Kayseri’de gezilecek yerlere “Kültür Yolu” rotasının başlangıç noktası olan Gevher Nesibe Tıp Kompleksinden başladık. Gevher Nesibe Tıp Kompleksi 1204-1206 yıllarında inşa edilmiş. Anadolu’da ilk defa modern anlamda tıp eğitiminin uygulamalı olarak yapıldığı bir sağlık kurumu. Hazin bir aşk öyküsünden kurulan şifahane. Şaşırmayın yazıyı okumaya devam……

Medresede, tıbbiyede dönemin en ünlü tıp alimlerinden eğitim alan öğrenciler, hemen bitişiğindeki şifahaneye (hastane) geçerek hastalar üzerinde hocalarıyla birlikte teşhis ve tedavide bulunmaktaydılar.

Şifahane ve medrese olarak iki bölümden oluşan yapı, dört eyvanla çevrelenmiş açık avluları ile tipik Selçuklu mimarisi planına sahiptir.

Şifahane’nin taç kapısı Selçuklu taş işçiliğinin örneğini sunar. Hastalara bütün hizmetler ücretsiz olarak yapılmaktaydı. Nedeni ise Selçuklu Sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev medrese ve şifahaneyi genç yaşta ölen kız kardeşi Gevher Nesibe Hatun’un vasiyeti üzerine yaptırmıştı.

İşte burada duralım ve Gevher Nesibe Hatun’un neden öldüğü ve neden böyle bir vasiyet olduğunun hikayesine bakalım. Aslında Gevher Nesibe tıp kompleksi hazin bir aşk öyküsünün sonunda yapılan bir yer. Şaşırdınız değil mi? Aşk öyküsü ve Tıp Kompleksi. Ne alaka demeyin, bize kulak verin…….haydi hem gezelim hem hazin aşk öyküsünü anlatalım.  

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Yapı günümüzde Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak kullanılmaktadır. Müzede, Selçuklu Medeniyeti ve şifahiye ön plandadır. Selçuklu Uygarlığı kısımda; ‘Selçuklu Kenti’, ‘mimarisi’, ‘sanatı’, ‘bilimi’, ‘giysisi’ gibi unsurlar ile ‘Kayseri’de Selçuklular’, ‘Anadolu’da Selçuklular’ gibi kısımlar yer almaktadır.

Şifahiye ile ilgili kısımda ise; ‘hastalıklar’, ‘tedavi yöntemleri ve aletleri’, ‘bilginler’, ‘ecza’, ‘su ve sağlık’, ‘müzik ile tedavi’, ‘renk ile tedavi’ gibi kısımlar bulunmaktadır. Eski Türklerde ve Selçuklularda akıl hastalarına yönelik su ve müzik sesiyle tedavi uygulanan bimarhane bölümünde hastaların düzenli yıkanabilecekleri hamam mevcut. Işık ve teknoloji sayesinde yapılan seslendirme ile sağlanan su sesi insana rahatlatıyor.

Külliye tıp medresesi ve hastane kısmından oluşan iki farklı bölüm nedeniyle “Çifte Medrese” olarak anılmakta.

Medresenin içinde Gevher Nesibe’nin kabri yer almakta. Nesibe Sultanın gömütü, medresede bulunan küçük bir mescidin alt katında. Geniş mezar odasının ortasında yer alan ince, küçük sanduka, “murat alamadığı” için genç yaşta sevdadan ölen bir Selçuklu Sultanı’nın yüz yıllardır dilden dile anlatılan hazin dolu öyküsünü hatırlatır.

Gevher Nesibe Sultan, halk arasında “ince hastalık-verem” diye bilinen veremden öldüğünde henüz 39 yaşındaymış.

Selçuklu Sultanı’nın kız kardeşi olan Nesibe Sultan’la ilgili iki farklı yaşam öyküsü anlatılır. Bu öykülerden birisinde doğuştan zayıf bünyeli ve hastalıklı bir kız olan Nesibe, Selçuklu Saray’ının göz bebeği olmasına, ülkenin en büyük hekimleri tarafından tedavi edilmeye çalışılmasına rağmen bir türlü iyileşemez ve sonunda veremden ölür.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.

Selçuklu Sultanı’nın kız kardeşi olan Nesibe Sultan’la ilgili iki farklı yaşam öyküsü anlatılır. Bu öykülerden birisinde doğuştan zayıf bünyeli ve hastalıklı bir kız olan Nesibe, Selçuklu Saray’ının göz bebeği olmasına, ülkenin en büyük hekimleri tarafından tedavi edilmeye çalışılmasına rağmen bir türlü iyileşemez ve sonunda veremden ölür.

Halk arasında yaygın olan ikinci öykü ise hüzünlü bir aşk öyküsüdür. Bu öyküye göre, Nesibe Sultanın verem olmasına sebep kara sevdadır.  Nesibe Sultanın gönlü saraydaki sipahi komutanlarından birisine kaymıştır. Ancak töreler sipahi komutanı ile kavuşmalarına engeldir.  Töreler saraydaki kızların evlenecekleri erkekleri Sultanın seçmesini gerektirmektedir. Gıyasettin Keyhüsrev kız kardeşinin seçimine karşı çıkar. Sevenlerin birbirlerini unutması için sipahi komutanını bu nedenle sefere yollar. Komutan için bu seferden dönüş yoktur. Savaşta ölen sipahinin haberi ile Nesibe Sultan’ın da dünyası kararmıştır. Üzüntüden içine kapanan ve günden güne eriyen Nesibe Sultan sonunda ince hastalığa yakalanır. Ülkenin en ünlü hekim başları bile çare bulamazlar derdine. Nesibe Sultan’nın yaşama arzusu gitmiş,  sipahinin öldüğünü duyduğu gün çoktan yaşamla bağını koparmıştır. Müzede görme engelli kişiler için braille alfabesi kullanılmış, onların da çeşitli eşyalara dokunup anlayabileceği yerler yapılmış.

Birbirinden farklı olan her iki öykünün de sonunda Nesibe Sultan’ın ölmeden önce söyledikleri aynıdır. Hastalığının çaresinin olmadığını bilen Nesibe Sultan, abisinden son bir dilekte bulunur. “Benim derdimin çaresi yok ama, çaresi bulunan nice dertlerden ölüp gidenler var. Bir şifahane yapılsın. Derdinin çaresi olanlara şifa dağıtılsın, tüm dertlere çare aransın. Tüm bunlar içinde kimseden bir karşılık istenmesin”. Anadolu’nun ilk tıp merkezinin kurulmasının sebebi daha uzun yıllar anlatılmaya devam edecektir.  

Müze Kayseri Cumhuriyet Meydanında. Araba ile gelirseniz park sorunu yaşanabiliyor.

Giriş ücretli. Müze kart geçmiyor. Pazartesi kapalı. Diğer günler saat 09.00-17.00 arası açık. Yaklaşık 2 saatinizi ayırmanız gerek.

Videolar You Tube Kanalımızda. Kanalımıza abone olmayı unutmayın. Bizi Instagram hesabımızdan takip edebilirsiniz.