünü geçtiniz. Yürümeye devam…….
Çoğu yerler ancak bileğinizde ve biraz daha sıcak. Ya da bizim yürüdüğümüz bölümde yok. Gerisini bilmiyoruz. Aslında daha ne görürüm diye bilinmeze doğru yürümek geliyor içinizden. Ha biraz daha biraz daha diyerek ilerliyorsunuz. Ama kanyon uzunluğunu (18km) düşününce ve havanın kararmasını hesaba katınca vazgeçip geri dönüyorsunuz.
Karşınıza yüzlerini ve vücutlarını çamura bulamış insanlara rastlıyorsunuz. Demek ki burada şifalı çamur yani kil var ve insanlar bundan yararlanıyor. Gerçekten kayalar kil şeklinde. Bazı insanlar yüzlerine ve vücutlarına sürüp, yanlarında da bir miktar götürüyorlar.
Yolculuk güzel mi derseniz, zorluğuna rağmen cevabımız muhteşem olurdu. Dönmeye karar verince kolay tarafı geçip yine çağlayan sulardan geçmeniz gereken yere geliyorsunuz. Orayı da geçtiniz. Eeeeee artık dinlenmeyi ve bir şeyler atıştırmayı hak ettiniz. Mısır yemenizi tavsiye ederiz. Gerçekten çok lezzetli.
Dinlenmeyi de bitirip kanyondan yine tahta köprüden geçip çıkıyorsunuz.
Çıkışta yemek yiyebileceğiniz yada bir şeyler atıştırabileceğiniz yerler var. Birazcık pahalı. İlerlerseniz yol üzerinde birçok atıştırmalık yer bulursunuz. Biz yemek yemedik ama taze incire de hayır diyemedik.
Vaktiniz varsa ve bizim gibi adrenalini seviyorsanız yapabileceğiniz diğer aktivitelere göz atın.
Rafting yapabilirsiniz
Zipline ile yukarıdan etrafı seyredebilirsiniz.
Biz vaktimizin durumuna bakarak tercihimizi zipline dan yana kullandık. Keyifli bir zipline yaptık. Gerçi biz daha önce Fırtına Deresinde ve bundan daha zor parkurda Amerika’da zipline yapmıştık. Ama ilk yapacaklar için burası da iyi bir deneyim olur.
Değişik şirketlerin safari turlarına katılabilirsiniz.
Saklıkent’ten ayrılma vakti geldi. Çok güzel bir günün ardından aklımız raftingte kalarak ayrılıyoruz.
Yorum Bulunamadı