Venedik’te konaklarken tur şirketinin planlarına göre 1 günümüzü Verona’da geçireceğiz. Sabah kahvaltısının ardından Verona’ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 1.5 saatlik yolumuz var. Verona’da tarihi açıdan oldukça önemli ama Verona denince akla ilk gelen Romeo ve Jülyet yani ölümsüz aşkın kahramanları. İşte bu nedenle Verona’ya “ölümsüz aşkın şehri” de denilir. Verona’da ilk olarak Piazza Bra (Bra Meydanı)‘ya gidiyoruz.
Piazza Bra (Bra Meydanı)
Verona’nın en büyük meydanıdır. Piazza Bra, genellikle Bra olarak kısaltılır. Meydanın kapıları savunma amaçlı olarak surlarla çevrilidir. Mermer ve kırmızı tuğla ile inşa edilmiştir.
İki kemerli kapıda kemerlerin birleştiği yerde bir saat yer alıyor. Kapının sağındaki beşgen kule kapıdan gelecek tehlikelere karşı savunma kulesi olarak yapılmıştır.
Bra Meydan’ının merkezinde, birleşik İtalya’nın ilk kralı olan Vittorio Emanuele II‘nin binicilik heykeli bulunur. Vittorio Emanuele II Cavour Kontu Camillo Benso’nun desteği sayesinde, 1861’de İtalya krallığını birleştirerek “Vatan’ın babası” olarak tanındı. Heykel Ambrogio Borghi tarafından yapılmış ve1883’te yerleştirilmiş.
Arena’nın önünde ve Vittorio Emanuele II Heykeli’nin arkasında ki parkta Fontana Delle Alpi (Alpler Çeşmesi) adlı çeşme bulunur.
Üstünde dağ şekilleri bulunan, çitle çevrili bir çimenliğin ortasında yer alan mermer bir yarım küre olan çeşme Verona ve Münih şehirleri eşleşmesi nedeniyle Almanlar tarafından yapılmıştır. Buna karşılık, Münih’teki eski belediye binasına bir Juliet heykeli dikilmiş
Parkta ağaçların altında bulunan Alman toplama kamplarına gönderilen İtalyanlara ithaf edilen plaketle Alman toplama kampları için bir anma töreni yapıldı.
Arena di Verona ya da Romano amfitiyatrosu da Bra meydanında yer alır.
Arena di Verona (Teatro Romano)
Verona’da Arena, şehrin iki ana girişi olan Porta Borsari ve Porta Leoni’ye aynı mesafede kurulmuş. İtalya’daki en büyük amfitiyatrolardan birisi olan Arena di Verona Dünya’nın üçüncü büyük arenası olup 1.yy’da inşa edilmiş ve 30 bin izleyici kapasitesine sahipmiş. Türünün en iyi korunmuş antik yapılarından birisi olan arena zamanında oyunlar, gösteriler ve özellikle gladyatör dövüşlerine ev sahipliği yapmış.
Binanın yuvarlak cephesinin inşaatında orijinal olarak valpolicella’ya özgü beyaz ve pembe kireç taşı kullanılmış. Antik tiyatronun dış mimarisine zenginlik katan bu taşlar, 1117 geçirdiği depremle yıkılmış ve farklı binaların yapımında kullanılmak üzere sökülmüş.
İlk opera performansı 1913 yılında Arena’da yapılmış. Giovanni Zenatello’nun arya söylemesi ile antik mekanın iyi akustiğini hemen fark edilmiş ve opera düzenleme fikri doğmuş. İşte bu olağanüstü akustiği nedeniyle konserler ve dünyaca ünlü büyük çaplı opera düzenlemeleri ile günümüzde de halen kullanılıyor. Ancak bugünkü kapasitesi 15.000’e düşürülmüş. Tiyatro önünde animatörler gladyatör kıyafetleri ile fotoğraf çektirmek üzere turistleri bekliyorlar. Arena 2026 Kış Olimpiyatları kapanış töreninde kullanılacakmış. Ziyaret Saatleri: 08.30-19.30 (bilet gişesi 18.30’da kapanır).Giriş ücretli.
Arena şehri temsil eden bir yapı olmakla beraber Verona denice akla hemen Romeo ve Jülyet gelir. Haydi o zaman Romeo ve Jülyet’in evlerine gidelim. Verona’nın kalbi ile sevgi dolu evlere uzanalım.
Casa di Giulietta (Jülyet’in evi)
Verona’nın simgesi haline gelen Romeo ve Juliet’in evlerine gidiyoruz. Önce Juliet’in evine (Casa di Giulietta) geldik. Her zaman ki gibi çok kalabalık. William Shakespeare’nin ölümsüz eserinin iki kahramanıdır Romeo ve Juliet.
Haydi hikayeyi kısaca hatırlayalım. Gerçi herkes de biliyor ya. Verona’da yaşayan zengin ve soylu ama birbirine düşman olan iki ailenin çocukları arasındaki ölümsüz aşk. ‘Montegue ve Capulet aileleri arasında sürekli bir düşmanlık vardır. Gençler sokakta bile sürekli olarak kavgaya girerler. İşte günlerde Capulet ailesi maskeli balo düzenler. Lord Capulet, baloya kızı Juliet’e talip olan Kont Paris’i de davet eder. Romeo ise Capulet’lerden Rosaline adlı bir kıza ilgi duymaktadır ama Rosaline tarafından ret edilmiştir. Romeo baloya gizlice gelerek kıza aşkını tekrar anlatmak ister. Ancak Romeo baloda Capulet’lerin 13 yaşındaki kızı Juliet’i görür. Romeo baloya Rosaline için gelmiştir ama Juliet’e aşık olur. Juliet de Romeo’nun duygularına karşılık verir. Eserin en önemli sahnesi sayılan “balkon sahnesi” yaşanır. İşte turistlerin en fazla ilgi gösterdikleri yer bu balkondur. Juliet balkonda, Romeo balkonun altındadır. Birbirlerine olan duygularını açıklarlar. O geceden sonra Romeo, her gece sürekli olarak bu balkonun altından Juliet’e seranatlar yapar. Juliet’in odasına balkondan gizlice girer. Juliet’in dadısı iki sevgili arasında haberleşmeyi sağlar. Çift, evlenmeye karar verir. Rahip Laurance, iki genci gizlice evlendirir.
Siz şimdi hikayeyi bilmiyorsanız iki sevgilinin kavuştuğunu sanıp mutlu son dediniz değil mi. Haydi hikayeye devam. Kısa bir süre sonra Juliet’in kuzenlerinden Tybalt, Romoeo’nun gizlice baloya geldiğini öğrenir ve düelloya davet eder. Romeo akrabası olarak gördüğü Tybalt ile kavga etmek istemez. Ama Romeo’nun arkadaşı Mercutio, hakaretleri sindiremeyip düelloyu kabul eder. Romeo kavgayı ayırmaya çalışırken Mercutio ölümcül yara alır. Acı içindeki Romeo, Tybalt’ı öldürür. Bunun üzerine Verona Prensi Escalus, Romeo’yu Mantua’ya sürgüne gönderir. Romeo kaçıp geceyi Juliet’in odasında geçirir ve sonra sürgün edildiği Mantua’ya gider. Capulet’ler bu arada Juliet’i ve Kont Paris ile evlendirme hazırlıklarına başlamıştır bile. Juliet, istemediği bu evlilikten kurtulmak için rahip Laurence’in yanına gider. Rahip ona kendisini kırk saat ölü gibi gösterecek bir iksir verir ve Romeo’ya durumu anlatan bir mektup yazar. Ancak, mektup Romeo’ya zamanında ulaşmaz. Juliet iksiri içer ve ailesi onu öldü zannederek defneder. Romeo, Juliet’in öldüğünü duyunca Juliet’in mezarının başında kendisini öldürmeyi planlar ve yanına zehir alarak Verona’ya döner. Juliet’in mezarına gelen Romeo, burada Kont Paris ile karşılaşır. Çıkan kavgada Paris ölür. Romeo’da zehri içer ve ölür. Rahip Laurence, mezarlığa gelir, Juliet’i uyandırır. Romeo’yu ölmüş olarak gören Juliet, Romeo’nun hançerini alarak kendini öldürür. Başından sonuna kadar olayların tek şahidi olan Rahip Laurence, ailelere tüm olanları anlatır ve bundan sonra iki aile arasındaki düşmanlık sona erer. Olan bizim iki aşık kahramana ve arada ölen gençlere olur.
Romeo ve Juliet bir hikaye mi yoksa yaşanmış gerçek bir hikaye mi olduğu günümüzde hala tartışılıyor. Balkon sahnesi yaşandığı söylenen bu ev aslında 13. yy’da restore edilen bir han. Han 1930’lu yıllarda geçirdiği restorasyon ile yenilenmiş. Penceresi, kapıları ve Juliet”in Romeo”ya seslendiği varsayılan ünlü “Juliet Balkonu” bu restorasyon sırasında eklenmiş.
Ama ne olursa olsun burası her yıl binlerce turistin geldiği bir ev. Evin içine girip balkona çıkmak ücretli ama o kadar kalabalık ki. Unutmadan söyleyelim bir efsaneye göre bahçedeki Juliet’in heykelinin sağ göğsünü tutarsanız aşkınız ölümsüz oluyormuş. Aşkın ölümsüz olması için bir yol daha eklendi. Hani bundan önce yazılarımızda yazmıştık. Dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi köprüye anahtar bağla suya at, ya da Venedik’teki gibi köprü altında öpüş. Şimdi bir yenisi daha eklendi. Ahhhhh saygı ve sevgi nerede………Biz ne eve çıktık ne de Juliet’in heykeline dokunduk. Ama bu bile turistlerin gelmesi için yeterli sebep. Evin çevresindeki mağazalar Romeo-Juliet isminden iyi bir ticaret yolu bulmuş.
Juliet’in evinin avlusunda ki bir başka gelenek de çiğnenmiş sakızı duvara yapıştırıp, kuruyunca üzerine baş harflerini yazmak. Ancak bu gelenek şimdilerde yasaklanmış. Yapanlara ceza yazılıyormuş. O zaman diğer geleneği yapabilirsiniz. Bir kilide isimlerinizi yazarak arka avluda ki büyük dekoratif kapıya asıp kilitlerin anahtarını Taş Duvarlı Köprü’den Adige Nehri’ne attınız mı işlem tamamdır. İşte bunun cezası yok.
Evin duvarında dünyanın dört bir yanından gelen sevgililerin mesajlarını bıraktığı kapalı bir alana bir kapı açılır. Geçmişte ziyaretçiler doğrudan duvarlara yazarken şimdi yazı ve kart barındıran panellerle kaplanmış.
Peki Romeo nerede oturuyordu.? Juliet’in evinden daha az bilinen, ama ondan çok uzak olmayan bir yer. Montagues’in evi tuğla duvar ile korunan geniş bir avlu ve sütunlu, görkemli bir ortaçağ binasıdır. Özel mülkiyete sahip ve halka açık değildir.
Piazza delle Erbe (Erbe Meydanı)
Romeo ve Juliet’e veda ettikten sonra İtalya’nın en güzel meydanlarından biri olarak tanımlanan Verona’nın sosyal, ekonomik ve dini yaşamının merkezi olmuş Piazza delle Erbe ya da kısaca Erbe Meydanına gidiyoruz.
Meydanın en eski anıtı 1368’de Prens Cansignorio della Scala tarafından yaptırılan), üzerinde Madonna Verona adlı bir heykelin bulunduğu çeşmedir. Çeşmenin hemen arkasında Palazzo Maffei’nin yanında Torre del Gardello görünüyor. Yüksekliği 44 m olup Torre delle Ore adıyla da anılmaktadır çünkü tepesinde, 1421’den 1810’a kadar Avrupa’nın en eskilerinden biri olan mekanik bir çan saati çalmıştır.
Meydanın doğu yakasında şehrin siyasi gücünün merkezi olan Palazzo della Ragione yer alır. Binaya Torre dei Lamberti hakimdir.
Torre dei Lamberti (Lamberti Kulesi) tuğlalardan yapılmış 84 m uzunluğunda ve sekizgen çan kulesi ile Verona’nın en yüksek kulesi oldu. Kuleye asansörle çıkılabilmektedir. Torre dei Lamberti üzerinde Rengo ve Marangona isimli iki çan bulunuyor. Marangona küçük, Rengo büyük çan. Kentin herhangi bir bölgesinde yangın çıktığı zaman Marangona ile halk uyarılıyormuş. Rengo ise şehir konseyinin toplantılarını duyurmak için kullanılmış.
Lamberti kulesinin hemen altında bulunan köprüde kocaman bir kaburga kemiğinin sarktığını görüyoruz. L’Arco della Costa. Bu kemik hakkında bazı efsaneler var. Kimilerine göre kaburga kemiği bir balinanın, kimilerine göre ise bir ejderhanın veya dinozorun. Popüler inanca göre ise şeytan tarafından kaybedilen bir kaburga kemiğiydi. Efsaneler; Verona çevresindeki dağlarda bulunan ve şehrin merkezine koruma olarak yerleştirilmiş gizemli bir canavarın kemiği ya da Orta Çağ’da meydanı gözden kaçıran baharat ve ticari dükkanlarından birisi tarafından “işaret” olarak kullanılan bir balina kaburga kemiği olduğudur. İster öyle ister böyle olsun turistlerin ilgi odağında bu kemik ve yine inanışa göre bu kemiğin altında dilek tutarsanız kabul olurmuş.
Meydanın kuzey tarafında Yunan tanrılarının heykelleriyle süslenmiş Palazzo Maffei var. Palazzo Maffei barok tarzda yapılmış bir saray. Sarayın üçüncü katında çerçeveli sütunlar, tepesinde ise, altı tanrı heykelinin bulunduğu bir korkuluk olarak bulunmaktadır: Herkül, Jüpiter, Venüs, Merkür, Apollo ve Minerva. Sarayın karşısında Venedik Cumhuriyeti’nin sembolü olan kanatlı Aziz Mark Aslanı‘nın bulunduğu beyaz mermer bir sütun vardır.
Erbe Meydanından Via Mazzini ile Plazza Bra’ya yani Bra Meydanına gidiyoruz. Via Mazzini Verona’da önemli bir caddedir. Adını 19. yy’da yaşayan siyasetçi ve aktivist Giuseppe Mazzini’den alıyor. Cadde Bra ve Erbe meydanlarını birbirine bağlıyor.
Via Mazzini’de 17 numarada müzikseverlerin yakından tanıdıkları Stradivarius ve caddenin sonunda 23 numarada Casa di Giulietta (Jülyet’in Evi) var.
Via Mazzini’de gezerken Roma Mitolojisine gör Roma Kurucuları olduğuna inanılan Romulus ve Remus ikiz kardeşlerin figürlerini de görebilirsiniz.
Piazza dei Signori (Signori Meydanı)
Piazza dei Signori, Piazza Erbe’ye bitişik bir meydandır.
Piazza dei Signori (Signori Meydanı) merkezinde tam ortada Dante anıtı bulunmakta. Bu meydan halk tarafından Piazza Dante olarak ta bilinmektedir. Dante, İlahi Komedya’nın bir bölümünü Verona’da yazmış.
Meydanda Vilayet binası olduğu için siyasi ve idari işlevleri üstlenen bir meydan durumunda. Palazzo Podesta’nın üzerinde kanatlı Aziz Mark heykeli bulunmakta.
Arche Scaligere (Scaliger Mezarları)
Piazza Dante’den geçiyor ve Scaliger Mezarlarını görüyoruz. Scaligeri ailesi tarafından ailenin ana lordlarından bazıları için (Cangrande I, Mastino II, Cansignorio, Alberto II, Giovanni) inşa edilen Gotik tarzda bir mezar kompleksidir. Alanda bulunan 5 mezarın tamamı, 14. yy’da farklı mimarların gözetimi altında inşa edilmiş. Cangrade I, Mastino II, Cansignorio’ye ait mezarlar üzerinde ki kubbeler çok dikkat çekiciyken Alberto II’nin mezarı işlemeli bir tabuttan ibaret, Giovanni ‘nin mezarı ise kilise duvarının içine yerleştirilmiş.
Mezarlar, Santa Maria Antica kilisesinin dışında , caddeden demir ızgaralı bir duvarla ayrılmış bir avluda yer almaktadır.
Mezarlar, çoğunlukla yerden yüksekte yükselen açık tapınak benzeri yapılar olup üzerinde bir lahit ve en üstünde de zırh giyen bir heykel şeklindedir. Ziyaret Saatleri: 10.00-18.00. Giriş ücretli
Santa Anastasia Bazilikası
Gezi treni ile yaptığımız şehir turu sırasında gördüğümüz Santa Anastasia Bazilikası 1290 yılında inşa edilmiş.
Santa Anastasia’nın dış duvarları, çeşitli dini olayları anlatan panellerle süslenmiş. Bazilika kırmızı Veronese mermerinden on iki etkileyici sütunla desteklenen üç büyük koridordan oluşmaktadır. Ziyaret Saatleri: 09.30-18.30. Giriş ücretli.
Verona’yı yürüyerek dolaşırken biraz dinlenmek biraz da eğlenmek için Citta di Verona turistik gezi trenine biniyoruz.
Piazza Bra’dan kalkan turistik gezi treni ile Verona’da tur atmak hem keyifli hem de dinlendirici. Çok az bir ücretle bindiğimiz trenle şehrin içinden geçen Adige Nehri boyunca gezimizi sürdürüyoruz. Adige Nehri bulmacalarda adından sıkça söz ettiren Po Nehrinden sonra İtalya’nın ikinci büyük nehri. Nehir üzerinde güzel manzaralar ve köprüler eşliğinde şehir merkezine geliyoruz.
Merkezde dolaşırken Verona’da Gran Guardia’nın yanındaki duvarlara bakınca yerde bir taş bulunan heybetli bir levha görürsünüz. Bu aslında bir anma levhası olup Alle Aqvile vi Alpini (6. Alp Alayı)‘nı anlatır.
Bu kadar dolaşmaya dondurma ve dinlenmeyi hak ettik değil mi. İşte iyi bir dondurma yemek için Venchi’deyiz. İtalya’nın bir çok yerinde zincir marka 1878’de kurulmuş. sokakta, Piazza Erbe, Domus Mercatorum’a 50 metre uzaklıktadır. Çok kalabalık bir sokakta ama dondurması mükemmel. Çikolata ve kahve de deneyebilirsiniz. Çok çeşitleri var. Bize bu konuda gerçekten güvenebilirsiniz.
Dondurmalar tamam üzerine biraz su içmek iyi gelir. İtalya’da tüm sokak çeşmelerinden rahatlıkla su içebiliyorsunuz.
Biraz da dinlenelim artık
Yorum Bulunamadı