Kudüs’te gezilecek yerler denildiğinde ilk akla gelen Mescid-i Aksa‘yı ziyaret edip, Via Dolorosa rotasını izledikten sonra gezilmesi gereken diğer yerleri Kudüs’te Gezilecek Yerler-1 dosyamızda (Gethsemane Bahçesini, Acı Bazilikasını, Meryem Kilisesini); Kudüs’te Gezilecek Yerler-2 dosyamızda (Kutsal Kabir Kilisesini, Ömer Camisini), Kudüs’te Gezilecek Yerler-3 dosyamızda (Ağlama Duvarı ve Son Akşam yemeği Odasını) paylaştık.

Zeytin Dağı Kudüs’ün doğusunda yer alan bir tepedir. Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık için çok önemlidir. Yahudilikte, kıyamet gününde kurtarıcı Mesih’in Zeytin Dağı üzerinden geleceğine inanılır. Bu nedenle dağın yamaçlarında oldukça pahalı olan ve sayıları 150.000’i bulan Musevi mezarları vardır. Yahudilere göre, Kıyamet günü Cennete ilk ve en erken bu tepeye defnedilmiş olanlar girecektir. Hıristiyanlıkta İsa dışarı çıktı ve her zamanki gibi Zeytin Dağı’na gitti. Öğrencileri de O’nun ardından gittiler. Oraya varınca İsa onlara, “Dua edin ki ayartılmayasınız” dedi. Hz. İsa’nın çarmıha gerildiği yer burasıdır. Müslümanlıkta ki inanışa göre Kidron Vadisi ile Zeytin Dağı arasında kurulacak köprü Sırat’tır.

Mescid-i Aksa’nın tam karşısına düşen tepede birçok kilise ve kabir bulunmaktadır. Meryem Kilisesi, Tüm Milletler Kilisesi buradadır. Hz. Ömer ve Selahaddin Eyyubi’nin askerlerinden şehit düşenler burada bulunmakta. Selman-ı Farisi’nin türbesi, Hz. Rabia’nın makamı Zeytin Dağı’ndadır. Hz. İsa’nın göğe yükseldiği şapel buradadır.

Biz Meryem Kilisesi, Tüm Milletler Kilisesi’ni gördükten sonra Hz. İsa’nın göğe yükseldiği şapeli, Selman-ı Farisi ve Hz. Rabia’nın makamlarını ziyarete gidiyoruz.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Göğe Yükseliş Şapeli (Chapel of the Ascension)

Göğe Yükseliş Şapeli Kudüs’ün At-Tur bölgesindeki Zeytin Dağı’nda bulunan bir türbedir. İsa’nın göğe yükseldiği yeri işaret ettiğine inanılan şapel Hıristiyanlar için kutsal bir mekandır. Solunda Yükseliş Şapeli ve sağında caminin minaresi bulunan 12. yy’dan kalma bir caminin avlusunda yer almaktadır. 

Foto:https://madainproject.com/chapel_of_the _ascension_complex#google_ vignette

Şapel önce Hıristiyan kilisesi ve manastırı, ardından bir cami olan Zawiyat al-Adawiya’dan oluşan daha büyük bir kompleksin parçasıdır.

İlk kilise MS 384-390 yılları arasında, imparatorluk ailesinden zengin ve dindar Romalı aristokrat bir kadın olan ve kilisenin inşasını finanse eden Poimenia tarafından inşa edildi. Şapelin ana yapısı Haçlı döneminden kalmadır. Taş kubbe ve üzerinde durduğu yapı sekizgendir. Zeytin Dağı, MS 1187’de Kudüs’ün düşmesinden sonra bir vakıf haline geldi. Şapel camiye dönüştürüldü. Selahaddin Eyyubi iyi niyet göstergesi olarak burayı kilise olarak geri teslim etti. 

Küçük yuvarlak şapelde yerde, asimetrik olarak yerleştirilmiş bir çerçevenin içinde, İsa’nın sağ ayak izinin basıldığı taş levha bulunmaktadır. Sol ayak izini taşıyan bölüm ise Orta Çağ’da Tapınak Tepesi’ndeki Mescid-i Aksa’ya götürülerek oradaki minberin arkasına yerleştirilmiş.

Şapelin dışında Bizans Dönemi Kilisesinin Kalıntıları bulunmakta.    

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Göğe Yükseliş şapelinden sonra Kudüs’e gelen Müslümanların ziyaret ettikleri Zeytin Dağındaki Rabiatül Adeviyye, Selman-ı Farisi’nin makamlarına gidiyoruz.

Selman-ı Farisi’nin makamı

Selman-ı Farisi, İsfahan’da çok zengin Mecusi bir tüccarın oğluyken, hak aramak için girdiği mücadele sonrasında köle olarak Medine’ye getirilir. Peygamber efendimizin Medine’ye gelmesi üzerine iman eden Selman; Peygamberimiz  tarafından özgürlüğüne kavuşturulur. Hendek savaşında, Medine’nin dışına hendek kazılması fikri Selman-ı Farisi’ye aittir. Selman-ı Farisi’nin Hazreti Ali’nin hilafeti döneminde vefat ettiği bilinmektedir.

Buradan çıkarak Rabiatül Adeviyye’nin Zeytin Dağı’ndaki kabrine gidiyoruz.

Rabiatül Adeviyye (Hz. Rabia)’nin Kabri

Müslüman turistlerin önemli uğrak yerlerinden biri. Doğum tarihi tam olarak bilinmeyen Hz. Rabia Basra’da 752 yılında çok yoksul bir alenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelir.  

Filmlere konu olmuş Hz. Rabia’nın hayatı ibretlerle doludur. Rabia dünyaya geldiğinde onu saracak bir parça bez bile bulunmaz. Gece çıra yakacak yağları bile olmadığından anası kimseden bir şey istememeye ahdetmiş olan derviş babasına komşudan yağ istemesi için yalvarır. Dışarı çıkıp hiçbir yere uğramadan geri dönen derviş baba kapının açılmadığını söyler. O gece ağlayarak uyuyan ana, rüyasında Peygamber Efendimizi görerek ondan kızının ümmetten yetmiş bin kişiye şefaat edecek bir kimse olduğunu öğrenir. Rabia büyüdükten sonra ana ve babası ölür. Basra şehrinde kıtlık olur. Zalim bir kimse Rabia’yı esir alarak satar. Efendisi onun sürekli oruç tutup sabahlara kadar namaz kılmasına şaşırır. Bir gün Rabbine yalvarışını duyup başının üstünde duran kör kandilin odasını nasıl aydınlattığını görünce onu azat eder. Azat olan Rabia, vaktinin tamamını büyük bir şevkle ibadete ayırır.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.