Ankara’dan otobüs ile çıktığımız 8 günlük Balkanlar turumuzun son durağı olan Plovdiv’e Sofya’dan hareket ettik. Yunanistan (Kavala, Selanik); Makedonya (Üsküp, Tetova, Ohrid); Arnavutluk (Tiran); Karadağ (Budva, Kotor); Hırvatistan (Dubrovnik); Bosna-Hersek (Poçitel, Mostar, Saraybosna, Jablanica, Konjic); Sırbistan (Belgrad); Bulgaristan (Sofya, Plovdiv)’ ı dolaşıp ülkemize dönüşe geçtik.
Plovdiv (Filibe), Bulgaristan’ın 2. büyük şehri olup MÖ. IV. yy’da Büyük İskender’in babası Makedonya Kralı II. Philip tarafından kurulmuş. Trakya’ya sefere giderken, yöre halkı kendisine yardımcı olmuş ve sefer dönüşü onlara şükranlarını sunmak amacıyla şehri inşa ettirmiş. Doğal olarak da şehre ismi verilmiş ve Philippoupolis yani “Philip’in Şehri” olarak adlandırılmış. Fakat bir süre sonra Bulgarlar Plovdiv adıyla anmaya başlamışlardır.
Plovdiv’de gezilecek yerler dedik ama aslında Sofya’dan gelirken ayağımızın tozuyla geçtiğimiz, bir şehir turu yapıp son molaları verdiğimiz tabir doğruysa şöyle geçerken uğradığımız bir yer oldu. Çok fazla yer göremeden, merkezde dolaştık.
Plovdiv şehir merkezi küçük bir alan kaplıyor ve ana caddesi Knyaz Aleksandar I araç trafiğine kapalı ve Avrupa’nın en uzun caddesi (yaklaşık 2 km). Şehrin en önemli alışveriş caddesi, çok sayıda mağaza, kafe, otel ve restoran var.
Caddenin sonunda Cuma Camii’ni görüyoruz. Rehberimiz grubu toplarken biz ilk fotoğrafımızı alıyoruz.
Cuma Camii Hüdavendigâr Camii olarak da bilinir. Sultan I. Murad döneminde yapılmıştır.Caminin dış cephesindeki taşlar arasına yatay olarak döşenen tuğlaları ile; Osmanlı mimarisi ve Bizans mimarisi harmanlanmış. Caminin güneydoğu duvarında, hala işlevini sürdüren güneş saati insanda ilgi uyandırıyor.
İçerisinde sütunlar, kemerler, avizeler çok etkileyicidir.
Filibe tarihi ve kültürü ile değişik dönemleri bir arada bulunduran bir şehir. İşte size Roma’lılardan Roma Stadyumu, Osmanlı’lardan Cuma Camii ve yeni dönem neoklasik Bulgar binası.
Cuma cami’nin hemen ön tarafında yer alan Roma Stadyumu ya da Philippopolis Stadyumu Balkan Yarımadası’ndaki en büyük ve en iyi korunmuş antik Roma eserlerinden birisi.
Stadyum İmparator Hadrian döneminde MS 2. yy başlarında inşa edilmiş. Yaklaşık 240 m uzunluğunda ve 50 m genişliğindeki stadyum 30.000 seyirci kapasitesine sahipmiş. Seyirci koltukları, piste doğru kademeli koridorlarla çaprazlanan 14 sıra halinde sıralanmış. Bugün, stadyumun kuzeydeki kavisli kısmı kısmen restore edilmiştir.
Filibe’den ayrılmadan önce bir kafede oturup gezimizin değerlendirmesini rehberimizle birlikte yaptık. Belki gittiğimiz yerlerde daha fazla zaman olsaydı diye düşündük. Göremediğimiz bazı yerlerde aklımız kalmadı desek yalan olur.
Artık Ülkemize dönüş için hareket ettik. Kapıkule’den giriş yapacağız. Yaklaşık 2 saat yolumuz var. Biraz dinlenme vakti. Kapıkue’ye yaklaştık. Arabalar ve otobüsler ayrı sıralarda giriş yapacaklar. Ülkemize döndüğümüz için mutlu, bir gezi daha bitti diye biraz üzgünüz ve sloganımızı tekrarladık. “Bunu da geçmişimizin derinliklerine gönderdik”
Yorum Bulunamadı