Kudüs’te gezilecek yerler denildiğinde ilk akla gelen Mescid-i Aksa‘yı ziyaret edip, Via Dolorosa rotasını izledikten sonra gezilmesi gereken diğer yerleri Kudüs’te Gezilecek Yerler-1 dosyamızda (Gethsemane Bahçesini, Acı Bazilikasını, Meryem Kilisesini); Kudüs’te Gezilecek Yerler-3 dosyamızda (Ağlama Duvarını ve Son Akşam Yemeği Odasını), Kudüs’te Gezilecek Yerler-4 dosyamızda (Zeytin Dağını) paylaştık. Şimdi Kutsal Kabir Kilisesini ve Ömer Camisini görmeye gidiyoruz.

Kutsal Kabir Kilisesi

Kudüs’ün eski şehir duvarları içerisinde yer alan Kutsal Kabir Kilisesi (Kıyamet Kilisesi) (Yeniden Diriliş Kilisesi)’ne gitmek üzere sur kapısından giriyoruz.

Hıristiyanlar için önemli hac noktalarından olan kilise Çile Yolunun yani Via Dolorosa’nın sonunda yer almaktadır. Aslında kilise Çile Yolunun son duraklarının olduğu yer. Çile Yolunda toplam 14 durak bulunmakta. Bu duraklardan 9 tanesi yol üzerinde, diğer 5 durak ise Golgotha Tepesi’ne kurulmuş olan Kıyamet Kilisesi’nin içinde bulunmakta.  

Hıristiyanların inancına göre, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinden üç gün sonra naaşını alıp bugünkü Kıyamet Kilisesi’nin bulunduğu yere getirdiler, buraya defnettiler. Defnettikleri gecenin sabahında mezarın açıldığına ve Hz. İsa’nın göğe yükseldiğine ve kıyamete yakın bir zamanda tekrar buraya geleceğine inanırlar.

Kilise, Bizans imparatoru Konstantin’in annesi Helena tarafından 335 tarihinde yaptırılmış. İranlılar Kudüs’ü işgal edince diğerleri ile birlikte bu kiliseyi de yakıp yıkmışlar. Rahip Modistos, 636 yılında Kıyamet Kilisesini yeniden yaptırmış. Kilise; “Golgotha” (İsa’nın çarmıha gerildiği tepe), İsa’nın gömüldüğü yer ve en az 4.yy’dan beri İsa’nın yeniden dirileceği yer olmasına inanıldığı için bugün Hıristiyanlık aleminin en kutsal kilisesi olarak kabul edilir.

Kilise biri büyük, diğeri küçük olmak üzere iki kubbeden oluşur. Büyük kubbe, Hz. İsa’nın mezarının üzerinde yapılmıştır, diğeri de “yarım dünya” olarak bilinen küçük kubbedir. Burada Hz. İsa’nın, doğumundan önce başlayarak hayat safhaları tasvir edilmiştir.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kiliseye girdiğimizde girişte kapının karşısındaki kocaman mermer bir taş görüyoruz. Hz. İsa’nın mezarının olduğu yeri simgeliyor. Burası Çile Yolunun son durağı olan 14. Durak. Maalesef içerisine giremedik. O kadar kalabalık ki sırayı bekleyelim desek birkaç saatimizi alır.

Biz hemen sağdaki merdivenlerden yukarı çıkmaya başlıyoruz. Merdivenlerden çıkarak İsa’nın çarmıha gerildiği yeri (Golgotha) göreceğiz. Merdivenlerden yukarı çıktığımızda Çile Yolunun 10-13. durakları bulunmakta. O kadar kalabalık ki nefes bile almak neredeyse imkansız. Buraya belki sabahın erken saatlerinde gelmek daha iyi olacaktır.

https://www.youtube.com/shorts/U3UivQrjOWc?feature=share

Sırayı takip ederseniz bir ızgarayla karşılaşırsınız. İnsanlar diz çöküp İsa’nın çarmıhının yerleştirildiğini düşündükleri alana dokunmak ve öpmek istiyorlar. Biz sıradan çıktık ve yapılan ritüeli izledik.

Sonra devam ederek kutsal yerler ve resimler görerek basamaklardan geri inip kilisenin alt katına geldik. Burası Çile Yolunun 12. durağı. Burada İsa’nın bedeninin üzerine yatırıldığı kaya parçasını ve dua eden Hıristiyanları izliyoruz. Bu taş İsa’nın öldükten sonra bırakıldığı ya da İsa’nın bedeninin gömülmeden önce kutsanmış olduğu söylenen Anointing Taşı denilen mermer bir levha.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kiliseden çıkıyoruz ve sizlere merdiven olayını anlatmak istiyoruz. Nereden çıktı şimdi merdiven diyebilirsiniz. Resimde gördüğünüz bu merdiven tam 300 yıldır yerinden oynatılmadı. Bu sıradan gibi gördüğünüz merdivenin sıra dışı bir hikayesi var.

Yerinden oynatılamayan bu merdiven kilisenin ikinci kat duvarının dış tarafındaki pencerelerin birinin altında bir çıkıntının üstünde duruyor. Merdivenin nereden geldiği, oraya ne zaman, neden, en önemlisi de kim tarafından konulduğu bilmiyor. Bazı kaynaklar 1757’ye kadar uzanan bir tarihi olduğunu söylüyor, ama yine de kesin bilgiler verilmiyor.  Ama o zamandan kalan fotoğraflarda bu merdiven yer alıyor. Merdivenin bu şekilde kalmasının nedeni ise Kudüs’ün Osmanlılara ait olduğu dönemde kilise içinde bulunan farklı mezheplere mensup papazlar ve müritlerinin aralarında düştükleri kanlı kavga sonucu onlarca kişinin ölmesinin ardından Osmanlı padişahının yayınladığı ferman. Hadi olayların nasıl geliştiğine bakalım.

Kilise, Katolik Kilisesi, Rum Ortodoks Kilisesi, Ermeni Apostolik Ortodoks Kilisesi, Süryani Kadim Ortodoks Kilisesi, İskenderiye Kıpti Kilisesi ve Habeş Ortodoks Kilisesine ait mezhepler tarafından son derece önemlidir. Tüm mezhepler, Kabir Kilisesi’nin temizliğini ve bakımını üstlenmek isterler. Bu o kadar önemlidir ki ufak bir karışıklıkta şiddetli çatışmalar çıkar. İşte böyle bir temizlik sırasında oluşan karışıklıkta mezhepler birbirine girer ve “Siz bizim sevaplarımızı çalıyorsunuz” diyerek kavga ederler. Olay üzerine Sultan Abdülmecid “Kutsal mekanlara ben geleceğim, milimi milimine kimin nereyi temizleyeceğini ben belirleyeceğim. Bundan sonra bir taşı yerinden oynatan kafasını da yerinden oynatmıştır. Biline…..…”  diyerek Kudüs Fermanı” yayınladı ve mezheplerin nereyi temizleyeceğini tek tek belirtti.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Ferman Kudüs’e ulaştı ve kilise meydanında okundu. O sırada bir Ermeni papaz kilisenin ön cephesindeki 2. kat pencerelerinden birini temizlemekle meşguldü. Penceredeki merdivende temizliğe başlamıştı. İşi hemen bıraktı. Çünkü yeni fermanda camların temizlenmesi başka bir mezhebe verilmişti. Papaz emre o kadar hızlı uydu ki, merdiveni olduğu yerde bıraktı. İşte bırakış o bırakış. Merdiven bir daha yerinden oynatılamamış.

Şimdi gelelim şaşıracağınız ikinci olaya. Bu kilisenin kapılarının açılıp kapanmasından sorumlu kişilere. Asla tahmin edemezsiniz. Siz bu yukarıda bahsedilen mezheplerden birine ait diye düşünebilirsiniz. Ama bu sorumluluk iki Müslüman aileye ait. Yanlış okumadınız kilise kapılarının açılıp kapanmasından iki Müslüman aile sorumlu.

Bu sorumluluk ne zaman başlamış derseniz; 1192 senesine kadar gitmek gerekiyor.  Kudüs’ü Haçlıların elinden geri alan Selahaddin-i Eyyubi’nin 1192’de verdiği karar ile Kıyamet Kilisesinin kapısını 823 seneden buyana Kudüs’ün önde gelen Müslüman ailelerinden Nesime ile Cude ailelerinin mensupları açıp kapatıyorlar. Her gece bu ailenin mensupları kapıları içerideki papazların üzerine kilitliyor ve sabahın erken saatlerinde de gelip açıyorlarmış. Anahtarların Hıristiyanlarda değil de Müslümanların elinde olmasının sebebi yine Hıristiyan mezheplerinin kapıyı kilitleyip açıp kapama sevabının hangi mezhebe ait olacağı konusunda asırlardan bu yana anlaşamamaları.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kutsal Kabir Kilisesinden çıkıp hemen karşısındaki Ömer Cami’sine gidiyoruz.

Ömer Cami (Mosque of Omar)

Kutsal Kabir Kilisesinin karşısında bulunan camiyi ziyaret ediyoruz. Ömer Cami’nin bu kilisenin karşısında olmasının bir sebebi var.

Hz. Ömer MS 638 yılında Kudüs kuşatmasından sonra şehri teslim almak üzere Kudüs’e gelir. Kudüs Patriği, Hz. Ömer’e Kıyamet Kilisesini gezdirmektedir ve tam o sırada namaz vakti gelir. Hz. Ömer namaz kılınacak yer gösterilmesini ister. Patrik kilisenin herhangi bir yerinde namaz kılabileceğini söyler.

Hz. Ömer; “Ben kilisede namaz kılarsam, Müslümanlar benim burada namaz kıldığımı öğrenirler ve burayı cami yaparlar. Halbuki biz, fethettiğimiz yerlerdeki insanların inançlarına karışmadığımız gibi onların ibadethanelerine de zarar vermeyiz” der ve kiliseden dışarı çıkar. Ömer Camii’nin bulunduğu yerde namazını kılar. Emeviler döneminde işte bu yere Ömer Cami yapılır.

Cami sadece Müslümanlar için açık turistlerin gezmesine kapalı. 

https://www.youtube.com/shorts/V6T45oWU4vo?feature=share

Camide Hz. Ömer Emanname’sini okuduk.  Hz. Ömer tarafından İlya halkına verilen güvence (eman)’ye göre İlya halkının canlarına, mallarına, kiliselerine, haçlarına, yerleşik ve göçebe olan bütün fertlerine verilen bir teminattır. Kiliseleri mesken yapılmayacak, yıkılmayacak ve kısmen dahi olsa işgal edilmeyecektir.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.