Antalya’ya gidenlerin aklına ilk olarak güneş, kum, deniz tatili ya da tarihi yerleri gezmek gelir. Bazılarımız da değişik müzeleri gezmek isteriz. Bu güne kadar saf aşkın anlatıldığı müzeden (Masumiyet Müzesi-İstanbul) satrancın çeşitlerini gördüğümüz müzeye (Satranç Müzesi-Ankara), ilmik ilmik işlenen halı müzesinden (İstanbul), Milli mücadelenin anlatıldığı Samsun Panorama 1919 müzesine, mercedes ve porsche arabaların müzesine (Almanya-Stuttgart) kadar çok değişik konulu müzeleri gezdik. (İstanbul-Müzeler yazımızı lütfen okuyunuz). Soba Müzesini duyunca o kadar ilgimizi çekti ki hemen görmeliyiz dedik.

Doğal gaz ve kalorifer yaşamına geçilen günümüzde soba belki de bugün bir çok kişini unuttuğu, çocuklarımızın sadece kitaplarda gördüğü bir araç oldu. Antalya Sobacılar Çarşısında kurulmuş olan Soba Müzesi daha içerisini görmeden dış mimarisi ile ilgi çekmekte. İçerisine girdiğimizde ise burasının önemi sadece sobaların sergilendiği yer olmaktan öte, geçmişten günümüze sobanın tarihini anlatan, ziyaretçileri geçmişe götüren, özellikle o günleri yaşamış olan kişilerin içini ısıtan ve belki de en önemlisi yeni nesillere sobanın hayatımızdaki önemini anlatan bir yer olması.

Soba ile büyüyenlerin hayatlarında mutlaka unutamadığı anıları vardır. Bizler de sobalı evde büyüyen çocuklarız. Annemin kış günlerinde soba yanana kadar biz yorgan altında iken üşüyerek kömürleri kömürlükten kat kat çıkarıp yakmasını (kömürlük denen bir yer vardı apartmanlarda), çamaşırları soba borularına takılan çubuklarda kurutmamızı, üstünde kızartılan kestane ve ekmeklerin tadını, Kars’ta görev yaptığım zamanlarda sobada ayak ısıtırken yapıştırdığım çoraplarımı ve soba tüttüğü zaman (şimdiki çocukların hiç bilmediği bir kavram) karla soba borularını temizleyip donduğum anılarımız canlandı gözümüzde. Yani soba deyip geçmeyin

Haydi Soba Müzesini gezmeye başlayalım. Müzeye girdiğimizde bizi ilk olarak insanlığın tarihini değiştiren ateşin hikayesi ve sobanın başlangıcı karşılıyor.

Müzede sobanın insan hayatındaki önemi yaşamsal örneklerle o kadar güzel anlatılmış ki kendinizi bir anda o kişilerin oturma odalarına girmiş, sanki onlara misafir olmuşsunuz gibi hissediyorsunuz. O kadar sıcak bir ortam tasarlanmış.

Müzede daracık merdivenlerden yukarılara doğru çıkarken hayatımızda hiç görmediğimiz sobalar görüyoruz. Sobanın tarihsel evrimi çini soba, gaz sobası, kuzine gibi değişik örneklerle sergilenmiş.

Soba Müzesini gezerken Edebiyat’tan örneklerde unutulmamış. Mevlana’dan Sunay Akın’a, Nazım Hikmet’e.

Müzede duvarlardaki yazıları okurken, sobaların sıcaklığında anılarınızda dolaşırken kafanızı kaldırıp yukarıya bakmayı unutmayın. Müzenin aydınlatmaları için soba boruları kullanılmış. Gerçekten çok ince düşünülmüş. Minyatür soba örnekleri Sunay Akın tarafından müzeye hediye edilmiş.

Anılar canlanırken soba hayatımızın vazgeçilmezi demiştik. Bunu anlatan SOBA Procesi karikatürü içimizi ısıtırken düşündürdü biraz da. Bu kadar mıydı diye.

Soba Müzesinden çok güzel anılarla ayrılıyoruz. Ve Antalya’ya gelen herkese mutlaka birkaç saatlerini ayırıp bu müzeyi kendileri için olmasa da çocuklarını getirerek gezmelerini öneriyoruz.