Bugün Amerika’ da 7.günümüz (bir haftayı tamamladık bile) ve Niagara Şelalesini görmek üzere Buffalo’ya doğru yola çıkıyoruz. Yaklaşık 7 saatlik bir yol. Ama Amerika’nın hız limitlerini düşününce bu 8 saat olabilir. Hız konusunda Amerika’da çok dikkat etmeniz gerekir. Yol boş, trafik yok diyemezsiniz, hatta çölde bile gidiyorsanız hız limitlerine uymak zorundasınız. Polisin nereden çıktığını anlamıyorsunuz bile. Hoooooop yanınızda oluyorlar.

Niagara Şelalesi Amerika ile Kanada arasında Niagara Nehri üzerinde bulunur. Aslında Niagara Şelaleri demek daha doğru olur. Çünkü Niagara Şelaleri üç tane olup en ünlüsü ve herkesin en çok bildiği Horseshoe’dir. Diğer ikisi ise American Falls ve Bridal Veils Fall’dır. Niagara şelalesi dünyada tek ters akan şelaledir. Şelalenin suyu taşlara çarparak geri gelir.

Niagara Şelalelerinin en büyüğü olan Horseshoe (Atnalı) şelalesinin Kanada tarafı Amerika’ya nazaran daha çok gelişmiştir.

Kanada vizemiz olmadığı için Kanada’ya geçemediğimiz Rainbow köprüsünün helikopterden görünüşü

Bu nedenle turistler Amerika ile Kanada arasında geçişi sağlayan Rainbow köprüsünden 1-2 dolar gibi az bir geçiş ücreti ödeyerek geçmekte gümrüksüz mağazalardan alışveriş yapabilmektedirler. Biz de bunu böyle bilerek Kanada vizesi almadan buraya geldik. Ancak Türk turistlere maalesef vize almadan günlük geçişler kaldırılmış. Vize almadan geçemiyoruz. Aklınızda olsun.

Biz Rainbow köprüsünden geçemeyeceğimizi anlayıp şok yaşadıktan sonra, aklımızda şelalenin güzel kısmı Kanada tarafını da görmek istiyoruz.  Bu hayalle gelmişiz. Ne yapalım. Haydi helikoptere binelim dedik ve hemen helikopter turlarını araştırdık. Eee canım Niagara Şelalesine kaç kere geleceğiz ki. Kendimizi birazcık şımarttık.

Yaklaşık 20 dakika süren helikopter turumuzda şelaleyi havadan her iki ülke tarafından rahatlıkla görebiliyorsunuz. Evet biraz pahalı oldu belki ama yukarıdan görmek çok keyifliydi.

Helikopterden indiğimizde bir hayali daha gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadık.

Tabii siz bunu yapmayıp bot turuna katılabilirsiniz.

Maid of the Mist: (Bot turu) Niagara da yapılacak başka bir aktivite. Çok fazla ıslanmayı göze almanız gerekiyor. Biz bu ıslanmayı Niagara Şelalesi için yapmadık bot turuna katılmadık ama bot gezisi fotoğrafları çektik. Kırmızı botlar Kanada, mavi botlar Amerika tarafından kalkıyor

Islanmayı Cave of the Winds (Rüzgar Mağaraları)’te yaptık. Tabii ablam giderken ıslanacağı için biraz olumsuz baksa da sonra çok eğlendi. Nesli ıslanmayı hiç sevmez.

Haydi Cave of the Winds Mağaralarına gidiyooooruuuuuuz. Cave of the Winds Rüzgar mağaralarında Niagara Şelalesinin sularına oldukça fazla yaklaştığınız bir an. Buraya geldiğinizde önce biletinizi alıyorsunuz ve size sarı renkli naylon panço yağmurluk ile ayak numaralarınıza uygun sandalet veriyorlar. Sandaletler ıslak zeminde kaymamanız için. Sarı yağmurluklarınızı da giyiyorsunuz, amacınız ıslanmamak. Ancak bunun mümkün olmadığını göreceksiniz. Neyse yağmurluk ve sandaletleri giydik. Yaklaşık 50 m derinliğe ineceğimiz asansöre diğer gezginlerle birlikte bindik.

Asansörden inip birçok ahşap korkuluk bulunan yoldan yürümeye başladık. Hurricane Deck’e ulaşıyorsunuz.

Şelaleye o kadar yaklaştık ki şelalenin gürültüsü, rüzgarın sesinden yanınızdakini duymanız mümkün değil. Biraz ürkütücü gibi gelse de ıslanmak bile herhalde bu kadar eğlenceli olamaz. Tepeye kadar çıkmak zor gibi gelse de çıkın çok hoş oluyor. Şelale ve siz. İnanılmaz bir deneyim. İnanın yaşamak gerekir. Anlatmak belki o kadar heyecan yaratmıyor ama resimlerimizi izlediğinizde bunu anlayacaksınız.

Çıkışta fotoğraf çektirebilir ve bunu çok güzel düzenlenmiş şekilde size belli bir ücret karşılığında veriyorlar.

Niagara Gorge Discovery: Niagara Şelalerini büyük bir eğlence ve coşku içerisinde karadan havadan keşfettikten sonra biraz da şehrin kendisini keşfedelim dedik ve Niagara Gorge Discovery Center’e gittik. Buradan kalkan gezi trenine binerek şehri dolaşmaya çıktık. İstediğiniz yerde inip tekrar binebiliyorsunuz. Biz de parkları ve karadan çeşitli yerlerdeki seyir teraslarından hem bot gezilerini hem karşıda elinizi uzatsanız dokunacağınız ama gidemediğimiz Kanada’yı resimledik.

Sonra Akvaryum’a gittik.

Ancak burada çok kayda değer göreceğimiz değişik bir şey olmadığından sadece birkaç fotoğraf çektik. İstanbul’daki akvaryum bundan çok daha büyük, çok daha güzel ve detaylı.