Barselona denince ilk akla gelen kişiler Gaudi ve Dali’dir. Bu iki sıra dışı insan belki de Barselona’nın akıllarda iz bırakmasına neden oldular. Öyle ki Barselona’nın her yerinde eserlerini görmek mümkün. Haydi Gaudi’nin eserlerini birlikte gezelim.

La Sagrada Familia Bazilikası

İlk olarak herkesin yaptığı, her turun öncelikle götürdüğü Gaudi’nin bitmeyen kilisesi ya da La Sagrada Familia Bazilikası. Gaudi’nin 1883 yılında devraldığı fakat 1926 yılında bir tramvayın altında kalarak ölmesi sonucu yarım kalan bir bazilikadır.

Gaudi bu esere 43 yılını vermiş ve İşverenim aceleci değilcümlesini kullanmıştır. Bizim İspanya’ya ikinci gelişimiz ve bu bazilikayı ikinci görüşümüz. Çok uzun bir çalışmanın ürünü olan Sagrada Familia Bazilikası bugün 137. yılında ve inşaat hala tamamlanabilmiş değil. Gaudi’nin ölümü, II.Dünya Savaşının çıkması eserin yapımının yavaşlamasına hatta durmasına neden oluyor. Adı gibi bitmemiş ve bitirilmeye sanki hiç niyet yok.

Ama bu gelişimizde dışına oldukça eklemeler yapılmış. Yeni yapılanlar öyle belli ki eser doğallığını kaybetmiş bize göre. Ya da tarihte olduğu gibi eski yapılanların restore edilmesi gerekiyor.

Bu eser tarihte bitmeden restore edilen tek eser olma özelliğini taşıyor. Yapıya baktığınızda her tarafında inşaatı sürdürülen, iş makinelerini gördüğünüz muhteşem bir eser görüyorsunuz. 2026-2030 yıllarında bitirilmesi planlanıyormuş. Ne diyelim bekleyelim görelim.

Barselona’da en fazla turist çeken yer.  Eser de en fazla dikkat çeken ise Gaudi’ye özgü yuvarlak hatlara sahip olması. Bunu Gaudi’nin diğer eserlerinde de görüyorsunuz.

Burada size Gaudi’den bahsetmek istiyoruz. Barselona’nın birçok yerinde eserini görebileceğiniz Gaudi 1852 yılında doğmuş, 1877 yılında Mimarlık Yüksek okulundan mezun olmuştur.

Mezuniyeti sırasında Profesör Rogent “Bir dehayı  mı yoksa budalayı mı mezun ediyoruz, bilmiyorum” derken Gaudi arkadaşına “Benim şimdiden bir mimar olduğumu söylüyorlar” demiştir. Stili tamamen kendisine özgüdür. Öyle doğa hayranı ki “Atölyemin hemen dışındaki ağaç benim akıl hocam” demiştir, dindar bir adam, milliyetçi bir Katalan ve usta bir gözlemci olması onun sıra dışı bir insan olmasının temellerini oluşturmuştur. Gaudi “Tanrının mimarı” olarak anılmakta ve yaptığı formlar doğada bulunmakta ve taklit edilememektedir.

Sanatçının maalesef ölümü ise ilginçtir. Gaudi eseri Sagrada Familia Bazilikası’nının tamamını görebilmek için geri geri yürümeye başlar ve bir tramvay tarafından ezilir. Sürekli işi ile uğraşmaktan kendine bakmayan ve kötü görünümde olan Gaudi’yi kimse tanımaz. Yolun ortasında kalakalır. İki gün sonra kaldırıldığı hastanede 1926 yılında yaşamını yitirir. Birçok eseri UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiştir. Eserlerine baktığınızda onun dahi mi yoksa deli mi olduğuna karar vermek zordur. Herkesin kendinden bir şeyler bulabildiği eserleri sanki bir matematikçi düşünürlüğü ile yapılmıştır. Ve kaynaklardaki bir not daha ilginçtir. Gaudi renk körüdür.

Palau Güell (Güell Sarayı)

Gaudi Katalan zengin işadamları tarafından her zaman destek görmüştür. En önemli kişi ise hem de arkadaşı olan Eusebio Güell’miş. Güell Sarayı onun için yapılmış bir eserdir.

Güell Sarayı şehrin sıradan görünümlü evlerin arasında özellikle çatısındaki bacaları ile çok dikkat çekmektedir. 

Saraya at arabaları ile gelen kişiler önce binanın altındaki kemerlerin olduğu yere gelirler. Arabalarını bırakırlar ve kemerlerin altından geçerek merdivenlerden çıkarlar. Ana salona gelirler.

Bina dikine bir boşluğa sahiptir.

Odalar bu boşluğa bakar. Kubbede yıldız şeklinde pencereler vardır.

Mermer sütun, ahşap tavan ve özellikle çatıda ki 18 farklı baca görülmeye değer. Bacaların özellikleri ise kırık seramik parçalarından yapılmış olmasıdır.

Gaudi eserlerinde kırık seramik parçalarını şekiller vererek kullanmıştır. Neden kırık parçalar kullandı diye merak ederseniz; Gaudi’nin istediği seramikler yolda kırılmış, kendisi bunları geri göndermek yerine eserlerinde kullanmış.

Park Güell

Güell ailesinin 16 hektarlık arazisi 1900 yılında Gaudi’nin şekillendirmeye başlaması ile hareketlenmiş ancak 24 yıl sonra halkın ziyaretine açılmıştır. 1984 yılında UNESCO Miras Listesine alınan parkın 7 kapısı olmasına rağmen ana kapısı Park Güell yazılarının mozaiklerle yazıldığı ve masal evlerinden esinlenerek yaptığı binaların bulunduğu ana kapıdır.

Ana kapının bir tarafında Grimm Kardeşlerin Hansel ve Gratel’inden esinlenerek yapılan ve üzerinde haç bulunan ev, diğer tarafında ise cadılar evi.

Bu kapıdan geçtiğinizde göreceğiniz ise ünlü kertenkele ya da ejderha. Gaudi’nin kırık mozaiklerden yaptığı bir şaheser. Ama biz görebildik mi? Hayır. Çünkü parkın kapısına geldiğimizde bizde şok. Sold Out. Yani biletlerin tamamı satıldı. Nasıl diye görevliye sorduk. Parka her gün belirli sayıda kişi alınıyormuş Biz de ikinci şok. Hani başka bir bahane olsa aklımız yatacak. Sanki burası müze, sinema salonu, tiyatro ya da sayılı koltuk numarası olan herhangi bir yer.

Burası bir park ve içeriye baktığınızda o kadar da kalabalık değil. Kertenkeleye öyle güzel kamuflaj yapılmış ki içeriye baksanız da göremiyorsunuz. Neyse giremedik. Bizim gibi giremeyenler de şaşırdılar.

Yani buraya internetten bilet alarak gelin. Unutmadan söyleyelim, Internetten bilet alırsanız da saatine dikkat edin. Biletinizde yazan saat den itibaren yarım saat içinde girmeniz gerekiyor.

Bilet fiyatları; İnternetten 10€, rehberli tur 24€, Sagrada Familia ve Park Güell birlikte 66€.  Bizim göremediğimiz işte bu kertenkeleyi görün.

Park Güell’e ister metro ister araba ile gelin 10-15 dakikalık bir yürüyüş yapmanız gerekiyor. Lesseps yada Vallcarca metro durağından yürüyebilirsiniz. Araba ile gelseniz bile parkın yakınlarında park yeri bulmanız oldukça zor olduğu için arabayı aşağılarda bırakıp yine yürümeniz gerekir. Yani Park Güell’e doğru birazcık yokuş çıkmanız gerekecek.

Casa Museu Gaudi (Gaudi House Museum)

Park Güell’de kertenkeleyi göremedik. Ne yapalım parkın diğer yerlerini gezelim dedik. Parkın bu kısımlarında dolaşmak ücretsiz.

Park Güell’in içerisinde yer alan Casa Museu Gaudi yani Gaudi’nin evine geldik.

Ev parkın içerisinde ama giriş ücretli. 8€. Burası 1906’dan 1925’in sonuna kadar yaklaşık 20 yıl boyunca Antoni Gaudi’nin oturduğu ev.

Şimdi ise Gaudi’nin tasarladığı mobilya ve eşya koleksiyonuna ev sahipliği yapan tarihi bir müze.

Çok güzel bir bahçesi ve bahçede yine kırık seramiklerden süslemeler mevcut.

Park Güell’den Gaudi’nin bir başka eserine gidiyoruz.

Casa Mila (La Pedrera)

Casa Mila. Burası bir apartman. La Pedrera yani taş ocağı anlamında. Gaudi’nin tipik olarak köşe kullanmadan planladığı, düz çizgilerin olmadığı, yuvarlak veya kavis görünümlü bir bina.

Gaudi “neden balkonları birbirinden farklı yaptın” diye soranlara “siz doğada hiçbir ağacı, yaprağı aynı görüyor musunuz? Hepsi birbirinden farklıdırcevabını vermiştir.

Diğer binaların arasında hemen seçilen, görünümü ile dikkat çeken bir binanın iç tasarımı da ilginç. Binaya girdiğiniz zaman daha doğrusu avluya girdiğinizde binanın sanki iki evden oluştuğunu sanırsınız.

Avluda kavisli yerleşmiş evi ve gökyüzünü seyredebilirsiniz.

Binanın bu ilginç tasarımından çok çatısı daha ilgi çekici. Palau Güell’de çok dikkat çekici bacalar görmüştük. Ama bu binanın çatısındaki bacalar çok daha ilginç.

Çatının üzerinde rahatlıkla dolaşabiliyorsunuz. Bacalar kırık seramiklerden yapılmış, bazıları ise zırhlı, miğferli şövalye görüntüsünde.

Sonra evin içini dolaşabilirsiniz. Çalışma odasından yatak odasına, mutfaktan evlerin maketine kadar yaşam ortamını görebilirsiniz.

Park Güell gibi içeriye günlük giren kişi sayısı sınırlı değil. Açılış ve kapanış saatleri içerisinde her zaman gelebilirsiniz. Giriş ücreti 24€. Ama çatıyı görmeye değer. Gaudi’nin dahi kişiliğinin muhteşem eseri.

Casa Battlo (Kemikler Evi)

Gaudi’nin bir başka eseri. Zaten Barselona denince akla Gaudi geliyor ve her yerde onun izlerini görebiliyorsunuz. 1905-1907 yıllarında inşa edilmiş. Diğer adıyla kemikler evi.

Yine düz çizgilerin olmadığı dalgalı yapıya sahip binaya kemikler evi düşüncesi ile bakarsanız andırıyor dersiniz. Bu binanın da çatısındaki bacalar da diğer Gaudi eserleri gibi ilgi çekici. Bu binada da Venedik maskelerine benzeyen stiller bulunmakta. Giriş ücreti 25€. Bize biraz fazla geldi. Sadece dıştan seyrettik.

Gaudi’nin görülecek daha başka eserleri arasında Casa Vicens, Hospital de La Santa Creu, Casa Terrades, Casa Calvet’de var.  (Casa kelimesi ev anlamına geliyor) Ama biz bu kadar Gaudi yeter dedik ve Dali Müzesine gidiyoruz.