Sırbistan’ın başkenti ve en büyük şehri olan Belgrad; Tuna ve Sava  nehirlerinin birleştiği platoda yer alır. Bu iki nehir üzerinde, en büyüğü Ada Ciganlija olmak üzere 16 ada vardır. Şehrin adı kalesinin etrafını çeviren beyaz duvarlardan dolayı Beyaz Şehir anlamına gelmektedir. Beyaz şehir olarak tanımlanan ikinci şehir olarak karşımız çıktı. Daha önce Fas gezimizde Kazablanka-Beyaz Şehir olarak tanımlanıyordu.

Belgrad birçok geleneksel uluslararası kültürel etkinliğe sahiptir. Bunlar arasında Film Festivali, Tiyatro Festivali, Müzik Festivali, Kitap Fuarı  ve Bira Festivali önemli yer tutar. Nobel ödüllü yazar Ivo Andric en ünlü eseri Drina Köprüsü’nü burada yazmıştır.

Belgrad; tarihi, kültürü, etkinlikleri, savaştan kalma izleri, kendine has lezzetleri ile turistlerin ilgi odağıdır. İnsanlarının sıcakkanlı ve içten davranışları ile dil bilmenize gerek kalmadan anlaştığınızı fark edersiniz (tabi ki her yerde kötü niyetli insanlar olduğunu da unutmayalım). Bu şehirde özellikle dikkatimizi çeken ise insanların yavaş davranıyor olması. Doğrusu bir gezgin için, az zamanda çok yer görmeyi hedefleyen kişiler olarak bize biraz tuhaf ve sıkıcı geldi. Vaktim az gezeceğim yer çok derseniz seyahat planınızı gitmeden ayarlayın.

Bu şehre geldiğinizde tur rehberlerinin ilk uyarılarından birisi de musluk suyunun içilebilir olduğu ve sokakta her yerden içebilirsiniz şeklindedir. Biz suyun tadını ve kalitesini çok beğenmedik. Ülke zaten pahalı değil, hesaplı bir ülke marketten su almanız size çok zarar vermez. Ne diyelim bizden tavsiye, tercih sizin.  

Belgrad’da sadece 1 gece  konakladık. Sabah erken kahvaltı sonrası Belgrad Kalesi’nin de yer aldığı Kalemegdan’a gidiyoruz.

Kalemegdan (Kalemeydan)

Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktada yüksek bir tepede yer alan ve Türkçe Kalemeydan denilen yer oldukça geniş bir alana sahip. Kalemegdan bölgesinde Belgrad Kalesi, İstanbul Kapı, Mora Fatihi olarak bilinen Damat Ali Paşa Türbesi ile Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın 1578’de yaptırdığı bir de çeşme bulunuyor. Bölgeyi dolaşırken muhteşem ve yemyeşil manzaraya hayran olmamak elde değil.

Yalnız baştan söyleyelim bu bölgeyi gezmek için en az yarım gün ayırmak gerekli. Öyle 1-2 saatte gezerim derseniz bazı yerlerini göremez ya da çok hızlı hareket etmek zorunda kalırsınız. Biz maalesef bazı yerlerini göremedik.

Belgrad Kalesi

Sava ve Tuna nehirlerinin birleştiği yerde tepe üzerinde yer almakta olup eski kale ile Kalemegdan Parkın’ndan oluşmaktadır. MÖ 279 yılında Doğu Roma İmparatoru I. Justinianus tarafından inşa edilmiştir. İçerisinde müzeler, parklar, anıtlar, galeriler, heykeller bulunmakta. Kaleye giriş ücretsiz. 

Kale içerisinde ücretli girebileceğiniz müzeler bulunmakta. İstanbul Kapı Belgrad Kalesi’ne giriş çıkışı sağlayan kapılardan biri olan İstanbul Kapı, aslında kalenin ana kapısı. Sırpça Stambol Kapija olarak bilinen İstanbul Kapı kentin duvarlarında yer alan birçok kapıdan en önemlisi.

Saat Kulesi

Belgrad Kalesine girdiğinizde hemen gözünüze çarpacaktır. Kalemegdan’da 18. yy ortalarında inşa edilen Saat Kulesi, ‘Sahat Kula’ olarak bilinir. Yaklaşık 300 yıllık olan saat kulesi Askeri Müze’nin biraz ilerisinde yer alan Saat Kulesi, Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde “Saat Kapısı” olarak bahsediliyor. Halen ilk günkü gibi çalışan kuleye çıkmak ücretli.

Askeri Müze

Belgrad Kalesi’nin hendekleri arasına bulunan Askeri Müze, eski Yugoslavya’nın askeri tarihinin tüm detaylarını gözler önüne seren bir yer.

Osmanlı tarafından inşa edilen İstanbul Kapısı’nın hemen önünden başlayan açık hava kısmında 1878 yılında kurulmuş olan müzede Roma İmparatorluğu zamanlarına kadar giden 25.000’den fazla öge ve I. Dünya Savaşı’ndan kalma yüzlerce tank ve ağır silahlar bulunuyor.

Damat Ali Paşa Türbesi

Belgrad Kalesi içerisinde Mora Fatihi olarak da bilinen Damat Ali Paşa’nın türbesi yer alıyor. 1716’daki Avusturya ordusuna karşı Petrovaradin  Muharebesinde hayatını kaybeden Damat Ali Paşa’nın defnedildiği türbede paşanın yanı sıra Tepedelenli Selim Paşa ve Çeşmeli Hasan Paşa’nın da naaşları bulunuyor.Türbe, düzenli altıgen kaideli, taştan yapılmıştır.

Türbeye 1938 yılında ki onarımda konulan kitabede “1716 sene-i miladiyesinde Petervaradin Muharebesinde şehiden vefat eden Mora 2. fatihi Damad Ali Paşa’nın ve türbesinde medfun Tepedelenli Selim ve Hasan Paşaların ruhuna fatiha 1938” yazmaktadır.

Fransa Şükran Anıtı (Monument of Gratitude to France)

Anıt Fransa’nın 1. Dünya savaşı sırasında Sırbistan’a yaptığı destekler ve dostluk anısına Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinin 12. yıl dönümü olan 11 Kasım 1930’da resmi olarak açılmış.

Anıtın tasarımını dünyaca ünlü Hırvat heykeltıraş Ivan Mestrovic’e yapmış. Anıtın merkezinde elinde kılıç tutan kadın figürünün ifade hareketi, enerji, liderlik, cesaret ve inanç önererek Fransa’nın ulusal ruhunu çağrıştırıyor ve yüceltiyormuş. Heykelin kaide kısmında bulunan kabartmalardan “Çocuklu Kadın” Sorbonne’nun savaş sırasında ve sonrasında Sırp gençlerine verilen Fransız eğitim yardımını, “Savaşçılar” da 1. Dünya Savaşı sırasında görev yapmış Fransız ve Sırp askerlerini anlatıyor

Kalenin içini hızlıca dolaştıktan sonra Karadjorke (Kara George) Köprüsü’nden geçerek Kale’nin dış avlusuna gidiyoruz. Kara George Köprüsünün altındaki avluda ise,  tenis sahaları ve dinazor  heykellerinin görüldüğü Doğa Tarih Müzesi var.

Böylece Kalemegdan gezimizi biraz yorulduk ama bitirdik. Otobüsümüze biniyor ve Sava Katedrali’ne gidiyoruz.

Aziz Sava Katedrali

Katedral Sava nehrinden 64 m, deniz seviyesinden 134 m yüksekte neredeyse şehrin her tarafından, hatta Terazije Meydanına geldiğinizde rahatlıkla görebilirsiniz. Aslında bir piskoposun yeri olmayışı sebebiyle teknik anlamda katedral değil (Belgrad Metropolitan Piskoposu’nun mekanı Aziz Mikail Katedrali) ancak yabancı dillerde büyüklüğü ve önemi sebebiyle sıklıkla katedral olarak anılıyor. Hatta üzerindeki haçları görmezden gelirseniz ilk görünüşte cami bile sanabilirsiniz.

Aziz Sava’nın  asıl adı Rastko imiş ve kendisi Nemanjic hanedanının kurucusu Sırp Prensi Nemanja’nın en küçük çocuğu imiş. Hatta 1990-1992 yıllarında Zahumlje’yi yönetmiş ama gençliğinden beri keşişmiş, Hilandar ve Zica manastırlarını kurmuş ve İstanbul Patriği tarafından tanınan ilk Sırp başpsikopu olmuş.

Burası, 1595 yılında Osmanlı paşası Koca Sinan Paşa tarafından Aziz Sava’nın kalıntılarının yakıldığı yer olarak kabul ediliyor, o nedenle önemli. Aziz Sava’nın kalıntılarının yakılmasının 300. yılında, 1894’te onarım çalışmaları, kilise inşaatı ise 1935 yılında başlamış, ancak zaman içinde iki dünya savaşı, sürekli değişen siyasi sistemler nedeniyle tamamlanamamış, kilisenin inşaatı bitti diyebilmek için mabedin içindeki mozaik işlerinin tamamlanması bekleniyormuş.

Katedral 44 m yüksekliğinde 4 çan kulesine sahip ve aynı anda 10.000 kişiyi alabilecek kapasitede, 3 koro bölmesi varmış. Tamamlandığında Balkanlar’ın en büyük Ortodoks kilisesi ünvanına sahip olacakmış. Giriş ücretsiz.

Yugoslavya Tarih Müzesi

Yugoslavya Tarih Müzesi ya da Yugoslavya Müzesi Dedinje’de bulunan ulusal tarih müzesidir. Yugoslavya Müzesi Yugoslavya Krallığı ve Sosyalist Yugoslavya dönemini ve Josip Broz Tito’nun hayatını anlatıyor. Müze 3 ana yapıdan oluşur. Bu yapılar: 25 Mayıs Müzesi, Çiçekler evi, Eski Müze.

25 Mayıs Müzesi, 25 Mayıs 1962’de açılmıştır. Belgrad Belediyesi tarafından Yugoslavya Devlet Başkanı Josip Broz Tito’nun 70. doğum günü hediyesi olarak yaptırılmıştır .

Tito’nun mezarı müze binalarından Çiçekler Evinde yer almaktadır. 4 Mayıs 1980’de ölümünden sonra Josip Broz Tito Çiçekler Evi’ne gömüldü .

Eski Müze binası, 25 Mayıs Müzesi’nin (yeni müze) açılmasından sonra bu adı almıştır Yılda 120.000 ziyaretçi ile Sırbistan’ın en çok ziyaret edilen müzesidir. Ziyaret saatleri: Yaz 10.00-20.00; Kış 10.00-18.00. Giriş ücretli.

Knez Mihailova Caddesi

Şehri gezip tozduktan biraz da yorulduktan sonra mola verilecek en güzel yeri. Trafiğe kapalı, yüksek enerjili, bir şeyler atıştırmak ya da bir kahve içmek için en uygun yer. Rehberimizden serbest zaman öncesi bilgileri alıyoruz.

Caddeye girince bize Bağdat Caddesini hatırlattı. Şehrin modern ve hareketli tarafını çok güzel yansıtıyor. Yaklaşık 1 km uzunluğunda ki caddede konaklar ve tarihi evler görebilirsiniz. Ama biz alışveriş yönünü tercih ettik.  

Her zaman çok kalabalık olan caddede çok sayıda kafe, restoran ve mağaza var. Cadde Belgrad Kalesi’nden başlayıp Cumhuriyet Meydanı’na kadar devam ediyor ve 2000 yıllık bir cadde. Hediyelik eşyalarınızı istediğiniz bütçede bulabileceğiniz, güzel vakit geçirebileceğiniz bir cadde.

Belgrad şehrini panoramik olarak geziyor ve Bulgaristan’a doğru yola çıkıyoruz.

Yol üstünde tanıdık bir yer görüp mola vermeden olmaz diyoruz. Restaurant İstanbul. Kebaplar ve tatlılar harika. Belgrade’a göre fiyatlar uygun, personel güler yüzlü, hizmet kaliteli.