Dumlupınar, Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk Ordusunun zaferi ile sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharabesi’nin son noktası olan 30 Ağustos Zaferi’nin yaşandığı çok önemli bir yerdir. Kütahya’ya geldiyseniz mutlaka uğramanız gereken, gezilecek yerler listesinde ön sıralarda olması gereken bir yer Dumlupınar. Kütahya’ya yaklaşık 83 km uzaklıkta olan Dumlupınar ilçesine geldiğinizde sizi Türk Tarihi’nin bağımsızlığını simgeleyen ve bugünlere gelirken yaşanan olayları hatırlatan Dumlupınar İlk Hedef Anıtı karşılar.

İlk Hedef Anıtı

Başkomutan Mustafa Kemal Paşa 1 Eylül 1922 tarihinde Dumlupınar’da Büyük Millet Meclisi Ordularına “Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir. İleri.”  emrini vermiştir. Kütahya, 30 Ağustos 1922 günü düşman işgalinden kurtulmuştur. İşte bu Anıt; Başkomutan Meydan Muharebesi’nde, Mustafa Kemal Paşa’nın ”Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri! ” emrini verdiği karargahın yeridir. Türk Ordularının olağanüstü kahramanlık ve cesaret göstererek kazandığımız zaferde verdiğimiz şehitlerimiz için yapılan anıt 26 Ağustos 1972 tarihinde ziyarete açılmıştır.

Kurtuluş Parkı

Dumlupınar İlk Hedef Anıtı’nın biraz ilerisinde yer alan Kurtuluş Parkında biraz oturup o günleri tekrar tekrar hatırlıyoruz.

Parkta, Ulu Önderimiz, Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün at üzerindeki heykeli Türk Milletinin yüksek cesaretini ve kahramanlığını simgeliyor.

Parkta Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ nde savaşa katılan sivil halkın ellerine ne geçerse düşmana karşı kullanması, düşmanla çarpışmasını gösteren, cesaret ve kahramanlığın sergilendiği rölyeflere yer verilmiş.

Parkta yer alan yazıtta Osman Atilla’nın dediği gibi “Bir damla asil kanda bir mucize saklıdır”

Dumlupınar Şehitliği

Başkomutanlık Meydan Muharebesi Afyonkarahisar’da başlamış 1922 yılında ise Dumlupınar’da zaferle sonlanmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın en büyük muharebelerinden olan Büyük Taarruzda “Kurtuluşun Öyküsü” yazılmıştır. Dumlupınar ilçesinin her karışı şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır. Zafer kazanılan bu topraklarda şehitlerimizi anmak adına Dumlupınar Şehitliği açılmıştır.

Dumlupınar Şehitliği’ne geldiğiniz anda duygu seline kapılmamak mümkün değil. Bir tarihin yazıldığı Dumlupınar Şehitliği’nde kelimeler boğazımızda düğümleniyor, söylenecek söz bulamıyoruz. Sadece düşünüyoruz ve çok derin duygulara kapılıyoruz.

Türk Milletinin 1919-1922 yıllarında kadınıyla erkeğiyle, köylüsüyle kentlisiyle, çoluk çocuk  verdiği amansız mücadelenin anlatıldığı yerdir Dumlupınar Şehitliği. Tarihimizin yazıldığı Dumlupınar’da ki şehitlikte adları tespit edilebilen 500 er ve 100 subayın mezar taşı yer almaktadır. Şehitlerimizin künyelerini okurken aralarında 8 yaşında şehit olduğunu okumak bu günlere nasıl geldiğimizi açıkça ortaya koyuyordu.

Şehitlerimize dua edip merdivenlerden tepedeki Mehmetçik Anıtına çıkıyoruz. Mermer kaide üzerindeki bronzdan yapılmış eli süngülü Mehmetçik, isimleri bilinmeyen askerleri simgelemektedir. Yukarı çıkarken rüzgar o kadar hırçın esiyor ki sanki savaşın izlerini bugünlere taşıyor.

Dumlupınar Şehitliği’nde yer alan Şehit Baba ve Oğul Anıtı, şehit babasını kucaklayan bir oğlu gösterir. Bu anıt, Çetmeli Kara Ali Çavuş ile oğlu Mehmet Onbaşı’nın destanını anlatır.

Balkan Savaşı’na gidip 11 yıl değişik cephelerde savaşan Ali Çavuş, 19 yaşına gelen oğlu ile Dumlupınar Meydan Muharebesi’nde karşılaşmış ve 31 Ağustos günü şehit olmuştur. Oğlu Mehmet Onbaşı ise 9 Eylül’de İzmir’e giren birliğin başında şehit düşmüştür.

Şehitliğin karşılıklı yer alan iki anıttan Kurtuluş Savaşı Anıtı (Milis Anıtı) Türk halkını temsil eden üçlü bir anıttır. Genç bir milis, kucağında çocuğu ile genç bir kadın ve yaşlı bir erkek Kurtuluş Savaşı’ndaki mücadeleyi simgeler. Kadınıyla, erkeğiyle çocuğuyla verilen mücadelenin, gösterilen kahramanlığın ve cesaretin bir örneğidir.

Kurtuluş Savaşı Anıtı’nın hemen karşısında yer alan savaşın komutanlarını gösteren Atatürk, İnönü, Fevzi Çakmak Anıtı (Üç Komutan Anıtı) yer alır. Ata’mızın işaret ettiği gibi daima ileriye bakacağımıza söz vererek Dumlupınar Şehitliği’nden ayrılıyoruz.

Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, vatan ve bayrak uğruna gözünü bile kırpmadan canlarını veren şehitlerimizi saygıyla, minnetle ve rahmetle anıyoruz. Ruhunuz Şad olsun.

Dumlupınar Şehitliği’nde yaşananları işte bu yazı özetlemektedir.

Dumlupınar Şehitliği ve Kütahya ile ilgili videolar You tube kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayınız.

Her karışı şehitlerimizin kanıyla sulanmış, gözünü bile kırpmadan can verenlerin yattığı şehitlikleri ve anıtları gösteren tabela gerçekten yol gösterici.

Dumlupınar’a dönüyor ve ilçe merkezinde yer alan Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Atatürk’ün Karargah Evi’ni görmeye gidiyoruz

Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi

Kurtuluşumuzun yazıldığı, şehit kanları ile sulanan topraklar üzerinde savaşın anısına yaptırılan müze 30 Ağustos 1997 tarihinde ziyarete açılmıştır. Özel müze statüsünde olup giriş ücretsizdir.

Müzeye girdiğimizde Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün keskin bakışları ile karşılaşıyoruz.

Müzede Kurtuluş Savaşı’na ait çeşitli silahlar, kılıçlar, fotoğraflar, belgeler, araç ve gereçler sergilenmektedir.

Müzeden bizleri Kurtuluş Destanı yazan Mehmetçiklerimiz uğurluyor.

Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi ve Kütahya ile ilgili videoları You tube kanalımızda izleyebilirsiniz. Kanalımıza abone olmayı unutmayınız.

Atatürk Karargah Evi

Kurtuluş Savaşı sırasında Gazi Mustafa Kemal’in karargah olarak kullandığı bu ev aslına uygun olarak yeniden yapılmış ve Atatürk Karargah Evi olarak 30 Ağustos 2003 tarihinde ziyarete açılmıştır. Dumlupınar Kurtuluş Savaşı Müzesi’nin hemen arkasında yer almaktadır.

Karargah Evi’nde Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün 01.09.1922 tarihinde Dumlupınar’da ordu’ya verdiği “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” emri ile ilgili yazılar yer almaktadır.

Atatürk’ün çalışma masasını, yatak odasını, toplantı ve oturma odasını görebilirsiniz.

Karargah Evi’nde Ata’mızın ölüm raporunun bir örneği yer almaktadır.

Bir sonraki durağımız zafere giden yolda Dumlupınar’a 15 km. mesafede olan Büyük Aslıhanlar Köyü’nün hemen batısında yer alan Büyük Aslıhanlar Şehitliği. Onur duyarak, bir tarihin yazıldığı bu topraklarda olmaktan gururlu yol almaktayız.

Büyük Aslıhanlar Şehitliği

30 Ağustos 1922 tarihinde yapılan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde, Büyük Aslıhanlar Köyü’nde şehit düşen Elazığ’lı Binbaşı Hacı Ömeroğlu Yusuf Ziya, Diyarbakır’lı Üsteğmen Mehmetoğlu Ahmet, Urfa’lı Teğmen Halil, İbrahimoğlu Mustafa Hilmi ile beraber 42 Mehmetçik anısına yapılmış olan şehitlik 1995 yılında ziyarete açılmıştır.

Bir efsane kahramanın anıtına “Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı” gidiyoruz

Şehit Sancaktar Mehmetçik Anıtı

Bu anıt savaş meydanında canını veren ancak sancağı yere düşürmeyen bir kahramanın öyküsünü anlatır.

Türk Kurtuluş Savaşı Batı Cephesi’nin son savaşı olan Başkomutanlık Meydan Savaşı’nın ardından savaş alanını gezen Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, şehitler arasında düşman topçu mermisinin açtığı çukura gömülmüş ancak toprağın üstünde katılaşmış kolu ile sancağı dimdik tutan bir asker bedeni görür. Şehit olan askerin Türk bayrağını yere düşürmemesinden etkilenen Başkomutan, savaş sonrasında yapılacak anıt için bunun sembol alınmasını emreder.

İki yıl süren hazırlık sürecinin sonunda Şehit Asker Anıtı adı verilen anıtın temelini atmak için 30 Ağustos 1924 günü Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa ve Genelkurmay Başkanı Kazım Paşa Zafertepe’ye gelerek konuşma yaptılar. Mustafa Kemal Paşa konuşmasında, bu anıtın taşıdığı anlam ve önemle ilgili olarak; Hiç şüphe etmemelidir ki, yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada sağlamlaştırıldı, ebedi hayatı burada taçlandı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, Devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Burada temelini attığımız Şehit Asker Abidesi, işte o ruhları, o ruhlarla beraber gazi arkadaşlarını, fedakar ve kahraman Türk Milletini temsil edecektir. Bu abide, Türk vatanına göz dikenlere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, cesaretini, kudret ve iradesindeki şiddeti hatırlatacaktır dedi.

Başkomutan Meydan Muharebesi’nin sevk ve idare edildiği Zafertepeçalköy tepesinde ki Zafer Anıtı’na doğru bu milletin esaret altına alınamayacağını, yaşadıklarımızı düşünerek gururla ilerliyoruz.

Zafer Anıtı

Zafertepeçalköy’de Başkomutan Meydan Muharebesinin sevk ve  idare edildiği 1181  rakımlı tepede yaptırılmıştır. 1964 yılında yapımına başlanmış, 1968 yılında ziyarete açılmıştır.  30 Ağustos törenlerinin düzenlendiği yerdir.

Çatılmış silahların uzaktan görünüşü veya alev alev meşale hissini uyandıran Zafer Anıtı, asıl manası ile Kurtuluş Savaşımızı sembolize eder. Anıtı bir bütün olarak meydana getiren değişik yöndeki üçgen bloklar; milletimize gösterilen haksızlığa, feverana, karşı milletimizin tek vücut halinde birleşerek kazandığı 30 Ağustos Zaferini canlandırır.

Anıt, gelecek nesillere, Türk milletine karşı içte ve dışta meydana gelebilecek kötü tesirler karşısında er geç birleşerek zafere gidilebileceğini sembolize eder.

Günümüzde, Milli Park ve Sit alanı ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Anıtın etrafında gezerken Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile ilgili dökümanları inceleyebilir, uçakların arasında dolaşabilirsiniz.

Dumlupınar Şehitliği’nden başladığımız bu vatan ve bayrak uğruna gözlerini bile kırpmadan can veren kahramanların yattıkları yerleri ziyaretimizde son durağımız Dumlupınar’a 32 km uzaklıktaki Altıntaş’ta bulunan Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği.

Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği

Muharebenin 29 Ağustos 1922 günü 14. Süvari Tümeninin 3. Alayı, 2. Bölük Komutanı Yüzbaşı Şekip Efendi, bölüğünün başında büyük bir cesaretle, çevre savunmasında bulunan 20 keşif düşman grubunun içerisine saldırarak 2000 kadar düşman askerini esir alır.

Derinliklerde bulunan düşman toplarını ele geçirmek üzere hücuma geçtiğinde bir kısım askeriyle birlikte bu bölgede şehit düşer.     

14. Süvari Tümeni 3. Alayı 29 Ağustos günü düşmana karşı hücum ederken şehit olan Yzb. Şekip Efendi ile aynı alaydan erler, Düzce-Üsküp’ten Veysel Ömer, Keskin-Yağlıker’ den Veli Mehmet, Akhisar Tatasut’ dan İbis Ömer’in yattığı şehitliktir.

Yüzbaşı Şekip Efendi Şehitliği ziyaretimizde şehitliğin hemen karşısında bulunan evden yaşlı bir amca yanımıza yaklaşıyor. Bize siz kimsiniz, nereden geldiniz, Şekip Efendi ile yakınlığınız var mı? gibi sorular soruyor. Kendisine sadece ziyaret amaçlı geldiğimizi ve neden bu soruları sorduğunu merak ettiğimizi söyledik. O zaman anlatmaya başladı, Şekip Efendi’nin üç kızı varmış. Kızlarından birisi her yıl 30 Ağustos’ta babasının kabrini ziyaret eder ve kendisinde misafir olurmuş. Kızı geçen yıl vefat etmiş. Bizlerin aile ile herhangi bir ilgimiz olup olmadığını merak etmiş. Kendisinden ayrılırken buraya kadar gelmişsiniz Kırık Kağnı ve Üç Komutan Anıtını da görmeden gitmeyin dedi.

Kırık Kağnı ve Üç Komutan Anıtı

Altıntaş ilçesinin merkezine doğru gittiğinizde meydanda Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk, 31 Ağustos 1922 günü muharebe alanını dolaştıktan sonra İsmet Paşa ve Fevzi Paşa ile Çalköy’de yıkık bir evin avlusunda, kırık bir kağnı üzerinde son durum değerlendirmesini yaptıkları anı sembolize eden anıt ile karşılaşırsınız. .

Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk 30 Ağustos 1922 de Zafertepeçalköy’ ü ziyaretinde şu konuşmayı yapmış ve yaptığı bu konuşma anıt duvarına işlenmiştir. 


‘’Efendiler. Tıpkı bu gün gibi 1922 yılı 30 Ağustos günü saat ikide Şimdi hep beraber bulunduğumuz bu noktaya gelmiştim. Şu gördüğünüz Çal Köyü alevler ve dumanlar içinde yanıyordu. 

Arkadaşlar! Haritada gördüğüm şey şuydu ki Ordularımız düşmanın önemli kuvvetini  Kuzeyden, güneyden ve batıdan kuşatmaya uygun bir durum almış bulunuyordu. 

Hemen Fevzi ve İsmet Paşaları çağırttım. Durumu bir daha düşündük ve karar verdik ki, Türk’ün kurtuluş güneşi 30 Ağustos sabahı ufuktan tüm parlaklığı ile doğacaktır. 

Dumlupınar’dan ayrılırken bu vatan ve bayrak uğruna can veren başta Ulu Önderimiz, Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi saygıyla ve minnetle anıyoruz. Türk Millet’inin asla esaret altında olmayacağı şu sözlerde gizlidir.

“Bir damla asil kanda bir mucize saklıdır”