Mısır turumuz için daha doğrusu ikinci Mısır gezimiz için Ankara-Esenboğa, İstanbul-Sabiha Gökçen derken geldik Sharm el-Şeyh-Ophira hava limanına. Bizim Mısır’a ikinci gelişimiz.

Hava limanında arkadaşlarımızın vize almalarını bekliyoruz. Biz (Ankara grubu- Peri-Nesli ve arkadaşımız Sevgi Özsaraç) yeşil pasaportlu olduğumuz için vize almamıza gerek yok. Sadece uçakta dağıtılan formu doldurmamız gerekiyor.

Çok önemli hatırlatma: Mısır hükumeti 1 Nisan 2022’den itibaren Sinai Bölgesinde bulunan Şarm el-Şeyh için Türk vatandaşlarına vizeyi kaldırdı. Türk vatandaşlarına Şarm el-Şeyh’te kapı vizesi de olmadan 15 günlük giriş hakkı verildi. Ancak Şarm el-Şeyh’den Mısır’ın başka bölgesine giderseniz vize almanız gerekiyor.

Herkesin vize işlemleri tamamlandı. Çok uzun olmayan bir sıra bekleme sonrası Mısır için girişlerimiz de tamam. Bizi Kahire’ye götürecek otobüsümüz için hava limanından çıkıyoruz. Kahire’ye yolculuğumuz yaklaşık 5 saat sürecek.

Şimdi aklınıza şu soru gelmiş olabilir. Eeee o zaman neden Kahire’ye değil de Sharm el-Şeyh’e geldiniz. Biz de aynı soruyu gelmeden tur şirketine sormuştuk. Cevap çok basitti. Kahire uçak biletleri daha pahalı.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Otobüste rehberimiz Hasan Zubari’nin gezi hakkındaki konuşmalarını dinliyoruz. Yolda giderken sık sık duracağımızı ve polis kontrolü olacağını belirtiyor. İşte o noktalardan birisine yaklaşıyoruz. Neyse ki kontroller otobüse binerek değil, sadece evraklar kontrol ediliyormuş. Bilgileri aldıktan sonra yavaş yavaş uyku moduna geçiyoruz. Sabaha kadar dinlenmemiz lazım. Bu ikinci gelişimizde Sharm el-Şeyh tur programında yok. Biz daha önce geldiğimiz tur anılarımızı sizinle paylaşacağız.

Şarm el-Şeyh ya da kısaca Şarm tam bir tatil kenti ve turizm merkezi. Kent, Sina yarımadasının güney ucunda, Sina Dağıyla Kızıldeniz arasındaki kıyı şeridinde yer almakta. Daha önceki Mısır turumuzda gezdiğimiz Şarm el-Şeyh’de oldukça güzel zaman geçirmiş, Kızıldeniz’de denize girmiş, mercan resiflerini gördüğümüzde hayranlığımızı gizleyememiş, cam tabanlı tekneler ile sanki akvaryumu andıran denizde balıkları seyretmiştik. Uykuya geçmeden sizlerle nereleri gezdik paylaşalım. Sizler okumaya biz uykuya devam edelim.

İlk Mısır gezimizde sabahın erken saatlerinde geldiğimiz Sharm el-Şeyh’de önce her turda olduğu gibi şehri panoramik dolaşıyoruz. Aslında otele girmek için gereken saati doldurmaya çalışıyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Panoramik tur sonrası Old Market’de serbest zaman verildi. Adı her ne kadar eski pazar anlamına gelse de pazar sanıldığı gibi eski değilmiş. Eski şehir atmosferini korumak ve ilgi çekici tarihini yansıtmak açısından bu isim verilmiş. Pazarın kuruluşu 20-30 yıl önceye gidiyormuş.

Maalesef sabahın erken saatleri olduğu için dükkanlar kapalıydı. Aslında kapalı demek çok doğru değil. Dükkanlar açık ama kimse yok.

Fiyatlara baktığımızda her keseye uygun olduğunu gördük. Biraz vakit geçtiğinde dükkan sahipleri gelmeye başladı. Old Market de otantik alış veriş yerleri var. Deri çanta ve elbiseler aldık.

Alışverişte mutlaka pazarlık yapmayı unutmayın. Özellikle de kendi paraları ile alışveriş yaparken mutlaka pazarlık yapın. Pazarlık bu ülkede bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş. Türk olduğumuzu anladıklarında sürekli olarak “yavaş yavaş Hasan Şaş” sözlerini duyuyoruz. Bunu her yerde duymaya alışın. İkinci alışmanız gereken ise satıcıların fazla üstelemeleri. Neredeyse yapışık şekilde bir şeyler satmaya çalışıyorlar. Fazla zaman harcamaya da gerek yok. Old Market sonrası otele gidiyoruz. Hemen odalarımızı öğrenip Kızıldeniz’de ki aktiviteler için hazırlanıyoruz.

Mısır ve özellikle Antik Mısır tam bir kültür şehri iken Şarm el-Şeyh oldukça popüler bir turizm noktasıdır. Şarm el-Şeyh tam bir tatil cenneti. Tabi tatil anlayışı herkese göre değişir ama deniz, kum ve güneşi olmazsa olmaz diyenler için burası bulunmaz fırsat.  Rehberimiz gideceğimiz noktada yani Ras Mohammed Milli Parkı’nda yüzmek isteyenler, dalış yapmak isteyenlerin listesini aldı. Birkaç arkadaşımız dalmak isterken çoğunluğumuz yüzmeyi ve mercan resiflerini görmeyi tercih etti. Ras Mohammed Milli Parkı 200’den fazla mercan türüne ev sahipliği yaptığı için su altı yaşam açısından oldukça zengin ve renkli bir yer.

Tekneye bindiğimizde daha hareket etmeden elden ele dolaştırılan, birkaç sayfadan oluşan form dağıtıldı. Forma baktığımızda tıpkı banka kredisi çekerken gördüğümüz formlardaki gibi oldukça küçük yazılan hem de İngilizce olan yazıları okumak oldukça zordu. Ne olduğunu tam olarak anlamadığımız formda rehberimizin direktifleri ile tek doldurduğumuz yer ad-soyad ve imza bölümü oldu. Çevreyi doyasıya seyrederken yüzme ve dalış yapacağımız yere geldik.

Teknede içecek ve yemek servisi yapılıyor. Yanınıza almanız gerekenler varsa şnorkel takımları, güneş gözlüğü, güneş kremi, havlu, terlik ve olmazsa olmaz fotoğraf makinesi elbette. Su altı fotoğraf kameranız varsa çok güzel kareler sizin olacaktır. Hazırlıklarımızı tamamlayıp denize girdiğimizde püfür püfür esen rüzgarın yüzümüzü okşaması, su damlacıklarının ferahlığı ile biz Kızıldeniz’de yüzüyoruz duygusu, Kızıldeniz’in masmavi ve tertemiz sularında yüzmek, cam gibi bir denizde rengarenk deniz yaşamına şahit olmak inanılmazdı.

Mercan resiflerini görmek için ise şöyle bir yol izlenecekti. Yerel dalgıç bir rehber yüzerek en güzel mercan resiflerinin olduğu yerde düdük çalacak herkes oraya yüzecek, deniz gözlüklerini takarak suyun altını izleyecekti. Denilen şekilde hepimiz eğlenceli bir şekilde yüzüyor, denizin altını seyrediyor vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorduk. 

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

İnanın bu kadar temiz bir deniz olamaz diye düşündük. O kadar temiz bir bölge ki gözlük takmadan, çıplak gözle bile baktığınızda denizin dibini görebiliyorduk. Rengarenk balıklar, mercan resifleri sanki parmaklarımızın ucunda gibiydi. Ama her güzellikte bir zorluk vardır deyimini unutmayın. Yüzerken dikkat etmekte yarar var: Denizden hiçbir şeyi almamaya, zarar vermemeye ve çevreyi kirletmemeye özen göstermek zorunlu. Mısır’da en büyük cezalardan biri doğal dokuya zarar vermek.

Kızıldeniz de ikinci aktivitemiz olan cam tabanlı teknelere binmeden size aklınızda olması gereken bir bilgi. Mısır gezimizden döneli henüz 1 hafta oldu olmadı. Hala tatilin etkisi altında iken televizyonlarda geçen bir haber canımızı çok sıktı. Haberde denize girdiğimiz tatil beldesi Şarm el-Şeyh’te dört turistin köpek balıklarının saldırısına uğradığı ve turistlerden birinin elini, diğerinin bacağını kaybettiği anlatılıyordu. O anda sanki büyü bozulmuştu. Sonradan anladık ki bize teknede imzalatılan hani o küçücük yazılmış formlar vardı ya. Meğer o formlar başınıza bir şey gelirse sorumluluk size aittir yazısıymış. Keşke rehber bunu bize baştan açıklamış olsaydı. İnanın değil denizde yüzmek; parmağımızı bile sokmazdık.

Neyse dönelim gezimize. Sabah erken saatlerde başlayıp öğleden sonraya sarkan aktivitede sıra geldi cam tabanlı tekneler ile denizi seyretmeye. Yaklaşık 2 saat sürecek “cam tabanlı tekne” turumuz, tekneye binerken sanki her deniz kıyısında yapılan ya da denize giden herkesin yaptığı sıradan bir tekne gezisi gibi başladı. Tek fark teknelerin tabanının camdan yapılmış olmasıydı.

Tekne kıyıdan uzaklaştıkça turkuaz rengine benzer kristal gibi tertemiz denizin altını görmek şaka gibi ama gerçekti. İnsanın seyrederken dinlendiği huzur dolu bir su altı cenneti.

Hele ki mercan kayalıkların arasında her renkten balıkları ve mercanları görmek bizi şaşırtmadı. Zaten yüzerken de görmüştük. Bizi şaşırtan su altında ki renk cümbüşü idi.

Hani bir çocuğa renkli boya kalemlerini verirsiniz ve yaptığı resimde olmadık her rengi birbirine karıştırdığını görürsünüz ve şaşırırsınız ya. İşte aynen böyle bir durum karşımızdaydı. Her renk birbirine o kadar uyumlu karışmıştı ki şaşırmamak elde değildi.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Siz bunları izlerken sabah olmuş. Biz otobüste yavaş yavaş uyanmaya başladık. Şimdi heyecanla Süveyş Kanalının altından geçeceğiz. Yanlış duymadınız. Süveyş Kanalından değil altındaki bir tünelden Ahmed Hamdi Tüneli’nden geçerek Kahire’ye doru yolumuza devam edeceğiz.

Fotoğraf: https://www.nccnet.co.jp

Ahmed Hamdi Tüneli, Süveyş Kanalı’nın altından geçen bir otomobil tünelidir. Her iki yöne doğru birer şeride sahiptir. Asya kıtasında bulunan Sina Yarımadasını ve Afrika kıtasında bulunan Süveyş şehirlerini birbirine bağlar. Tünel 1983 yılında  yapılmış ve uzunluğu 1630 m dir. İşte Asya’dan Afrika’ya geçiyoruz.

Sharm el-Şeyh gişelerden çıkıyoruz ve Kahire’de doğrudan otelimize gidiyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Kahire’den ilk görüntüler

Kahire’de iki gün konaklayacağımız Truimph Otelde öncelik kahvaltı.

Kahvaltı sonrası Kahire gezimize başlıyoruz. Kahire’de görüşmek üzere.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.