Bugün halı müzesine gidiyoruz. Günümüzde makine halılarının varlığı, kullanımı maalesef el dokuması halı ve kilimlerin her bir ilmiğindeki sabrı, atılan her düğümdeki sırrı, verilen mesajları unutturmuş gibi…..

Tabi eskiden sevgiliye mesaj göndermek için “watsapp, mail, messenger, face, instagram yoktu. Ama sevenler birbirlerine mutlaka ulaşmanın, sevgilerini anlatmanın bir yolunu bulurlardı. Kokulu mektuplar, resimler, kilimlerdeki desenler……..

Kilimlerdeki desenler neler neler anlatır. Doğan kişi erkekse cesareti ve gücü temsilen koç boynuzu motifi işlenir. Küpe motifiyle halıyı dokuyan kişinin evlilik istediği anlaşılır. Karpuz, üzüm ve nar motifleri doğurganlığı simgeler. Yaşamın motifi akan su,  yaşamın korunması motifleri nazar boncuğu, ejderhadır. Ölümsüzlük için ise yaşam ağacı motifi işlenir.

Giderken gençlik yıllarımızda dinlediğimiz bir türkü geldi aklımıza. Hani aşkını söyleyemeyen kızın sevgisini dile getirdiği ilmiklerin dilini, sevgisini anlatan eser. Başlangıcında ki sözlerini mırıldanalım sizinle….

Sevdiğine Sözü Olan Bir Kilim Dokur
Kilimin Dilinden Ancak Anlayan Okur
Sırlarımı Verdim Sana Sevgimi Verdim
Şu Gönlümü Kilim Yaptım Yoluna Serdim

Hikayeyi bilenler bilir, ama bilmeyenler için hatırlatalım.

Hikayemizin kahramanları fakir bir çoban ve bey kızı. Çobanın gönlü yanında çalıştığı beyin biricik kızına sevdalanır. Sevdası karşılıksız değildir. Gönül bu bey kızı da çobanı sevmektedir. İki gencin aşkındaki cesaretle fakir çoban çıkar beyin karşısına ister kızını. Ama bey çobanı bırakın dinlemeyi, aşka saygı göstermeyi, dövdürür çobanı kovar kapısından. Kızına sorar bunun aslı var mı diye, kız korkmuş babasından çıkaramaz sesini, gömer kalbine sevgisini. Üstelik bey kızını bir de civar köyün bekar ama yaşlı beyi ile sözlemez mi. Çoban duyar kahrolur ama elden gelen çare yok. Düğün tarihi bile belli olmuştur artık. Bey kızının çeyizleri hazırlanmakta. Bey kızı aşkını ilmik ilmik kilime dokur. Aşkın motifini oluşturur. Çeyizler kızı sözlendirildiği beyin evine gider. Yaşlı bey kilimi görünce anlar kızın gönlünde saklı sevgiyi. Kızın inatçı babasına anlatır her şeyi ve ikna eder. Çobanla bey kızı kavuşur. İşte bu hikayeden bu türkü ortaya çıkar.

İşte geldik. Halı Müzesi Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlı olan Halı müzesi İstanbul’da Sultan Ahmet Cami Hünkar kasrındadır. Yapı Padişahın namazdan önce veya sonra oturup dinlenebileceği sohbet edebileceği bir yapı olarak tasarlanan hünkar kasırlarının ilk örneğidir. Bina birbirinden ayrı üç kısımdan oluşur.

Binanın ön ve arka tarafında birer kapı yer alır. Bu kapılardan en dikkat çekeni, III. Ahmet Çeşmesi’ne bakan büyük ve anıtsal giriş kapısıdır. Kapı, barok üslubunun İstanbul’daki en güzel örneklerinden biridir. 

Halı müzesi iki kattan ibaret olup alt katında giriş koridoru, üst kata çıkış rampası, üst katında ise üç adet oda yer almaktadır. Alt kat giriş holü ve rampada, büyük boyutlu halılar, üst katta odalarda ise küçük boyutlu halılar sergilenmektedir. Türkiye’de sadece halının sergilendiği tek müzedir.

Müze koleksiyonunun, yüzyıllardan beri eski bir İslam geleneği ile camilere bağışlanan tarihi ve sanat değeri yüksek halıların toplanmasıyla oluşturulmuştur. Halı müzesinde 448 adet halı bulunmaktadır. 62 Adet halı dönüşümlü olarak sergilenmektedir.

Özgün Türk halılarının bulunduğu müzede çok nadir özellikte olan halılar sergilenmektedir.

İran halısı, Kafkas halıları, Türkmen halıları, Kula, Gördes, Konya, Lâdik ve Milas çevrelerine ait seccadeleri en nadide örnekleri sergilenmektedir.

İmaretin avlusu ile Ayasofya arasında bir Bizans yapısı olan Skeuophylakion (Hazine Dairesi Kutsal Emanet Binası) bulunmaktadır.

Pazırık halısı Dünyanın en eski halısıdır. Nerede olduğunu merak mı ettiniz.?

Dünyanın en eski halısı olan Pazırık halısı (Arkeologlara göre halının M.Ö 2-3 ya da M.Ö 3-5. yy. da dokunmuş olabileceği kuvvetle muhtemeldir)  ise St. Petersburg Hermitage Müzesinde özel bölümde sergilenmektedir. Gördüğümüz zaman çok heyecanlanmıştık. 

Halı Müzesinden çıkarken sizleri kilim türküsü ile başbaşa bırakıyoruz. İyi dinlemeler……